Başbakan ne diyor, bürokrasi ne yapıyor? (Mehmet Metiner) - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**Üç mevsim** · 09-18-2009, 19:27

Mehmet METİNER - Star

Başbakan ne diyor, bürokrasi ne yapıyor?

Şayet medyaya yansıyan haber doğruysa Başbakan Erdoğan’ın işi çok zor... Malum, “Demokratik açılım” konusunda bir yanda MHP ve CHP’nin sert muhalefeti, öte yanda DTP’nin çelmeleyen tavrı...

Bir de bunun üstüne bir kısım devlet ricalinin çelmelemelerini ekleyiniz, niye işinin zor olduğunu anlarsınız.

***

Olay şu: Milli Piyango Genel Müdürlüğü Iğdır’da bir konser-şölen düzenliyor.

Sanatçı Şevval Sam yoğun istek üzerine Kürtçe türkü söylemeye başlıyor.

Aman Allah’ım, o da ne?

Sanki Kürtçe yasaklı bir dilmiş veya Kürtçe türkü söylemek devletin bekasını tehdit edermiş gibi orada bulunan devlet ricali ayağa kalkıp gidiyorlar.

Devlet ricali dediğim, orada protokolde bulunan Vali Yardımcısı ve bazı ilçe Kaymakamları... Şimdi gelin bu görüntüyü tam da “demokratik açılım” dediğimiz süreçte izah edin bakayım...

***

Kürtçe, bu toprakların dili...

Kardeş dilimiz... Kürtler hem bizim vatandaşlarımız, hem de tasada ve sevinçte beraber olduğumuz kardeşlerimiz...

Kürt vatandaşlarımızın/kardeşlerimizin dili “Eski Türkiye”de yasaktı. O zaman olsaydı anlardım devletlü seçkinlerimizin bu tavrını.

Ama şimdi serbest...

Kürtçe devlet kanalı var... TRT Şeş...

Devlet eliyle Kürtçe türkü ve şarkı söyleniyor yirmi dört saat.

O yerel yöneticilerimiz bunu bilmiyorlar mı?

Devlet adına en hassas bir bölgemizde ve en hassas bir süreçte görev yapan üst düzey memurlarımız, T.C Hükümeti adına Başbakan Erdoğan’ın yaptığı konuşmaları dinlemiyorlar mı?

Bağlı oldukları İçişleri Bakanı’nın sorunu çözüm yöntemi ve mantığı konusunda söylediklerinin ne anlam taşıdığını bilmiyorlar mı yoksa?

Bildikleri halde yapıyorlarsa, vahim bir durum söz konusu....

Kendilerine haksızlık etmek istemem.

Ayrılmalarını gerektiren bir başka durum var mıdır bilmem. Bugüne kadar kendileri çıkıp açıklama yapmadılar.

Ama ne olursa olsun, tam da Kürtçe türkü söylenmeye başlandığı anda hışımla kalkıp gittiğiniz anda tüm gerekçeler anlamını yitirir.

Bu durumda vatandaş kime inanacak?

Bir yanda konuşurken samimiyetine inandığı bir Başbakan var, öte yanda yerel yöneticilerin bu türden tavırları...

Başbakanın inandırıcılığına gölge düşüren bu davranışlar sürece zarar veriyor.

DTP’ye yönelik operasyon

Geçmişte DTP içinde siyaset yapan PKK’lı unsurlara yönelik bir operasyon yapılmıştı. Çok sayıda KCK yöneticisi ve mensubu yakalanıp içeri tıkılmıştı.

Şimdi de DTP’nin bölgedeki yöneticilerine yönelik bir gözaltı süreci daha başlatıldı.

Tam da bu süreçte...

KCK operasyonuna da akıl sır erdirememiştim, bu son operasyona da...

Birileri yanlış bir analiz üzerinden sürece zarar verecek yanlış uygulamalar içine giriyor gibime geliyor.

KCK operasyonunu hararetle savunanların aslında sorunu çözmek konusundaki samimiyetlerini tartışma konusu yapmak istemem. Çünkü onların da çözümden yana olduklarını biliyorum. Ama onların iyi niyetli olması tek başına yeterli değil. Çözüm adına geliştirilen kimi analizler yanlış olunca uygulamalar da kaçınılmaz olarak sorun üretiyor. Ve ne yazık ki silahlı bürokrasinin bir ayağını oluşturan Emniyet Teşkilatı zaman zaman bu sorunlu uygulamaların sahibi olarak çıkıyor karşımıza.

Analiz şu: DTP, kendisine hükmeden PKK’lı unsurlardan temizlenirse vesayetten kurtulur ve bağımsız bir siyasi aktör olarak işe yarar.

Bu analiz DTP gerçekliğine uymuyor.

DTP vesayet altında filan değil. Düpedüz siyasal kanat.

Bir diğer yanlışlık ve çelişki de şu:

Bir yanda dağdakileri indirip toplumsal/siyasal sürece katma isteği, öbür yanda DTP içindeki siyasal PKK’lı unsurlara yönelik tasfiye girişimi.

KCK, yasalarımıza göre suç sayılan eylemler dolayısıyla tecziye edilebilir, buna kimsenin itirazı olmaz. Ama DTP’yi vesayetten kurtarmak adına cezalandırma yoluna gidilirse, işte o zaman çözüm sürecinin üzerine oturduğu anlayış ciddi bir inandırıcılık sorunuyla yüz yüze kalır.

Aradaki farkı bilmeyenler Başbakan Erdoğan’ın hem inandırıcılığına gölge düşürüyorlar, hem de PKK ve DTP’nin elini güçlendirmekten öte bir iş yapmış olmuyorlar.

18 Eylül 2009 Cuma

**ishakyilmaz** · 09-18-2009, 19:34

Metiner,yine vahim bir duruma temas etmiştir.Şeval Sam'ın konserinde meydana gelen bu nahoş durumu çok güzel bir şekilde dile getirdi.Aslında en güzel yorumu sanatçının kendisi güzel bir şekilde dile getirmiştir.Bu durumu beğenmeyip protokolu terk edenlere;Sevmiyorlarsa bu ülkeyide terk etsinler diyerek ibretlik bir cevap vermiştir!

**xhidayet** · 09-18-2009, 23:46

Mehmet Metiner'in yazısı çok yerinde olmuş..

09-18-2009, 19:27	#1
Kullanıcı Adı Üç mevsim	Başbakan ne diyor, bürokrasi ne yapıyor? (Mehmet Metiner) Mehmet METİNER - Star Başbakan ne diyor, bürokrasi ne yapıyor? Şayet medyaya yansıyan haber doğruysa Başbakan Erdoğan’ın işi çok zor... Malum, “Demokratik açılım” konusunda bir yanda MHP ve CHP’nin sert muhalefeti, öte yanda DTP’nin çelmeleyen tavrı... Bir de bunun üstüne bir kısım devlet ricalinin çelmelemelerini ekleyiniz, niye işinin zor olduğunu anlarsınız. * Olay şu: Milli Piyango Genel Müdürlüğü Iğdır’da bir konser-şölen düzenliyor. Sanatçı Şevval Sam yoğun istek üzerine Kürtçe türkü söylemeye başlıyor. Aman Allah’ım, o da ne? Sanki Kürtçe yasaklı bir dilmiş veya Kürtçe türkü söylemek devletin bekasını tehdit edermiş gibi orada bulunan devlet ricali ayağa kalkıp gidiyorlar. Devlet ricali dediğim, orada protokolde bulunan Vali Yardımcısı ve bazı ilçe Kaymakamları... Şimdi gelin bu görüntüyü tam da “demokratik açılım” dediğimiz süreçte izah edin bakayım... * Kürtçe, bu toprakların dili... Kardeş dilimiz... Kürtler hem bizim vatandaşlarımız, hem de tasada ve sevinçte beraber olduğumuz kardeşlerimiz... Kürt vatandaşlarımızın/kardeşlerimizin dili “Eski Türkiye”de yasaktı. O zaman olsaydı anlardım devletlü seçkinlerimizin bu tavrını. Ama şimdi serbest... Kürtçe devlet kanalı var... TRT Şeş... Devlet eliyle Kürtçe türkü ve şarkı söyleniyor yirmi dört saat. O yerel yöneticilerimiz bunu bilmiyorlar mı? Devlet adına en hassas bir bölgemizde ve en hassas bir süreçte görev yapan üst düzey memurlarımız, T.C Hükümeti adına Başbakan Erdoğan’ın yaptığı konuşmaları dinlemiyorlar mı? Bağlı oldukları İçişleri Bakanı’nın sorunu çözüm yöntemi ve mantığı konusunda söylediklerinin ne anlam taşıdığını bilmiyorlar mı yoksa? Bildikleri halde yapıyorlarsa, vahim bir durum söz konusu.... Kendilerine haksızlık etmek istemem. Ayrılmalarını gerektiren bir başka durum var mıdır bilmem. Bugüne kadar kendileri çıkıp açıklama yapmadılar. Ama ne olursa olsun, tam da Kürtçe türkü söylenmeye başlandığı anda hışımla kalkıp gittiğiniz anda tüm gerekçeler anlamını yitirir. Bu durumda vatandaş kime inanacak? Bir yanda konuşurken samimiyetine inandığı bir Başbakan var, öte yanda yerel yöneticilerin bu türden tavırları... Başbakanın inandırıcılığına gölge düşüren bu davranışlar sürece zarar veriyor. DTP’ye yönelik operasyon Geçmişte DTP içinde siyaset yapan PKK’lı unsurlara yönelik bir operasyon yapılmıştı. Çok sayıda KCK yöneticisi ve mensubu yakalanıp içeri tıkılmıştı. Şimdi de DTP’nin bölgedeki yöneticilerine yönelik bir gözaltı süreci daha başlatıldı. Tam da bu süreçte... KCK operasyonuna da akıl sır erdirememiştim, bu son operasyona da... Birileri yanlış bir analiz üzerinden sürece zarar verecek yanlış uygulamalar içine giriyor gibime geliyor. KCK operasyonunu hararetle savunanların aslında sorunu çözmek konusundaki samimiyetlerini tartışma konusu yapmak istemem. Çünkü onların da çözümden yana olduklarını biliyorum. Ama onların iyi niyetli olması tek başına yeterli değil. Çözüm adına geliştirilen kimi analizler yanlış olunca uygulamalar da kaçınılmaz olarak sorun üretiyor. Ve ne yazık ki silahlı bürokrasinin bir ayağını oluşturan Emniyet Teşkilatı zaman zaman bu sorunlu uygulamaların sahibi olarak çıkıyor karşımıza. Analiz şu: DTP, kendisine hükmeden PKK’lı unsurlardan temizlenirse vesayetten kurtulur ve bağımsız bir siyasi aktör olarak işe yarar. Bu analiz DTP gerçekliğine uymuyor. DTP vesayet altında filan değil. Düpedüz siyasal kanat. Bir diğer yanlışlık ve çelişki de şu: Bir yanda dağdakileri indirip toplumsal/siyasal sürece katma isteği, öbür yanda DTP içindeki siyasal PKK’lı unsurlara yönelik tasfiye girişimi. KCK, yasalarımıza göre suç sayılan eylemler dolayısıyla tecziye edilebilir, buna kimsenin itirazı olmaz. Ama DTP’yi vesayetten kurtarmak adına cezalandırma yoluna gidilirse, işte o zaman çözüm sürecinin üzerine oturduğu anlayış ciddi bir inandırıcılık sorunuyla yüz yüze kalır. Aradaki farkı bilmeyenler Başbakan Erdoğan’ın hem inandırıcılığına gölge düşürüyorlar, hem de PKK ve DTP’nin elini güçlendirmekten öte bir iş yapmış olmuyorlar. 18 Eylül 2009 Cuma

09-18-2009, 19:34	#2
Kullanıcı Adı ishakyilmaz	Metiner,yine vahim bir duruma temas etmiştir.Şeval Sam'ın konserinde meydana gelen bu nahoş durumu çok güzel bir şekilde dile getirdi.Aslında en güzel yorumu sanatçının kendisi güzel bir şekilde dile getirmiştir.Bu durumu beğenmeyip protokolu terk edenlere;Sevmiyorlarsa bu ülkeyide terk etsinler diyerek ibretlik bir cevap vermiştir!

09-18-2009, 23:46	#3
Kullanıcı Adı xhidayet	Mehmet Metiner'in yazısı çok yerinde olmuş..

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)