AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[Ertuğrul ÖZGÜL]

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan Uluslararası Para Fonu (IMF) ile neden yeni bir stand-by anlaşması imzalamadıklarına açıklık getirdi. "Fon'un önerilerine inanmadığımız için anlaşmaya varamadık." diyen Babacan, bu yüzden hükümetin kendi çıkış stratejisini ve Orta Vadeli Program'ı hazırladığını ifade etti.



Babacan şöyle konuştu: "Bu programı IMF'ye de gönderdik ve dedik ki: Bizim programımız budur. Bundan sonraki müzakerelerin temelini bu program oluşturmalı. Eğer bu program üzerinde anlaşabilirsek sonra 20. stand-by anlaşmasını da imzalayabiliriz." Başbakan Tayyip Erdoğan da, bir süre önce 'Türkiye IMF olmadan da krizi aşıyor' diyenlerin çoğaldığını açıklayarak "Fon'la anlaşmaya mecbur değiliz." mesajı vermişti.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, IMF-Dünya Bankası'nın yıllık toplantıları kapsamında düzenlenen 'Gelişen Avrupa ve Orta Asya'da Kriz, Büyüme ve Yapısal Reformlar' başlıklı seminere katıldı. Merkez Bankası'nın doğru adımlar attığını vurgulayan Babacan, "Faizlerin indirilmesi, piyasaya ihtiyaç duyulan anda likidite sağlanması önemliydi." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'de krizin etkilerine bakıldığında ciddi rakamlar görülebildiğini kaydeden Babacan, Türkiye'nin kendi krizinden ders çıkardığına işaret etti. Babacan, "Risklere bakıldığında hükümetler için devreye girmek önemli. Herkes mutlu olduğu zaman bir şey yapmak zor. Ancak, herkesin memnun olduğu durumda riskler artıyor. Böyle bir durumda siyasiler için 'Buna son vermek lazım' demek zor. Yani acı bir hap yutmak zorundayız." dedi.

Seminerde, "Türkiye'nin iç finansal sorunu yok, ancak yüksek dış borcu bulunuyor. Bu borçları nasıl ödeyeceksiniz?" şeklinde yöneltilen soruya Babacan, cari hesap açığının Türkiye için her zaman bir zaaf olduğuna işaret etti. Babacan, "Petrol ve gaz fiyatları artınca, bizim de cari açığımız arttı. Bunların fiyatının düşmesi ile o da düşecektir. İşler iyi gidecek olursa bütçe açığımız da azalacaktır." cevabını verdi. Dalgalı kurun ise her zaman sosyal bir konfor sağladığının altını çizen Bakan Babacan, "TL'nin gerçek değerini piyasa belirliyor. İhtiyaç duyulacak olursa, aşağı ya da yukarı ayarlama yapabilir. Şu ana kadar her şey iyi ilerledi. Orta ve uzun vadede cari hesap açığımızı bu sayede makul düzeye çekebiliriz." şeklinde konuştu.

Seminerde Türkiye'nin IMF ile neden anlaşma sağlayamadığı konusuna da açıklık getiren Babacan, şöyle konuştu: "Biz fonun önerilerine inanmadığımız için bir anlaşmaya varılamadı. Sonra kendi programımızı oluşturduk, Fon'a gönderdik. 'Anlaşabilirsek bu program üstünde 20. programı da imzalayabiliriz.' dedik. IMF ile geçtiğimiz 4-5 aydır iyi bir görüşme sürüyor. Fon da OVP'nin iyi bir program olduğunu söyledi. Ayrıntılar ışığında anlaşmaya varır mıyız, varamaz mıyız bilmiyoruz. Bu program, IMF finansmanı öngörülerek hazırlanmış bir program değil. Kendi kendine idare edebilen, ikame edebilen bir program. Tabii ki IMF finansmanı elde edersek, bu, büyümeyi daha da teşvik edecek ve büyük ihtimalle işsizliği daha hızlı şekilde aşağı çekecektir. Ama hayati önem taşımamaktadır, opsiyonel önem taşımaktadır."

Ukrayna Başbakan Yardımcısı Hryhoriy Nemyria ise seminerde yaptığı konuşmada, Ukrayna'nın krizden çıkışında IMF kredilerinin etkili olduğunu söyledi. Ukrayna'ya giden Fon heyetinde bir Türk uzmanın da bulunduğunu vurgulayan Nemyria, "Bu uzman Türkiye'nin krizlerini bildiği için bize yardımcı oldu." dedi.

Kemer sıkma politikasına başlamalıyız

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, IMF-Dünya Bankası'nın yıllık toplantıları kapsamında dün düzenlenen öğle yemeğinde, 'Dünyada Türkiye' başlıklı bir konuşma yaptı. Babacan, kriz döneminde kamu harcamalarının gerekli olduğunu, şimdi ise kemer sıkma politikasına başlamak gerektiğini ifade etti. Babacan, "Her ülkenin kendi şartları vardır. Biz kendi seçimimizi yaptık. Bunu da uygulamaya karar verdik. Bütçe açığının 2012'ye kadar yüzde 3 olmasını öngörmekteyiz." dedi. Türkiye'nin Asya-Avrupa arasında bir ülke olduğunu dile getiren Babacan, bölgesindeki önemine dikkat çekti. Babacan, Türkiye'nin demokrasi konusunda bölgesinde örnek bir ülke konumuna geldiğini, ayrıca Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar ve Akdeniz'de çok önemli istikrar sürecinin başlamasına katkı sağladığını ifade etti. Babacan, IMF ve Dünya Bankası'nın tahminlerine göre Türkiye'nin krizden en iyi durumda çıkabilecek 1 ya da 2'nci ülke olabileceğine işaret etti. Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Ngozi Okonjo da, Türkiye'nin kalkınma vizyonunu sonuna kadar desteklediklerini açıkladı. Türkiye'nin dünya için ne anlama geldiğini herkesin bildiğini vurgulayan Okonjo, "Türkiye, bölgesinde büyük bir öneme sahip. Dünya ekonomisinde de büyük bir etkisi var. Türkiye'de sağlık, insan hakları ve demokrasi noktasında önemli gelişmeler oldu. Ayrıca kızların okula başlama oranının yüksek olması çok sevindirici. Bu benim için ayrı bir öneme sahip." şeklinde konuştu. Krizde yetkililerin çok iyi mücadele ettiğini belirten Okonjo, "2001 yılından 2009'a kadar Türkiye'de kişi başına gelir 2, yabancı sermaye 3 katına çıkmıştır. Sürecin gelişmesinde Babacan ayrı bir öneme sahip." dedi.












ZAMAN

[Ertuğrul ÖZGÜL]