10-07-2009, 20:27 | #1 |
Aziz ÜSTEL "Meğer Ahmet Hakan’ı Hürriyet’e Başbakan yerleştirmiş"
O gün Tayyip Bey çok düşünceliydi Başbakanlık’a geldiğinde. Masasına oturdu. Önündeki kağıda baktı. Sonra odasından herkesi dışarı çıkardı ve özel hattından bi numara çevirdi.
“Aydın Bey nasılsınız?” “Saygılar sunarım Sayın Başbakanım... Buyrun efendim?” “Sizden bir ricam olacak...” “Emredin...” “Estağfurullah... Emir değil rica.” “Buyrun...” “Şu bizim Ahmet Hakan var ya...” “Var...” “Ona Hürriyet’te bi köşe vermenizi rica edecektim.” “Aa çok iyi düşünmüşünüz. Ben Ertuğrul’a gerekli talimatı veririm.” “Teşekkür ederim... Aydın Bey, bi de bizim Taha Akyol var... Ona da, “Milliyet’te bi köşe mümkün mü?” “Ne demek efendim. Elbette!” “Az daha unutuyordum Akif Beki de görevinden ayrılıyor. Ona da bir köşe açabilir misiniz? “Elbette... Radikal’de olur mu?” “Olur tabii!.. Niye olmasın!” Bu konuşma tümüyle palavra tabi! Ancak, bu milletin oylarıyla seçilmiş, bu milletin ödediği vergilerden maaş alan bir milletvekili, TBMM’ye dün bir soru önergesi veriyor. Ahmet Hakan’ı, Taha Bey’i, Akif Beki’yi “Erdoğan Kalemşörleri” olarak ilan ediyor; bu üç yazarın Doğan Grubu’nda yazı yazmaları için aracı olup olmadığını soruyor, Başbakan’dan. Aslında bu soru önergesi değil Temel fıkrası! Ahmet Hakan, gerek Başbakan’ı gerekse de Ak Parti’yi sık sık eleştiren yazılar yazıyor. Taha Akyol’a gelince, Başbakan, Kasımpaşa’da top oynadığı yıllardan bu yana Milliyet’te yazı yazar neredeyse. Dahası uzun bir süre CNN İcra Kurulu Başkanlığı da yaptı. Akif Beki, Radikal’de, Başbakan ve hükümetin icraatıyla ilgili olumlu yazılar yazıyor. Ama Radikal zaten çok sesli bir gazete. Köşenin birinde hükümet acımasızca eleştirilirken, bi diğerinden kimi icraatleri övgü alıyor. Üstelik bu üç yazarı, sanki Atos, Portos ve Aramis yani Üç Silahşörler gibi göstermek de yanlışın en büyüğü. Geçenlerde Ahmet Hakan’ın Akif Beki’ye yazdığı çok sert bi yazı vardı. Akif Beki’nin bu yazıya cevabıysa bir baba nasihatıyla özetlenebilir: “Bununla dalaşacağına, çalıyı dolaş, daha iyi!” Yani, tek amaç uğruna birleştiği öne sürülen üç kalemşörün(?!) dünyaya bakışları, birbirleriyle ilişkileri bu denli farklı! Demek ki bu milletvekili, bir gün olsun zahmet edip de bu üç yazarı okumamış bile! Biz kimleri milletvekili seçiyoruz bizi temsil etsin diye arkadaş! Resmen akıllara ziyan! Bir şehrin yaşamına taksiden tanıklık edenler Bu akşam, eğer saçma sapan dizilerden kurtulmak ve doğru düzgün bir şey izlemek istiyorsanız, saat 22:40’da TRT TÜRK’ü açın. Beyrut’ta iç savaşta kolunu kaybeden Halil İthani, Londra’da tüm dini ve etnik kimliklerin barış içinde yaşadığını söyleyen Nick White, Saraybosna’da savaş döneminin teğmeni Amir Goloş, Lefkoşa’da 68 yaşındaki eski mücahit Önder Sadrettin... Bunların ortak özelliği, bugün taksi şoförü olmaları. Dünyanın farklı şehirlerinde yıllardır direksiyon sallayan taksicilerin gözünden, o şehirlerdeki yaşamlara tanıklık eden “Hey Taksi”, bu gece başlıyor. Diziyi, Halit Ziya Demirtaş gibi bir ustanın yönetiyor olması bile, bu programı izlemeniz için yeter de artar. DTP’li Halis de coştu Genelde DTP’nin hatunları PKK’yla Öcalan’ı yere göğe sığdıramazdı. Bu kez DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, “bir yandan Kürt sorununu çözeceğim diyeceksiniz, bir yandan örgütün (PKK) kökünü kazımayı sürdüreceksiniz. Bu bir çelişkidir!” Şimdi, nasıl ciddiye alacaksınız Şerafettin Bey’i? Almayacaksınız tabii. Dağ eşkiyasını kurtarmak için mi demokrasi açılımına soyundu hükümet sanıyorsunuz? PKK’ya “Kürtlerden oluşan siyasi bir örgüt” diyor Halis. DTP siyasi örgüt. PKK terör örgütü. Bunu salt Türkiye değil AB’den ABD’ye dünya söylüyor! Adam yol mayınlayacak, köy yakacak, asker öldürecek, baskın yapacak... Sonra da sırf Kürt’lerden oluşuyor PKK diye elimiz böğrümüzde, onları izleyeceğiz, öyle mi? Siz bu lafları PKK’ya söyleyin, “bırakın silahınızı, inin dağdan” deyin. PKK ve siz, bu söylemleriniz yüzünden, açılı mı sağlamak isteyen herkesi, zor durumda bırakıyorsunuz. Hala anlayamadınız mı?! Davutoğlu’nun rüyası Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak’la Suriye arasında süregelen gerginliğin rüyasına girdiğini söylemiş. “Rüyamda bile sorunun çözümünü düşünüyorum!” Davutoğlu, üç kız çocuğu babası olarak, Kız Çocuklarına Karşı Şiddeti Önleme toplantısından çok etkilenmiş. Zaten gördüğü rüya da bu toplantıyla bağlantılı. Rüyasında, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zabari’yle Suriye’li meslektaşı Wellid Muallem’in kızlarını görmüş Ahmet Bey. Bu iki kızın arasında sorun olduğunu anlayınca, “Çocuklar benim de üç kızım var. Siz Türkiye’ye gelin. Benim kızlarımla oynar, barışırsınız” demiş. Eğer bir insan, uyurkan bile insanları barıştırmayı içeren düşler görüyorsa, o insanı alkışlayacaksınız. Ve ‘devam’ diyeceksiniz, ‘Yola devam...’
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-07-2009, 20:31 | #2 |
Hakkaten,bu yüz yılın fıkrası olmaya aday bir fıkra..
|
|
10-07-2009, 20:33 | #3 |
Komedi bölümünede açılabilecek bir konu.... Konu Ertuğrul ÖZGÜL tarafından (10-07-2009 Saat 20:37 ) değiştirilmiştir.. |
|
10-07-2009, 20:39 | #4 |
Bebeklerin ağzına verdiğimiz şeker paketlerinin üzerine yazılsın..
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|