12-07-2009, 19:10 | #1 |
Ahmet Kekeç "Çok ayıp Tuna!"
Değerli Tuna Kiremitçi, kıymetli yazar, bu “sinik, agresif” tavırlara lüzum yok... “Rektör atamaları”yla ilgili bir probleminiz varsa (ki, olduğu görülüyor), önce “itirazcı” sıfatını hak etmeniz gerekir(di)...
Bunu yazdım. Herhangi bir istihfafta bulunmadım. Bir “din iddiası”nı da dile getirmedim. Benim söylediklerimi “şahsen iyi bir Müslüman’a yakıştıramıyorsunuz” da, siz farklı bir din dairesinden mi sesleniyorsunuz? Bu nasıl bir kavramlaştırmadır böyle? Hatta, bu nasıl bir ayrıştırmadır? Bugüne kadar “Müslümanlar-Müslüman olmayanlar” ayrıştırmasına dayalı bir tutum içinde olduğumu, özellikle (“doğru” bulmadığım) bu ayrıştırmanın altını çizdiğimi hatırlamıyorum. Siz hatırlıyorsanız, söyleyin. Faşizmin kaç halini sayabilirsiniz bilmiyorum ama, ben bir oturuşta sizin faşizmin klasik, modern, postmodern halleriyle omuz omuza duran onlarca yazınızı sıralayabilirim, nasıl sorunlu bir “öteki” fikriyatına sahip olduğunuzu gösterebilirim... “Beyaz ve seçkin Türkler”in faşizminde bir tehlike görmediğinizi hatırlatıp sizi fena halde mahcup düşürebilirim. Beni dişinize göre bulmadınız umarım. Belki de dişinize göreyimdir. Bir deneyin... Bir kere, “Sen kim oluyorsun da bu işlere karışıyorsun, otur oturduğun yerde! Höt!” filan demedim. Bu, tamamen sizin bakışınız ve anlayışınız. Kendiniz nasılsanız, karşınızdakini de öyle görürsünüz. Ayrıca, Estağfurullah... Mutlaka bir fikri olan, bir “siyasal bakışı” temellük etmiş, eli kalem tutan birisiniz. Şiir yazıyorsunuz; romanlarınız, besteleriniz, senaryolarınız var. İnşaallah filmleriniz de olacak. Kimleri “yokluğunuzla” cezalandırmak için romanı bıraktığınızı açıkladınız, bilmiyorum ama, hep ortalamanın üzerinde şeyler yazdığınızı düşündüm, yazdıklarınızı saygıyla karşıladım. Aceleye getirmeseydiniz, “Bu İşte Bir yalnızlık Var” dönemin (insanları yalnızlıkla terbiye eden şu Allah’ın cezası modern dönemin) ruhuna uygun ilk ve belki de tek “çığır açıcı” roman olabilirdi. Sizde Yusuf Atılgan cesameti (“kumaşı” demiyorum, haddimi aşmak istemem) görmüştüm. Siz ağlak duyarlıkların Tuna Kiremitçi’si olmaya karar verdiniz. Keyfiniz bilir... Hasılı, gözümde bir değeriniz, bir ağırlığınız var. Fakat, bazı şeyleri bilmiyorsunuz. Ya da, eksik biliyorsunuz. Başbakan’a haddini bildiren “kısa” ama “öz” yazınızın mihverini rektör atamaları teşkil ediyordu. Haklısınız, Gül yanlış yapıyor. Fakat bu yanlışı, çok sevdiğinizi düşündüğüm Sezer de yapıyordu... Üstelik, daha beterini yapıyordu, yaptıkça coşuyordu, sıralamada adı dahi bulunmayan ve sadece 1 oy (yazıyla “bir” oy) almış kişileri rektör olarak atıyordu. Neden bu konuda bir itirazınızı görmedik, göremedik? İtiraz ettiyseniz, bunu ne zaman, hangi yazıyla, hangi cümlelerle, hangi ifadelerle dile getirdiniz? Bilmek istiyorum... Madem “Gül zamanında onaylamadığı YÖK sistemini Sezer zamanında onaylayacak biri” değilsiniz, itirazınızı biraz da bu harika sistemin mucidi Kenan Evren’e, Kenan Evren’in yaptığı anayasayı (dolayısıyla atama sistemini) değiştirtmemek için “ölümüne” mücadele veren Deniz Baykal’a yöneltin ki, ciddiye alabilelim sizi... Bitirmeden önce, şunu da ekleyivereyim: Mahviyet barındıran bir üslupla, “zahmet edip iki yazımı okusanız” diyorsunuz... Sonra da, Başbakan adına “efelendiğimi”, sağa sola posta koyduğumu söylüyorsunuz. Çok ayıp ediyorsunuz... Hem “sinik”, hem öfkelisiniz. İkisi birarada iyi durmuyor. Peki, siz niçin zahmet edip, “dosdoğru” olmaya çağıracak kadar önemsediğiniz yazarın iki yazısını okumuyorsunuz? Okusaydınız, “ gazeteciler az yazsın” diyen Başbakan’ı eleştirdiğimi görecek, belki de utanacaktınız. Utanmanıza katkı sağlayacaksa söyleyeyim: Üslubunuza bayılmıyorum ama yazdıklarınızı okuyorum.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|