05-19-2010, 15:44 | #1 |
Zinaya "Zina" Diyememek
Zihinlerin kirli, ilişkilerin kirli, siyasetin kirli, ahlakın kirli olduğu hatta vıcık vıcık hale geldiği bir süreci yaşıyoruz.
Aile kutsallığı, ahlâk, mahremiyet, sadakat ayaklar altında. Şer güçlerin planlı ve sinsi çalışmaları sonucu, özellikle de medya marifetiyle yıprandıkça yıpranan ahlâkî yapımız, siyasi çıkar kavgalarının da iyice belden aşağı düzeylerde seyretmesi sonucu, artık yerlerde sürünüyor... En rezil, en iğrenç ve en ahlaksız ilişkiler, televizyon dizileri ve yazılı-görsel medya aracılığıyla sıradanlaştırılıyor, olağanlaştırılıyor ve giderek meşrulaştırılıyor. Bir TV dizisinde, sözde çocuğunu tedavi ettirmek için bir geceliğine şu kadar bin dolarlık ahlaksız teklifi kabul etmenin, "hangi anne olsa yapar" şeklinde şeytani gerekçeler üretilerek kahramanlık gibi takdim edildiğini hepiniz hatırlarsınız... Geçen hafta ise; ülkeyi yönetmeye aday bir siyaset erbabının, daha önce yıllarca sekreterliğini yapan evli bir bayan milletvekili ile yaşadığı skandal ilişki, gündeme bomba gibi düştü. Türkiye siyaseti günlerdir bu meseleyi konuşmaya, tartışmaya devam ediyor. Siyaset çarkının kirli labirentlerini iyiden iyiye kirleten bu ahlaksız ve seviyesiz ilişki, daha çok politik hesaplar, denklemler, komplolar ve kısmen de insan hakları ve medya etiği açısından değerlendiriliyor. Kimse, her ikisi de evli olan iki siyaset erbabının akıllara durgunluk veren ihanetlerinin, kepazeliklerinin ve pervasızlıklarının adını koymuyor, koyamıyor. "Hem suçlu hem güçlü" pozisyonundaki siyasi liderle onun suç ortağı olan partnerinin yüz kızartıcı irtikaplarına "zinâ" demeye kimsenin dili varmadığı gibi, zânîlerin yüzleri bile kızarmadan pişkin pişkin muarızlarını suçlamaları da, doğrusu insana giran geliyor. Şairin dediği gibi: 'Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkâr!'... İmdi, olayın adını koyma ve "zinâ"yı, "fahşâ"yı kim yaparsa yapsın açıkça kınama zamanıdır. Tıpkı Lût aleyhisselâmın, tarihin en iffetsiz halkına karşı tavrını öfke ile ortaya koyduğu gibi: "Dedi ki: Gerçekten ben, sizin bu yaptığınıza nefretle karşı olanlardanım." (Şuara/168) Biz Müslümanlar Kur'ân'ın hükmüne inanırız. Yüce Rabbimiz, Kur'ân-ı Kerim'inde (Furkan/68-59); Allah'a ortak koşan, haksızca adam öldüren ve zina eden kimselerin ağır bir cezaya uğrayacaklarını, azaplarının kat kat artırılacağını ve aşağılanmış olarak azap içinde kalacaklarını beyan buyurur. Yine Rabbimiz, bekar olsun, evli olsun, herkese, zinaya düşmemek için çok dikkatli olmalarını tavsiye ve ikaz eder: "Zinaya yaklaşmayın! Gerçekten o, çirkin bir hayâsızlıktır(fahşâ) ve kötü bir yoldur." (İsrâ/32) Bizi bizden daha iyi bilen Rabbimizin "zina etmeyin" yerine "zinaya yaklaşmayın" buyurmasının hikmeti üzerinde herkesin çok iyi düşünmesi gerekir. Haramlar üzerine kurulu modern hayatın, insanları zinaya teşvik edip yak(ın)laştırdığı bir vasatta bu ikaz ne kadar da anlamlıdır. Zinaya kapı aralayan haramların kıyılarında dolaşanların o fahşâya düşmesi an meselesidir. Aman dikkat!.. Büyük günahlardan, fahşâ ve münkerden yani yüz kızartıcı hayâsızlıklardan ve kötülüklerden sakınmak, öncelikle takvayı kuşanan mümin insanların dikkat etmeleri gereken bir husustur. Müslümanlar, bu tür hayâsızlıkları işlemeye yanaşmadıkları gibi, bunların yaygınlaşmasına müsaade etmemek ve her türlü kötülük ve ahlaksızlıkları da engellemekle yükümlüdürler. Kur'ân-ı Kerim'de, Münafık/fâsık erkek ve kadınların "kötülükleri emredip iyilikleri engelledikleri" (Tevbe/67) ifşa edilirken; Mümin erkeklerle Mümin kadınların "iyilikleri emredip kötülükleri engelleme" (Tevbe/72) görevleri hatırlatılır. Bu, iyilerle kötülerin mücadelesidir, vesselam. Namaz başta olmak üzere, müminlerin ibadet hayatları da, onları her türlü kötülükten (fahşâ ve münkerden) alıkoyan ve başkalarını da alıkoymalarını sağlayan sağlam bir kale ve kalkandır. "Sana Kitab'dan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin hayasızlıklardan (fahşâ) ve kötülüklerden (münker) alıkoyar. Allah'ı hatırlamak ise en büyüktür. Allah yapmakta olduklarınızı bilir." (Ankebût/45) Öyle ise, Allah'ın haram kıldığı iğrençliklere açıkça karşı çıkmak; harama "haram", zinaya "zinâ", fahşaya "fahşâ" demek ve namaz başta olmak üzere, İslâmî hayatın güzelliklerine, erdemlerine ve vecibelerine davet etmek görevimizdir. Abdullah YILDIZ / Vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
05-20-2010, 12:47 | #2 |
Abdullah Yildiz beyin kalemine saglik, cok güzel ve dogru yazmis. Diziler konusunda da ne kadar hakli. Bu tür diziler eskiden olsa yayinlanirmiydi hic? Sanmiyorum. Avrupalilara benzemek onlarin gözüne girmek onlar gibi olmak icin nelerden taviz veriyoruz. Utanilacak bir durum. Dizilerde dahi aff edersiniz 'kim kime dum duma' söz konusu. Bu hallere nasil oluda geldik biz? Ne ara bu tür ahlaksiz diziler böylesine büyük bir kitleye sahip oldular? Ahlak'a edep'e deger verenler ise 'gerici' olarak adlandiriliyor. EvyAllah. Ahlaksiz ve edepsiz olacagimiza gerici olmayi tercih ederiz. (Ki bunu gericilik olmadigini bilenler zaten biliyor.) Evet, zina oldugunu bile kabul etmiyorlar. Yani bu ne demek oluyor? Pisman bile degiller yaptiklarindan. Sahiden 'hem suclu hem güclü' durumundalar. Baska bir parti baskaninin böylesine ahlaksiz sirlari ortaya ciksaydi baykal gözünü yumar agzini acardi bundan adim kadar eminim. Allahim Sen büyüksün. Milletimizi bu tür günahlardan koru insaAllah.
|
|
05-20-2010, 17:41 | #3 |
Gerçekten çok güzel ifade ettiniz.Ekleyecek bir şey bulamıyorum
Bu yayınları(gazete, dergi, tv) kaldıramazsanız.Çünkü Einstein'in bir sözünde:"İnsanın önyargılarını yok etmek, atomu parçalamaktan zordur."deniliyor.Bu doğru eğer kaldırılırsa topluma ahlakı getirceğimizi bilemeden hemen bize karşı çıkacaklardır.Çünkü bizler hakkında bir önyargı oluşmuş.Diyelim ki kaldırdık ne diyecekler irtica geliyor gerileşme başlıyor zalimlik basın özgürlüğüne hakaret denecektir.Aileler bu konuda önlem almaya çalışsalarda Avrupa çocuk eğitimi tipine göre yetiştirildiği için televizyon tarafından malesef gene söz dinlemeyecektir.Çocuklar herşeyi süzgeçten geçirmeden herşeyi alıyorlar.Sadece çocuklar mı ya aileler!!!Bu konuda psikiyatristlerin kendi görüşlerini ifade etmeleri lazımdır.Aileler çocuklarına bu tür konular hakkında uyarı yaptığı anda toplum tarafından bozulduğu için bir sonuç vermemektedir.Artık gazete ve dergilerde pornografi görüntülerden geçilmiyor.Biz Osmanlı torunları ahlaksızlıkla karalanmak istemiyoruz.Biz eskiden Napolyonlar tarafından bile namus ve şeref abidesi olarak bilinirken bu hale duçar etmek beni ve benim gibi düşünen insanları üzmektedir. Okullarda eğitim bir kere kötü.Cinsel eğitim çok küçük yaşta veriliyor.Avrupada küçük yaşta verilmesinin sebebi cinsel hastalıkları önleyebilmek içindir.Fakat hamd olsun ki bizim ülkemizde böyle bir sorun yoktur.Bu durum aynı zamanda çocukların ergenlik sürecinde sıkıntı yaşamasına sebep olmaktadır.Çünkü aynı ortamda hemcinsleri ve karşı cins arkadaşlarıyla aynı zamanda aynı tarihte bu eğitimin verilmesi yanlıştır.Bu eğitim sadece evlilik çağına gelince verilirken bizim atalarımızdan verilmekte iken hem gereksiz hemde ruhi bunalımlar geçiren bir vakitte verilmesi ben kendi kanımca çok yanlıştır.Zaten bu eğitimden dolayı kimse bu parmak bastığınız konuda fikir yürütmüyor. Konu Ak_Gencim tarafından (05-20-2010 Saat 17:45 ) değiştirilmiştir.. |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|