![]() |
#1 |
![]() İslam'da Başörtüsü YOKMUŞ !
Yaşar Nuri Hoca'ya göre başörtüsü dinsel değil geleneksel. Asıl mimarı ise Hristiyan Pavlus... ![]() Başörtüsü ve Yaşar Nuri Öztürk üzerine Yaşar Nuri Hoca’nın bazı konulardaki ideolojik tutumu, entelektüel ve hakikati arayan, hikmet sahibi yönünü gölgede bırakmaktadır Başörtüsü meselesi, ülkemizde yıllardır çözüme kavuşturulamayan, uğruna toplumumuz fertleri arasında bölünmeler, kırılmalar ve küskünlüklerin yaşandığı, gerçekte önemsiz ama olgusal düzlemde çok önemli bir meseledir. Bugüne kadar başörtüsünden çok daha önemli konular olduğu, onlarla uğraşmamın kendim ve ülkem adına daha yararlı olacağı düşüncesiyle bu konuya pek fazla ilgi duymadım. Başörtüsü takmanın ceremelerini yaşamadığımdan değil, yaşadıklarımı başkalarının saygısızlıklarına ve karaktersizliklerine verdiğimden, yaşadıklarımı da önemsemedim. Fakat Yaşar Nuri Öztürk Hoca’nın “Allah ile Aldatmak” isimli kitabının türban ile ilgili kısmını okuduğumda başörtüsü takmakla sebep olduğum olumsuzlukların sıralandığını görünce oldukça şaşırdım. Meğer başörtüsü takmakla ne suçlar işliyormuşum farkında değilmişim! Yaşar Nuri’nin başörtüsü yorumu Yaşar Nuri Hoca, adı geçen kitabında, türbanın dinsel değil geleneksel olduğunu izah ettikten sonra, başörtüsü sebebiyle Türk halkının nasıl bölünmeye çalışıldığı, başörtüsünün siyasi partiler tarafından nasıl siyasal ve özel sektörde sorun yaşamamak ve tercih edilmek veya derin devlet tarafından fişlenmemek için mi? (Çünkü Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, başörtülüler hem devlette hem özel sektörde tercih edilmemekte, çalıştırılsalar bile geri planda bırakılmaktadır Taraf Gazetesi, 25.06.2010, s.6)) Kimse bu soruları hakkıyla cevaplamadan ve bana anlamlı bir gerekçe sunmadan benden başımı açmamı istemesin! Gerçi, Yaşar Nuri Hoca başımı açmam için bir gerekçe sunmuş: Ona göre, başörtüsünün dinîleşmesi Hıristiyan Pavlus’un eseridir ve başörtüsü kadının erkeğin hâkimiyeti altında olduğunu simgeler (yani buradan çıkan, kadın özgür olmak için başını açmalıdır!) (Aynı eser, s.194). Yaşar Nuri Hoca’nın bütün bu iddiaları doğru olsa bile, başörtüsü erkek hâkimiyetini temsil etse bile (ki bu iddianın doğruluğunu ispatlamak o kadar kolay değil), başı açıklığın kadının özgürlüğünü temsil ettiğini söylemek çok zor. Gözlemlerime dayanarak söylüyorum, başı açık kadınlar erkek egemenliğinden hiç de kurtulmuş değiller. (Ataerkillik bir zihniyet meselesidir çünkü başörtü meselesi değil!) Aslına bakarsak, Türkiye’de kadına bakış tarzı ve yaşam şekli olarak başörtülüler ile açıklar arasında önemli bir fark da yok. Farklı yaşayışları oluşturan etmenler, daha çok ekonomik durumlar, sahip olunan meslekler ve kültür düzeyleri vb. dir. malzeme olarak kullanıldığı ile ilgili endişelerini dile getirmiş. Bunun yanında, başörtüsünün “kadının erkeğin hâkimiyeti altında olduğu anlamını taşıyan bir simge” olduğunu iddia etmiş ve başörtüsünü kadın özgürlüğünün önünde bir engel olarak göstermiş. (Öztürk, Allah ile Aldatmak, 2008, İstanbul, s.186-218). Kitabı okurken, sanki Türkiye’de başı açıklık konusunda köklü bir toplumsal kabul varmış da başörtülüler bu kabulü bozuyormuş gibi bir tablo ile karşı karşıya kaldım. Okuduklarımdan sonra canım çok sıkıldı ve -bir başörtülü olarak- düşündüm. Başörtüsü takarak, toplumun bölünmesine mi sebebiyet veriyorum? Hem de dinsel olduğu şüpheli olan bir inanç uğruna? Ben ülkemin kötülüğünü mü istiyorum? Sonra şu sorular peşi sıra aklıma geldi: Türkiye’de başı açık olma konusunda konsensüs var da ben mi bu konsensüsü bozuyorum? Böyle bir konsensüs yok (Çünkü başörtülülerin sayıca açıklardan az olduğunu sanmıyorum), ama varsayalım konsensüs olsun. O zaman şu soruları sormak zorundayım: Bu konsensüs nerden geliyor? Başı açıklık hangi temele dayanıyor? Kültürümüzün hangi kadim niteliğini ve hangi anlamlı felsefi düşüncemizi simgeliyor? Diğer taraftan, diyelim ki başörtüsünün dinî bir gereklilik olmadığına ikna oldum. Peki, açmam için sebep nedir? Ne için açayım başımı? Daha modern zannedilmek için mi? Kendilerinin çok üstün ırk ve kültüre sahip olduklarını dünyanın geri kalanına dayatmaya çalışan Batılıları haklı çıkartmak için mi? Ya da Türkiye’deki laik kesimin gönlünü hoş edip, sevindirmek için mi? (Bazıları başörtüsüne karşı son derece hazımsızdır!) Yoksa devlet dairelerinde Demek ki, özgürlük başörtüsüyle değil, sorumluluk alabilmeyle, cesaretle ve inançla ilgili bir konu. Toplumun yanlış değerlerine, ‘bâtıl’a başkaldırabilmeyle, ‘hakk’ın yanında yer alabilmeyle, onuru için mücadele edebilmeyle, maddi açıdan güçlü olanlara değil Allah’a kul olabilmeyle, isteklerini diğer insanlara değil Allah’a yöneltebilmeyle alakalı bir konu! Tabi bu söylediklerim gözle görülmeyen, elle tutulmayan, soyut şeyler. Bize semboller üzerinden konuşmak, hak üzerinden konuşmaktan daha kolay geliyor! Halbuki semboller hakikat adına ne kadar fikir vericidir? Hakikati bilmeyen insan sembolden yola çıkarak hakikatin ne kadarına ulaşabilir? Ama bu konu illaki çözülmek zorundaysa, illaki bir karar verilecekse belki şöyle bir çözüm yolu önerilebilir: Başörtüsünün dinî olmadığını varsayarak soralım: İyi ve yararlı olan hangisidir? Başörtüsü takmak mı? Takmamak mı? Gerçekten uzun uzun düşündüm fakat bu soruya anlamlı cevap bulamadım. Bulanlar olursa özellikle rica ediyorum, benimle paylaşsınlar. Bu noktada benim vardığım sonuç ise, başörtülü veya başı açık olmanın bireysel ve toplumsal olarak gerçekte hiçbir yarar sağlamadığıdır. (Yalnızca başörtüsü için söylüyorum, müstehcen kıyafetler giyinmekle, örtülü giyinmek aynı değil, örtülü giyinmenin yararlı olduğuna inanıyorum, karıştırılmasın lütfen). Böyle olmakla birlikte, sırf toplumsal bütünleşme ve aynılık olsun diye, ne açıklar kapanır, ne de kapalılar açılır. Çünkü her biri diğerini haklı çıkarmak istemez, diğerine üstünlük atfetmez, diğeri için kendinden vazgeçmez. Toplumsal birlik şeklî birşey midir Ayrıca toplumsal bütünleşme için de aynı giyinmemiz gerekmez sanırım. Hepimiz kişisel tercihlere saygı ve bu saçmalıklarla üstünlük kurmaya kakmama ortak paydasında buluşursak toplumsal bütünleşme sağlanabilir diye düşünüyorum. Yaşar Nuri Hoca ile ilgili olarak ise, -bir ilahiyat bilimcisi olarak- şöyle bir eleştiride bulunmak istiyorum. Hocamızın bazı konulardaki ideolojik tutumu, entelektüel ve hakikati arayan (hikmet sahibi) yönünü gölgede bırakmaktadır. Bir entelektüelden beklenen, Türkiye’de yaşayan bir kesimin avukatlığını yapması ve toplumun bir kesimini üstünkörü bakış açılarıyla suçlaması değil, bütün insanlığa hitap eden genelgeçer ilkeleri objektif olarak araştırması (Hakikati araştırması), ve toplumun her kesiminin incitilmeden ortak bir paydada nasıl buluşturulabileceği üzerinde kafa yormasıdır Zeynep Türkan(Öğretmen)/Taraf
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Bulanlar olursa özellikle rica ediyorum, benimle paylaşsınlar. Bu noktada benim vardığım sonuç ise, başörtülü veya başı açık olmanın bireysel ve toplumsal olarak gerçekte hiçbir yarar sağlamadığıdır
Yazarında sözde yaşar hocanında büyük sorunları var islami değerlerini kaybetmişler pek dikkate almaya değmez. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Gündeme gelmek için hep aynı tantana.Gitsin siyaset yapsın.Mide kaldırmıyor artık.
|
|
![]() |
![]() |
#4 |
![]() SAHTE BİR HOCA DENEN KİŞİ DAHA...
ALLAH ISLAH ETSİN... HİÇ BİRİNİN YATICAK YERİ YOK... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Başörtüsü - Nihat Hatipoğlu
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() sende benim zihnimde yoksun YNÖ...
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() sende benim zihnimde yoksun YNÖ...
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Müslüman kadınların başlarını örtmeleri Kur'an-ı Kerim'de açıkça emredilmiştir. İslam'da kadınlar için baş örtmek yoktur diyen küfre girer.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
#10 |
![]() bir salın gitsin ya...
|
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 4 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 4 Misafir) | |
|
|