07-16-2010, 15:05 | #1 |
Erdoğan partisinin il başkanları toplantısında konuşması...
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bizim ekonomik krizi aşmak için aldığımız tedbirleri IMF belirlemedi, dikkat edin biz belirledik. Bu ülkede 'IMF'den ne olursan olsun şu borcu alın, şöyle yapın, böyle yapın' diyerek bize akıl verenler, şimdi şapkalarını bir kez daha önlerine koysunlar'' dedi. Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen ''AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, dün Nisan ayı işsizlik rakamlarının açıklandığını anımsatarak şunları söyledi: ''Nisan ayında krize rağmen küresel kriz nedeniyle yüzde 14.9 oranına çıkmış olan işsizlik, bu yılın Nisan ayında rekor bir düşüş kaydetti. Tam 2.9 azaldı ve yüzde 12'ye geriledi. Bildiğiniz gibi 2 ay önce bunu söylemiştik. 'Üç, dört ay içerisinde 3-4 puan daha düşeceğini göreceğiz' dedik. Bazıları, alay ettiler ve oraya geldik inşallah daha da düşecek. Bir yıl içinde yaklaşık 600 bin işsiz iş bulurken, dikkat ediniz yaklaşık 1 milyon 200 bin kişi ilk kez iş aramaya başladı ve bunlar iş sahibi oldular. Yüzyılın en büyük ekonomik krizlerinden birini tüm dünyanın gıpta ile izlediği şekilde en az zararla atlattık, atlatıyoruz, kaldığımız yerden yolumuza devam ediyoruz. Bizim ekonomik krizi aşmak için aldığımız tedbirleri IMF belirlemedi, dikkat edin biz belirledik. Bu ülkede 'IMF'den ne olursan olsun şu borcu alın, şöyle yapın, böyle yapın' diyerek bize akıl verenler, şimdi şapkalarını bir kez daha önlerine koysunlar. Biz neyi ne zaman yapacağımızı gayet iyi değerlendirdik ve müzakerelerimizi yaptık, sonunda Stand-By anlaşmasını karşılıklı bir şekilde, 'Türkiye'nin buna ihtiyacı yok' Onlar da (IMF) bunu söylediler ve böylece imzalamadık işi, bitirdik. Bu aldığımız tedbirleri küçümseyenler, bugün mahcup oldular. Bizim kriz teğet geçecek sözümüzü anlamayanlar bununla dalga geçenler, bugün mahcup oldular. Bizim işsizlikle ilgili tahminlerimizi öngörülerimizi, ciddiyetsiz şekilde yorumlayanlar, bugün mahcup oldular. 7.5 yıldır mahcup oluyorlar. 7.5 yıldır ellerini ovuşturarak kriz duası yapıyorlar. 7.5 yıldır 'yeter ki AK Parti kaybetsin, Türkiye'ye ne olursa olsun' mantığıyla ülkemizin kuyusunu kazmaya gayret ediyorlar. Biz onları mahcup etmeye, üzmeye, hayal kırıklığı yaşatmaya devam edeceğiz. Biz milletimizi sevindirmeye, milletimizin umudunu, emeğini ve ekmeğini çoğaltamaya devam edeceğiz.'' Erdoğan partisinin il başkanları toplantısında konuşuyor... ''PARTİLERİN BİRBİRİNE KAPILARINI KAPATMASI, LİDERLERİN YÜZ YÜZE BAKAMAYACAKLARI BİR ÜSLUP İÇİNDE OLMALARI DEMOKRATİK OLGUNLUĞUN OLMADIĞINI GÖSTERİR. OYSA, DİYALOG VE TAHAMMÜL, DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZIDIR'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör gibi siyaset üstü bir meselede siyasi partilerin bir araya gelmesi ve partiler arasında demokratik diyalog kanallarının kurulmasının önemli olduğunu belirterek, ''Partilerin birbirine kapılarını kapatması, liderlerin yüz yüze bakamayacakları bir üslup içinde olmaları demokratik olgunluğun olmadığını gösterir'' dedi. Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, hala gündemdeki yerini koruyan terörle mücadele konusunda sağlıklı teşhisler ortaya koymaya ve çözüm politikaları üretmeye azami hassasiyet gösterdiklerini söyledi. Türkiye'de terörün bu boyutlara ulaşmasının sorunun en başında teşhisin doğru konulmaması ve çözüm önerilerinin de doğru üretilmemesinden kaynaklandığını belirten Erdoğan, ''Biz hem terör örgütü ve teröristle, hem de terörizmle çok boyutlu bir mücadele ortaya koyuyoruz. Terörle mücadelenin salt güvenlik tedbirleriyle yapılamayacağını, terörü doğuran, besleyen şartların da ortadan kaldırılması gerektiğini en başından itibaren samimi bir şekilde vurguladık ve mücadelemizi de bu zemin üzerinde yürüttük'' diye konuştu. ''Terörle mücadelenin salt güvenlik tedbirleriyle sonuç getirmeyeceği gibi, salt hükümetin sadece iktidar partilerinin, belli kurum ve kuruluşların gayretleriyle de neticeye ulaşamaz, ulaşamaz'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''İktidar terörle ve terörü doğuran nedenlerle mücadele ederken, muhalefetin sırf oy kaygısıyla, sırf popülizm uğruna sadece ve sadece şahsi hırslar uğruna süreci baltalaması, iktidar partisine değil, en başta Türkiye'ye zarar verir. AK Parti başarılı olmasın diye Türkiye ekonomisinin krize girmesi için elinden geleni yapanlar var. Aynı şekilde, sırf AK Parti başarılı olmasın diye terörle mücadeleyi, milli birlik ve kardeşlik projesini başarısızlığa mahkum etmek isteyenler de ne yazık ki ülkemizde var.'' ''BİR KEZ DAHA TEŞEKKÜR EDİYORUM'' Terörle mücadelede askerin, polisin, geçici köy korucularının güvenlik boyutunda yer aldığını, ancak işin bir de sosyolojik, psikolojik, sosyo-ekonomik, diplomatik boyutlarının bulunduğunu ifade eden Erdoğan, iktidarıyla, muhalefetiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, akademisyenleriyle, medyasıyla her kesimin katkı vermesi, iktidara nasıl yardımcı olabilirim düşüncesi içinde bulunması gerektiğini kaydetti. Erdoğan, ''İktidar başarılı olmasın diye bu konuda her gün kalkar ileri geri beyanlarda bulunulursa bu sadece terör örgütünü güçlendirir, terörle mücadeleyi değil...'' diye konuştu. Bu mücadeleyi dünyada yürütenlerin de böyle başardığını, Türkiye'nin de bunu başarması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, hem hükümetin çalışmalarını aktarmak, hem de siyasi partilerin görüş ve önerilerini almak amacıyla yürüttükleri turu dün tamamladıklarını anımsattı. Bu kapsamda DSP, Saadet Partisi, BBP ve CHP ile görüştüklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Öncelikle davetimize olumlu cevap verdikleri için değerli liderlere ve çalışma arkadaşlarına bir kez daha teşekkür ediyorum. Salı günü partimizin grup toplantısında da ifade ettim. Terörle mücadele gibi milli bir meseleyi görüşmek amacıyla bir araya gelmemiz, istişarede bulunmamız, hiç kuşkusuz, ülkemiz ve milletimiz adına son derece yararlı olmuştur. Benzeri görüşmeleri, benzeri diyalog tablosunu biz her milli meselede, ülkemizin her kronik meselesinde görmek istiyoruz. Bunu samimi şekilde arzuluyoruz. Siyasi partiler arasında görüşmeler, liderler arasında diyalog ve istişarenin olması demokrasinin en önemli gereklerinden biridir. Terör gibi siyaset üstü bir meselede bir araya gelmemiz ne kadar önemliyse partiler arasında demokratik diyalog kanallarının kurulmuş olması da bir o kadar önemlidir. Siyasi partiler arasında elbette rekabet, siyasi mücadele olacaktır. Ancak bu durum partilerin bir araya gelmesine, görüş alışverişinde bulunmasına, milli meselelerde ortak hareket etmesine mani değildir, olmamalıdır. Partilerin birbirine kapılarını kapatması, liderlerin yüz yüze bakamayacakları bir üslup içinde olmaları demokratik olgunluğun olmadığını gösterir. Oysa, diyalog ve tahammül, demokrasinin olmazsa olmazıdır. ''ASGARİ ÜCRETİ 3 BİN LİRAYA ÇIKARACAĞINI, 73 MİLYONUN TAMAMINA DA ASGARİ ÜCRETTEN MAAŞ BAĞLAYACAĞINI SÖYLEYENLERİ MİLLETİM NASIL İSTİHZA İLE İZLİYORSA, EMİN OLUN HER AİLEYE MAAŞ BAĞLAYACAĞINI, MAAŞI KADINA ÖDEYECEĞİNİ SÖYLEYENLERİ DE MİLLETİM İSTİHZA İLE ACI BİR GÜLÜMSEME İLE İZLİYOR'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Asgari ücreti 3 bin liraya çıkaracağını, 73 milyonun tamamına da asgari ücretten maaş bağlayacağını söyleyenleri milletim nasıl istihza ile izliyorsa, emin olun her aileye maaş bağlayacağını, maaşı kadına ödeyeceğini söyleyenleri de milletim istihza ile acı bir gülümseme ile izliyor'' dedi. Erdoğan, ''AK Parti'nin ve AK Parti gerçekçi politikalarının taklit edilmesinden biz gurur duyarız ama bizim ayaklarımız yere basıyor hem de sağlam basıyor. Biz uçmuyoruz, uçuruyoruz. Bizi taklit edenler de bir an önce yere inmelerini şiddetle tavsiye ediyoruz'' diye konuştu. Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen ''AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada 7.5 yılda Türkiye'de 78 üniversite kurduklarını ve üniversite sayısını 154'e ulaştırdıklarını söyledi. Erdoğan, 7.5 yılda yaptıkları çalışmalara ilişkin rakamlar da vererek şunları söyledi: ''Kriz tellallığı yapanlara, karamsarlık yayanlara, milletin moralini bozmak için her yola başvuranlara ben bu rakamları doğrusu ithaf ediyorum. Önceki gün de söyledim. AK Parti'nin ulaşabildiği seviyelere onların hayalleri dahi ulaşamaz. Bu iş popülizmle olmuyor, fakirlik edebiyatı yaparak olmuyor, kuru sıkı atarak, bol keseden atarak olmuyor. Planınız, projeniz, ekibiniz olacak. Her şeyden önemlisi damdan düşmüş olacaksınız. Yoksulun, yolda kalmışın, garip gurebanın sızısını yüreğinizde hissediyor olacaksınız. Bu sızıyı yüreğinde hissetmeyenler, yoksulluğa çare üretemezler, üretseler üretseler yoksulluğun edebiyatını üretip kendi dönemlerinde büyüttükleri yoksulluğu istismar ederler. Miting meydanlarında döner ekmek dağıtarak milleti kandırmaya kalkışanların bu gün nerelerde olduğunu görüyoruz. İki anahtar dağıtanların bugün millet nezdindeki kredilerini görüyorsunuz. Asgari ücreti 3 bin liraya çıkaracağını, 73 milyonun tamamına da asgari ücretten maaş bağlayacağını söyleyenleri milletim nasıl istihza ile izliyorsa, emin olun her aileye maaş bağlayacağını, maaşı kadına ödeyeceğini söyleyenleri de milletim istihza ile acı bir gülümseme ile izliyor. AK Parti'nin ve AK Parti gerçekçi politikalarının taklit edilmesinden biz gurur duyarız ama bizim ayaklarımız yere basıyor hem de sağlam basıyor biz uçmuyoruz, uçuruyoruz. Bizi taklit edenler de bir an önce yere inmelerini şiddetle tavsiye ediyoruz.'' ''ÇALINMADIK KAPI BIRAKMAYACAĞIZ'' ''Bu rakamları tek tek her bir vatandaşımıza ulaştıracağız'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''2002 yılında hangi şartlarda yaşıyorlardı, şimdi hangi şartlarda yaşıyorlar? Bunun kıyaslamasını yapacak, kıyaslamasını yapmalarını sağlayacağız. Enflasyonun hayatımızı nasıl etkilediğini, fiyatların her ay nasıl değiştiğini, arttığını, bugün fiyatların nasıl çok küçük oranlarda arttığını, yerinde saydığını anlatacağız. Unutmayın 7.5 yıl önce göreve geldiğimizde ülkemizde enflasyon yüzde 30'du, ama şimdi bakın yüzde 8.7 buraya düştük. Devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü, şimdi 8-9, o aralıkta. IMF'ye bu milletin borcu biz geldiğimizde 23.5 milyar dolardı, öde öde öde şimdi 7.5 milyar dolar. Bizden önceki iktidar borçlandı MHP-DSP-ANAP iktidarı, biz ise ödedik, ödüyoruz. Merkez Bankası'nın kasasındaki rezervi 26 milyar dolardı, şimdi altını filan da katarsak, 75 milyar doların üzerinde. Bakınız nereden nereye, bu güçlenen bir ekonominin, güçlenen bir Türkiye'nin rakamlarla ifadesidir. Alım gücünün 2002'ye göre nasıl yükseldiğini, dün lüks gibi görünen harcamaların bugün nasıl günlük hayatın bir parçası haline dönüştüğünü anlatacağız. Hep beraber anlatacağız, tüm Anadolu'nun yollarında anlatacağız. Gidilmedik köy, ilçe, belde bırakmayacağız. Çalınmadık kapı bırakmayacağız. Şunu da söyleyeceğiz; 'İşimiz bitmedi' diyeceğiz. 'Yoksullukla, yolsuzlukla, işsizlikle, mücadelemiz son ermedi' diyeceğiz. Kararlılıkla, cesaretle yolumuza devam edecek, Türkiye'ye yaşattığımız başarılara inşallah çok daha fazlasını ilave edeceğiz.'' (AA)
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
07-16-2010, 15:13 | #2 |
Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, siyasi parti liderleriyle yaptığı görüşmeye ilişkin açıklama yapıyor. Erdoğan, AK Parti'nin 7,5 yılını ve teşkilatları övdü... DSP Genel Başkanı Masum Türker, Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile terör konusunu ele alan görüşmeler yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sonuca ilişkin bilgi verecek. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle: Ak Parti iktidara geldiğinde yoksulluğun yolsuzluğun çaresizliğin hüküm sürdüğü bir Türkiye devralmıştır. Canla başla çalıştık ve bugün 7,5 yıl öncesine kıyasla çok çok farklı bir Türkiye’yi hep birlikte inşa ettik. Tarih Ak Parti iktidarının Türkiye’yi yönettiği bu dönemi çok farklı bir yere koyacaktır. Yaptığımız reformları hizmetleri, millet mutlaka ve mutlaka hayırla yaad edecektir. Türkiye’nin kırdığı rekorlar rastlantı değildir. Bu umut dolu aydınlık manzara işte bu fedakar teşkilatın eseridir. Yüreğini ortaya koyarak Türkiye’ye bu başarıları yaşatan tüm il başkanlarımızı, belediye başkanlarımızı, belediye Meclis’i üyelerimizi, mahalle köy temsilcilerimizi, gençlik kollarımızı, kadın kollarımızı ve bütünüyle milletvekili arkadaşlarımı tebrik ediyor, her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Şu birkaç veriyi özellikle not etmenizi rica ediyorum. Zira son günlerde yaptığım ziyaretlerde gördüm ki bu veriler pek dikkate alınmıyor, bunlar gözden kaçırılmış veya bilinmiyor. Öyleyse bunları çok açıt net ortaya koymak suretiyle artık milletimin bazı gerçekleri çok daha yakından bilmesini istiyorum. 2004 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 11.9 büyüme kaydetti. Cumhuriyet tarihimizin en yüksek oranlarından birine ulaştık. "BÜYÜMEDE AVRUPA'DA 1'İNCİ OLDUK" 2010 yılı birinci çeyreğinde, krize rağmen en güçlü ekonomilerin küçüldüğü bir dönemde, ekonomi yüzde 11.7 büyüme oranıyla dünyada 4’üncü. G-20 ülkeleri arasında 2., Avrupa ülkeleri arasında 1. sırada yer aldı. Dün Nisan ayı işsizlik rakamları açıklandı. 2009 Nisan ayında krize rağmen yüzde 14.9 oranına çıkmış olan işsizlik bu yılın nisan ayında rekor seviyede düşerek tam 2.9 puan azaldı ve yüzde 12’ye geriledi. Bir yıl içinde yaklaşık 600 bin işsiz iş bulurken yaklaşık 1 milyon 200 bin kişi ilk kez iş aramaya başladı ve iş sahibi oldu. Yüzyılın en büyük ekonomik krizlerinden birini, en az zararlar atlattık atlatıyoruz. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. bizim ekonomik krizi aşmak için aldığımız tedbirleri IMF değil biz belirledik ve bu ülkede işte IMF’den şu borcu alın diye bize akıl verenler şimdi şapkalarını bir kez daha önlerine koysunlar. Biz neyi ne zaman yapacağımızı iyi değerlendirdik sonunda stand by anlaşmasını Türkiye’nin buna ihtiyacı yok diyerek imzalamadık işi bitirdik. “DALGA GEÇENLER MAHCUP OLDU” Bizim ‘Kriz teğet geçecek’ sözünü anlamayanlar dalga geçenler bugün mahcup oldular. 7.5 yıldır kriz duası yapıyorlar, yeter ki Ak Parti kaybetsin Türkiye’ye ne olursa olsun mantığıyla ülkemizin kuyusunu kazmaya gayret ediyorlar. Biz onları üzmeyi, onlara hayal kırıklığı yaşatmaya devam edeceğiz. Biz milletimizi sevindirmeye, milletimizin emeğini ve ekmeğini çoğaltmaya devam edeceğiz. 2002 yılında Türkiye’de toplam 8.6 milyon motorlu kara taşıtı vardı. Bugün neredeyiz biliyor musunuz? Yüzde 68 oranda artarak 14.5 milyon adete çıktı. 2002’de Türkiye’de kullanılan cep telefonu abonesi 23.3 milyon. Peki bugün bu sayı ne oldu? Yüzde 165 artarak 61.5 milyona ulaştı. Yine 2002’de 4 milyon civarında internet kullanıcısı vardı. Bugün 30 milyon rakamına ulaştık. 2002’de sabit geniş bant internet abone sayısı yok denecek kadar azdı bugün bu sayısı 7.5 milyon abone sayısına ulaştı 2002 yılında uçak kullanan yolcu sayısı yaklaşık 34 milyon kişiydi, 2009 sonu itibariyle 86 milyon kişiye ulaştı. Bunlar yoksulluk alameti mi? Yoksa zenginleşmeye giden alamet mi? Türkiye’de otomobil üretimi 1963 yılında başladı. Meşhur keçilerin yiyor dendiği Anadol’un üretildiği sene. 40 yılda Türkiye’de toplamda 6.8 milyon adet otomobil üretilmişti. Fakat iktidarımız döneminde 2003-2007 bu 7.5 yılda Türkiye’de 7 milyon 80 bin 500 adet otomobil üretildi. 2002’de Türkiye’de 16 milyon ton demir çelik üretiliyordu. 2009’da 25.3 milyon ton demir çelik üretildi. Bütün bunlara ek olarak cumhuriyet tarihinde yapılanın yaklaşık iki katı bölünmüş yol yaptık. İktidarımıza kadar 6 bin 100 km. Ama şu anda 11 bin 500 km’ye ulaşmış vaziyetteyiz. Bunu yıllarla mukayese edersek kaç oranına çıkacağını anlayın. 7.5 yılda milli eğitimde 149 bin 824 yeni dersliği Türkiye’ye iktidarımız kazandırmıştır. Yani cumhuriyet tarihi boyunca yapılan toplam dersliğin yüzde 32’sini biz 7.5 yılda yaptık. Toplu konut noktasında önemli bir adım attık. 430 bin konutun inşasını şu 7.5 yıl içerisinde başlattık ve bunun 340 binini sahiplerine teslim ettik. 10 yıl 15 yıl 20 yıl vadeyle yüzde 10 ile 25 arasında değişen peşinatlarla konutlar yapmaya başladık. Bunlar bizim insanımıza verdiğimiz değerin, hizmetkar bir devlet olmanın efendi bir devlet olmama anlayışıdır. Biz bunu getirdik. Cumhuriyet tarihi boyunca 76 üniversite kurulmuştu, herkes iline üniversite istiyordu. Biz önceki gece yasası çıkanlarla birlikte 7,5 yılda Türkiye’de 78 üniversite kurduk. Böylece sayısı 154’e ulaştırdık. İşte bizim farkımız bu. Şu anda üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Kriz tellallığı yapanlara, milletin moralini bozanlara, ben bu rakamları söylüyorum. “MİTİNGLERDE DÖNER DAĞITANLAR BUGÜN NERELERDE GÖRÜYORUZ” Tabi bu iş popülizm ile olmuyor. Fakirlik edebiyatıyla, bol keseden dağıtarak kuru sıkı atarak olmuyor. Planınız projeniz ekibiniz olacak. Damdan düşen olacaksınız. Yoksulun garibin sızısını yüreğinizde hissediyor olacaksınız. Bunu hissetmeyenler yoksulluğa çare üretemezler. Miting meydanlarında döner ekmek dağıtarak milleti kandırmaya çalışanların bugün nerelerde olduğunu görüyorsunuz. Asgari ücreti 3 bin liraya çıkaracağını söyleyenleri milletim nasıl izliyorsa, her aileye maaş bağlayacağını kadına ödeyeceğini milletim acı bir gülümsemeyle izliyor. “ÖNCEKİ İKTİDAR BORÇLANDI BİZ ÖDEDİK” Bizi taklit edenlere de bir an önce yere inmelerini tavsiye ediyoruz. Bu rakamları her bir vatandaşımıza ulaştıracağız. Unutmayın 7.5 yıl önce göreve geldiğimizde enflasyon yüzde 30’du şimdi 8.7. IMF’ye borcu bu milletin, biz geldiğimizde 23.5 milyar dolardı. Öde öde şimdi 7.5 milyar dolar. Bizden önceki iktidar borçlandı biz ödedik. Merkez bankamızın kasasındaki döviz rezervi 26 milyar dolardı. Şimdi altını falan da içine katarsak şu anda 75 milyar doların üzerinde. Bu güçlenen bir ekonominin güçlü bir Türkiye’nin rakamlarla ifadesidir. Yoklukla yoksullukla işsizlikle mücadelemiz bitmedi diyeceğiz. Heyecanla yolumuza devam edecek, yaşattığımız başarılara çok daha fazlasını ilave edeceğiz. TERÖR KONUSUNDA AZAMİ HASSASİYET GÖSTERDİK Daha partimizi kurma çalışmalarını başlattığımız andan itibaren gündemimizi çok çok meşgul eden, gündemdeki yerini koruyan terör konusunda mücadele konusunda sağlıklı teşhisler ortaya koymaya azami hassasiyet gösterdik. Şunu özellikle ifade ediyorum. Türkiye’de terörün bu hale gelmesinin nedeni teşhisin doğru konulmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Biz hem terör örgütü ve teröristle hem de terörizmle çok boyutlu mücadele ortaya koyuyoruz. Terörü doğuran şartlarında ortadan kaldırılmasını gerektiğini en başından itibaren vurguladık. KRİZ İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPANLAR VAR Salt hükümetin sadece iktidar partilerinin belli kurum ve kuruluşların gayretiyle de neticeye ulaşamaz. İktidar terörü ve terörü doğuran nedenlerle mücadele ederken, muhalefetin sırf oy kaygısıyla, sadece şahsi hırslar uğruna süreci bağlaması, Türkiye’ye zarar veriyor. Ak Parti başarılı olmasın diye kriz için elinden geleni yapanlar var. Sırf Ak Parti başarılı olmasın diye terörle mücadeleyi kardeşlik projesine destek vermeyenler var. Terörle mücadele konusu sırf güvenlik güçleriyle olmaz dedik. Bu işin psikolojik sosyo ekonomik diplomatik boyutları var. Adımları birlikte atacağız, kiminle iktidarıyla muhalefetiyle STK’sıyla, hizmet verecek her kesimin katkısının olması gerekir. İktidar başarılı olmasın diye her gün kalkar ileri geri beyanlarda bulunulursa bu terör örgütünü güçlendirir. LİDERLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM Görüşme turumuzu dün tamamladık. Sizlerinde yakından takip ettiği gibi, Salı günü DSP’yi, Çarşamba günü SP ve BBP’yi dün de CHP’yi ziyaret ettik. Öncelikle davetimize olumlu cevap verdikleri için bir kez daha teşekkür ediyorum. Terörle mücadele gibi milli bir meseleyi görüşmek için bir araya gelmemiz, ülkemiz ve milletimiz adına son derece yararlı olmuştur. Benzeri görüşmeleri biz her milli meselede ülkemizin her kronik meselesinde görmek istiyoruz. PARTİLER KAPILARINI KAPATMAMALI Partilerin birbirlerine kapılarını kapatmaları demokratik olgunluğun oluşmadığını gösteriyor. Bu hafta gerçekleşen görüşmeler demokrasimiz açısından çok çok memnuniyet vericidir. Milletimiz de bu gelişmelerden büyük bir memnuniyet duymuştur. Umarım bu tecrübe demokrasimiz için büyük bir başlangıç olur. 7.5 yıllık süreçte biz istişareden diyalogdan uzlaşmadan, eleştiriden hiçbir zaman kaçmadık, milletimizin yararına olacaksa oturur konuşuruz dedik. Şunu bilmenizi istiyorum. Zaman zaman dedikoduları dinliyorum. Yani acaba siz sadece bu çalışmaları bu mevcut arkadaşlarınızla mı yapıyorsunuz? Yani üniversitelerle, STK’larla, medya mensuplarıyla gerek şahsımın ve bakan arkadaşlarımın yaptıkları çalışmalardan bihaberler. Bütün bu atılan adımlar bunların neticesinde atılan adımlar. Biz hiçbir zaman kapıları kapatanlardan olmadık. İşte başbakan sanatçılarla, futbolcularla, yazarla şairlerle toplanmış diye bu demokratik açılım sürecini ne yazık ki eleştirenler oldu. Biz hiçbir zaman küsmedik. Diyalog kanallarını ortadan kaldırmadık. Görüşme çağrılarımız karşılık bulmadı, kimi zaman elimiz havada kaldı, davetlerimiz reddedildi. Şu hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bunu söylemek zorundayım. "MHP'NİN MUHALEFETİ YIKICI" MHP lideri ve yönetimi bir çok konuda olduğu gibi milli birlik ve kardeşlik süreci terörle mücadele konusunda yapıcı bir muhalefet sergilemek yerine yıkıcı bir muhalefeti tercih etmiştir. Gerek şahsıma arkadaşlarıma partime yönelik, hatta ailelerimize yönelik siyasi tarihimizde örneği olmayan bir üslup ve nezaketsizlikle saldırılar yapılmıştır. Türkiye’ye faydadan çok zarar getiren bu üslup milli birliğimize katkı sağlamadığı gibi kitleleri tahrik ederek zarar vermektedir. Bu üslup ülkenin meselelerine ışık tutmaktan, ülkenin ve milletin hak ve hukukun savunmaktan uzaktır. Bu görüntü alanen terörün, terör ortamının, istismarıdır. Bu üslup başta şehitlerimiz olmak üzere, milletimizin hissiyatının istismarıdır. Buna rağmen bu istismar politikalarına, şehitlerimiz üzerinden nemalanmalarına rağmen biz MHP’ye kapımızı açık tutmakla kalmadık, kendileriyle görüşmekten kaçınmayacağımızı ilan ettik. Her seferinde uzattığımız el havada kaldı. Nezaketsiz ifadelerle kapılar kapatıldı. Ben bunu aziz milletimizin takdirine havale ediyorum. MHP’YE VUVUZELA CEVABI Affedersiniz teessüf ediyorum, Güney Afrika’da kullanılan vuvuzelayı kullanıp onunla basın toplantısı yaparak bu işi düşürüyorlar. Bunu TBMM çatısı altında yapıyorlar. Ben inanıyorum ki MHP tabanı bu sulu gayri ciddi demokrasiyle yakından uzaktan alakası olmayan bu anlayışı inanıyorum ki 12 Eylül’de en güzel şekilde tersleyecek. TERÖRLE ARASINA MESAFE KOYMAYAN BİR PARTİYLE GÖRÜŞMEK ANLAMSIZ BDP’yle parlamento çatısı altında arkadaşlarım bir kez de ben kendileriyle görüştüm. Bu olayda da görüşmeyi arzu ediyordum. Biz randevu istedik görüştük doğru. Ama terörle arasına mesafe koyup demokrasi tarafında duramayan bir siyasi partiyle terörle mücadeleyi bu şartlarda görüşmenin anlamsız olacağını bana gönderilmiş bir mektupla, artık belgeli halde duruyor. Ne diyor? BDP gönderdiği mektupta, bir başında millet meclisinin oradaki rozeti öbür tarafta da kendi partisinin rozeti bana bir yazı gönderdiniz. Bu yazıda PKK örgütüne mensup, terörle mücadele esnasında öldürüldüğünü iddia ediyorlar, gönderdikleri ekteki CD’yle bu cesetlerin durumun bir insanlık suçu olduğunu, bunun karşısında ne düşündüğümüzü soruyor. Kim genel başkan soruyor. “PKK’NIN AVUKATLIĞINI YAPMAK SANA MI KALDI” AB üyesi ülkelerin, dünya ülkelerinin büyük bir kısmının, BM’nin, terör örgütü olarak ilan ettiği PKK’nın avukatlığını yapmak sana mı kaldı? Böyle bir yazıyı yazarken, şu ana kadar güvenlik güçlerimiz vatandaşlarımız olarak 10 bin şehidimiz var. Şehitlerimize uygulananlar, onların resimleri, onları da biz size mi göndereceğiz? Şurada sadece GATA’daki özürlü hale gelmiş olan kardeşlerimiz, o yaralı gazilerimizin halleri zaten bu konudaki duruşu çok açık net ortaya koyuyor. Ayakları olmayan, kolları olmayan, sağır duruma düşmüş olan orada gazilerimiz var. Onları nereye koyacağız. Siyasi partisin, senin terör örgütüyle arana mesafe koyman şart. Sana avukatlık görevi düşmez. Benim Hakkari Şemdinli ilçe teşkilatımın malzemeleri 3 kez dışarı çıkarılıp yakıldı. İlçe başkanımın evine bomba attılar. Bingöl’de bomba attılar. Bingöl il teşkilatıma roketatar attılar. “MERAKLIYSANIZ GİDİN SİZ GÖRÜŞÜN” “Söyle başkanına siyasetten çekilsin” dediler. Demokrasi mücadelesi bu mu? Sonra da çıkıp barış yanlısıyız diyor. Böyle barış yanlılığı olur mu? Sonra köşe yazarları diyor ki buna rağmen gidin görüşün. Kusura bakmayın o kadar meraklıysanız gidin siz görüşün. Adres olarak kendisini değil İmralı’yı gösteren bir partiyle neyi görüşebilirsiniz? BDP’nin milli birlik ve kardeşlik projesine karşı çıkması, Anayasa değişikliğinde kendi milletvekillerinin iradesine güvenmemesi... Bir taraftan çıkıp diyeceksin ki partim 5 kez katıldı, engelleyecek maddenin görüşüleceği bir oylamada, sen oy kullanmaya gitmeyeceksin diyorsun. Burada bir tuzak mı? Demek ki bunlar terörden nemalanıyorlar. “BDP KÜRT KÖKENLİ VATANDAŞLARIMIN TEMSİLCİSİ DEĞİL” PKK’nın nasıl Kürt vatandaşlarımı temsil ettiğini düşünmüyorsam, BDP’yi de ben Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi olarak görmedim görmüyorum. Bizim ayrımcılığımız yok, biz doğusundan batısına kuzeyinden güneyinden, Türkiye’nin tüm etnik unsurlarından oluşmuş bir siyasi partiyiz. Teröre karşı ortak mücadeleye yanaşmayan, kendisini demokrasinin tarafında terörün karşısında görmeyen bir anlayışla görüşmek nasıl bir katkı sağlayabilir? MHP ve BDP “terörle ortak mücadeleye varız. Ortak harekete varız. Terörün son bulmasına varız” diyorlarsa, bu konularda somut bir önerileri varsa görüşülür, elini yumruk yapanla tokalaşılmaz. LİDERLER TURU CHP, SP, BBP ve DSP’yle gerçekten çok verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Terörle mücadele konusunda attığımız adımları kendilerine aktardık. Tabi tüm detaylarıyla değil. Yarım saatle 45 dakika arasında kendilerine bu süreci özetledim. Tabi kendi kanaatlerini almak istedim. Bize yaptıkları çalışmaları kitapçık halinde verenler oldu. Biz de kendilerine şunu söyledik. Çok daha detay bilgiler arzu ederseniz, hangi konu başlıklarında istiyorsanız, arkadaşlarımızı görevlendiririz, sizler de kimi görevlendirirseniz A’dan Z’ye bilgilendirirler. Her alanda nelerin yapıldığını görme açısında bunları biz size aktarabiliriz. Çünkü derdimiz hiçbir şey açıkta kalmasın ve bu mücadeleyi de ortak yürütelim. Terörün yanında ekonomik kalkınmaya, sosyal kalkınma için attığımız adımları paylaştık. Bizim Ak Parti hükümetlerinin doğu ve güneydoğu illerine tahsis etmiş olduğu, şu 7.5 yılda harcadığımız tüm yatırımlar 25 milyar Türk Lirası’dır. Güneydoğu ve Doğu illeri. GAP ve DAP bunun içindedir. Eğitim sağlık emniyet ulaşım toplu konut çiftçi tarım köyler KÖYDES BELDES bunun içindedir. Eğitimde 40 bin dersliği tamamladık. Şu an oradaki yüzde 51. Güneydoğu’daki dersliklerin yüzde 74’ü bizim dönemimizde bu illere kazandırılmıştır. 2002’de Doğu Anadolu bölgemizde sigortalı sayısı 147 bin. Bugün bu sayı Nisan ayı itibariyle 318 bine ulaştı. Güneydoğu Anadolu bölgemizde 175 bindi. Şu anda ise 432 bin oldu. Yüzde yüzün üzerinde. Üretim noktasında da büyük gelişmeler yaşandı. Ben size resmi rakamları veriyorum. Bakın Muş ilimiz 2002’de 70 bin dolar ihracat yaparken 2009 yılında 6.7 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Ağrı’nın ihracatı oda çok çok enteresan 2002 sonu itibariyle 4.3 milyon dolar iken, 40 milyon dolara, Hakkari’nin ihracatı 4.8 milyon iken, 417 milyon dolara çıktı. Şırnak’ın ihracatı 21 milyon dolardan, 606 milyon dolara çıktı. dünyabülteni |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|