AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-31-2010, 12:15   #1
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart TSK, Başkomutana rest çekti/Mehmet Ali BİRAND
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en garip olaylarından biri daha yaşandı. Türk Silahlı Kuvvetlerini temsil eden Genelkurmay Başkanı ve dört kuvvet komutanı, Cumhurbaşkanı Gül’ün Cumhuriyet Bayramı davetini gitmeyerek başkomutanlarını adeta tanımadıkları mesajını verdiler.


Bu çok garip ve çok önemsenecek bir olaydır.

Dışardan bakıldığında, kolay kolay hoşgörü veya anlayışla karşılanamayacak, kabul edilemeyecek bir davranıştır. Askerin başkomutanına bir nevi başkaldırısı gibi yorumlanabilir.

Bu yaklaşım “seni tanımıyorum” demektir.

Süleyman Demirel’in, Sabah yazarı Yavuz Donat’a dediği gibi, “Türkiye’de iki ayrı devlet yoktur”.

Türkiye’de tek bir devlet vardır.

Türkiye’de tek bir Cumhuriyet vardır.

Türkiye’de oylarımızla seçilmiş, yaklaşımını beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, giyim tarzından hoşlanır veya hoşlanmazsınız ancak meşru bir tek Cumhurbaşkanı vardır.

Asker de, bu devletin ve başkomutanının emrinde çalışmak, verilen görevleri yerine getirmek için vardır.

TSK’nın bu tutumu ülkeyi, “Onların Türkiye’si” ve “Bizim Türkiye’miz” diye ikiye ayırmak anlamına gelir ki, buna özellikle Askerin hiç hakkı yoktur. Bu, son derece tehlikeli bir gidişin sinyalidir. Ülkenin bölünmez bütünlüğün üzerinde titrediğini söyleyen TSK’nın attığı adım, herkesi şaşırtmış ve laik kesimin önemli bir bölümünü dahi ayağa kaldırmıştır.

Genelkurmay Başkanlığı, 27 Nisan 2007 muhtırasından sonra, tarihi bir hataya daha imza atmıştır. Türbanlı eşinin elini sıkmamak için, Cumhurbaşkanının Cumhuriyet bayramı davetini reddetmekle, komutanlar kendilerini son derece haksız bir duruma düşürmüşlerdir.

Bu yaklaşımları ile verdikleri mesaj, meşru bir Cumhurbaşkanını tanımamanın ötesinde, son derece ciddi yeni bir süreci başlatmaktır.

Bu şekilde, önümüzdeki dönemde, AK parti iktidarının türban yaklaşımına karşı direneceğinin de mesajı verilmiştir.

Oysa türban konusunda tavır almak TSK’nın değil bizlerin görevidir. Bizler beğenmediğimiz politikaları AKP’nin önünde dik durarak, mücadele ederek engelleriz. Bu işler artık top tüfekle yapılmaz.

Üstelik TSK’nın direnebilmek için elinde etkili bir yaptırım gücü olmamasına rağmen, AK parti iktidarı ile başından beri sürdürdüğü mücadeleyi çoktan kaybettiklerinin farkında değillermiş gibi davranmaktadırlar.

DAVET BİR AY ÖNCE BİLDİRİLMİŞ


Bir ara kuşkulandım.

Acaba Köşk’teki davet sayısının ikiden bire indirildiği, Genelkurmay Başkanlığına geç mi haber verilmişti?

Genelkurmaya, Çankaya bir ay önce, tek davet olacağını bildirmiş. Yani askerlere oldu bitti gibi bir durum yaratılmamış.

Kılıçdaroğlu’nun bile “Askerin davete gitmesi gerekir” dediği, hemen herkesin kısa da olsa geleceklerini beklediği komutanlar neden Köşk’e sırtlarını döndüler.

Böylesine şaşırtıcı ve riskli bir tutumu göze almaları için herhalde önemli bir gerekçeleri olması gerekir.

Acaba genç teğmenler huzursuz da, onları yatıştırmak için mi böyle hareket ettiler?

Yoksa, Ergenekon-Balyoz-günlükler-casusluk davalarına bir tepki mi?

Veya, CHP’nin de esnekleştirdiği türban konusunda son bir direniş mi?

Genelkurmay Başkanlığı, böylesine gereksiz bir gösteriye kalkışacağına, tam aksine hareket edebilirdi.

Kendi resepsiyonlarını iptal etmezler, önce Köşk’e çıkıp -şeklen dahi olsa- yarım saat kalarak ayrılabilirlerdi. Böylece hem Cumhurbaşkanlığı makamını rencide etmemiş, hem de kırgınlıklarını göstermiş olurlardı.

Ne yazık ki, kazanamayacaklarını bildikleri bir mücadeleyi sürdürmeyi tercih ettiler.

KRİZ HAVASI DAHİ OLUŞMADI!


Cuma gecesi, bir nokta daha dikkatimi çekti. Askerin bu tutumu, ülkede kriz havası dahi oluşturmadı. Gayet tabii gerilim çıktı, konu tartışıldı, ancak kriz değil.

Eskiden olsa, tv’ler yayınlarını keser, gazeteler ikinci baskı yapar ve “Asker’den sert uyarı” manşetleri atılır, önemli köşe yazarları Asker’i haklı bulan, siyasetçinin ayağını denk alması gerektiği dersini veren yazılar yazarlardı. Dünkü gazeteleri mutlaka görmüşsünüzdür. Olay var, bundan sonra itişme sürecek, ancak o kadar.

Aynı durum Çankaya resepsiyonunda da yaşandı.

Eskiden hava elektriklenir, gerilim kendini hissettirir ve kriz bulutları görünürdü.

Cuma gecesi ise Başbakan ve Cumhurbaşkanı “Ayıp ettiler” anlamına gelecek birkaç cümlenin ötesine gitmediler. Adeta önemsemediler veya önemsememiş gibi davrandılar.

Bu tutum, yaşananların ciddiyetini tabii ki azaltmadı, ancak dışarıya “Askerin tepkisinin artık o kadar da etkili olmadığı” izlenimini verdi.

KILIÇDAROĞLU VEYA EMİNE HANIM BOYKOT EDEBİLİR, ANCAK ASKER…

Askerden başka Köşk’teki resepsiyonu boykot eden iki kişi daha vardı. Biri, CHP lideri Kılıçdaroğlu, diğeri Emine Erdoğan.

Kılıçdaroğlu’nun parti içi nedenlerle katılmadığı biliniyor. Ona karşı CHP -gühahsavar gibi dahi olsa- birkaç milletvekili ile temsil edildi. Yani katılım “ana muhalefet partisinin boykotu” olmaktan çıkarıldı. Ayrıca bir parti siyasi nedenlerle Köşk’ü boykot da edebilir. Geçmişte bu tip olaylar çok görüldü. Siyaset böyledir. Boykot ederler sonra yine anlaşıp kucaklaşıp, hiçbir şey olmamış gibi davranabilirler.

Emine Erdoğan’ın neden katılmadığı ise, hem bizi ilgilendirmiyor, hem de bilinmiyor. Bilinen, Bayan Erdoğan’ın Gül ailesi Köşk’e çıktığından bugüne kadar hiçbir resmi davete gitmediğidir. Bu kişisel bir boykot mu, yoksa ard arda gelen talihsiz bir rastlantılar zinciri mi belli bilinmiyor. Üstelik, o kadar da önemli değil.

TSK’nın konumu ve tutumu ise tümüyle bambaşka. Ülkenin en prestijli ve güçlü kurumunun, Cumhurbaşkanı’nın verdiği ve 87 yıldır Genelkurmay Başkanları ve Kuvvet Komutanlarının katıldığı bir 29 Ekim kutlamasını reddetmesinin, derin artçı depremleri olacağı apaçık ortada.

TSK, sık sık “bizi siyasete bulaştırmayın” uyarısında bulunmasına rağmen, bugün tutumlarıyla bizzat kendilerini siyaset batağına sokmuş oldular.

Ne yazık ki, hem belirli bir kamuoyundaki prestijlerini zedelediler, hem de türban savaşında ağır bir yara aldılar.

 

EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 10-31-2010, 12:27   #2
Kullanıcı Adı
CeVHeR
Standart
Birand' da biraz biraz yola gelmiş

Bu arada Bekir Coşkun 80 liklerin gazetesi CUmhuriyete transfer olmuş
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-31-2010, 12:37   #3
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart
Eğer 'onların Türkiyesi,Bizim Türkiyemiz' diye bir ayrım yapıyorsa askerler,bu onların direk terörist yapar ki bu çok tehlikeli bir durumdur.Ha öcelan genelkurmay başknı olmuş,ha bu ayrımı yapanlar,arada hiç bir fark yok.Er rütbesindeki askerlerin annesinin taktığı örtüyü benimsemeyen,bu erlerin ölümlerinin arkasından da şarap içip geceleri alem yapması elbet beklenir.

Birandın dediği gibi fazla kriz havası oluşmadı,konuşuldu çok ama fazla önemsenmedi,sanırım askerin bu tavrı iyice benimsendi,yaptığı sert bir duruş olarak görülmedi.Cumhurbaşakının eşinin açıkladığı gibi alıştık bunlara.

En önemlisi,bir örtü yüzünden bu tür davranış sergileyen,yarın bir gün savaş çıktığında acaba ne yapacak ? Başkomutanın alnına kurşun mu sıkacak ? Yoksa onu bağlayıp düşman birliklerine teslim mi edecek ? Emir altında kalacaklarını sanmıyorum,bir örtüyü bahane edip,disiplinsiz yapan askere güven olmaz asla.

Şuan ülkenin başında bulunan en büyük tehlike TSK dır bana göre.
Dediğim gibi örtü yüzünden bu tür davranış sergileyen terbiyesizler yarın bir gün neler yapar neler.

Askerde lafı geçer hep bir birliğin disiplini yürüyüşlerinden belli olur diye.
Anlaşılan bu rütbeliler uygun adım eğitimi almamış,en temelden eğitim almaları lazım yanaşık düzen vs.
O zamandan sonra başkomutana itaat ederler.

Aksi halde ha yoldan geçen bir zibidinin omzuna samanyolunu koymuşsun,ha bunların omuzuna çatal bıçak yıldız takımını koymuşsun fark yok.
Zibidi yine zibidi.

Konu Hüdaverdi tarafından (10-31-2010 Saat 12:41 ) değiştirilmiştir..
  Alıntı ile Cevapla
Alt 10-31-2010, 15:28   #4
Kullanıcı Adı
keskinmetal
Standart
unutulan bir şeyide ben hatırlatayım
o kontanlar kimin sayesinde komtan dersiniz
türbanlı anaların doğurduğu çocukların değilmi
başbakanımızın bir zaman söylediği bir laf vardır

o zaman türbanlıların doğurduğu çocuğuda askere almayın diye ben anlamıyorum

acaba cumhuriyettin ne anlama geldiğini
bu cumhuriyetciyim diyenler ne kadar kendilerini anlatabilyorlar
cumhuriyet demek

demokrasi demek
özgürlük demek
halkın kendi kendisini yönetmesi demek

bilmeyene duyrulur


keskinmetal isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 10-31-2010, 15:42   #5
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart
Alıntı:
keskinmetal Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
unutulan bir şeyide ben hatırlatayım
o kontanlar kimin sayesinde komtan dersiniz
türbanlı anaların doğurduğu çocukların değilmi
başbakanımızın bir zaman söylediği bir laf vardır

o zaman türbanlıların doğurduğu çocuğuda askere almayın diye ben anlamıyorum

acaba cumhuriyettin ne anlama geldiğini
bu cumhuriyetciyim diyenler ne kadar kendilerini anlatabilyorlar
cumhuriyet demek

demokrasi demek
özgürlük demek
halkın kendi kendisini yönetmesi demek

bilmeyene duyrulur

Bu gün paylaştığım şu konuyuda okumanızı öneririm
http://www.akpartiforum.com/cumhuriy....html?t=140335
EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi