![]() |
#1 |
![]() ![]() Hep, kıyılarından geçmişti ülkelerin. Uzaktan birer gölge gibi duruyordu ülkeler. “Yine bir başka ülke, yine başka bir kıyı… Hasretlerim ise hep aynı” diye geçirdi içinden. Yorgundu… Yıllar mı, okyanuslar mı yormuştu onu, bilmiyordu. Yavaşça çıktı kamarasından, tayfaların çığlıkları yankılanıyordu. Merdivenlerden ağır ağır limana doğru inerken, yüzler geçti gözlerinin önünden.. tanımadığı, bilmediği yüzler… Elindeki kartpostalları satmaya çalışan bir varoş çocuğunun haykırışını duydu. Kendi çocukluğuna uzandı bir an. Okumak için kilometrelerce yol yürüyüşünü; dere boyunca, kış günleri yaşadığı korkuları anımsadı. Hep erken kararırdı havalar ve o, her akşam erkeklik sınavları verir; köpek havlayışları arasında evine dönerdi. Belki o yüzden, hiç sevmedi köpekleri. Ömrü boyunca sevmedi. Annesi aklına geldi sonra. Hastaydı. Başını öne eğdi, dalgın dalgın, kaldırımları süze süze yürümeye başladı. Bir gül gördü yerde neden sonra. Eğildi aldı, koklayıp yakasına taktı. “O gülü, sana sunulmuş bir armağan mı sanıyorsun” dedi bir ince ses. Sağına soluna baktı, hemen kaldırım kenarında bir Çiçekçi Kız, yargılar ifadelerle ona bakıyordu. “Bedelini ödemediğin hiçbir şey sana ait olamaz. Bu, yolda bulduğun bir gül dahi olsa” dedi ardından. “Şey” diye lafı gevelemeye başladı Gemici… “Ben sahibi yok sanıyordum…” diyebildi sadece. Neden sonra, “Üzgünsün ve içini yakan üzüntü, ruhuna vurmuş. Hayatın, sana sunduğuna inandığın bir gülle teselli olmaya çalışıyorsun” dedi Çiçekçi Kız. Gemici üzgündü. Yüreğini yakan bir anne acısı vardı. Hiç hasta görmemişti ne de olsa annesini. “Herkesin bir acısı vardır mutlaka” dedi Gemici, “Acının değmediği yürek; hayatın sırrına ulaşamaz. Acılar, insanı olgunlaştırır …” “Kendi acını başkalarının acılarından büyük görme. Acının adı da, tarifi de, herkeste başka başkadır.” dedi Çiçekçi kız. “Bazı bazı insan düşer, bazı bazı yıkıldığını hissedersin. Yanında kimsecikler olmaz. Dost bildiklerin yalancı yüzlerdir. İçten pazarlıklarını sahte bir tebessümle, oynadıkları samimiyet tiyatrolarıyla gizlerler. Tanrı, gerçek dosttur…” Gemici, “Dost olarak Allah yeter” diye mırıldandı… Çiçekçi kız, telaşlı bir halde, yanına gelen çiçeklerin sahibine, günlük hâsılatın toplandığı para kesesini uzatıp, yavaşça hareket etmeye başladı. Oturduğu tekerlekli sandalyenin büyük tekerlerini çevirirken, Gemici’ye duygulu gözlerle baktı ve “Bir daha gelirsen” dedi… “Olur da, bir daha buralara gelirsen, benden çiçek almadan gitme… Çünkü bir daha kaldırımdan gül bulacak şansın olmayabilir.” Gemici, “Adını sorabilir miyim?” diye seslendi. “Rose” dedi titrek bir sesle Çiçekçi Kız… “Denizciler, bana Kaldırım Gülü, tezgâhıma da, Gül Limanı derler…” Sebahattin Çelebi
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Bu da çok anlamlı paylaşan ellerin dert görmesin
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() ben tesekkur ederim arkadaslar ilginiz icin ;)
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() “Herkesin bir acısı vardır mutlaka” dedi Gemici, “Acının değmediği yürek; hayatın sırrına ulaşamaz. Acılar, insanı olgunlaştırır …”Kesinlikle...
Selahattin çok teşekkürler yine muhteşem bir paylaşım olmuş,emeğine sağlık... ;) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|