![]() |
#1 |
![]() Arzu Erdoğral 2011-06-21 Habervaktim.com Halkın çoğunluğuna karşı bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam, aptal, cahil gibi çirkin yakıştırmalar yapan ve kendini soylu azınlık gören zihniyet yapılanmasının siyasi üyelerinden biri olan saçmalama uzmanı Kemal Kılıçdaroğlu, tarihe geçen gaflarına bir yenisini daha ekledi. CHP, geçtiğimiz hafta yaptığı MYK (Merkez Yürütme Kurulu) toplantısında seçmenin yüzde 50’sinin neden yeniden AK Parti’yi seçtiği ile ilgili kafa yormak yerine kendini rahatlatma yoluna gitti ve teşhisi koydu. Tıp Fakültesini bitirmeden kendini doktor ilan eden bir kişiden farklı olmayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Partiye oy verenlere “Stockholm Sendromu” teşhisi koydu. Kendisini rehin alan kişiye duygusal anlamda bağlanması olarak özetlenebilecek bir psikolojik durumu anlatan terim olan Stokholm sendromunu adlandıran Psikiyatr Nils Bejerot, Kılıçdaroğlu’nun bu terimi ne için kullandığını duysa ne derdi acaba? Psikolojik bir bozukluk olarak adlandırılacak bir durumu bu millete yakıştıran CHP Lideri, yapmış olduğu davranışla milli iradeye saygısının ne düzeyde olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Demokrasiyi güçlendirme yolu, halka “Stockholm Sendromu” teşhisi koymakla olmayacağına göre CHP’in tez elden gerçek dünyaya dönüp yapıcı muhalefet nasıl olur sorusunu masaya yatırması gerekiyor. Ama biz de farkında olmadan “Stokholm sendromu” yaşıyoruz ve korkuyoruz, böyle kalmaya mecburuz diyorlarsa o başka! O zaman tedavi olmak için kendilerine bir şans vermeleri gerekiyor. Dersim isyanının kanlı şekilde bastırılmasını savunan CHP eski milletvekili Onur Öymen'in bu ifadelerinin ardından Kılıçdaroğlu, memleketi Tunceli'de bir konuşma yapmış ve "Onur Öymen gereğini yapmak zorundadır. Gereğini yaptığı zaman CHP'yi, CHP'li milletvekillerini, CHP'lileri rahatlatmış olacaktır." diyerek istifa çağrısı yapmıştı. Gel gör ki Ankara'ya döndüğünde, "O iş artık bitti. Bizim misyonumuz partiyi zayıflatmak değil, güçlendirmektir." diyerek ağız değiştirdi. Şimdi bu olayı hatırladığımda sık sık çeşitli gaflara imza atan ve “Stokholm sendromunu” bizlere hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bilinçaltında ne gibi sıkıntılar yaşadığını daha çok merak ediyorum. Kılıçdaroğlu’nun çeşitli gaflara imza atmasının ardında nasıl bir sendrom yatıyor acaba? İzmir Körfezi'nin temizlendiğini anlatılırken, "Başkan Haliç'i temizleyecek ve İzmirliler Haliç'te yüzecek diyen, 2005 yılında ölen Kazım Koyuncu'ya selam gönderen, oy kullanamayan, yürüyen merdivene ters binen ve benzer birçok vukuata hız kesmeden devam eden Kemal Kılıçdaroğlu halka “Stokholm sendromu” teşhisi koymadan önce aslında kendine bir dönüp baksa ve çözüm yolları arasa belki biraz olsun rahatlayacak. Ama “yenilen pehlivan güreşe doymuyor” işte! Üstelik bizim Gandi, güreşi hep minder dışında yapmak istiyor. Kurallar belli hükmen mağlupsun denilince de, beni mindere sokmaktan korktular diyerek avazı çıktığı kadar bağırıyor. Yukarıdan bir ses geliyor: Stokholm sendromu de Kemal, Stokholm sendromu de…
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Bu sendromu başka kesimlerede uyarlayabiliriz çok iyi gider vesselam.
![]() |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|