07-01-2011, 19:05 | #1 |
Kuşkulu bir denklem: 'Kürt Sorunu = PKK' ||Emre Aköz
Gazeteci Cengiz Çandar Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) desteğiyle bir rapor hazırladı: "Dağdan İniş: PKK Nasıl Silah Bırakır? Kürt Sorununun Şiddetten Arındırılması..." Önemli bir rapor bu... Konuyla ilgili herkesin okuması ve tartışması gerek. Çünkü taraflarla bizzat konuşarak hazırlanmış bir çalışma...: Ayakları sımsıkı yere basıyor. Ancak Çandar'ın bir saptamasına ben katılmıyorum: Çandar özetle "Kürt Sorunu ile PKK Sorunu birbirinden ayrılamaz" diyor. Bense hem kuramsal hem de pratik açıdan böyle bir ayrımın olduğunu düşünüyorum. Kürt Sorunu Kürtlerin bir halk olmaktan gelen adeta "doğal" hak ve talepleriyle ilgilidir. PKK ise... Çıkış nedeni şekli mantığı ideolojisi ne olursa olsun... Bugün artık Kürt ulusalcılığının savaş makinesidir. Ulusalcılık kendine özgü talepleri de beraberinde getirir: Şimdi "özerklik"... Yarın "federasyon"... Şartlar uygun olduğunda da "bağımsız devlet". Burada temel bir soru çıkıyor karşımıza: "Temsil"... PKK-BDP çizgisi "kimi" temsil ediyor? Ulusalcı bir yapılanma olarak örgütün ve partinin iddiası "Bütün Kürtleri temsil ediyoruz" şeklinde. Ancak bu gerçek değil. Seçim verileri Kürtlerin BDP kadar AK Parti'ye de teveccüh gösterdiğini ortaya koyuyor. Üstelik Kürt vatandaşların AK Parti'ye sempatisi seçimden seçime değişiyor: Hükümet-Parti Kürt Sorunu hakkında olumlu işler yapıp insanların gönlünü kazanacak bir söylem tutturduğunda oyları artıyor. Aksi halde düşüyor. Bu iki veri şu anlama geliyor: 1) Kürt halkının kayda değer bir bölümü Kürt ulusalcılarının ardından gitmiyor. (İşareti: AKP desteği...) 2) Ancak bu kesim BDP destekçileri kadar keskin olmasa da Kürtlük bilincine sahip. (İşareti: AKP oylarındaki inişçıkışlar.) PKK-BDP'liler hem bütün Kürtlerin temsilcisi olmadıklarının farkındalar... Hem de Başbakan Erdoğan'ın uygun hamlelerle altlarındaki zemini sarsabileceğini biliyorlar. Bu yüzden "baş düşman" olarak devletiorduyu değil AK Parti'yi görüyorlar. Eğer şartlar buysa... Nasıl olur da "Kürt Sorunu ile PKK Sorunu birbirinden ayrılmaz" diyebiliriz?
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
07-01-2011, 19:13 | #2 |
Çok güzel bir yazı. İste tam da bu yüzden ben de basbakanımız gibi kürt sorununun büyük oranda ya da hepten cözüldügünü ve bu yuzden ortada arıtk "kürt sorunu"nun kalmadığını düsünüyorum.
Kürt sorunu neydi? Kürtlerin diğer ırktan olan insanlar gibi yaşayamamalarıydı, sosyal ekonomik ve kültürel anlamda epeyce geride kalmalarıydı, birçok çevre tarafından dışlanmalarıydı, birilerince böyle bir ırkın varlığının dahi kabul edilmemesiydi.. Peki bugün bu sayılanlar hala var mı? Yok. Artık bir kürt vatandaş ırkını inkar etmek gizlemek zorunda kalmıyor. A'dan Z'ye herkes bu ırkın varlığını tanıyor hürmet ediyor dışlamıyor. Tıpkı batıya yapıldğı gibi doğu ve g.doğuya da yatırımlar yapılıyor.. Bu yüzden şuan mevcut olan sorunun adı ; kürt sorunu degil sadece PKK SORUNU'dur. Bu sorun da kürtler ile degil pkk nın müsamahalı, taviz vererek davranmasıyla çözülebilir ancak. Peki PKK böyle bir adım atar mı? yani taviz verir mi bazı şeylerden? Maalesef hayır. O zaman bu da bu sorunun daha uzun süreler devam edeceğini gösterir. Fakat her seye ragmen basbakanımız bir ana dilde egitime sıcak bakmalı mesela, bu sayede pkk nın elindeki önemli bir malzeme alınmıs olacaktır hükümet tarafından. Çünkü bugün Bdp'nin elindeki en büyük koz ana dilde eğitim. Bu çözülse bile bunlar istemeye, aç gözlülüğe devam edeceklerdir. Çünkü amaç farklı. Ancak yine de Başbakanımızın bu duruma sıcak bakması demek bdp'nin ve dolayısıyla Pkk'nın elindeki en önemli malzemeyi almış olması demektir. Böyle bir tutum içine girilirse şayet ; ben şundan eminim. Bu sorun çok daha çabuk çözülür. En azından birileri ''başbakan kürt sorunu bitmiştir diyerek kürtleri yok saymıştır'' gibi sözler sarfedenlere bu sayede iyi bir cevap vermiş olur iktidar. Konu ALmi´ tarafından (07-01-2011 Saat 19:16 ) değiştirilmiştir.. |
|
07-01-2011, 20:51 | #3 |
PKK nın elindeki tum kozlar alınmalıdır
ana dilde eğimde çift dil dahil... Devlet gemişteki sıkıntılardan dolayı halktan özür dilemelidir. haklın zararları karşılanmalıdır. ( yakılan ormanlık alanlar, yakılan köyler.ve boşaltılan köyler ) İdam edilen halkın önden gelen alimlerinin şahsiyetlerin itibarları geri iade edilmelidir. ( şeyh said ve 47 arkadaşı ) İslami örgütlenmenin önü açılmalıdır ( kuyruk gibi takipler ve fişlemeler son bulmalı ) haklın nefretini kazanmış koruyuculuk sistemi bitirilmelidir. vs... |
|
07-01-2011, 20:54 | #4 | |
Alıntı:
|
||
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|