![]() |
#1 |
![]() Amerika'daki "Korku Şirketi: İslamofobi'nin Ağının Kaynakları" raporunda para kaynaklarından enstitülerine, dezenformasyon uzmanlarından bunu Kongre'ye taşıyan politikacılarına, deyim yerindeyse şebekenin ipliğini pazara çıkaran Center for American Progress'in uzmanlar, sonuç bölümünde diyorlar ki:
"İslamofobi ağı, 11 Eylül'ün onuncu yıldönümü yaklaşırken fazla mesai yapacaktır. Yıldönümü, köklerini vahiyden alan Amerika'da yaşayan Müslümanlar tehlikesi ve Şeriat tehdidi yükseltilerek manipüle edilebilir." Bu raporla, "cırlak" ve "korkuya dayalı saldırılar" yerine, hakikate dayanan bilgilerle "dirençli ve güvenli" bir Amerika oluşturulmasına yardımcı olmak istediklerini not ediyor uzmanlar. Titiz bir çalışmanın ürünü olan raporda önemli tespitler var: Evet, Amerika'da "şiddet içeren aşırılık var. Fakat bu sadece Müslüman topluluklar arasında değil." Amerikalı ya da Amerika'da yaşayan kimi Müslümanların şiddet içerikli aşırı birtakım eylemlerde bulundukları, olaylara karıştıkları vaki. Bazıları gerçekleşen, çoğu önlenen bir takım saldırılar, saldırı planları. Örneğin, ABD ordusundaki Binbaşı Nidal Malik Hasan'ın Ford Hood askeri üssünde 13 askeri öldürmesi... New York Times Meydanı'nda Fhaisal Shahzad'ın bir arabaya yerleştirdiği bombayı patlatma teşebbüsünün son anda fark edilerek önlenmesi. Her milletten milyonlarca insanın yaşadığı koca Amerika'da her yıl şiddet içerikli binlerce olay yaşanıyor. Şiddet içeren saldırı ve eylem planları, her nereden gelirse gelsin, Müslüman ya da Hıristiyan, inansın veya inanmasın, kuşkusuz kuvvetli bir şekilde araştırmalı ve önüne geçilmeli... West Point Askeri Akademisi Terörizmle Mücadele Merkezi'nin son çalışmasından bazı verilere yer verilen rapora göre, El Kaide'nin küresel ölçekte İslam adına gerçekleştirdiğini iddia ettiği saldırılarda ölen Müslümanların sayısı Müslüman olmayanlardan sekiz kat fazla. Daha çarpıcı bir veriyi, North Carolina-Chapel Hill Üniversitesi'nde sosyolog Charles Cruzman'ın 11 Eylül saldırılarından bu yana gerçekleşen eylemler üzerinde yaptığı çalışma gösteriyor (Muslim-American Terrorism Since 9/11). 11 Eylül saldırılarından bu yana geçtiğimiz on yılda ABD'li yetkililerin terör şüphesi ve suçu ile tanımladığı olay sayısı 161. Cruzman, her yıl binlerce şiddet olayında Amerikalı Müslümanların karıştığı olayların medyada veriliş şeklinin, kamuoyunda Amerikalı Müslümanların olduğundan çok daha ileri boyutlarda terörizmle ilgili olduklarına dair bir izlenim bırakmasına neden olduğu tespitinde bulunuyor. Kamuoyundaki bu yaşlı izlenimde İslamofobi şebekesinin payı az değil. Uzmanlar, bu tür olaylardan yola çıkarak kapı kapı dolaşan ve yanlış fikir ve mitlerini Amerikalılara empoze eden bu ağın, giderek büyüyen Müslüman kesimi izole Amerikan toplumuna yabancılaşmasına ve izole edilmesine neden olduklarını dile getiriyorlar. Bugün nüfusları 2.6 milyon olan Amerikalı Müslümanların önümüzdeki 20 yıl içinde 6.2 milyona ulaşacağı hesap ediliyor. Uzmanların raporda dile getirmeye çalıştıkları, giderek büyüyen, genişleyen Müslüman nüfusunun topluma yabancılaşmasının, sistemden izole edilmesinin ne Amerikalılara ne de ABD değerlerine bir katkı sağlamayacağı. Bu ses, bir yankı uyandıracak, bir karşılık bulabilecek mi? Zaman bunu gösterecektir ancak 'Korku Şirketi' elemanları işbaşında oldukça zor. Korku Şirketi, önüne koyduğu hedeflere ulaşmak için ahlak ve prensip adına hiçbir ilke tanımıyor. Terörün kaynağı olarak "vahiyle gelen Kur'an'ı ve Müslümanları" gösteren şebekenin elemanları, "Radikal İslam ile mücadele" adı altında olmadık iftirayı atmakta geri durmuyorlar. Şebekenin Amerikalıları korkuttukları en büyük argümanları, Şeriat'ın totaliter nefret ideolojisi olduğu ve Amerika Anayasası yerine Şeriat kanunlarının getirilmek istendiği. İslam dinine attıkları iftiralar ve komplo teorileriyle kamuoyuna 'korku' ve 'nefret' salan şebeke elemanları, başarılı olmuyorlar da değil. Washington Post-ABC'nin Eylül 2010 tarihli araştırması Ameriklıların yüzde 49'unun İslam'a karşı "olumsuz" bir görüşe sahip olduklarını gösteriyor. İslam'a olumlu gözle bakanların oranı sadece yüzde 37! On yıl önce bu oranın yüzde 39 olduğu göz önünde bulundurulursa yüzde 10'luk artış küçümsenebilecek bir fark değil. Ulusal Politikaya Etki Tehlikesi Kahire konuşması sonrası Barack Obama'yı Amerika'nın 'İlk Müslüman Başkanı' ilan eden Frank Gaffney gibi şebekenin önde gelen elemanlarının yaptığı spekülasyonlar, 2012 Başkanlık seçimleri doğru yaklaştığımız bu dönemde sadece Müslüman nüfusu değil, Obama'nın Beyaz Saray'daki geleceğini de tehdit ediyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında Newt Gingrich'in sağ kanat think-tank kuruluşu AIE'da yaptığı konuşmada "İslamcı uygulama Şeriat Amerika'da ve bildiğimiz dünyada özgürlüğe ölümcül bir tehdit. (...) İslam'ın doğasında Batı dünyasını cezalandıran ilkeler ve cezalar var" gibi söylemleri, Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı olmak için yarışan aday adayları ağızlarından önümüzdeki aylarda bol bol duyacağız. Hedefte bazen Başkan Obama olacak... Bazen Sıfır Noktası Camisi ve diğer camiler, bazen sokaktaki Müslümanlar olacak. Raporda yer verildiği gibi bu saldırılar bazen de Fethullah Gülen Cemaati'nin Amerika'daki charter okullarına yönelik olacak... Raporda altı çizilmesi gereken en önemli noktası belki şu. "Bu tür çabalar Amerika tarihinin en karanlık dönemlerine ait bazı sahneleri hatırlatıyor." Mormonların, Katoliklerin, Japon kökenli Amerikalıların, Avrupalı mültecilerin, Yahudilerin, Afrikalı Amerikalıların, azınlıkların dinlerinden, etnik kökenlerinden dolayı zulme uğradığı o karanlık dönemlere. Rapordaki şu cümle ise bugün Amerika'da olup bitenleri anlatmaya yeten bir cümle: "Ne yazık ki, Amerikalı Müslümanlar ve İslam, Amerika'nın din, ırk ve inanca karşı verdiği mücadelesinde son günah keçileri."
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|