AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 02-18-2012, 13:33   #1
Kullanıcı Adı
Terennüm
Exclamation Cemaat ve Hükümet Arasında Neler Oluyor(rahatsız edici bir yazı)
2002 Kasım’ından bu tarafa hükümetle cemaat ve cemaatler arasında ciddi bir dayanışma vardı. Liberaller, demokratlar, dindarlar militer zihniyete ve Ergenekon tarzı derin yapılara karşı hep birliktelik içinde olageldiler. Hükümet iktidara geldiği yıllarda tedirgindi; gergindi; ürkekti. Merkez güçlere, sisteme karşı yaslanacak güçlere ihtiyaç duyuyordu. Bu nedenle ittifak kurabileceği, ihtiyaç duyduğu herkesle ve herkesimle iyi geçinmenin çabası içindeydi. Ustalık dönemine kadar hükümetin diğer kesimlerle ve cemaatlerle, özellikle Gülen cemaatiyle sıkı bir dayanışma içinde olduğu söylenebilir. Partinin şarkısında da söylendiği üzere derin güçlere ve militer zihniyete karşı beraber yüründü; berber mücadele edildi. Darbeci zihniyetin, Ergenekon örgütünün, suikastların, sosyal kaos projelerinin hakkından el birliğiyle geldiler. Yol üzerindeki mayınları birlikte temizlediler. Cemaatin hükümete yol açtığı, kayıtsız şartsız destek verdiği söylenebilir. Cemaat referandumda ve seçimlerde diğer partilerle arasını bozacak, “siyasallaştı!” denecek kadar Başbakana ve hükümete açıktan destek verdi; partinin arkasında durdu. AK Hükümetleri döneminde cemaat ve cemaatler faaliyetlerini bir sıkıntı, engelleme vs görmeden sürdürdüler. 28 Şubatlar, darbeler görmüş cemaatin, cemaatlerin istediği de bundan ötesi değildi.
Ancak son zamanlarda sanki koalisyonda çatlamalar var. Ortalıkta bir kısım dedikodular, söylentiler dolaşıyor. Özellikle Gülen cemaati ile hükümetin arasının limoni olduğu, açık olduğu yönünde, çok farklı, birbirine benzemez senaryolar üretiliyor. MİT ve yargının içinde olduğu son krizi bazıları hükümetle-cemaatin vuruşması şeklinde yorumluyorlar. Güya yargı cemaati temsil ediyor, MİT’de Hakan Fidan’dan dolayı hükümet cenahını. Bana sorarsanız ne MİT gibi geçmişi karanlık, her darbede, iç çatışmada, ayrılıkçı örgütte parmağı olan bir kurum hükümeti temsil eder; ne de yargı cemaati. Sanki bu son olay gerilimin patlama noktası oldu. Birileri bardağı taşırdı ve gündeme “hükümet-cemaat vuruşması” oturdu. Şimdilerde Ergenekoncular, asker yandaşları, aristokratik elitler, beyaz vatandaşlar, masonik gruplar ve büyük beyaz sermayedarlar ellerini ovuşturuyorlar. Saltanatlarını yıkan, hâkimiyetlerini deviren, hortumlarını tıkayan, sistem üzerindeki tekellerini kıran hükümet-cemaat birlikteliğinde çatlağın oluşması bunları oldukça sevindirmiş ve ümitlendirmiş görünüyor. Eğer bir süre daha bu gerilim devam ederse, denkleme içeriden ve dışarıdan pek çok karıştırıcı girebilir ve iş, içinden çıkılmaz hale gelebilir.
Peki, olan nedir? Yargı-MİT-Emniyet, cemaat-hükümet denkleminde neler yaşanıyor?
İşin gerisine gitmek gerekirse cemaatin ve hükümet cenahının bir diğerinden bazı sıkıntıları ve şikâyetleri dile getiriliyordu. Hükümet cemaati:
  • Siyasete karışmakla ve hükümeti yönlendirmeye çalışmakla,
  • AKP’yi ele geçirmeye uğraşmakla
  • Kurumlarda kadrolaşarak, başkasına alan bırakmamakla
  • Bazı memurların ve bürokratların hükümete rağmen cemaat namına çalışmasıyla vs suçluyordu.
Cemaat cenahı ise hükümetin:
  • Cemaatin verdiği kayıtsız şartsız desteğe rağmen vefasız davrandığı, milletvekili seçimlerinde cemaate yakın adayların hepsini biçtiği
  • Kamu kurumlarından, özellikle üst düzey görevlerden cemaat elemanlarını uzaklaştırdığı ve ayırımcılık yaparak dışlamaya çalıştığı
  • Verilen desteğe rağmen hükümetin cemaati tehdit gibi gördüğü; düşünülüyor.
“Kadrolaşma” ve “devleti ele geçirme” gibi iddiaların aksine, cemaat; bürokraside ve üst düzey görevlerde, siyasi görevlerde cemaatin oy oranıyla kıyaslanmayacak kadar az temsil edildiğini söylüyor. Bu konuda “sayılsın kaç müsteşarımız, kaç valimiz, kaç genel müdürümüz, kaç vekilimiz, bakanımız var!” diye hodri meydan diyorlar.
Eğer arabozucuları ve fitne fesat odaklarını dinlerseniz akla ziyan yığınla şikâyet ve senaryo duyabilirsiniz. Bunların ne kadarı eğri ne kadarı doğru tartışılabilir. Ancak doğru olan bir şey var ki böylesi bir çatışmada kaybeden millet, ülke, hükümet ve Cemaat oluyor. Kazanan ise, Ergenekonculardan, beyaz vatandaşlara, masonik yapılardan muhalefete kadar diğer kesimler oluyor. Taraflar böyle bir kavga ve vuruşmanın varlığını kabul etmeseler de basında, sokakta herkes bunu konuşuyor. Dahası bu tartışmalar devletin birliğine ve bütünlüğüne; kuvvetler ayrılığına zarar veriyor. Hükümet ve Başbakanımız öfke ile hareket ederek son 10 yılda kendisine en çok katkıda bulunmuş, derin yapılardan ve militer zihniyetten kurtulmada kendisine en büyük desteği vermiş iki kesimi hedef alıyor ve hınçla bu kesimlerin üzerine gidiyor (emniyet ve yargı). Eğer bu gün hükümet 2002 yılındaki endişelerden korkulardan kurtulabilmiş ise bu emniyet ve yargının sayesindedir. 10 yıldır emniyet canla başla hükümetin emrinde çok başarılı işler çıkarmıştır. Düne kadar bağımsızlığından endişe duymadığı yargı Hakan Fidan’a dokununca, hükümet bu kurumların bütün hasenatını silmiş ve savaş ilan etmiştir. Böylesi bir tavır Ergenekon ve terörle mücadeleye zarar verebileceği gibi, hukuk devleti anlayışına da zarar verecektir. Üretilen ve kamuoyuna pompalanan “The Cemaat” vehminden, senaryolarından dolayı Başbakan ayağına değil, başına kurşun sıkıyor. Dahası devletin kurumlarına, terörle mücadeleye, güvenlik güçlerine, hukuk anlayışına ciddi zararlar veriyor. Kişiye özgü düzenlemeler yaparak, savcılara, emniyetçilere baskı yaparak, pek çok polis şefini dağıtarak dün Ferhat Sarıkaya’ya yapılanın benzerini, bir başka versiyonunu yapıyor.
Son dönemde pek çok organize çeteyi, devlet içinde yapılanmış derin yapıları, darbecileri sorgulayan ve demokratikleşmenin, hukuk devletinin, hükümetin önünü açan yargıyı bir kalemde silmek, daha iddianamesi yayınlanmamış, belgeleri açık edilmemiş bir soruşturmadan dolayı bir savcıyı linç etmek, yargıya alenen müdahale etmektir. Bu tutum ne demokrasiye, ne hukuk devletine ne de insaf ve adalete sığmaktadır. Bu arada güya hükümet yanında duran bazı medya ve yazar-çizer takımı 28 Şubat döneminde cemaate merkez medyanın yaptığını yapmakta, ağız dolusu küfürler ederek, cemaate yargısız infazda bulunmaktadırlar.
AKP ustalık döneminde kendisine sürekli destek veren unsurlara ihtiyaç duymaz, onları kolaylıkla gözden çıkarabilir hale geldi. Başbakan fazlaca bir özgüven içinde ve kendisini “güçlü!” görüyor. Kurak bir toprağa diktiği, meyve verip vermeyeceği belli olmayan bir Fidan’dan dolayı yıllardır ürün aldığı verimli arazileri yakıp yıkıyor. Bir çocuğuna dokunuldu diye vefalı, yararlı komşularını bir kalemde siliyor… Üzerlerine basarak iktidarını kurduğu ve pekiştirdiği iki kurumu ve o kurumların işini yapan elemanlarını devlet adamı ciddiyet ve basiretine sığmayacak şekilde cezalandırmaya, ezmeye çalışıyor. Hükümet 10 yıldır kendisine pür destek veren bir kurumu, geçmişi karanlık, darbeci, beynini beyazların oluşturduğu bir kuruma tercih ediyor; vefasızca ve hınçla bir kurumun (Emniyet) üzerine gidiyor. Oturduğu yerde baki kalacakmış hissiyle devletin temel dengeleriyle, kurumların genetiğiyle oynuyor.
Yaklaşık yüz yıl önce İttihatçılar da “tek doğru”, “tek vatansever” kendilerini görüp ülkeyi maceraya sokmuşlar, kurumların temel dengeleriyle oynamışlar, başkalarını dikkate almaksızın kararlar almışlar ve koca Osmanlı devletini 3-5 yılda dağıtmayı başarmışlardı. Şu anda AKP liderinde İttihatçıların özgüveni, enaniyeti ve gururu var. “Ustalık” ve “güç” hükümeti, başbakanı dostunu düşmanını ayırt edemeyecek kadar sarhoş etmiş görünüyor.

Bu gerilim ve kavga sürerse ne olur?
10 yıldır var olan bir koalisyon bozulur ve:
  1. Hiç şüpheniz olmasın Silivri’de zincirlerini zorlayan Ergenekon dirilir, eskisinden bin beter ülkenin başına bela olur.
  2. PKK-KCK azgınlaşır; terörle mücadelede ciddi zaaflar oluşur, Allah korusun dış güçlerin devreye girmesi ile süreç bölünmeye kadar gidebilir.
  3. Merkez medya, masonlar tekrar alana iner ve başbakanlar, bakanlar merkez medyanın ve büyük sermayenin yeniden oyuncağı olur.
  4. Dış politika çöker
  5. Ekonomi gider
  6. Yargı yara alır, hukuk devleti zedelenir; vatandaşın hukuka güveni kalmaz.
  7. Militarizm yeniden köpürür ve demokratik kazanımlardan tavizler verilir.
Türkiye’nin ittifakla hareket etmiş, ülkenin kalkınması ve demokratikleşmesi için çalışmış iki kesim vuruşursa kaybeden sadece taraflar olmaz; Türkiye ve toplum kaybeder. İki testiden birisi kırılır, diğeri de ağır yara alır…
FİDAN BAHANE MAKSAT ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER!..
Son gerilimle ilgili ortaya atılan ve oldukça mantıklı olan tezlerden birisi de bu gerilimin hükümet tarafından kasıtlı olarak çıkarıldığı ve büyütüldüğüdür. Bu kaynaklara göre hükümetin derdi ne Hakan Fidan’dır ne de Cemaat. Bunların her ikisi de senaryonun malzemeleridirler. Ustalık döneminde oldukça kirlenen, mücahitlikten müteahhitliğe sıçrayan, gemicikleri çoğaltan, havuzları dolduran Hükümet ve Başbakanın çevresi bu durumun biliniyor olmasından ve bir şekilde karşısına çıkabilecek olmasından rahatsızdı. Bu tür davaları açabilecek, hükümetin usta siyasetçilerini ve bakanlarını veya onların yakınlarını sorgulayabilecek en önemli merci 250 denilen organize suçlarla ve terörle uğraşan özel yetkili mahkemelerdi. Hükümetin temel endişesi yargının ve bazı birimlerin hükümet üyelerinin ustalık faaliyetlerinden bir şekilde haberdar olmasıydı. Nasıl olsa Ergenekon ezilmiş, askerler hizaya sokulmuştu. Bundan sonra bu mahkemeler kendi organize suçlarıyla ilgilenebilir, oraya yönelebilirdi. İşte bu korkuyla hükümet işini yapan yargının Hakan Fidan’ı ifadeye çağırmasını problem yaptı, şiddetle tepki verdi ve olayı “bir cemaat hükümet kavgası”na dönüştürdü. Hükümet, Polis ve yargıyı hedefe koyarak bazı hırsızlıkları, ustalıkları görebilecek kadroları tasfiye etmeye; tasfiye edemediklerine de göz dağı vermeye başladı.
Bu strateji gereği hükümet, muhalefetin de destek vereceği özel yetkili mahkemeleri kaldıracak, böylece Ergenekoncu, KCK’lıların kurtarılması yanında hükümetin 10 yıllık defoları kapatılmış, ustalık marifetleri örtülmüş olacak. Bu teze göre Hakan Fidan ve cemaat olayın sadece malzemeleri. Asıl hedef AKP hükümetlerinin ardını temizlemek, organize suçlara bakan, AKP’lilerin yolsuzluklarını sorgulama ihtimali olan özel yetkili mahkemeleri devre dışı bırakmak!…
NOT: Güneydoğuda bir süredir örgüt halka: “biz devletle anlaştık, safınızı belirleyin!” diyor ve halkı yanında yer almaya zorluyordu. Ben bunu örgütün psikolojik harekâtı olarak görüyordum. Ama MİT -örgüt görüşmelerini ve Oslo sürecini irdeleyince MİT yetkilileri tarafından örgüte bu yönde sözler verilmiş olabileceğini düşünüyorum.
Uludere’de 34 vatandaşın ölümü vakasında TSK ve MİT içindeki unsurların eli var. Hakan Fidan’ın inkarına rağmen MİT “o gurubun içinde Fehman Hüseyin var!” diye defalarca istihbarat veriyor. Hakan Fidan son süreçlerde ne kadar etkilidir, ne kadar kusurludur bilinmez; ama MİT’in sadece PKK-KCK değil pek çok terör örgütünün kurulmasında ve yönetilmesinde etkin oluğu gayet iyi bilinir.

Yusuf Gezgin

 

Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 02-18-2012, 14:01   #2
Kullanıcı Adı
Özgür Çağrı
Standart
http://www.akpartiforum.com/turkiye-....html?t=160242

son olaylarla ilgili yazılanlardan bana en gerçekçi geleni hamza türkmen abinin yazısıydı. Son olayları iyi analiz etmiş.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 02-18-2012, 14:05   #3
Kullanıcı Adı
Mavera
Standart
aslinda bazi noktalarda hatalar olsada, bazen sacmalasada bence bazi noktalarda haklilik payi vardir.. simdi sunu kabul etmek gerekir ki gülen cemaatinin yildizi, milli görüsle hic bir zaman barismadi tabiki bundan üslup farklililarida vardi yani milli görüs biraz daha radikal, hersey hemen olsun isterken cemaat dha diyalogcu ve orta yolu güdmüsdür..
ama ak partiyle beraber bazi ortak noktalarda bulusulmusdur ve cemaat ilk defa bir siyasi harekete destegini alenen belli etmisdir sahsen bu noktada cemaat bir riskide almisdir yani bu destekle beraber diger partiler ve kesimler cemaati hedef tahtasina oturtmus ve cizgileri keskinlestirmidir..
yani sunu söyle aciklayalim önceden bahceli cemaate laf söyleme noktasinda mesafeli dururken, acik adres belirtmezken bu acik destekten dolayi direkt okyanus ötesini isaret ederek, onlari potansiyel tehlike olarak göstebiliyor..
tabiki cikilan bu yolda artik bunun adina ittifak deyin, cikar kesismesi deyin cakil taslari olacakdir, birilerinin isine gelmeyecekdir o yüzden bu birlikteligi bozmak icin en ufak detay kacirilmayacakdir..
bakiniz asagida ulusal tv nin hocaefendinin bir sohbetini carpitip nasilda cirkinlestigini görüyoruz eger isci partisi bu birliktelikten rahatsiz oluyorsa demek ki ortada cok hayirli birsey var demekdir!
ama birde olayin su noktasi var islami kesimlerin, cemaate bakis acisi nedeniyle bu birliktelikten rahatsiz olduguda asikardir bu konuyuda ayrica bilahare irdelemek istiyorum.


YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.



su noktada cok dikkatimi cekdi!..

AKP ustalık döneminde kendisine sürekli destek veren unsurlara ihtiyaç duymaz, onları kolaylıkla gözden çıkarabilir hale geldi. Başbakan fazlaca bir özgüven içinde ve kendisini “güçlü!” görüyor. Kurak bir toprağa diktiği, meyve verip vermeyeceği belli olmayan bir Fidan’dan dolayı yıllardır ürün aldığı verimli arazileri yakıp yıkıyor. Bir çocuğuna dokunuldu diye vefalı, yararlı komşularını bir kalemde siliyor…
Mavera isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-18-2012, 14:10   #4
Kullanıcı Adı
Seyyah
Standart
Yazarı tanımıyorum ama kanımca cemaati biraz fazla seven birisi.

Cemaat ile Hükümetin dayanışma içerisinde olduğu gerçektir.

Lakin yazıyı okuyup gözlerinizi kapayıp düşündüğünüzde aklınızda kalan bir masonik bir yapılanma gibi süper güç..
Resmen mitleştirme var.

İşde cemaati eleştirdiğim konulardan biriside bu,

Cemaat güzel işler yaptı, destekliyorumda fakat bu ülkede sadece cemaat yok, Biz yoksak herkes yok olur anlayışı insanı gerçeklikden uzaklaştıran, gözünü bulandıran egoist bir düşüncedir.

Akparti demek, Osmanlı ruhunun intikam alması demektir.
Bu partide Sosyalistlerde vardır, Ülkücülerde vardır, Radikal İslamcılarda vardır, Neo İslamcılarda, Refah tabanıda vardır, DSP tabanıda vardır.

1970'lerde Akıncılar, Milli Türk Talebe Birliği gibi genç yapılanmalar, o zaman FİDAN ları dikmiştir, iman dolu yüreklere. Üstelik bir karşılıda beklemeden, bu partinin değil bu davanın yeşermesi için gençliklerini feda edenler Akparti hükümetinde bizede bir konum verin demediler, bunun örnekleri çoktur.

Hatta bizzat aralarında bulunmuşluğum olan, halen bile o dayanışma ile kendi çaplarında faaliyetlerini sürdüren nice çevreler var, kanallar kuran, eğitimler veren, gazeteler cıkaran, sivil toplum örgütleri kuran vs..

Şimdi bu yazıda yazar diyor ki, bak hükümet biz mahsul veren verimli toplarız, diğer yerler ise kuraklık.
Bunun cemaatin genel kanısı ile alakasının olmadığının farkındayım, sadece yazarın kendi hayal dünyasında olan çalkantıların yansıması.

Ama bu yazıya bakarak çok dersler cıkarmalıyız.
Biz yerine, ben dersek.. Ben oluruz Bizi öldürürüz.
Bu davanın amacı '' Doğacaktır vaat ettiği günler Hakkın '' Kıssasında olan duygudur. Recep Tayyip Erdoğan hapise atıldığı zaman insanların balkonlarında '' İnadına Tayyip '' yazıldığında bu ülkenin lideri olmuştur.
Tayyip Erdoğan'ın gücünü bir kesime mal eden sadece kendini kandırmış olur.

Bir yandan Ergenekon gibi yapılanmaların ekmeğine yağ sürme! mesajını verip, geri kalan kısımlardada uyardığı şeyi kendi yapan yazarı kınıyorum.

Konu Seyyah tarafından (02-18-2012 Saat 14:44 ) değiştirilmiştir..
Seyyah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-18-2012, 14:14   #5
Kullanıcı Adı
Özgür Çağrı
Standart
ahmet abi bir kere o video cemaat tarafından yalanlandı ulusalcı kumpas olduğu söylendi ki haklı olabilirler gerçi her ne kadar bugünlerde önlerine geleni aydınlıkçı ulusalcı oda tvci ilan etselerde gülen hocanın direk ağzından böyle ağır suçlamalarda bulunacağına ihtimal vermiyorum.

Benim en çok üzüldüğüm nokta bugün başbakanımızın rahatsızlığı dolayısıyla evinden çıkamıyor ama başbakanın bu durumunu fırsat bilen birileri mit başkanı aracılığıyla başbakanı hedef alıyor ve yıllardır dost bilinenler buna çanak tutuyor.

Allah başbakanımıza acil şifalar versin acilen geri dönsün kötü bir şey olması halinde ortalık birbirine girecektir bundan şüphem yok. Çünkü birileri daha Ahmet Davutoğlu'na bile tahammül edemiyor.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 02-18-2012, 14:19   #6
Kullanıcı Adı
Mavera
Standart
evet furkan bende yalanlandigini biliyorum.. ama bu nasil bir serefsizlikdir anlamiyorum yani sohbetin basbakanimizla uzaktan, yakindan alakasi yok ama onlar basini almayip, sonunu aliyorlar ve basbakan icin söyledigini ima ediyorlar..
kaldiki daha ilk gün basbakanimiz icin gecmis olsun mesaji yayinlayan ve üzüntüerini dile getiren bir kisinin bu söylemleri söylemesi beklenemez..
furkan sunu acikca ifade edeyim bu mit olayi turnusol kagidi gibi iki tarafindan cikarcilarini ortaya cikarmisdir sahsen benimde cevremde cemaate mensub bazi arkadaslarin mit olayi üzerinden söylemleri ziyadesiyle rahatsiz edicidir yada tam tersi hükümet yanlilarin, cemaat hakkindaki agir ithamlari kabul edilemez..
bundan sonraki süreci hep beraber görecegiz ben hocaefendinin son mesajindan önce biraz umutsuzdum ama bir kirilma olacagini düsünmüyorum tabiki bir güven bunalimi olmusdur ama kisa sürede atlatilacakdir diye düsünüyorum..
Mavera isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-18-2012, 14:24   #7
Kullanıcı Adı
Terennüm
Standart
Mülahazalarım adlı konuya şöyle bir içimi döktüm..

ergenekonun bittiğini zannedip ergenekonu silivrideki tutuklulardan ibaret saymak kendimizi kandırmaktan başka birşey değildir.Hatırlarsanız o zamanlar 1 numaryala yatıp kalkıyorduk..1 numara kim diye bizlere sunulan seçeneklere göre yorum yapıyorduk..ama son operasyonlardan sonra(mit-yargı) uludere faciası şike davası dink davasına bakıp ergenekonun hala dimdik ayakta olduğunu hatta kabuk değiştirdiğini söyleyebiliriz..ve biz cemaat-hükümet arasında mekik dokurken onlar oyunlarına devam ediyorlar..bu oyun eskiden olduğu gibi kemalistler yada asker üzerinden olmayacağı kesin.
kabuk değiştirmekten kasıt nedir?üstad bediüzzamanın müthiş bir tespitiyle kurt bünyenin içinde ve bünye bunun farkında değil...Eskiden bu derin kripto ekip biraz münafıkça, ama daha çok kafirce hareket etmekte ve millete ve değerlerine açıktan cephe almaktan, hakaret etmekten çekinmemekte idiler. Artık Derin yapıların temel taktiklerinde, stratejilerinde, jargonlarında büyük değişiklikler olmuştur. Bundan sonra cepheden değil, yandan vurma, dışarıdan değil, içeriden çökertme, dost görünüp çakma, dostlarla vuruşturarak enerjisini tüketme, bol nifak üreterek iç dengelerle oynama, ahlaki, mali zaafları kullanarak teslim alma vs gibi yeni taktikler deneyecek ve uygulayacaktır. Bütün bunlar gayet muhafazakar, hatta dindar tavırlar içine girilerek yapılacaktır.

devam edeceğiz inşallah..
Terennüm isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-18-2012, 14:33   #8
Kullanıcı Adı
Yıldırım
Standart
Ahmet abi turnusol kağıdı birde;hem cemaat hemde hükümet düşmanlarının nasıl aynı çıkarlar üzerinde hareket edebileceğini göstermiş oldu.
Yapılan bu çarpıtmalar, iftiralar ziyadesiyle ortada bir çekişme olmadığını göstermektedir.Yoksa çekişme varsa ne iftiraya nede çarpıtmaya gerek kalmazdı.
Hepimiz cemaat ve hükumeti nasıl karşı karşıya getirmek için uğraştıklarını okuduk.Oda Tv'sinden Ulusal Kanalı'na kadar nasıl komploların türetildiğini gördük.
Yıldırım isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-18-2012, 15:59   #9
Kullanıcı Adı
_Ednâ_
Standart
ak partiye cemaatçi, cemaatede ak partici nazarıyla bakanlar yanılırlar,
dikkat çekense, bariz bir şekilde her iki tarafın birbirini desteklemesidir...
yargı cemaatin elinde demek buna en çok inanmak isteyenlerden biri olarak nedense bana çok ama çok komik geliyor
şunu açık bir şekilde dile getirmek istiyorumki, cemaat askeriyeye şu pozisyonda bile giremiyorlar, müsade edilmiyor...
diyelimki yargıya fazlasıyla hakim, emin olunsunki, cemaat akpartinin en yakınındaki insana asla ama asla ket vuracak bir davranışa cesaret edebilecek bir hakimiyeti kurduğunu söyliyemeyiz...
onlarca yazı okudum cemaat - akparti karşıtlığını güden, hepsi komik teorilerle dolu...

şuda çok barizki, ergenekon zihniyeti cemaat karşıtlarını (islamcı, radikal kesim) ve akpartinin cemaate verdiği destekten rahatsızlık duyanları çok fena kullanıyor...
_Ednâ_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-18-2012, 18:18   #10
Kullanıcı Adı
Yıldırım
Standart
Alıntı:
_duygu_ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
ak partiye cemaatçi, cemaatede ak partici nazarıyla bakanlar yanılırlar,
dikkat çekense, bariz bir şekilde her iki tarafın birbirini desteklemesidir...
yargı cemaatin elinde demek buna en çok inanmak isteyenlerden biri olarak nedense bana çok ama çok komik geliyor
şunu açık bir şekilde dile getirmek istiyorumki, cemaat askeriyeye şu pozisyonda bile giremiyorlar, müsade edilmiyor...
diyelimki yargıya fazlasıyla hakim, emin olunsunki, cemaat akpartinin en yakınındaki insana asla ama asla ket vuracak bir davranışa cesaret edebilecek bir hakimiyeti kurduğunu söyliyemeyiz...
onlarca yazı okudum cemaat - akparti karşıtlığını güden, hepsi komik teorilerle dolu...

şuda çok barizki, ergenekon zihniyeti cemaat karşıtlarını (islamcı, radikal kesim) ve akpartinin cemaate verdiği destekten rahatsızlık duyanları çok fena kullanıyor...
Duygu hanım zaten bütün bu çatışma seneryoları yargı cemaatin elinde hikayesi üzerine yazıldı.Birileride bu seneryolara aldandı.Birileride ya ak Parti karşıtlığından yada Cemaat karşıtlığından bu yazılan senaryolara inanmasalarda düşmanımın düşmanı benim dostumdur mantığı ile dillendirdi.
Bütün bu itibarsızlaştırma süreci esasen yargıya yapılmaktadır.Bunada herkes alet olmaktadır.Aslında kime hizmet ettiklerini göremiyorlar diyemeyeceğim çünkü içlerinden Cemaate ve Ak Parti'ye o kadar kin tutan insanlar varki Ergenekon gibi önemli davaları sekteye uğratabilecek bağımlı yargı anlayışını dillendirmekten kendilerini alıkoyamıyorlar.
Yıldırım isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi