AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-09-2013, 11:31   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Arrow Abdulaziz Tantik "İslamcılığı Derinlemesine Düşünmek…"

İslamcılığı derinlemesine düşünmeden onun üzerine kalem oynatmak önce İslamcılığa sonra da İslamcılığın müktesebatını oluşturan camiaya saygısızlık olur. Bir olgu olarak İslamcılığı elbette ki eleştirebilir ve üzerine bir projeksiyon tutabiliriz. Ancak bir kavram olarak İslamcılığı olgudan bağımsız olarak değerlendirme ve bu özelliği yüzünden sürekli yeni olgulara da açık olduğunun bilincini taşımak elzemdir.

İslamcılık üzerine başlayan tartışma verimli bir şekilde devam ediyor. Elbette ki her kişi kendi yaklaşım biçimini eksene alarak bu meseledeki yerini alacaktır. Böylece kimin nerede durduğu da aşikâr kılınır ve böylece bir netlik elde edilir. Yani İslamcılık tartışması aynı zamanda bir turnusol işlevi görecektir…

İslamcılık üzerine kalem oynatanların büyük bir kısmı kendi durdukları zaviyeden ve bulundukları zemin üzerinden bir İslamcılık okuması yaptıkları için hataya düşmeleri kaçınılmaz oluyor. İslamcılığı ele alırken bir yöntem inşa etmek ve aslında hangi yöntemle bu konuyu ele aldığını izah etmek önemli hale gelmektedir. Kimi mevcut uygulamalara gönderme yaparak eleştiriyi haklı kılıyor. Kimi İslamcılığın çıkış noktasını hesaba katarak eleştiriyor. Kimi de bazı uygulamalar ya da düşüncelerine atıf yaparak eleştiriyor. Savunanlar açısından durum bundan farklı değil! O yüzden kim neyi niçin ve neye göre söylediğini belirleyerek konuşursa onun haklı mı haksız mı olduğunu görme imkânımız doğar.

İslamcılığın oluşum aşamaları ile İslamcılığın tarihsel seyri arasındaki bağı ciddiye alma zorunluluğu var. İslamcılığın çıkış noktası itibarıyla sahip olduğu zemini eleştiriye tabi tutabiliriz. Ancak oluşum aşamaları ve tarihsel süreçte kazandığı ile Müslüman olmanın geçmişi ile bağını hesaba kattığımız zaman yeni bir durum ile karşı karşıya olduğumuz da kaçınılmaz bir gerçekliktir.

İslamcılığı değerlendirirken onu en temelde ne üzerine ikame ederek değerlendireceğiz. Yani İslamcılığı İslam dininden bağımsız bir değerlendirme imkânımız var mıdır? Eğer yoksa o zaman İslamcılığı elbette ki din ile bağını hesaba katarak yorumlamak kaçınılmaz olacaktır.

İslamcılık en temelde siyasi ve toplumsal rolünü İslam dini üzerine temellendirme zorunluluğunu hep hissetmiştir. Bu hissediş onu çıktığı zemini itibara alma ve ona olan bağlılığı ile de alakalı olmalıdır. O zaman İslamcılık temellerini İslam düşüncesinin dinamik yapısı üzerine kurmayı taahhüt ederek varlık sahasına çıkabilir ve meşruiyetini kazanabilir. Başka türlüsü ise İslamcılığın meşruiyet zemini berhava eder.

Elbette ki İslamcılık bir olgu olarak Müslümanlarla da ilişkili ve ilintilidir. Bu olgusal bağ onu mecburi olarak çağdaş kılmakta ve bugün yaşananlarla ilişkili bir tutumu içselleştirmesine neden olmaktadır. Böylece İslamcılık siyasi ve toplumsal değişimin dinamiklerini İslam düşüncesi bağlamında yeni bir yoruma tabi tutacak bir kapasiteyi de taşıma zorunluluğunu zımnında tutuyor. Böylece meydana gelecek yeni durumu İslam düşüncesinin temelleri bağlamında yeni bir yoruma kavuşturacaktır.

İslamcılığın hem din olarak İslam ve İslam düşüncesinin temellerine yaslanması ve hem de olgu olarak Müslümanların yaşam süreçlerine tanık, tabi ve yorumlayıcı olarak katılması onu zenginleştiren ve dinamik kılan bir süreçtir. İşte İslamcılık bu iki temel üzerine bina edilerek anlam kazanır ve bugünden sonrası içinde önemini sürdürecektir.

İslamcılığın bir itiraz olduğunu modern seküler bir dünyayı içselleştirmeye karşı olduğunu ve buna yönelik ciddi bir itirazı dillendirdiğini biliyoruz. Bu iddia ona bir özgüven ve aynı zamanda bir söylem inşa etme özelliği kazandırıyor. Böylece İslamcılığın mevcut yaşam formuna karşı alternatif bir yaşam formunu inşa edecek bir basirete sahip olabileceğini biliyoruz…

Alternatif yaşam formunu besleyecek olan ise ‘Sünnet’ kavramındaki billurlaşmadır. Sünnet çağının ve Müslümanların en büyük tanığı olan Hazreti Peygamber’in İslam ve İslam’ın hayata aktarılmasındaki rolünü işaret eder. Böylece tanıklığı olan bir yaşam formunun güncellenmesi ve doğru bir zeminde inşa edilebilmesi de sorumluluk olarak İslamcılığa düşmektedir. Çünkü çağımız insanı kendine yabancılaşarak bir ‘unutulmuşluk’ girdabında debeleniyor. Kan, gözyaşı, acı, zulüm ve her türlü sahtekârlık almış başını gidiyor. İnsanlar huzurlu değil, güven kaybolmuş, sevgi yerini kin ve nefrete bırakmış, çatışma uyumun yerini almış ve insanlar hadlerini aşarak küçük bir tanrıcık rolünü benimsemiş görünüyor. İşte bu kendini unutulmuşluğun girdabına terk etmiş ve yabancılaşmış insanlığa bir umut olarak yeniden bir ‘hatırlayış’ olma sorumluluğu İslamcılığı bir etki tepki hikâyesinin dışına çıkaracak ve bizzat bir dava ve umut haline gelecektir.

Bu anlamda İslamcılık üç şeye dikkat kesilmelidir: Bir, İslam’ı bir din olarak doğru bir şekilde öğrenmek, yani klasik metinlerle aşinalık kesbetmek ve İslam düşüncesinin temel dinamiklerini sahih bir şekilde öğrenme çabası içinde olmaktır. İki, batı düşüncesini ve batı kültürünü doğru bir şekilde öğrenmek ve onu birincil metinlerden okumaktır. Çünkü batı düşüncesi nesnel ve gerçeğe uygun öğrenilmediği zaman başka sorunlara sebep olmaktadır. Yani bir İslamcı batı düşüncesini kendi temel kaynaklarından öğrenmeli ve ona göre yorumlamada bulunmalıdır. Üçüncüsü ise, hem batı kültürünün oluşturduğu bugünü ve hem de Müslümanların içinde bulunduğu hali yine bir olgu düzleminde doğru bir şekilde öğrenmeli ve böylece herhangi bir art niyet ya da niyet okuması yapmadan nesnel bir zeminde meseleyi kavramalı ve ondan sonra yorumlamayı öne çıkarmalıdır.

Yani İslamcılık bir etki tepki hikâyesinden bağımsız sorumlu ve çağın müdriki bir kafa yapısı ile yeniden meseleyi ele almalı ve yaşananlar ile yaşatılmak istenenler arasındaki farkı ortaya koyarak yorumunu ve yolunu çizmelidir. Adalet ve hakkaniyet ölçülerini elden bırakmadan kin, nefret ve düşmanlık üzerinden bir yaklaşım geliştirmemeli, paylaşma, diğerkâmlık ve birliktelik çabasını öncelemelidir…

İşte İslamcılık bu üç meselede doğru işler yaparak mevcut durumu yeniden bir yoruma tabi kılabilir ve insanlığın içinde debelendiği bu zulüm ve cehalet karanlığından kurtarma umudu haline gelebilir. İslamcılık salt Müslümanları değil bütün bir insanlığın sorumluluğunu üstlenecek bir geniş ufka sahip olmak zorundadır. Çünkü ‘bir insanı dirilten bütün bir insanlığı diriltmiş olur’ diyen bir Din’in müntesibiyiz…

Abdulaziz Tantik / Timeturk / 04 Eylül 2012 Salı

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
abdülaziz tantik, akpartiforum, ali bulaç, ertuğrul özgül, islamcılık, islamcılık tartışmaları, mümtaz'er türköne, ömer lekesiz


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi