02-26-2014, 05:15 | #1 |
Ufuk Ulutaş - Alo, Sesim Geliyor mu?
Ufuk Ulutaş
Alo, sesim geliyor mu? Dün "paralel yapının" dinlediği 7.000 kişilik liste yayımlandı ama kimse şaşırmadı. Önce 7 Şubat ardından 17 Aralık'ın açıkça ortaya koyduğu paralel yapının pervasızlığı artık kanıksanacak noktaya geldi. Millet artık şaşırmıyor, acıyor, kızıyor, paralel yapı temizlensin istiyor. Dinlenenler listesini kişiler üzerinden değerlendirmek bizi bir yere götürmüyor. Listede MİT Müsteşarı Hakan Fidan da var Mehmet X şahsı da, Ali Bayramoğlu da var Ertuğrul Özkök de... Başbakan'ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan da var kaçak Turan Çömez de... Siyasetçilerden, gazetecilere, STK'lara ve akademisyenlere hatta sıradan vatandaşa kadar herkesi dinlemişler. Hatta eksik olmasınlar (!) beni bile dinlemişler. Sorulması gereken ilk soru: "Bu kadar farklı kesimden binlerce insanı neden dinlediler?" Dinlemeye dayanak teşkil eden bir örgüt uydurmuşlar, adını da "Selam" koymuşlar. Konuşmasına "Selamun aleykum" diye başlayanı da "Selam millet!" diye başlayanı da örgütçü yapmışlar. Listedeki bu çeşitlilik gündemin tek olmadığına işaret ediyor. Farklı kesimler, farklı gündemlerle dinlenmiş. Bilgiler depolanmış. "Selam" yanlış seçim Örgüt için barış ve esenlik anlamına gelen "Selam" ismini seçmeleri de ironik olmuş. Bu millete "selam örgütü" derseniz, size "ve aleykum selam" der. Büyük ihtimalle yine bir İrancılık bağlamına sokma çabasıyla karşı karşıyayız. Şeytana akıl vermek gibi olmasın da ismini Şalom falan koysaydılar daha etkili olabilirlerdi. Malûm paralel yapıyı hariç tutarsak İsrail'e karşı bir antipati söz konusu Türkiye'de. Bir başka soru, dinleme yoluyla toplanan bilgilerin kimlerle paylaşıldığıdır. Ben, 17 Aralık sürecinin köklerinin 7 Şubat'ta aranmasını doğru bulmuyorum. Süreci en azından 28 Şubat'a kadar götürebiliriz. Taa o günlerden bugünlere kadar paralel yapının sadece kendi menfaati için çalışmadığı ortada. Hâl böyleyken toplanan bilgilerin hangi istihbarat örgütlerinin mutfağına servis edildiği de büyük önem arz ediyor. Suriye'ye giden yardım TIR’larının durdurulması veya yurt dışında "Ermeni lobisi" gibi Türkiye'yi kötüleyen faaliyetler içine girilmesi ne kadar Türkiye sınırları içerisine hapsedilebilirse, tarihin bu en büyük dinleme skandalı da o kadar yerele hapsedilebilir. Devlet ihlâllere dur demeli Cumhurbaşkanı'nı, Başbakan'ı, bakanları, MİT Müsteşarı'nı kısacası kafasına göre herkesi dinleyen bir yapıyla karşı karşıyayız. Bu hukuksuzluğun iki yönü var: Birincisi, kişilerin muhtelif hak ve hukuklarının ihlâl edilmesi, ikincisi ve daha büyük resim ise devletin güvenliğinin ihlâl edilmesi. Her ikisi de ayrı ayrı ele alınması gereken suçlar. Bu noktada kişiler kendi haklarına, devlet ise hem kendi hem de vatandaşlarının haklarına sahip çıkmalı. Durdurulan TIR'lardan yurt dışında yürütülen karalama kampanyalarına, içi oyulan devletten halk üzerindeki psikolojik harekâtlara, karakter suikastlarından seçim öncesi siyasi mühendislik çabalarına, hukuk ihlâllerinden espiyonaj faaliyetlerine kadar geniş yelpazede çalışan bir paralel yapı var. Nereye el atsanız paralel yapılanmanın çıktığı Türkiye'de artık "dinleyenler" susmalı, hukuk konuşmalı. Kaynak Akşam 24.02.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|