05-23-2014, 16:27 | #1 |
Ali Nur Kutlu - Nefretin Matematiği, İktidar Olmanın Zorluğu
Ali Nur Kutlu - Nefretin matematiği iktidar olmanın zorluğu
Bir yıldır akla zarar bir nefret patlaması yaşıyoruz. Gezi olaylarıyla ilk kez karşılaştığımız bu nefret, Cemaat tartışmasında ve son olarak Soma olaylarında yine karşımıza çıktı. Bu yakıp, yıkmaya, yok etmeye ve şiddete eğilimli nefretin matematiğini anlamamız lazım. Bu nefret nasıl oluştu, nasıl oluşuyor, bileşenleri nedir, çarpanları, artıları, eksileri nedir bulmamız lazım. Bir insan nasıl olur da her şeyden nefret edebilir? Her şeyden nefret eden biri nasıl toplumun bir parçası olabilir? Birlikte nasıl yaşayacağız. Gezi olaylarında görmüşsünüzdür, olimpiyatların Türkiye'de yapılma ihtimaline dahi küfür ettiler. Oylama gecesi de Cemaat yazarlarının neler yazdığını şaşkınlıkla okuduk. Bir nefret nasıl olur da herkesi ve her şeyi sarabilir? Başbakan Erdoğan üzerine yoğunlaşan nefretin asıl kaynağının da Erdoğan olduğunu düşüneneler yanılıyor. Cumhurbaşkanı Gül ve Bülent Arınç, Gezi ve Cemaat olaylarında bir ara onları eleştirince Erdoğan'dan aşağı kalmayan hakarete uğradılar. Kendinden olmayan, kendi gibi düşünmeyen herkesten nefret eden bir kesim var bu ülkede. Gezi olaylarında etrafı yakıp yıkan kesimi aşağı yukarı anlamıştık. Çiçekleri, durakları, belediye otobüslerini yani halkın kullandığı her şeyi yok etmek isteyen kesim, radikal solcu Aleviler, yasa dışı sol örgütler ve DHKPC gibi karanlık mihraklardı. Cemaat tartışmalarında ise aynı nefretin sadece sokakta şiddete dönüşmemiş hâlini gördük. Cemaat üyeleri de neredeyse kendinden olmayan herkesi nefretle dışladı, mahkûm etti. Aslında her iki kesimin nefret matematiği aynı. Şimdi Soma olaylarında yine gördük ki sokakları yakıp yıkan nefret ekibi yeniden ortaya çıktı. Nasıl yaptılarsa Soma faciasından hükümeti sorumlu tutacak bir yol buldular ve yine nefretle her şeye saldırdılar. Tüm olaylarda tepki gösteren insanların ortak özelliği, şiddet eğilimli, karşısındaki dinlemeyen bir nefret patlaması göstermesi sanırım. Kanaatimce ortak nefretin formülü şöyle olabilir: Kendi gibi düşünmeyen herkes ötekidir (+) Öteki olan herkes ya kendine benzemeli ya da yok edilmelidir (+) Meşru yollarla üstün gelinemeyen ötekinin yok olması ya da zarar görmesi için her yol mubahtır (+) Başbakan Erdoğan ve onu destekleyen herkes ötekidir (+) Ülke batsa da, Erdoğan ve ekibinin gitmesi için her şey yapılabilir (+) Karşındakini dinlemeye ve anlamaya gerek yok, her söylediği yalandır (=) MÜZMİN NEFRET. Bu konuda karşımızdaki insanları analiz ettiğimiz gibi onları anlamak için bir çaba göstermek zorundayız. Bu insanlar azınlık da olsa bu ülkenin bir vatandaşı ve birlikte yaşıyoruz. İktidar aklı birey aklından büyüktür ve güçlüdür. İktidar olmak, ülkenin asli unsuru olmak, kendinden olmayanları dışlamayı değil içselleştirmeyi zorunlu kılar. Başbakan Erdoğan'da odaklanan nefretin sebebini anlamak zor değil. 9 Seçim yapıp dokuzunda da eze eze yenerseniz ve yendiğiniz insanları sokağa çıkamayacak şekilde rezil ederseniz sonunda nefret patlaması olması normaldir. Bileğini bükemediği bir yiğide yapılacak tek şey sisli bir havada pusu kurmak, arkadan hançerlemek ya da çelme takmaktır. İşin onlar açısından çıldırtan tarafı tüm bunları yaptıkları hâlde yine de Erdoğan'ı deviremediler. Yine de büyüklük bu insanları bir kez daha ezmek değil, nefretini yönelttiğinde onu yumuşatıp eritecek mekanizmalar kurmaktır. Onları anlamak için konuşma zeminleri oluşturmak zorundayız. Twitter herkesin psikolojini ve iletişimini bozan bir araç, kesinlikle bir diyalog ortamı yaratmıyor. Televizyonlardaki açık oturumlar şov yapma yerine dönüştüğü için kimse karşısındaki anlamaya uğraşmıyor, yenmek için uğraşıyor. Kürt sorununun çözümünde başarıyla uygulanan 'Âkil Adamlar' projesi yeniden devreye sokulabilir. Toplumsal uzlaşı, bir arada yaşamak ve ülke huzuru için Âkil Adamlar yeniden görev almalılar. Bu heyete; Geziciler, Cemaatçiler, solcular, Aleviler; hükümetten, devletten, sistemden rahatsız olan kim varsa dâhil olmalı. Ne isterse söylemeli, talep etmeli ve derdini anlatmalı. Tek şart şiddete başvurmamalı ve nefret söyleminden vazgeçmelidir. Buradan bir sonuç alınmayacağını düşünmek peşin hükümlülük olur. Âkil Adamlar heyetine girmeyen, orada konuşmayanlar en azından çözüm değil şiddet yanlısı olarak toplumda daha da yalnızlaşacaktır. Öfke ve nefretin bir matematiği vardır; onu anlamadan soruyu ve sorunu çözemeyiz. İktidar olmak zordur; ama orada kalmak daha da zordur. Bazen durup düşünmek ve sonra gönül almak iktidarın büyüklüğündendir. Kaynak Yeni Şafak 18.05.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|