07-22-2014, 14:20 | #1 |
Gülay Göktürk - Kimin Nezdinde İtibar?
Gülay Göktürk
Kimin nezdinde itibar? Şu günlerde hangi televizyona çıksalar papağan gibi aynı şeyi tekrarlıyorlar: Erdoğan’ın yanlış politikaları yüzünden Türkiye, Ortadoğu’daki bütün itibarını kaybetmiş. Herkesle arayı bozmuş. O yüzden de işte şimdi Gazze’de ateşkes sağlanması konusunda hiçbir şey yapamıyormuş; Filistin konusunda hamasi nutuklar atmak dışında eli kolu bağlı oturuyormuş. Hatta yardım etmek bir yana, izlediği yanlış Suriye ve Mısır politikaları yüzünden Gazze’de olup bitenlerden sorumluluğu olduğu bile söylenebilirmiş. Ağızlarına sakız ettikleri ve sanki zekice bir açık yakalamış gibi hep birlikte çiğneyip durdukları son argüman bu. Şimdi biz bu iddiayı neresinden tutalım? Ortadoğu’da “kaybedilen itibardan” başlayalım isterseniz. Doğrudur, şu anda Erdoğan’ın ya da AK Parti iktidarının; Sisi, Esed ya da Netanyahu nezdinde bir “itibarı” yok. Şükürler olsun ki yok... Peki ama Mısır’ın başına Sisi geldi diye Mısır’ın halkı buharlaştı mı? Mısır’da demokrasiyi destekleyen, Müslüman Kardeşler’i destekleyen on milyonlar yok mu oldu? Suriye’de hâlâ Esed zulmünü yaşayan milyonlar nezdinde itibarlı olan kim? Erdoğan, Netanyahu nezdinde itibarlı olmayabilir ama Gazze’de, dünyanın dört bir yanına yayılmış olan Filistinliler nezdinde itibarı inanılmaz. Türkiye Ortadoğu’da itibarını kaybetti deyip duranlar, itibarı ve gücü sadece yönetici klikler düzeyinde aradıkları için bulamıyorlar. Oysa geleceğin Ortadoğu’sunda rol oynayacak olan, bugünkü despot yönetimlerin nezdinde itibarlı olanlar değil, Ortadoğu’nun adalet isteyen halkları nezdinde itibarlı olanlar olabilir ancak. Ve bu özellikle Filistin meselesinde doğru. Dar siyasetin kilitlendiği nokta Çünkü Filistin meselesi, dar anlamda siyasetin tam olarak kilitlendiği bir nokta. Hiçbir arabulucunun hükmünün geçmediği; hiçbir diplomasi hamlesinin işlemediği bir İsrail siyaseti ile karşı karşıyayız. Yıllardır Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu kararlarını bile dinlemeyen, Obama’yı parmağında oynatan İsrail, Mısır’ın ya da Türkiye’nin hatırına tarihî davasından vaz mı geçecek? Zaten asla vazgeçmiyor. Dünyayla alay eder gibi, bütün o göstermelik ateşkesleri dele dele, topraklarını genişlete genişlete, Filistinliler’i öldüre öldüre hedefine ulaşmaya çalışıyor. O zaman, başka bir şey yapmak lazım. Siyaseti, yönetici klikleri “ikna” çabası olmaktan çıkarıp, geniş kitleleri siyasete katmak; çok daha geniş, tarihî perspektifli farklı bir siyasi yol haritası çizmek lazım. Ortadoğu halklarından İsrail işbirlikçisi hükümetlerine; İsrail’in içinden kendi yönetimine, ABD’nin demokrat kamuoyundan ABD dış politikasını İsrail’in çıkarlarına ipotek eden yönetimlere ve genel olarak dünyanın bütün barışçı halklarından İsrail’in Siyonist yöneticilerine doğru esen güçlü bir rüzgâr yaratmak; dünyanın vicdanını ayaklandırmak lazım. Güç dengeleri değişmedikçe Belki hatırlıyorsunuzdur, bugün Erdoğan’a yöneltilen suçlama 2012 Kasım’daki Gazze katliamı sırasında da bol bol dile getirilmişti. O günlerde de “İşte öyle sert çıkışlar yaparsan, böyle devre dışı kalırsın; Mursi de seni sollayıp arabuluculuk rolünü kapar” tarzı yorumlar almış yürümüştü. Sonra ne oldu? Ateşkes yapıldı ama İsrail’in saldırıları durmadı. Çünkü statüko değişmedi. Erdoğan, işgalciye “işgalci”, katile “katil” demekten geri durarak bugün Gazze’de arabuluculuk yapabilirdi belki. Ama o bunu seçmedi. Onun Davos’tan bu yana seçtiği yol, Filistin meselesinin bugün sıkışıp kaldığı dar alanda manevralar yaparak güç toplamaya çalışmak değil; ilkeli ve ahlâki bir politik çizgi izlemek, Ortadoğu halklarının özlediği dobra ve cesur ses olmak ve böylece Filistin meselesinin gerçek çözümünü mümkün kılacak olan yeni dünya düzeninin temellerini atmaya çalışmak... Erdoğan önümüzde uzanan yılların, bugün Filistin sorununu çözülemez hâle getiren güç dengelerinde değişim olmadıkça çözülemeyeceğini görüyor ve o yüzden de aldatmaca ateşkeslerde arabuluculuk rolü oynamak uğruna ilkesel tavır almaktan geri durmak yerine; geleceğin güç dengeleri içinde kendine bir rol biçiyor ve o rolü şimdiden oynamaya başlıyor. Ama dış politika kavrayışları kısa vadeli güç dengelerinde “doğru ata oynama”nın bir adım ötesine geçemeyenlerin bu politikayı kavramaları mümkün değil elbette. Kaynak Bugün 22.07.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|