![]() |
#1 |
![]() Yalçın Çetinkaya
![]() Davutoğlu'nun restorasyonları Türkiye, köklü tarihi ve tecrübesiyle büyük bir ülkedir ve her zaman büyük düşünen, vizyon sahibi ve bu vizyonu gerçekleştirebilecek devlet adamları tarafından yönetilmek zorundadır. Böyle köklü tarih ve tecrübeye sahip ülkeler, bu tür devlet adamları tarafından yönetilmezlerse, gelecekleri açısından umutsuzluğa kapılmak gerekir. Bu tür ülkeler, okyanusta yol alan dev transatlantikler gibidir ve üst düzey bilgi ve tecrübeye sahip kaptanlar tarafından kullanılmaya ihtiyaç duyarlar. Kifayetsiz ve muhteris kaptanlar ve onun kifayetsizliği ve muhterisliğinin farkında olamayan ya da farkında olduğu hâlde sırf kendi durumunu muhafaza etmek için kaptanı sürekli öven transatlantik personeli maazallah koca gemiyi dalgasız denizde bile bir buz dağına toslatıp batırır. Türkiye, dünyanın en büyük transatlantiklerinden biri gibi düşünülebilir ve iyi kaptanlara mecburdur. Siyasi tarihimizi dikkatlice okuduğumuzda yönetici zaaflarının koskoca ülkeyi nerelere getirdiğini görebiliriz. Son oniki yıldır AK Parti döneminde bu dev Türkiye gemisi, maharetli kaptanın yönetiminde, sıkıştırıldığı sığ sularda yüzmekten kurtulup okyanuslara açılıyor. Önemli olan, bu fırtınalı okyanusta dev gemiyi güvenle ve istikrarlı bir şekilde yüzdürebilmektir. Çünkü iyi kaptan fırtınalı denizde belli olur. Tayyib Bey bu dev transatlantiği okyanuslara çıkarmış ve yeni bir rota belirlemiştir, gemiyi bundan sonra yüzdürmek görevi artık Ahmed Davutoğlu'ndadır. Ahmed Davutoğlu, yüksek idealler peşinde koşmayı seven ama bu koşuyu da gerçekçilik zemini üzerinde yapan bir 'düşünür siyasetçi' profilidir ve bu profil, cumhuriyet tarihi boyunca 'yeni' bir siyasetçi kimliği olarak yükselmektedir. Türkiye'nin yeni başbakanı olarak sayın Davutoğlu'nun, AK Parti felsefesinden mülhem idealize ettiği ve kongrede anlattığı dokuz restorasyon, yeni Türkiye'nin üzerine oturacağı dokuz önemli sütundur ve bu dokuz restorasyonu gerçekleştirmesi durumunda hem kendi başbakanlığını pekiştirecek hem yeni Türkiye'nin oluşumunu mümkün hâle getirecek ve daha da önemlisi onu bir 'lider'e dönüştürecektir. Ancak bu restorasyonların kolay gerçekleştirilemeyeceği kabul edilmelidir. Restorasyon, yıkılmaya yüz tutan eski ama önemli bir yapıyı elden geçirerek ve onun aslını muhafaza ederek yenilemek demektir. Davutoğlu bu eski binayı önemsemektedir. Önemsemelidir çünkü bu eski bina, Selçuklular ve Osmanlı'nın sahib olduğu, özellikle Osmanlı'yı büyük devlet yapan değerlerin varolduğu ve toplumsal hâfızaya kazınmış unutulmaz hatıralarla dolu bir eski binadır, Yeni Türkiye'nin de bu eski binaya ve bu binayı vâreden değerlere ihtiyacı vardır. Restorasyon önemli ve gereklidir. Ancak bazı restorasyonlar, bir binayı yeniden inşâ etmekten daha zordur. Sıfırdan yeni bir inşaat yapacağınız zaman bunu iyikötü projelendirir ve bir müteahhite teslim edip koca binayı dikersiniz. Ama restorasyon böyle değildir. Meselâ yüzyıllar önce yapılmış bir Mimar Sinan eserini restore etmeye kalktığınızda, restore edilecek bu yapıya, Sinan kadar olmasa bile yine de hassasiyet göstermeniz gerekir. Sinan'ın yanınızda olması mümkün değildir ama bu restorasyonda Sinan'ın o müthiş yaratıcı mimarî tarzını korumaya gayret eden ve Sinan'ı yanında hissedebilen iyi bir mimara ihtiyaç vardır. Eğer böyle bir mimar yoksa ve siz de bunu ucuz fiyat verip ihaleyi alan sıradan bir müteahhide verirseniz, kaş yapayım derken göz çıkarır, o güzelim eserdeki mimarî incelikleri yok edebilirsiniz. Nitekim restore edilmeye kalkılan önemli Osmanlı eserlerinden bazıları bu âkıbete uğramıştır. Bu bakımdan, restorasyon yeni bir inşaattan daha zordur ve kalifiye insanlara ihtiyaç vardır. Mimarbaşından amelesine, restorasyonu yapacak kişilerde ilim, irfan, tecrübe, hassasiyet, dikkat ve rikkat çok önemlidir. Dolayısıyla sayın Davutoğlu'nun, özellikle ahlâk, adalet, kültür-medeniyet ve ekonomi başta olmak üzere bu önemli değerlerin restorasyon plânını kimlerle, hangi kadrolarla gerçekleştireceği önemli bir husustur. Ayrıca ahlâk ve kültür-medeniyet restorasyonları kanunlarla değil bireyden başlanarak gerçekleştirilecek restorasyonlardır. Ülkemizde sayın Davutoğlu'nun restorasyon projesine katkı sağlayacak donanıma sahip insanlar elbette mevcuddur. Kıyıda köşede kalmış bu ilim ve irfan sahipleri, bence medhiyeler yazan ve kendini bu yolla tanıtıp makam-mevki sahibi olan kifayetsizlerden daha faydalı işler yapabilir. Emaneti ehline vererek işe başlamak bana en doğru yol gibi geliyor çünkü emanet ehline verildikçe buna bağlı olarak adaletin de tecelli edeceğine inanıyorum. Adalet bu ülkenin en önemli ihtiyacıdır. Sayın Davutoğlu'nun dokuz hedefi ve bu hedeflerini analiz etmedeki yetkinliği, onun 'devlet adamlığı kalitesi'nin ve vizyonunun da açık bir göstergesidir, bundan yana tereddüdüm yok. Ama okumuş yazmış bir Türkiye sevdalısı olarak doğrusu bu restorasyonların hangi kadrolar tarafından yapılacağını merak etme hakkım var diye düşünüyorum. Meselâ, medeniyet oluşturmak bireyden başlamaktadır ve bir medeniyet tesis edecek incelik ve zarafette bireyler yetiştirememişken, kültür ve medeniyet restorasyonunun nasıl yapılacağı sorusu önemlidir. Bilgi ve tecrübesiyle üst düzey bir siyasetçi olan sayın Davutoğlu'nun, restorasyon plânının uygulanmasını zorlaştıracak saydığım sebebleri en az benim kadar bildiğini biliyorum ve yirmibeş yıldır tanıdığım Davutoğlu'nun ilk olarak bu sorunu halledeceğinden şüphem yok. Tayyib Bey'in oniki yılda AK Parti'ye çok hassas bir akord çektiğini ve sayın Davutoğlu'nun, Tayyib bey tarafından akord edilmiş bu enstrümanı daha kolay icrâ edeceğini düşünüyorum. Tayyib bey siyasetten el-etek çekmiş değildir, bambaşka bir cumhurbaşkanı profiliyle işin başındadır. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Receb Tayyib Erdoğan ve başbakan Ahmed Davutoğlu arasındaki âheng, değerlerin restorasyonunu ve bunun tabii sonucu olarak 'Yeni Türkiye'yi mümkün hâle getirecektir. İnsanî değerlerin hızla tükendiği, suç oranının yükseldiği, manevî değerlerin terkedildiği, insan haklarının ihlâl edildiği, insanların birbirine olan güveninin azaldığı, makam ve mevki suistimallerinin arttığı ülkemizde 'insan'ı yeniden ele alıp restore etmek, tasarlanan bütün diğer restorasyonları kolaylaştıracaktır. Ayrıca 'Yeni Türkiye' için gerekli olan her şeyin Selçuklu ve Osmanlı tecrübesini muhtevî 'Eski'de mevcud olduğunu düşünüyorum. Kaynak Yeni Şafak 31.08.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Teşekkürler,Faydalı Bir Paylaşım Olmuş.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|