AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[Cihannur]

İbrahim Tenekeci



Allah mahcup etmesin

Milletin istikbalini ve memleketin istiklâlini yakından ilgilendiren bir seçimi daha geride bıraktık.

Bizi seven ile kullanan insanları birbirinden iyi ayırmamız gerekiyor. 1 Kasım günü, milletimiz tam mânâsıyla bunu yapmıştır.

İlk yazmamız gereken: Şehid Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı kimler uğurladıysa milletimiz o topluluğun yolunu açmıştır.

Son yıllarda hiç olmadığı kadar algı operasyonlarına ve toplum mühendisliğine maruz kaldık. Devamında iç savaş çığırtkanlığına şahitlik ettik. Evet, algı: Terör örgütüne yakın duran bir gazete, 'silahların gölgesinde seçim' başlığıyla haber yapmış. Haberin içinde, polisleri gösteren büyükçe bir fotoğraf kullanmışlar. Oysa gerçeğin başka türlü olduğunu biliyoruz.

İki seçim arasında beş aylık sancılı bir süreç yaşadık. Şehidler, acı kayıplar, şaşırtıcı gelişmeler, olmayacak ittifaklar ve iltifatlar. Açık amaç, milleti yıldırmaktı. Mesela bu dönemde milliyetçi partinin hiçbir millî hamlesini göremedik. Aklımızda tek kalan, cumhurbaşkanlığına yürüme tehdidi oldu. Yine, 'barış' diyenlerin gizli ajandası bulunduğunu gördük. Çift dilli bir siyaset takip ettiler.

Siyasi rekabet olur, olmalıdır. Fakat milletçe siyasi husumete ve hasede şahitlik ettik. Hemen ekleyelim: Haset, 'bir kimsenin elindeki nimetin / imkânın yok olmasını arzu etmek' anlamına geliyor. 'Hasede götüren sebepler' başlığı altında şu maddeler / durumlar sıralanıyor: Kin ve düşmanlık, büyük ve güçlü görünmeye çalışmak, kibir, kendini beğenme, maksada ulaşamama korkusu, liderlik ve makam sevgisi, nefsin çirkinliği.

Yazmıştık, tekrar yazalım: Hiç kimsenin kafası milletten daha fazla çalışmaz. Ne senin, ne benim.

Bugün kutuplaşmadan şikâyetçi olanların sabıka kaydını millî hafıza iyi bilir. Asla unutmaz. 'İrticayla mücadele' başlığı altında, mütedeyyin insanları birinci tehlike olarak gören, gösteren kimlerdi? Ana gövdeyi saf dışı bırakmak isteyenler? Millete rağmen halkçılık yapanlar? Nihayetinde, öz yurdunda garip olanlar galip olmuştur. Bu ifadeyi yanlış anlayan çıkabilir, çıkmasın. Seçimlerin kazananı millettir. Uzak diyarlardaki sevinç gösterilerini de dikkate alırsak, İslâm milleti.

Sonuçların belli olmasının ardından, 'onlara rahat yok' diye başlayan cümleler okuduk, sözler duyduk. 'Onlar.' İşte kutuplaştırma budur.

Bazıları da iç savaş isteklerini saklayamadılar. Bu kimseler, milletin iradesine razı olmayıp seçim sonuçlarına batı dünyasıyla birlikte üzülenlerdir. Ne kadar yerli ve millî olduklarını belirtmemize gerek var mı?

Böyle hayalleri olanlar için küçük bir hatırlatma yapalım: Bu kıymetli millet, Birinci Dünya Savaşı'nda tarihinin en ağır yıkımını yaşamıştır. Korkunç düşmanlara, inanılmaz kayıplara ve yorucu bir yokluğa rağmen, iki milyona yakın mehmetçiği ayaktadır, savaşacak durumdadır. Üstelik Mondros Mütarekesi günlerinde. O yıllara nazaran bir de bugünkü kaynakları ve nüfusumuzu düşünün. Sonra da o boş hayallerinizi unutun.

Şimdi yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Seçim sonuçlarını piyasalar üzerinden değerlendirmek, sadece istikrardan bahsetmek yanlı ve yanlış olur. Fikriyatı geri plâna atar.

Bu sonuçlar, Anadolu insanının büyük ölçüde hissiyat ve hassasiyet birliğine vardığını gösterir. Zalimlerin karşısında, mazlumların yanında durduğunu ispatlar.

Kendi adıma, Nurettin Topçu'nun devlet anlayışını benimsiyorum: 'Otoriter ve adil.' Otorite kavramına hemen takılmayalım. Dirayet, salâhiyet ve kudret anlamına geliyor. Güncellersek; terör örgütüne yapılan operasyonların millet katında karşılık bulması. Adaletin tecelli etmesi, insanların teselli olması. Vatanı kurtarmak ile vatandaşı kurtarmak aslında aynı şeydir. Nihayet bu hakikatin farkına varılmıştır.

Ak Parti'nin oylarıyla beraber mesuliyeti de artmıştır. Emanet bir hayli ağırlaşmıştır. Biz, son olarak şu temennide bulunalım: Seçim sonuçları millete ve ümmete hayırlı olsun. Allah mahçup etmesin.

Kaynak

Yeni Şafak 04.11.2015