07-17-2007, 15:00 | #1 |
Ak Şemsettin HZ
Fatih'in hocasi,devrinin önde gelen seyhlerinden,Istanbul kusatmasinin en sikintili anlarinda
Hükümdar ve ordusuna maddi ve manevi destekleriyle taninan Aksemseddin'in asil adi Semseddin Muhammed'dir.Halk arasinda "Ak Seyh" olarak taninan Aksemseddin ,792(1390) yilinda Sam'da dogdu. Ulema ve seyhlerden maydana gelen nesebi , H.z. Ebubekir'(r.a.) kadar uzanir . 7 yasina kadar ailesi ile birlikte Anadolu'ya gelerek Amasya'da yerlestiler. Burada hafizligini tamamlayip devrinin önde gelen ilim merkezlerinden olan Amasya medreselerinde kuvvetli bir egitim gördü .Din ilimleri yaninda tip ilmini de elde etti . "Tabib-i ebdân"oldu . Osmancik medresesinde müderrislige basladi . 25 yaslarinda "ilm-i bâtin lezzeti dimagligindan gitmedigi için " bir seyh arayarak sonunda Haci Bayram Veli"ye intisap etti . Siki bir ziyaret ve mücahede içinde geçen kisa bir seyr-i sülûk devresinden sonra seyhinin açik takdirleriyle hilafet aldi . Ankara Hacibayram Camii bodrumunda Helen mevcut olan halvet hücresinde geçirdigi bu manevi tekâmül devresi onun "Tabib-i ervâh" ruhlarin tabibi) olmasiyla neticelenmis , böylece dini ilimleri(ilm-i seriat ), tip,tasavvuf ve tarikat ilmini (ilm-imarifet) de elde etmistir. Ak Seyh artik zü'l-cenâheyn'dir .Tabib-i ebdânliginin yaninda tabib-i ervah'dir . Seyhinden ayrildiktan sonra daima kalabaliktan , söhretten kaçan Ak Seyh önce Beypazari'nda oturdu. Burada etrafina toplanan kalabaliktan uzaklasmak için Çorum-Iskilip civarindaki Kösedag'indaki Evlek köyüne çekildi. Bir süre sonra bir mescit ve bir degirmen insa ettirdigi Göynük'e yerlesti. Artik burasi onun ikinci ve asli vatani olacakti . Seyhi Haci Bayram'in vefatindan sora yerine irsat makamina geçti (833/1429-30). Ak Seyh''in Fâtih'le münasebeti Haci Bayram'in 2. Murad'la münasebetleri zamaninda baslamistir.Rivayete göre Istanbul'un kendisine müyesser olmasini arzu eden ve Haci Bayram'dan bu hususta yardim talep eden Padisah'a Haci Bayram Veli , müridi Aksemseddin ile(rivayete göre) besik teki Fâtih'i göstererek : "Bu nasib bizim köse ile senin mahdumundur" demek suretiyle fetih müjdesinin iki kutlu erini keramet göstererek açiklamistir. Bu kader birliginin, seyh-mürid iliskisinin ne zaman basladigi bilinmemekle beraber Ak Seyh, tahta geçtikten sonra iki defâ Fâtih'in yanina , Edirne'ye gitmis, ilkinde kazasker Çandarlioglu Süleyman Çelebi'yi , ikincisinde ise Fâtih'in kizlarindan birini tedavi ederek iyilestirmistir Fâtih Istanbul muhasarasi için ordusuyla Edirne'den yola çikinca Aksemseddin, Akbiyik Sultan ve devrin diger taninmis seyhleri müridleriyle ona katildi. Bu mâna erleri arasinda Aksemseddin'in bulunmasi gerek Fâtih, in , gerekse ordunun maneviyati üzerinde çok etkili olmustur. Uzayan kusatmanin en sikintili anlarinda zaferin yakin oldugu müjdesiyle sabredip gayret göstermesi için Fâtih'e yazdigi mektuplar birer fetihname kabul edilecek vasiflardir. Ak Seyh'i Fâtih'in gözünde oldugu kadar asirlardan bugüne yücelten Peygamber müjdesi ve duasina nail en büyük hocasi olusu kadar., Ayasofya'da kilinan ilk fetih Cuma'sinda hutbeyi okumasi ve Eyüp Sultan'in kabrini kesfederek Fâtih in torunlarina müebbet bir fetih hediyesi ikram etmesi olmustur. Fetihten hemen sonra kiliseden çevrilen Zeyrek Camii'nde oturarak orayi medrese halinde kullanmasi , ilim tarihinin mezara kadar devam eden bir uzun yol oldugunun bilinciyle hareket ettiginin göstergesi olmustur. Nihayet Fâtih tac ve tahti terk ederek Seyh'e teslim olma arzusunu savusturmak ,onu kendi nefsi yerine ümmete hizmet etmeye yöneltmek için sessiz sedasiz Istanbul'dan kaybolmus,Gelibolu üzerinden Göynük'e geri dönüs... Sultan'in , arkasindan gönlünü almak için gönderdigi hediyeleri reddettigi gibi , Göynük'te yaptirmak istedigi cami ve tekkeyi de kabul etmeyerek sadece halkin istifadesi için bir çesmeye razi olus... O artik vatan-i sânisinde asli vazifesiyle mesguldür .Tipki Fâtih'i de asil vazifesiyle basbasa biraktigi gibi... Talebeler, halifeler yetistirir. Kendisinden sonra nöbeti devralmalari için. 863 Rebiülahiri (Subat 1459) Aksemseddin'in ebedi hayata dogusudur. Göynük'te halen mamur olan türbesi vefatindan 5 yil sonra yapilmistir. Ahsap sandukasinin üzerine hakkedilmis yazi da ogullarindan iyi bir hattat olan Mehmed Sadullah'a ait tir. 7 oglundan Hamdullah Hamdi hey'et , nücum ve musiki dallarinda ileri derecede bilgi sahibi olup ayni zamanda devrin önde gelen sairlerindendir. Iyi bir hekim oldugu anlasilan Aksemseddin, tip tarihinde mikrop fikrini ilk kz ortaya atmis ve hastaliklarin bu yolla bulastigini belirtmistir. Hem de bu alanda eksik bilgiler veren Faracastor adli bir Italyan hekiminden 100 yil önce. Aksemseddin'in önemli eserleri sunlardir. Risaletü'n -Nûriye : Haci Bayram ve dervislerini savunmak amaciyla yazilmis olup "tâife-i nûriyye"diye andigi sûfilerin özelliklerini, bu arada tasavvuf âdabini anlatir. Def u Metâinu's Sûfiyye : Hall-i Mütilât adiylada anilan bu eserde Muhyiddin Arabi gibi bazi tasavvuflarin küfürle itham edilmeleri üzerine Kuseyri, Gazâli gibi alimlerden sözleriyle onlarin sözleri arasinda bir fark bulunmadigini gösteren nakillerle ithamlari redde çalismaktadir. Makâmât-i Evliya : Mürsit kimdir, makami velayet nedir ? Gibi konulari isleyen tasavvufi bir eserdir. Maddetü'l- Hayat : Tibba ait bir eserdir.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
02-16-2008, 19:20 | #2 |
Ak Şemsettin HZ
|
|
02-16-2008, 19:21 | #3 |
Ak Şemsettin HZ
|
|