![]() |
#1 |
![]() Sayısız Müslüman Alimin Öldürülmesi ve Mahkûm Edilmesi Emrini Veren Mısır’ın Sosyalist Lideri
ALBAY CEMAL ABDULNASIR İslâm âleminin önemli ülkelerinden birisi olan Mısır , bulunduğu konum itibariyle de stratejik bir yeri işgal etmekteydi. Ancak , Kral Faruk yönetimi , ne Müslümanların düşlediği , ne de sosyalistlerin istediği bir yönetim sunamayınca , her iki kanadın da ağır eleştirisini alıyordu. Mısır’da İslâmî bir idare isteyen Müslüman Kardeşler Cemiyeti ile , Sosyalist bir yönetim peşinde olan Cemal Abdulnasır grubu , Kral Faruk’un devrilmesi konusunda anlaştılar. Müslüman Kardeşler Cemiyeti , çoğunluğun kendilerini desteklediğini varsayarak , Kral Faruk’tan sonra yönetimi kendilerinin ele alacağını düşünüyorlardı. Sosyalist grubun lideri Abdulnasır ise , Mısır’ın askerî ve sermaye gücünün kendilerinden yana olacağını ümit ederek , idareyi kendilerinin alacağından şüphe ediyordu. Kral Faruk’un devrilmesi konusunda anlaşan bu iki grubun çok farklı amaçları vardı. Abdulnasır işi hızlandırmak için sosyalist fikirlerini çok ılımlı gösterip , İslâm’a yakın olduğunu ortaya koyuyordu. Böylece Müslüman Kardeşlerin güvenini almak istiyordu. Çoğunluğun kendilerinde olduğunu düşünen Müslüman kardeşlerin ise Nasır’ın bu politikasına aldanmışlardı. Ruslar ise , Kral Faruk’un gevşek ve sefahat ehli politikasından yararlanıp muhalefeti hızlandırmaya çalıştılar. Bir taraftan Ezher Üniversitesi’ne Müslüman görünümlü ajanlar gönderip , Müslüman Kardeşler üzerinde etkili oldular , bir taraftan da Abdulnasır grubuna “danışman” adıyla darbeyi plânlayacak elemanlar gönderdi. Abdulnasır ve Müslüman Kardeşler bir araya gelerek 26 Temmuz 1952’de Kral Faruk’a karşı General Necip’e darbe yaptırdılar. Necip başbakan , Nasır da başbakan yardımcısı olmuştu. Ancak , Abdulnasır bir koz olarak kullandığı General Necip’i birkaç ay sonra öldürttü ve ülkenin tek hakimi oldu. Abdulnasır Ruslarla çok sıkı bir işbirliğine girdi. Yeni bir anayasa yaptı ve geniş yetkiler aldı. Bu arada istediği sosyalist fikirleri uygulamak için sürekli de olaylar çıkarttı ve halkı bunlarla meşgul ederken iç dengeleri lehine çevirmeye başladı. Süveyş kanalını millîleştirdi ,”Üçüncü Dünya Ülkeleri” hareketini oluşturdu. Bu arada Rusların en sadık dostu haline gelmişti. Hazırladığı yeni beş yıllık plânın finansmanı SSCB’den sağladı. Bu tarihlerde Rus yardımı ve dostluğu zirvedeydi. Öte yandan SSCB hızla Mısır’ı içten yıkmaya çalışıyordu. 2.5 milyar dolarlık silâh ve yardım karşılığı Nasır , ülkesinin politika ve ekonomisini Ruslara ipotek etmişti (Baron , 1986 : 70). Orduyu baştan başa Rus standartlarına göre yeniden düzenledi. Öyle ki , Sovyet subayları , Mısır askerine emir verir olmuştu. (Meydan Larousse , M’den) Sovyetlerin hakimiyetlerini sürdürecek yerli bir temel kurmaya çalıştılar. Bu yüzden “Mısır silâhlı Kuvvetlerinde , emniyet servisinde , basında , üniversitelerde , iktidarda bulunan Arap Sosyalist Partisi içinde hatta Mısır’ın özel müşavirleri arasında çok sayıda Rus ajan vardı. (Baron , 1986 : 70) KGB İle İşbirliği Öte yanda Nasır halka karşı , komünistlerle iyi bir dost olduğunu gizlemek için zaman zaman yerli komünistleri birkaç aylık hapse atıyor , bunların bir kısmını Çin ajanları olarak suçluyordu. (Baron , 1986 : 71) SSCB’de Mısır Komünist Partisi’ne haber gönderip halkın reaksiyonunu tahrik etmemesi için , kendi kendilerini lağvetmelerini istedi. Mısır Komünist Partisi de bu emre uyarak ; 25 Nisan , 1965’te Arap Sosyalist Partisine iltihak ettiklerini açıkladılar. (Meydan Larousse , M’den) Öte yanda Arap Sosyalist Partisi Sekreteri ve başbakan olan Ali Sabri , SSCB’nin en inanılır ajanı durumundaydı. Zaten bütün başbakanlar en sadık sosyalistlerden seçiliyordu. Ali Sabri , Zekerriyya Muhyiddin , Sıdık Süleyman Sovyetlerin en çok övdüğü başbakanlardı. (Meydan Larousse , M’den) Nasır 1965 seçimlerine yine tek aday olarak katılıp , oyların %99’unu alınca kendisini iktidara getiren İhvan-ı Müslimin Cemiyeti’ne ağır darbeler vurdu. İdarî kadro tek tek idam edildi. Dünya çapında bir âlim olan Seyyid Kutup , Muhammed Kutup , Hasan-el Benna gibi insanlar asıldı. Binlerce Müslüman hapse atıldı , işkence gördü ve hayatlarını kaybetti. Bu terör havası Mısır’ın politikası hâline geldi. Müslüman kardeşler , yanlış siyasetin kurbanı oldular. Artık Mısır , SSCB için hazır hale gelmeye başlamıştı. Klâsik metotlarını sahneye koymak için ; yerli komünistlere haber uçurulunca , 1968 yılında anarşi hadiseleri birden bire patladı. İşçiler greve gittiler, öğrenciler dersleri boykot edip , sokaklara döküldüler. Bütün okullar bu yüzden kapatılıyordu. (Meydan Larousse , M’den) Öte yanda 1968 Arap – İsrail savaşı başlamıştı. Mısır cepheye girmek zorunda kalınca , hem iç , hem dış tehlikeler arasına sıkıştı. Bu arada SSCB’nin haince politikasını belirtmek gerekir. Ruslar , komünist dostluğuna güvenilmemesi gerektiğinin en bariz misalini Arap – İsrail savaşı sırasında ortaya koydular. John Baron ,”KGB” adlı eserinde , 1968’de İsrail’in savaşa hazırlandığını önceden haber aldığı halde “dostum” dediği Mısır’a bilgi vermediğini belirtir. Böylece , Mısır maddeten yıpranacak , SSCB’ye yanaşıp yardım istemek zorunda kalacaktı. SSCB da bu vesileyle “sızma” politikasını gerçekleştirmiş olacaktı ve öyle oldu. Albay Cemal Abdulnasır , 1970’de ölünce , yerine Enver Sedat geçti. Yeni başkan , SSCB için tam aranılan adam zannedildi. “Sosyalist İhtilâli” iyi bir basamak teşkil edeceğine inanılmıştı. Hâlbuki Sedat , komünistlerin tahmin ettiği gibi çıkmadı. Enver Sedat’ın kendi menfaatlerine zarar vereceğini anlayan SSCB , âdeta telâşa kapıldı ve bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılması gerektiğine karar verdi. Sedat Sahnede 1971’de Rus Komünist Partisi’nin 24.Genel Kongresi için Mısır Yüksek İdari Heyeti Moskova’da bulunmaktaydı. Ülkelerine dönerken sağlık bahanesiyle Başkan Enver Sedat’ın güvenlik danışmanı Sami Şerif Moskova’da kaldı. Şerif KGB’yle görüşmeler yaptı. Bir darbe yapılacak ve Sovyetler Mısır’da komünizmi ilân edeceklerdi. (Baron , 1986 : 79) Ülkesine dönen Sedat söz konusu komplo hazırlığını gizli servisin sadık bir elemanında öğrenince , lider kadrodaki bütün sosyalistleri ve Rus sempatizanlılarını bir gecede hapse doldurdu. Ardından büyük bir temizlik yaparak , komünistlere ağır bir darbe indirdi. SSCB’ye ise açıkca kapıyı göstermişti. Bu ani manevra , Sovyetleri çılgına çevirdi. Milyarlarca yatırımları , Orta Doğuda yıllardır süren gayretleri ve Mısır hakimiyetleri bir gecede mahvolmuştu. Bir fitne daha , milyonlarca insanın kanına girmeden bertaraf edildi. Başkan Sedat , Arap Dünyası içinde tutarlı dış politikasıyla ve komünist düşmanlığıyla tanınır. Fakat aşırı Amerikan dostluğu diğer Müslüman devletler tarafından iyi karşılanmadı. Özellikle de İsrail’le anlaşması tepkilere neden oldu. Sedat ikomünistlere karşı izlediği sertlik politikasını , Müslüman Kardeşler hareketine karşı da sürdürdü. Bu yüzden Müslümanlarca da sevilmedi. Bu çok sert politikası yüzünden , fanatik bir militan tarafından öldürüldü. Bazıları bunun Müslüman Kardeşler hareketine yıktılarsa da , bazıları da SSCB’nin intikamı olarak yorumladılar. Cemal Abdulnasır , Rusların ve Mısır’daki Müslüman Kardeşler Cemiyetinin desteğiyle iktidara gelmişti. Ancak en büyük ihaneti Müslüman Kardeşlere , en büyük vefayı da Ruslara gösterdi. Seyyid Ahmet Arvasi (Halit ERTUĞRUL'un "dünyayı ağlatanlar" kitabından alıntıdır)
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|