![]() |
#1 |
![]() İTİDAL çağrısına iki taraf da tepki gösteriyor; “Daha ne kadar susacağız?” diye! İki taraf da “öteki”ne kendisini ezmeye çalışan düşman gibi bakıyor. 1970’lerin kanlı çılgınlığını böyle yaşamıştık! Yine son derece tehlikeli bir kamplaşma sürecinden geçiyoruz! Böyle dönemlerde iki şey çok önemlidir: Biri, tarafların önde gelenlerinin kışkırtıcı olmaktan sakınmaları... Öbürü, hukukun tarafsız hakemlik yapacağına inancın sarsılmaması... Bu açıdan, CHP lideri Baykal’ı ve tabii daha sorumlu mevkide olduğu için özellikle Başbakan Erdoğan’ı sakin konuşmaya davet ediyorum. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, İlhan Selçuk’un tutuklanmasıyla ilgilenmesini, “şaşkınlık ve üzüntüsünü” iletmesini umut verici bir davranış olarak görüyorum. Sayın Gül, YÖK’e yaptığı atamaların isabetsizliğiyle bende “Sezer’in öbür türlüsü mü olacak?” diye kaygı uyandırmıştı. Umuyorum ki, İlhan Selçuk’la ilgilenmesi, Cumhurbaşkanlığı makamının “tarafsız hakem” rolü konusunda bir açılımın işaretidir. Toplumsal tansiyonun düşürülmesinde bu tür davranışlar önemlidir. Hoyrat davranış İlhan Selçuk’la siyasi hayatımızın hiçbir konjonktüründe aynı safta olmadım. Fakat şimdi onun fikir ve davranışlarını eleştirmenin zamanı değil. Elbette herkes ifadesine başvurulmak üzere gözaltına alınabilir ama Selçuk’a yapılan işlem, Hasan Cemal’in doğru nitelemesiyle, “hoyrat” bir davranıştı. Ben de kınıyorum, protesto ediyorum. Selçuk, böyle bir muameleye maruz kalığı halde, savcı tarafından serbest bırakıldığında, zaten heyecanlı ve öfkeli olan sevenlerini büsbütün ateşleyecek konuşmalar yapabilirdi; yapmamış, olgun davranmıştır. Bugün Türkiye’de bütün fikri ve siyasi akımların kitleleri öfkelidir! Kitlelerin öfkeleri kolay ateşlenir! İyi niyetli herkes benzine kibrit çakmaktan sakınmalıdır! Selçuk ifade vermeye kibarca davet edilseydi, bu öfke patlaması olur muydu?! Tavır ve üslup ne kadar önemli! Bizler de fikirlerimizi sakin bir dille de anlatabiliriz. Ajitasyon’a dikkat Fakat... Dünya ve Türkiye tarihinde tahrikçiliği “ajitasyon” adıyla teori ve hatta meslek haline getirmiş hastalıklı akımlar vardır. Bunu bilerek örgütleyenler vardır; ‘doğru fikir’ adına öfkeye kapılıp bilmeden alet olanlar vardır. “Ordu göreve” diye yürüyüş düzenleyenler, Atatürk’ü komiteci gibi gösterip gizli komite yeminleri tertipleyenler, şiddeti yiğitlik sananlar, kitlesel çatışmaları körükleyen, hatta “genç subaylar” sloganıyla orduya yönelik “ajitasyon” yapanlar vardır! Polisi orduya düşman gibi göstermeye kalkmak tipik bir “ajitasyon” örneğidir mesela! Siyasi kültürümüzde hastalıklı damarlardır bunlar; Ergenekon soruşturması bu açıdan çok önemlidir. Soruşturma hakkında herkes hukuken ihtiyatlı konuşmalıdır: Adı geçen herkes peşinen suçlu ilan edilemeyeceği gibi, soruşturmayı hukuk dışı ilan ederek, hele de “yurtseverlere” karşı bir saldırı gibi göstererek engellemeye çalışmak da çok yanlıştır. Türkiye’deki kutuplaşma, Ergenekon soruşturması ile AKP hakkında iddianame etrafında büsbütün keskinleşti. Eleştirilerimiz “ajitatif” olmamalıdır. İtidal ve hukuk herkese lazımdır. Dahası, hukuki süreçleri işletenler mutlaka “tarafsız” olmalı, toplumun hukuka güvenmesini sağlanmalıdır. milliyet Taha AKYOL
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|