05-03-2008, 15:46 | #1 |
ENGELLÝ SAHABELER..
ENGELLÝ SAHABELER..
-------------------------------------------------------------------------------- Peygamber Efendimiz a.s.m döneminde de özürlü sahabi vardý Peygamber Efendimiz’in a.s.m engelli sahabilere özel bir þefkat ve ilgi göstermiþtir. Peygamber Efendimiz a.s.m döneminde yaþayarak Allah Rasûlü’nü gören, O’nun mübarek atmosferine girerek sohbetlerinde bulunan iman ehli kimselere sahabi deniyor malumunuz. Birçoðumuz sahabilerin hikâyelerini dinleyerek ve hayat tarzlarýný kendimize örnek alarak büyüdük. Peygamber Efendimiz’in a.s.m güneþinden istifade ederek O’ndan aldýklarý manevi feyzle, insanlar içinde Allah’a manen en yakýn olma üstünlüðünü elde eden sahabiler için de bir grup var ki, onlardan çoðumuz haberdar bile deðiliz. Bu sahabilerin diðer sahabilerden fiziki olarak farklýlýklarý ortopedik ve görme engelli olmalarý… Peygamber Efendimiz a.s.m, engelli sahabelere iltifatta ve ikramda bulunmuþ, onlarla þakalaþmýþ, onlarýn sosyal hayata katýlýmlarýný saðlayan kolaylýklar getirmiþ, meslekî anlamda ve istihdam boyutuyla yeni imkânlar saðlamýþtýr. žMesela; Hz. Abdullah’a hem müezzinlik hem de yöneticilik görevi vermiþtir. Bacaðýndan sakat olan Hz. Muaz bin Cebel, bizzat Peygamberimiz tarafýndan Yemen valisi olarak tayin edilmiþtir. ž Peygamberimiz’in, toplum içinde hiçbir sosyal statüye sahip olmayan ve horlanan engellileri, þefkatli bir yaklaþým ile bu durumdan kurtarmýþtýr. ž Mesela; Efendimiz’in bazý bedenî kusurlarý olduðu için, toplum içinde bulunmaktan tedirgin olan ve bu yüzden çölde yaþamayý tercih eden Zahir isminde bir sahabiye çölden bazý bitkileri toplayýp, Medine pazarýnda beraberce pazarlamayý önermesi ilginçtir. Pazardaki alýþveriþlerde Zahir’e yardýmcý olan Peygamberimiz etrafýna da “Zahir bizim çölümüzdür, biz de onun þehriyiz” diyerek sürekli iltifatlarda bulunmuþtur. žEngelli sahabiden kýsa boyu ve ince bacaklarý ile dikkatleri çeken Hz. Abdullah bin Mesud’un bünyesinin tüm çelimsizliðine raðmen Kureyþ müþriklerinin bulunduðu Kâbe’ye gitmiþ ve orada alenî olarak Kur’an okumuþtur. Büyük iþkence gören Ýbn-i Mes’ud, iyileþir iyileþmez tüm uyarýlara raðmen yine ayný kahramanlýðý göstermiþtir. žSon nefesine kadar bedenine giren müzmin bir hastalýkla yatalak ve bakýma muhtaç halde 30 yýl yaþayan Hz. Ýmran bin Hüseyin, “Nasýl dayanýyorsun bu acýlara?” diyen arkadaþýna, “Benim için saðlýk ve hastalýktan hangisi Allah’ýn hoþuna giderse, benim hoþuma giden de odur! Otuz yýldýr kendimde büyük bir huzur buldum.” diyebiliyordu. Bu sabýr sayesinde Hz. Ýmran öyle manevî makamlara eriþecekti ki, meleklerin tesbihlerini iþitir hâle gelecekti. Melekler de, teselli olsun diye kendisine her gün selam getirecekti. žBedenî kusurlarý yüzünden çölde yaþamayý seçen Zahir isimli sahabi, Medine pazarýnda Peygamberimiz’i bir köþede beklerken, Peygamberimiz ona arkadan yaklaþýr ve gözlerini kapatarak þakalaþýr. Peygamberimiz’in o güne kadar hiç kimseye bu denli mesafesiz davranmadýðýný gören etraftaki Müslümanlar, bu ilginç manzarayý seyrederler. Kâinatýn efendisi, bunu fýrsat bilerek, çevreye yüksek sesle: “Bir kölem var. Satýyorum. Onu benden kim alýr?” diye þakasýný sürdürür. Zahir, “Ey Allah’ýn elçisi, beþ para etmez bir sakat köleyi kim satýr alýr?” deyince þaka bu andan itibaren biter. Peygamberimiz bütün ciddiyetiyle kendilerini sarmýþ olan kalabalýða seslenerek, þöyle der: “Ya Zahir, and olsun ki Allah ve Allah’ýn Rasûlü katýnda senin deðerin paha biçilmez! Bunun için biz de seni seviyoruz.” Nesibe Haným, Uhud muharebesinde cephe arkasý hemþirelik hizmetleri yapan bir sahabiydi. Ama Peygamberimiz’in müþkül durumunu görünce kadýn haliyle onu korumaya koþmuþ ve müþriklerle çarpýþýrken birkaç yerinden yara almýþtý. Medine’ye döndükten sonra aldýðý aðýr yaranýn tedavisi bir yýlda ancak kapatýlmýþ, Peygamberimiz de onu sýk sýk ziyaret etmiþ, ona iltifatta ve özel dualarda bulunmuþtur. Nesibe Haným, Hz. Ebû Bekir zamanýnda ileri yaþýna raðmen Yemame savaþýna aktif olarak katýlmýþ, bu kez on iki yerinden yara alarak bir kolunu kaybetmiþtir. Ordu Medine’ye döndüðünde, Hz. Ebû Bekir bu kahraman hanýmý ziyaret etmiþ ve ona beytül maldan maaþ ödenmiþtir. žAma olan Abdullah bin Ümmi Mektûm: Hz. Peygamber, Mekke'de ilk iman edenlerden biri olan bu âmâ zatý, Medîne'ye halka Kur'an öðretmesi için göndermiþtir. Medîneli Berâ bin Âiz -radýyallahu anhuma- diyor ki: Bize ilk hicret eden kimseler Mus‘ab bin Umeyr ile Ýbn-i Ümmi Mektûm'dur. Bunlar (Medîne'de) halka Kur'an öðretiyorlardý. (Buhârî, Menâkýbu'l-Ensâr, 46) žBilal-i Habeþî ile birlikte Hz. Peygamber'in müezzinliðini de yapmýþ olan Ýbn-i Ümmi Mektûm (Ýbn Sa‘d, IV, 207) âmâ oluþu yanýnda evinin camiye uzaklýðýný ve kendisini camiye götürecek kimsesinin bulunmayýþýný da mazeret göstererek, namazý evinde kýlabilmek için Hz. Peygamber'den müsaade istemiþti. Resûlullâh ise: “– Sen namaz için ezân okunduðunu iþitiyor musun?” diye sordu. O: – Evet, cevabýný verdi. Peygamber -aleyhisselâm-: “– O halde dâvete icâbet et, cemâate gel” buyurdu. (Müslim, Mesâcid, 255; Ebu Dâvûd, Salât, 46) Bu haber cemaatle namazýn ne derece önemli olduðuna vurgu yapmakla beraber, Peygamberimizin âmâ bir zatý toplumdan tecrit etmeyerek onu cemaat içinde bulunmaya teþviki de bilhassa dikkat çekicidir. Bunun yanýnda Hz. Peygamber deðiþik vesilelerle Medîne dýþýna çýktýðý zaman, Ýbn-i Ümmi Mektûm'u yerine cemaate namaz kýldýrmasý için vekil olarak býrakmýþtýr. Bu görevin kendisine on üç defa verildiði nakledilmektedir. (Ýbnü'l-Esîr, Üsdü'l-ðâbe, IV, 264) Hâsýlý Peygamberimiz özürlüleri, âtýl kalmaya mahkum ve zavallý bir kitle olarak görmemiþtir. Problemlerini çözmeye yönelik tavsiye ve uygulamalarda bulunmakla birlikte durumlarýna göre engelli insanlara vazife vermiþ, ayrýca onlarý dünya ve ahiret saadeti bahþeden müjdeli haberlerle de tesselli etmiþtir.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
05-03-2008, 15:48 | #2 |
ENGELLÝ SAHABELER..
Ruh hastalarýný ''deli'' ,
Engelli insanlarý ''Sakat'' diye aþþaðýlayanlar bunlarý görse utanýr... |
|
05-03-2008, 16:03 | #3 |
ENGELLÝ SAHABELER..
Efendimizin hayatýný, Ýslam dininin güzelliklerini herkez en iyi þekilde anlasa utanacak çok kiþi var.
Herkese iman etme ve imanýný tam olarak yaþama þerefi mahþedilmiyor. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|