05-25-2008, 02:11 | #1 |
Panik Atak - Bir Duygu Patlaması
Bir Duygu Patlaması - Panik Atak
Çağın Hastalığını Tüm Yönleriyle Masaya Yatırdık Panik atak, ne olduğu ve mahiyeti bilinmediğinde insana hayatı zehir eden bir rahatsızlıktır. Bir panik atak hastası bu durumu “Bir kere ölmek değil her gün ölmek” sözleriyle tarif ediyor. Diğer bir hastada ise ataklar esnasında yaşadıkları kendisinden çok çevresindekileri etkilemiş, özellikle de eşi yaşadıklarının etkisiyle depresyona girmişti. Ancak panik atak tedavisi olmayan bir durum değil. Önemli olan doğru adımları atabilmek. Panik atağın duygu patlaması olarak tanımlanması size garip gelebilir. Her ne kadar yoğun bedensel belirtilerle ortaya çıksa da panik atak duygusal bir patlamadır. Diğer bir deyişle duygusal bir taşmadır. Duygu ile beden arasında nasıl bir ilişki olduğunu anlamadan panik atağı doğru anlayabilmemiz mümkün değildir. Duygular beyinde oluşur, bedende açığa çıkar. Örneğin korktuğunuzda bedeninizde oluşan belirtileri şöyle bir düşünün; kalbinizin nasıl attığını, renginizin nasıl solduğunu, vücut ısınızın nasıl düştüğünü ve tabi nasıl gerildiğinizi. Bedeniniz o an beyinde açığa çıkan duyguya her hücresiyle eşlik etmektedir. Ne demişler; baş başa, baş padişaha bağlıdır. Beynimizden çıkıp bütün bedenimizi bir ağ gibi saran binlerce kilometre uzunluğundaki sinir sistemimiz ile bizzat salgıladığı ya da salgılanmasını kontrol ettiği hormonlar bedenimizi beynimizin bir uzantısı haline getirmektedir. Bu da duyguların yaşanması sürecinde bedenin beyne eşlik etmesini sağlamaktadır. Korku en temel ve doğal duygu Korku en temel duygularımızdan birisi olarak genellikle çevresel bir tehdit ya da içinde bulunduğumuz tehlikeli bir durum karşısında beynimizin bedenle eşgüdüm içerisinde verdiği ani bir tepkidir. Korku duygusu yukarıda da değindiğimiz gibi yoğun bedensel belirtilerle kendini gösterir. Bu duygu boşuna içimize yerleştirilmiş olmayıp amacı bizi karşı karşıya olduğumuz tehdide karşı hazırlıklı hale getirmektir. Panik atakta ise korku duygusu herhangi bir sebebe bağlı olmaksızın kalp çarpıntısı, titreme, gerginlik, hızlı nefes alma, soğuma ve sararma gibi normal bedensel belirtilerle ortaya çıkar ve kişi bu durumu yaşamaktan dolayı korkar ve paniğe kapılır. Hâlbuki bedeninde olup bitenler son derece olağan değişimlerdir. Bu değişimler şunlardır; - Kaslar harekete geçmeye yönelik gerginleşir. - Bedenimiz glikozu enerjiye dönüştürebilmek için ihtiyaç duyduğu oksijeni almak için daha hızlı nefes alıp vermeye başlar. - Kanı gerekli bölgelere taşıyabilmek için kalp daha hızlı atar. - Kan ihtiyaç duyulmayan bölgelerden kaslara yönlendirilir, bu yüzden rengimiz solar. - Sindirim yavaşlar ve tükürük bezleri kurur, bu durum ağzın kurumasına yol açar. - Algılar açılır, kişi en küçük bir ses ya da dokunuşa duyarlı hale gelir. - Vücut aktivitelerinin artmasına bağlı olarak terleme artar. Panik atak, kalp problemleri ile karıştırılmaktadır Yukarıda değindiğimiz belirtileri beklenmedik bir şekilde ilk defa yaşayanların aklına ilk gelen çoğu zaman kalp krizi geçirdikleri olur. Çoğunlukla soluğu acil servislerde alırlar. Yapılan araştırmalar acil servislere kalp yakınması ile başvuran hastaların % 30’una yakınının panik atak hastaları olduğunu ortaya koymuştur. Tabi macera sadece acil servislerde son bulmaz. Panik atak hastaları çoğu zaman konulan teşhisle yetinmeyip farklı kalp ve dâhiliye uzmanlarına gitme ihtiyacı hissederler. Yine yapılan bir araştırma kalp anjiyosu yapılıp sonuçları normal çıkan hastaların % 57‘sinin panik atak hastası olduğunu göstermektedir. “Bir kere ölmek değil her gün ölmek.” Bu ifade bir panik atak hastasına ait. Hastalığının ilk döneminde yaşadığı atakları kalp krizi zannedip her defasında Kelime-i Şahadet getirip çevresindekilerle helalleştiğini anlatmıştı. Sorunun panik atak olduğu kesin bir şekilde anlaşılana kadar defalarca acil servise gitmiş, farklı uzmanlar tarafından muayene edilmiş hatta bizzat kendi isteği ile anjiyo bile olmuş ve korku dolu bu süreç altı ay sürmüştü. Evet, her gün gelen atakla birlikte öleceğini düşündüğü altı uzun ay. Terapi sürecinde bir yandan panik atağı çözümlerken diğer yandan son derece travmatik geçen bu altı aylık sürenin getirdiği olumsuz etki ile uğraşmak zorunda kalmıştık. Sadece hastayı değil çevresindekileri de etkiliyor Diğer bir hastada ise ataklar esnasında yaşadıkları kendisinden çok çevresindekileri etkilemiş, özellikle de eşi yaşadıklarının etkisiyle depresyona girmişti. Eşinin anlattıkları son derece dramatikti. “O her acil servise götürülüşünde bu onu son görüşüm diyerek gönderiyordum” diyordu. Ve bu durum doğru teşhis konuluncaya kadar bir ay boyunca haftada birkaç kez tekrar etmişti. Nasreddin Hoca’nın da dediği gibi damdan düşenin hâlini ancak damdan düşen anlar. Her ne kadar sorun psikolojik faktörlerden kaynaklansa da yaşanan fizyolojik belirtiler çoğu zaman çok sarsıcıdır. Yine bir hastanın anlattıkları dikkat çekicidir: “Evde işimi yaparken birden yoğun bir göğüs ağrısı ve yoğun kalp çarpıntısı ile başladı, aklıma hemen odasında uyuyan bebeğim geldi, zira evde yalnızdım. Daha sonra soğuk soğuk terlemeye başladım, elimin kolumun canı adeta çekildi, başımın arkasından doğru gelen yoğun bir uyuşma vardı ve ben nefes darlığı yaşamaya başlamıştım. Hemen komşunun zilini çaldım, çünkü telefonu bulup eşimi arayabilecek durumda değildim.” Sonrasında acil servis, tekrarlayan ataklar yine acil servisler, panik atak teşhisi, uzun süren ilaç tedavisi ve nihayet psikoterapi ile gelen kesin sonuç. Bardak artık taşmıştır Kişi neden durduk yere bütün bu belirtileri yaşar? Bu durum bastırılmış korku, endişe, kaygı, tedirginlik gibi duyguların taşmasından başka bir şey değildir. Bardak artık dolmuş ve taşmıştır. Tabi bu belirtileri yaşamanın şoku içerisinde olan birisinin, atağı bütün belirtileriyle yaşıyor olduğu halde sorunlarının geçmişe ait duygusal birikimin patlaması sonucu ortaya çıktığını anlamasını bekleyemeyiz. Hatta çoğu zaman başvurduğu uzman tarafından kendine sorunun psikolojik faktörlerden kaynaklandığı dolayısıyla endişe etmesine gerek olmadığı açıklaması yapılsa bile kişinin aklının bir kenarında sorunun fizyolojik sebeplerden kaynaklanabileceği düşüncesi vardır ve bu da kişiyi her atakta paniğe kapılmaya sürükler. Panik atak anında neler yapılmalı? Her ne kadar kesin tedaviyi hayata geçirmeniz gerekiyorsa da atak esnasında aşağıda belirtilenleri yapmak atak sürecini daha sarsıntısız atlatmanızı sağlayacaktır. - Atak anında öncelikle nefesinizi kontrol altına almanız gerekiyor. Bunun için atak belirtileri kendini göstermeye başladığında sakin bir yere ve rahat bir konuma geçip burnunuzdan derin nefes alıp 10’a kadar sayıp sonra nefesinizi verin. Bu sırada geçmişte yaşadığınız güzel bir deneyiminizi 10 saniye kadar düşünmeye başlamalısınız. - Sonra 3 saniyelik nefes alıp yine 3 saniyelik verişlerle 1 dakika devam etmelisiniz. - 10. nefesin sonunda yine derin nefes alıp 10 saniye tutup sonrasında 10 saniye boyunca güzel bir anınızı düşünmek ve yine 3’er saniyelik alış veriş periyotlarıyla bu döngüyü rahatlayıncaya kadar devam ettirmek gevşemeyi sağlayabilmek açısından son derece faydalıdır. Sorunu anlamak onu çözmenin yarısıdır Ne yapmalı? Tabii ki öncelikle sorunu doğru bir şekilde anlamalı, diğer bir deyişle resmi doğru okumalıyız. Resim bize neyi mi anlatıyor? Her şeyden önce şunu: Panik atak yaşamak bedensel herhangi bir zarara yol açmaz, yukarıda da değindiğimiz gibi kalbin hızlı atması, nefesimizin daralması gibi belirtiler koşarken, merdiven çıkarken ya da korktuğumuzda ortaya çıkan fizyolojik tepkilerden farklı değildir. Göz önünde bulundurmamız gereken diğer bir husus ise panik atağın fizyolojik sebeplerden değil psikolojik sebeplerden kaynaklandığıdır. Her ne kadar yoğun bedensel belirtiler varsa da sorun kesinlikle psikolojiktir. Ve şu bir gerçektir ki panik atak tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır, tabii ki sebepleri tespit edip onları ortadan kaldırmayı içeren doğru bir tedavi ile. Tedavi ise sadece sonuçlara odaklanmamalı, sebepleri de ele almalıdır Tedavi geçmişe ve bugüne ait sebepleri tespit edip ortadan kaldırmanın yanı sıra sonuçları da değiştirmeyi içeren iki aşamalı bir süreci içermelidir. Çevresel ve içsel sebepler ile geçmişten gelen etkiler ortadan kaldırılmadığı halde sonuçları değiştirmeye ya da baskılamaya yönelik tedavilerde sorunun yeniden tekrarlama olasılığı yüksektir. Bu da tedavide ilaç kullanımının yanı sıra etkili bir psikoterapiyi de gerekli hale getirmektedir. Moral Dergisi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
05-25-2008, 02:54 | #2 | |
Panik Atak - Bir Duygu Patlaması
Alıntı:
Cümlemizden Allah razı olsun!. |
||
05-25-2008, 03:13 | #3 |
Panik Atak - Bir Duygu Patlaması
Yaklaşmayın bende panik atah var..
|
|
06-05-2008, 10:50 | #4 |
Panik Atak - Bir Duygu Patlaması
bende penik atak hastasıyım çok kötü bir hastalık :'(
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|