06-18-2008, 01:57 | #1 |
Delildeki “YARSAV mührü”nü nasıl izah ettiler?
AKParti hakkında açılan kapatma davasında, ikinci savunmadaki YARSAV ile ilgili bölümü kısacık dün belirtmiştim. Delil diye mahkemeye sunulan kağıtlardan birisinin arkasındaki “YARSAV Yönetim Kurulu” mührü, bence skandal bir durumdu.. Niye skandal? Çünkü YARSAV dediğimiz dernek, öyle sıradan bir dernek değil.. Hakim ve savcıların kurduğu, sözümona objektif, tarafsız, siyasetle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir dernek idi. Danıştay’dan şu kadar üye, Yargıtay’dan bu kadar üye, derneğin kurucuları arasında idi.. Abdurrahman Yalçınkaya’nın, AK Parti aleyhinde delil toplamasını, (parti kapatma iddianamesini hazırlama görevi olduğu için) haydi normal gördük. Peki Danıştay’daki (...) dairenin üyesi olan hakimin, parti kapatma davaları ile ne ilgisi var ki, bu iddianameye katkı sunsun? Yargıtay’ın (...) dairesindeki bir üyenin, parti kapatma davaları ile ilgili ne görevi var ki, AKParti aleyhine delil hazırlasın? Aslında, bu tür girişimler, yargıdaki bir özel kadrolaşmanın da çok net delili değil mi? İşte bu sebeble, “Acaba haksız bir isnat mı var” diye dün dört gözle YARSAV’ın açıklamasını bekledim. Evet, erkenden bir açıklama yaptılar ama, evlere şenlik bir açıklama.. İddiadan bahsediyor, sözümona cevap veriyorlar.. Ama hiçbir şey açıklamıyorlar.. Buyrun, AKParti’nin çok net olarak ifade ettiği “Delil olarak sunulan kağıtlardan birisinin arka yüzünde, YARSAVYönetim Kurulu kaşesi vardı” iddiasına, derneğin cevabı nasılmış bir bakalım: “Tüm bunlara rağmen, 24.5.2008 günlü açıklamamıza da konu olan bir kurgu, AK Parti tarafından Anayasa Mahkemesi’ne sunulan 16.6.2008 günlü savunma dilekçesinin ikinci sayfasına konu edilmiş ve YARSAV'a çok açık saldırı niteliğinde ifadeler kullanılmıştır. YARSAV'a, yargıç ve savcıların tek meslek örgütüne ve yargıya saldırı niteliğindeki bu eyleme YARSAV’ın yanıtı, hiç kimsenin kendisini hukuktan üstün görmemesi gerektiğidir. YARSAV'ın tek düsturu hukuktur. YARSAV'a saldıranlar da asla hukuktan üstün olmadıklarını yaşayarak göreceklerdir. Savunma dokunulmazlığını aşan, gerçekdışı ve ağır saldırı niteliğindeki bu sözler nedeniyle her türlü hukuksal yollara başvurulacaktır.” İşte böyle.. Cevap bu.. Nasıl cevap ise! Cevap değil, adeta tehdit.. Niye mi tehdit? Çünkü açılacağı söylenen davaya, zaten büyük ihtimalle bu derneğin üyeleri bakacak da onun için! Ne diyorlar, “Hukuksal yollara başvurulacaktır”. Ne diyorlar, “Yaşayarak görecekler”.. Yani? Yanisi de o işte! “Bizim 1200 hakim-savcı üyemiz var.. Bunlardan yüksek yargıda da büyük bir üye sayımız var.. Dolayısı ile anlarsınız ya..” Başka ne manası var bu açıklamanın? Size soruyorlar; “Siz dernek değil misiniz?Siyaset sizin neyinize?” Cevap yok.. Size soruyorlar; “Siz sıradan bir dernek değil, üstelik hakim ve savcıların kurduğu bir derneksiniz.Bir parti hakkındaki kapatma ile ne alakanız olabilir?” Cevap yok.. Ama, “Yaşayarak görecekler” hatırlatması var.. “Hukuksal yollara başvuracağız” hatırlatması var.. Siz gelin, bu hatırlatmaları yapan derneğin siyasetle uğraşmadığını söyleyin.Siz gelin; bir parti ile laf yarışına giren bu hakim-savcıların tarafsız olduğuna inanın! Çare; Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun bir an önce çıkarılmasıdır. Nokta.. Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 18/06/2008
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|