06-20-2008, 01:34 | #1 |
Osmanli TÜrk Toplumu...
KADIN
Türk kadınının ahlakı bütün çağlarda ve ülkelerde takdirle anılmıştır.Eski Türkçe'de ''fahişe'' ve ''****'' kelimesinin karşılığı yoktur.Madam Montague, 18. asırda Osmanlı toplumundaki Türk kadını hakkında şunları yazmaktadır; 'Kibar erkekler birden fazla kadınla evlenmezler.Sokakta hiçbir erkek hiçbir kadını takip etmez.Türk kadını Avrupa'dakilerden daha üstündür.' Avrupa'da durum farklıdır.Mesela Viktorya ingilteresinde (19.asrın ikinci yarısı) kütüphane kurallarına göre kadınlarla erkeklerin yazdığı kitaplar, kişiler evli olmadığı sürece aynı rafta yan yana bulunamazdı. Orta Çağ Avrupası' nda kadınların dövülmesi çok normaldi.Sopa ve kırbaçla kadınları dövmek hiç ayıp sayılmazdı.Almanya'da 1900 yılında çıkarılan bir kanunla erkeğin eşini sopa ile dövmesi yasaklanmıştır. ÇEVRE VE ÇİÇEK Fatih Sultan Mehmet'in resimlerinde kuvvetin simgesi olan kılıç değil sevginin ve barışın simgesi olan gül vardır. Osmanlı Türk toplumundaki çiçek sevgisi kumaş desenlerine, kitap kapaklarına, Minyatür sanatına, tezhibe, çinilere, dokumalara, süslemelere, gündelik araçlara renk ve canlılık katan bir unsurdur. Osmanlı şiirinde, edebiyatında çoğu zaman İrem bahçesi, gönül öbekleri, cennet bahçeleri ve tomurcuklanmış ütopyalar buluyoruz.Gündelik konuşmalarda Türkler, mükemmelliği dile getirmek için 'güllük gülistanlık' ifadesi kullanılır. İNSANA SAYGI İnsan haklarına son derece riayet edilirdi.İnsana saygının en önemli göstergelerinden birisi yaşama hakkıdır.Bu önce kişinin kendinde başlar. Türk toplumunda 20. asrın başına kadar intihar bilinmemekteydi.Bunun en önemli sebebi insanların başkalarına göstermiş olduğu saygıyı kendilerine de göstermiş olmalarıdır. Türkler hakkında gözlemlerini yazan seyyah Thevenot şunları belirtmektedir; ' Türkler, sevdiği bir Hristiyan'ın Türk(müslüman) olamasını arzu ederler.Türkler arasında asla faizciliğe ve kavgaya rastlanmaz.Türkler katiyen şarap içmez.Alış-veriş için çarşıya gönderilen çocuğun aldatılmasına kimse cesaret edemez.Türkler kimsenin dinine, ibadetine karışmazlar.YAŞAMAK İÇİN YER VE YEMEK İÇİN YAŞAMAZLAR.Bu sebeple çok kuvvetli ve sıhhatlidirler'. BİLM ADAMINA SAYGI Osmanlı Türk toplumunda ilim adamına, hocaya, kitaba, hatta yazılı kağıda karşı duyulan saygı emsalsizdir.19. asırda Almanya' nın İstanbul büyükelçisi bu konuda şunları söyler;'Türkler, ilme saygılı ve ince duygulu bir millettir.Yazılı bir kağıdın ve gül gibi çiçeklerin yapraklarının üzerine basmazlar.Yolda yazılı bir kağıt görünce alıp bir kenara koyarlar'. Osmanlı Türk toplumunda bilim adamlarına bazı ayrıcalıklar tanınmıştır.Bunun sebebi bilime olan saygıdır. HASTALARA İNSANCA MUAMELE EDİLİRDİ Ruh ve akıl hastaları Avrupa da şeytanla işbirliği yapan ve melun muamelesi görüp yakılırken Osmanlıda tedavi edilmiştir.Avrupa, akıl hastalarını tedavi etmeyi Türklerden öğrenmiştir.1818 li yıllarda hâlâ Fransa da akıl hastaları hayvanlardan ve katillerden daha kötü muameleye layık görülmekteydi HAYIRSEVERLİK Osmanlı toplumunda sosyal bünye son derece güçlüydü.Dayanışma ve bunun sonuçları olarak kurulan vakıf ve hayrat eserlerinin sayısı çok fazladır. Osmanlıda en büyük vakıf hizmetleri yüksek seviyedeki devlet görevlileri tarafından yapılmıştır.Padişahlar başta olmak üzere vezirlr ve hanım sultanlar, hayır eserlerini inşa etmekle yarışmışlardır.Bunun temel sebebi, topluma karşı sorumluluk duygusudur ve toplumla bütünleşmektir. Aynı çağda Avrupa da devlet görevlileri şahıslarına ait saray,konak, av köşkü gibi binalar yaptırarak servetlerini artırmışlardır. Osmanlı Türk toplumunda hayır eseri bırakmayan kişi''adam'' yerine konulmazdı.Bu bakımdan herkes mutlaka bir çeşme,yol,okul veya başka bir eser bırakmaya çalışırdı.Her sokakta görülen çeşme ve yol güzergâhlarında rastlanılan hanlar,su geçitlerindeki köprüler bunu ispatlar. Bayındırlık ve diğer sahalarda inşa edilen eserler,toplumun tamamen kendi arzusuyla ve en küçük bir zorlama olmaksızın geerçekleşmiştir.Bunlarda devletin katkısı yoktur. Bir zenginin kapısını yoksula ve ihtiyaç sahibine kapatması,çok aşağılık bir davranış kabul edilir.Böyle bir davranış sergileyen kişi, o toplumda , o mahallede barınamaz mahçup olur. Bir Türk mahallesinde yardıma ihtiyacı olan kişiye mutlaka yardım edilir.Bu konuda inanç ve renk ayrımı asla yapılmaz. TABİAT VE HAYVAN SEVGİSİ Türk'ün tabiat sevgisi meşhur ve çok eskidir.Hayvanlara acıma duygusu çok yüksektir.Osmanlı türk toplumundaki hayvan sevgisine bazı örnekler verelim; İstanbul sokaklarında Arnavut ciğercisi adı verilen kişiler, omuzlarında taşıdıkları sopalara ciğerleri takarak köpek ve kedilere ikram ederlerdi. Ekmek küfesiyle atını ağaca bağlayıp kahvehanede oyun oynayan kişiye ihtisap ağası(belediye başkanı) ceza olarak, hayvan sahibini sırtında küfeyle birlikte ağaca bağlamıştır. Osmanlı toplumunda yaratılan her varlığa emenet gözüyle bakılırdı.Bu anlayışın bir sonucu olarak binaların çatısında kuşların barınması için minik kuş evleri yapılırdı. Mezarların üzerine kuşların içmesi ve yıkanması için minik havuzlar yapılırdı. 16. yüzyıl Paris'inde en popüler etkinliklerden birisi, yazın ortasına denk gelen günde torbalar dolusu kedi yakmaktır. KOMŞULUK Osmanlı Türk kültüründe komşu, aileden biri olarak görülmüştür.Komşu hukukuna son derece dikket edilmiştir.... KAYNAK:Osmanlı' dan Cumhuriyet'e Gelen Yol Dr. Ömer AKDAĞ sayfa:39,40,41,42,43
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
06-20-2008, 01:35 | #2 |
Osmanli TÜrk Toplumu...
:-* :-* Allah razi olsun
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|