AK Gençliğin Buluşma Noktası
Makale & Deneme Makale ve deneme içerikleri.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-24-2008, 11:57   #1
Kullanıcı Adı
NuR-eFSaN
Standart Azelya (!)




En mutlu olduğum korkuma yürek dolusu sitemle…


Tarihim aşktan bu yanadır. Aşktan sonrasıdır. Doğuşumun yıldönümünü elest bezminde, bela dediğim zamana bağlıyorum bu yüzden. Saatimi bilmem. Kaçıncı dakikadır. Zamanla alakam yok. Lakin varlığım bir aşk sağanağı altında büyüyen bir haldir. Bu yüzden aşk ile başladım hayatıma, aşk ile anlamlandım, aşk ile büyüdüm, aşk ile çocuk oldum. Aşk ile yaşlandım ve aşk ile öldüm…
Azelya… Öyleydi işte. Birden başlamazdı yağmurlar. İlkin bulutları toplaması gerekirdi rüzgârın sonrada yağmurları indirecek bir yoğuşma. Onun için sevgilinin gözlerine değmesi gerekir gözlerin. Gözleri ile bütünleşmesi gerekir yüreğin. Sonra demli vakitlerde demlenmek gerekirdi içine yerleşmesi için. Köşküne yerleşmesi için…

Ki köşkü ta ezelden beri dayanıp döşetilen bir yerdir. Onun için; altından, elmastan, yakuttan, safirden ve firuzeden işlenmiş odalar kurmak gerekirdi. O da yaratılan anın mahşeri anında içeriye konuşmuş, safi bir hal ile ol denilmiş ve bir anda oluşmuştu. İşte o ilk bakıştan sonra gönle girmesi için demli vakitlerde sevgiliyi içinde mayalamak adına, beklemelere sığdırmak lazımdı yürekte.
Beklemek, beklemek, beklemek… Yalnızca. Kimsesizce. Karanlık ve aydınlık, dolu ve boş, az ve çok bir halde. Ona hazırlanmak için, kabulünde sevgiliyi resmetmek lazımdı gönülde. Güç olsa da artık ilk bakışla ortaya saçılmıştı onunla ilgili ne varsa…

Azelya… Sabah olsun, çıkmak, gitmek bilinmeze. Akşamdan kalan muğlâk yenilgilerden sonra içine aldığın titrek mumun aydınlattığı kadar savunmak bütün matemi. Sevmek, sevmek, sevmek… Oysa işte bu yüzden sevmek bir hareketti. Onu biçimlendirmek için, içten içe büyümek gerekirdi. Sen ne kadar büyürsen, o da içinde o kadar büyürdü. Ama aşkın anlamı küçüldükçe anlamlanırdı. Aşk hem büyütendi seni, hem de küçültendi…
Başkalarının gözünde büyük olsan da, kendi gözünde, sevgilinin karşısında bir zerreydin. Çünkü içinde biriktirdiğin aşk, o sevgiliyi şah edip, seni bir kul ederdi de, sende kendini o sevgiliye mecbur bir halde, ona bağlı bir hayata tutunarak yaşamaya çalışırdın. İşte bu yüzden de o ilk bakıştan sonra içine düşen cemrelerin bir bir açılmasına sebep. İşte bu yüzdendi sevgilinin aşkına sunduğun aşkın, bu kadar dallanıp budaklanması. Aşkın sebebiydi bu işte. Hardan ve dumandan. Kor bir sebep. Acıtan, güldüren… Kimi zaman karamsar halin sevgili gülümsemediği içindi. Kimi zaman güneşli ve aydınlıksa dünya, sevgili güldüğü içindi. Bütün iklimlerin sebebi bu yüzdendi. Bütün sesler bu yüzdendi. Sen her şeyini sevgiliye bağışlamışsan, o zaman her şey sevgiliden bir hal alır sende…

Azelya… Kırık bir güz ikindisi sonrası saçları dağılmış bir sabahla birleştiğinde, ellerime dokunan şiirlerin hangi mahrecinde dirildin yine bilmiyorum ama ayrılığın içime dokunan sözcüklerinde, içimi yakan ateşin halinden bir söz çıkardım… Anladım ayrılığın, hangi gün neden çıktığını. Aşktan söylenilen sözlerin, kuvvetini bilmek adına savaş açtığım gecelerde, bir bardak çayın neler doğurduğunu o zaman anladım…
Azelya… Sen şiir kadar sesli bir yazgının, içime biriken notaları kadar sesli haliydin. Ben sende okuduklarımı yazardım. Sen yazdın mı diyince anlardım ki ben daha hiçbir şey yazmamışım. Bu yüzden her sabah kalktığımda yüzüme çarptığım sudan önce ilkin ismini anmak için açardım defterimi hüzünle. Ayrılıktı, lakin büyüten bir acıydı aşk. Anlardım özlemin neler doğurduğunu ve kuşların neden içime göç ettiğini. Büyüdükçe büyüyen bir akisti bu…

Hepsinde bir ses yankılanırken içimde, o zaman bende daha da büyüdüğünü gör bu sahnede. Ben avuçlarımı açmış, bana yollayacağın her şeyi alıp başıma koyduktan sonra saklayayım. İste ki bileyim. Bilinmez hallerim gözüne değmesin…
O zaman anlayacaksın bir metabolik seferlerimin kaç savaş çıkardığını. Euzubillahiminneşşeytanirracim ’ den, şerden sığındığım bir rahmet sebebini. Bak, gümrah akan sellerin dipsiz kuyuları var şimdi elestimde. Okşa astığım kelebeklerin narin kanatlarını. Besle, içime, oymak kaydıyla koyduğum bakışlarını. Şimdilerde daha anlayışlı yazılarda bir şiir biriktirdiğim dilimin altına, ismini koyuyorum…
Dudağımın kıpırtısında ki şarkıların sebebini bil. Artık senden seni saklamak da olsa yapmayacağım bu havadisi. Hadi durma, içimden yayıl şeş cihetime. Dereyim şarkıların melankolik hüzün notalarını da, aşk şarkılarına adayayım bütün duruşları. Bil işte, gözlerim seni sayıklarken, aklımda ki yokluğunun etrafımı sarması bir muammadır. Hangi sahraya kaçtın söyle. Arayayım seni şu çöller dünyasında…
Azelya… Bil, sensiz her kıpırtı hüzün verir bana. Acıdır, yastır sensiz her sevinmelerim. Dudağım kanar, susar anlarım. Anlarım neden yandığıma da seninde bilmeni isterim. Şimdi lehçeme dokunan kanamalı yüreğim, dilimin perçinleştiği acılarda havadisleri okusun. Sen yine de bakma acılarımın sessiz çığlığına. Duyma da… İçimde intizar bir sabah uyanır. Sen desem başlar, sen desem biter. Al ve bağışla sözlerimi.
Ya da geldiğin günün hatırına, mevlitler okutayım bülbül dilli hafızlarla. Gelişinin adımlarını saydır bana. Yoksa her günüme bir yıl koy takvimlerime. Buruk bir sevince bırakma. Yas diye tutarım yoksa her nöbeti. İçimi dökerim de yalnızlığa, en buruk mevsimi çalarım gözlerinden…

Azelya… Kalbine güz değse, kıskanç bir iklim sarar bedenimi, yorulur nefeslerim. Acaba sen hangi limanda hüzünlerini salıyorsun denizlere. Saçlarına hangi rüzgârlar değiyor, göster bana yakalayayım onları. Hangi yıldız kaydı önünden de, avucuna masallar bıraktı, söyle kırayım onu. Gece seni nasıl çeker içine, söyle aydınlatayım.
İste ki bileyim… Bilinmez hallerim gözüne değmesin…

Ah maralım. Sevda dedim, özlem dedim, hasret dedim. Gönlüme hece hece hasret ekledim. Hasretini diktim de yamasız yaşadım ömrümü. Sakın, sakın düşünme nisyanları. Seni içimdeki senle bile kıyaslayamıyorum. Belki seni aldatırım düşüncesi hâkim oluyor dimağımda. Ve bilirsin bir aldatmanın aşk için neler doğurduğunu. Onu aldattım diye kendini çarmıha gerersin. İlkin kan damlar sanırsın, oysaki can damlıyordur yüreğinden… Hele onu içinden terk edip başkası ile gülmek. Ah yüreğim dayanamaz ki bu hale. Kendimi kandırırım. Kendimi yargılarım. İçimdeki sevgiliyi aldatmak…
Keşke dersin o zaman… Keşke bunu yapmasaydım da iri dişli kurtlar parçalasaydı etlerimi. Her bir parçasını biri alıp dişlese, dişlese, sonrada etim ağzına geldiğinde tükürse beni çöplüğe.
Ölüme atılma uykusuzluğu içinde sürgün etsen de sevgiliyi, bil ki orası sevgilinin tahtıdır. Bıraktığı sürer bir ömür. Biz hüzün elbisesini giyeli, adımızın yanına aşkı yazmalıyız. Belki olmayan birine tutulmuşuz ama o vardır hep ki yüreğimizin odacığında onun sesi yankılanır. Bir gülü okşamışlığı vardır çünkü içimizde, bir çocuğu sevmişliği vardır. Aşk da en çok bu değil miydi zaten? Gözyaşlarının tükenip de, gözbebeklerimizden kan damlaması değil miydi? Biz böyle mi sevdik, böyle mi sevildik. O bizi böyle mi severdi, ya da böylemi sevdi? Biz demedik mi, bizi sevmese de olur. Basıp geçse de olur. Derdin de hoş, kahrın da. Cefala beni ey yar. Yaralarıma tuz bas. Ama inat etme işte seviyorum seni be deli kız…
Demedik mi kaç günler, kaç seneler. İçimizde ki ebedi aşkı ezeli bir acı ile tatmadık mı? Onu bilip, onu söylemedik mi? Yok yok… Ben sayıklarken seni, gökten âlem düşer. Dünya savrulur ise işte bende oyumdur. O zaman seni içimde üzmemeliyim. İşaret parmağımla işaretlediğim yüreğimde seni her zaman sultan ilan etmeliyim. Sen gitme ki içimden, ben sürgünlerimle şahlanayım. Hadi biraz ağlayalım dercesine, gülmen için sana şaklabanlık yapmalıyım. En büyük gözyaşımı, sen gül diye sana adadığımda, seni bütün ülkeleri feth eden bir kumandan ilan etmeliyim. Ben atının ayaklarına bulaşmış bir toprak olayım. Maşukta böyle olmalı, âşıkta. Maşuk zaten bilir de yerini, âşık bilir mi acaba, maşukta ki yerini…
Ben değil miyim ki gökteki yıldızları sen diyerek saydığım. Ne kadar çokmuşsun be deli kız diye. Yâda ağrıma sapladığın oklar, ne kadar güzeldir ey aşk diye… Neden bugün savurmadın beni? Neden acıtmadın, neden kanatmadın? Seni aldattım mı yoksa dersin ya… Aşkın üçkâğıdı yoktur işte. Tek kâğıda doldurulur isimler. Tek isimle bütün sıfatların tenzih edilmiş harfleridir onlar. Meddi muttasıldır. Uzatılan elifin boşluğu olmaz ve cim desen güz olur, dal dersen soğuk… Sen üşüme diye hangi güneşi sarayım üzerine.
Ne olur… Bırakma toz konmasın sana. Ben sana yürüyen bir bedeviyim, seyyah kan badıyla sahraları adımlarım. İşte bak çıkıyorum seni keşfe. Gündüzlere güneşleri sıralarken derim ki; içimde ki sensen, işte bu yürüyen de sensin…
Azelya… Hadi durma, yaklaş bana bir Yakup edasıyla. Gözlerine değen bir gömlek olsun sevdam. Bil ki, kıyamına kalkarken isyandan uzak duruyorum. Hengâmelerin boşluğunda eserken, bildiğim onca hikâye tadında, kalktığım sebeplere boşaldım. Gözlerinde ayindeyken yüreğim, bir mabede kutsanır bilincim. Esirgeyen duruşuna rahat vur.
Azelya… En mutlu olduğum korkumsun. Mesela, mesela saniyeleri dolduran seferler, yani yol alırken kıvrımlarında bir rüzgâr nefer verir, eserken ertelenen giryan. Sebebim… Ver bana gezinen düşlerimi. Hayal ötesi bir isimle andır zangoçları. Çalınca saatler, vurursun zamanı. İndirirken yere ak pak güvercinleri, doğan güneş serinliğine katık et beni. Sana sahip olan, dizelerin halet-i ruhiyesi midir? Bilemedim kaç nöbet prangalarken seni hasretler, özlem kadar derininde kayboldum ben. Çıkart beni ateşten su yetiştir. İmdadına düşmüş bir çığlığım şimdi. Korkuna sinerken yalnızlığım, sessizliğim yenilgindendir.
Azelya… Aşksa, safi kaldı yüreğimin ilikleri. Kapatmadım işte gönlümü, sen girerken içeri. Vuruldum tam mevsimine, rüzgârlar delicesine eserken. Mayınlar, ölüm çanları çalıyordu. Ölüm çanları çalıyordu savaş tamtamları. Vuruldum gözlerimden, Kan sızarken kalbime, anladım aşkın tadında kokun esirgeyendir acıyı bağrımdan. Sızımlığına can vurgun. Vur beni yedi bahar, kırk iklim. Boya kâkülünün resmine. Hengâmelerde savrulurken, savaşırken gece, bil ki sabahımdır uyandığın vilayet. Rüzgârımdır bilakis, Eserken dört saat, vahit yerinde kıvranır seni görünce…
Sen görünce ben kanatlanır kuşlar. İçime göç eder mevsimlerin en kokulu baharları. İçimde açılırken goncalar, bir sunak olur gülüşün avuçlarıma. Ve belirir belirsizce şiirler dimağıma…
—Azelya
“Aşk vücuda gelince
Kaleme ve sonra incire yeminler içildi
Zeytinin rengi sardı nöbetleri
Kahırla anıldı, kahırla çizildi”
Kimisinde ahenk ressamın fırçasındaydı
Kimisinde ahenk bir ney notasındaydı
Oysa kelimeler harp düzeneğiydi şairde
Aşkla çizerken elifi bir hattat edasıyla
Sevgilinin gülen halinin temsiliydi şiirler
Bir leyl elemi, bir intizar akşamı, bir kuş hüznü
Hüznün armonisinde seslerin sözlere değmesi
Meclisinde mecnunun şiirle beslenmesi…

Azelya… Kurul tahtıma yeniden yeşillensin baharlar. Azelya, gir gönlüme aşkım ol. Aşk diye söylediğim senin ismindir. Dilimde metabolizması kırılırken kelimelerin, heybeme dokunan ilmek ilmek senin sesindir. Dokunaklı bir türküde andığım senin ismindir. Kalbimin sızımlığında, esrarengiz nöbetlerde gördüğüm senin hayalindir…
Azelya… Gir yuvana. Beni sensiz, kendini susuz bırakma…

 

NuR-eFSaN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-24-2008, 19:26   #2
Kullanıcı Adı
NuR-eFSaN
Standart Azelya (!)
Çok uzun diye kımse yorum yazmadımı :'(
NuR-eFSaN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2008, 20:06   #3
Kullanıcı Adı
Hıfz-ı lisan
Standart Azelya (!)
Sağa dayalı olduğu için yorucu oluyor ve alışkan olmadığım için zor okudum.. : Çok güzeldi Teşekkürler...+
Hıfz-ı lisan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-04-2008, 18:19   #4
Kullanıcı Adı
NuR-eFSaN
Standart Azelya (!)
teşekkür ederim 8)
NuR-eFSaN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi