AK Gençliğin Buluşma Noktası
Makale & Deneme Makale ve deneme içerikleri.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-11-2008, 18:21   #1
Kullanıcı Adı
NuR-eFSaN
Standart * Parmak uçlarından Ötesi >>>>
Parmak uçlarından ötesi…



SENAİ DEMİRCİ



Parmak uçlarını görüyorsun önce. Gördüğünden habersizsin. Sadece görüyorsun. Görür ve görünür halde buluyorsun kendini. “Önce” gördüğünü bile bilmeden görüyorsun. “Sonra”lardan haberin yok... İlk hareketin oldukça basit ve sessiz: Başparmağını işaret parmağına değdiriyorsun. Dokunma duyusuyla tanışmak üzeresin.
İlk kez dokunuyorsun. Parmak uçlarında buluyorsun varlığını. Parmağının parmağına değmesi için kalbinin tıkır tıkır çalıştırıldığını bilmiyorsun henüz. Farkında değilsin ama parmak ucun dokunabilsin diye, kılcal damarlarında adlarını ezberleyemeyeceğin, sayılarını hesap edemeyeceğin, gözünle göremeyeceğin, hızlarına yetişemeyeceğin kan hücreleri dolaşıyor.
Parmağının parmağına değmesine izin veriliyor. İzin verildiğinin bile farkında değilsin. Harekete niyetlenir niyetlenmez alıyorsun izni. Parmağın parmağına bitişiveriyor hemen. Zahmetsizce ve hiç bedelsiz. Adını bilmediğin eklemlerin hiç itirazsız söz dinliyor. Hiç görmediğin incecik kasların teninin altında kasılıp gevşiyor. Parmağını parmağına bitiştiriyorsun sinirlerinden geçen sayısız ve sessiz, hızlı ve hikmetli mesajlar sayesinde. Şaşırman gerektiği halde şaşırmıyorsun. Olsun. Şaşırmamana da şaşırmalı. Nasılsa her şey bildik ve tanıdık geliyor sana. İki parmağının devamında alışık olduğun avucunu buluyorsun. Her zamanki avuçların. Gövdeni buluyorsun omuz başlarının altında. İnip kalkıyor göğsün. Nefes alıp verdiğini fark ediyorsun. Ayakuçlarına kadar uzanıyor gövden. Ağırlığını ilk defa tartıyorsun tabanlarında. Üzerine bastığın toprağı fark ediyorsun birden. Az sonra öğreneceksin ki, kocaman bir dünya dolduruyor toprak zeminin altını. Sen yürüyesin diye taşları pişiren ateşler yakılıyor dünyanın göğsünde. Sen ne üşümeyesin ve kavrulmayasın diye belli bir uzaklıkta tutuluyor yer küresi. Yollar buluyorsun ayaklarının önünde. Senden önce hazırlanmış, senden önce yürünmüş yollar. Patika. Asfalt. Uzun. Kısa. Dar. Geniş. Yürüyebiliyorsun. Hiç ummamıştın bu kadarını. Adımlarına eşlik ediyor çiçekler, kelebekler, kuşlar, kokular. Sürpriz gölgelerle karşılaşıyorsun yol üstünde. Kaldırıp başını ağaçlarla tanışıyorsun. Önüne uzatıyorlar dallarını. Kulağına hışırtılarını dokunduruyorlar. Serinlik okşuyor yüzünü. Rüzgâr değiyor alnına.
Az ötede denizi buluyorsun. Mavi. Sessiz. Derin. Maviden yeni bir maviye açılıyor gözlerin. Gökler uzanıyor ufkun ötesinde. Ak bulutlar. Yağmurdan haberin yok daha. Saçlarını ıslatacak, yanağını okşayacak çiselerin sevinci bekliyor seni. Sağanak yağmur şıpırtıları, rüzgârda yaprak hışırtıları, yağmur sonrası toprak kokuları, böğürtlen tadı, yeşillikler içinde yaban çileği bulmalar henüz menüde görünmüyorlar. Güneşi buluyorsun ötelerde. Ardında sürpriz olarak yıldızları sakladığını henüz bilmiyorsun. Hiç beklemiyordun buncasını. Güneş bile yeterdi sana.
İki parmağının arasına dönüyorsun tekrar. İzinle bitiştirdiğin parmakların arasında bir kâğıt parçası buluyorsun. Bir gazete okuduğunu fark ediyorsun birden. Bir makale. Senin için yazılmış. Sen seni hatırlayasın diye beyaz sayfalar üzerine döşenmiş kara mürekkep lekelerine değdiğini görüyorsun göz bebeklerinin. Okuyorsun. Hatırlıyorsun. Unuttuğunu hatırlıyorsun şimdi. Omuzlarının üzerinde bir baş taşıdığını. Görebildiğini. Göz kapaklarını açar açmaz renklerin, biçimlerin, tonların, tanıdık yüzlerin kolayca görünür kılındığını fark ediyorsun. Onların da sana görünür olması için kalplerinin çalıştırıldığını, kan damarlarında sayısız hücrenin, hesaba gelmez hızlarda koşturulduğunu hatırlıyorsun. İzinle görüyor gözlerin. İzinle görünüyor gözbebeklerinin sevincinde kıymetini bulduğun sevdiklerin. Yüzünün onlar için sevimli ve tanıdık kılındığını yeniden fark ediyorsun. Yüzünün hiç kimseye benzemeyecek kadar biricik olduğunu hemen şimdi hatırlıyorsun. Yüzünün her kıvrımında, parmak uçlarındaki her çizgide “biricik” eylendiğini şimdi anlıyorsun. İzinle bitiştirdiğin işaret ve başparmaklarının arasındaki bu incecik kâğıt parçasına muhatap olabilmek için yıllarca hazırlandığını fark ediyorsun. Yaşadığın “şimdi”nin bütün zamanlardan süzülerek sana verildiğini görüyorsun. Zamanın başköşesinde şerefli bir varlık olarak ağırlandığını anlıyorsun. Daha da heyecanlanıyorsun. Kalbinin atışlarını duyuyorsun. Nefesin derinleşiyor. Yaşatıldığını fark ediyorsun. Seni konuşur eyleyene, seni görür eyleyene, seni işitir eyleyene, seni anlayabilir eyleyene, seni yokluktan çıkarıp şu anın tadını tattırana, sonsuz minnetini, sınırsız teşekkürünü yine O’nun öğrettiğince ifade ediyorsun: “Elhamdülillah…” * (*) Bitmedi: “Elhamdülillah” diyebildiğin için yeniden “Elhamdülillah” diyeceğin yeni ve sonsuz nimetli bir hayata aday kılındığın için yeni “Elhamdülillah”lar borçlanıyorsun. Bu sonsuzluk sofrasına hiç yoktan oturtulmana hayret ediyorsun. Sürpriz

 

NuR-eFSaN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi