09-24-2008, 22:33 | #1 |
Aşk'ın bir adı da yorulmamaktır...
“Sen dur burada ey insan! Duy içinde tutuşan ormanı Ve yakıştırmasını bil üstüne ey âdemoğlu Usta bir makasla biçilen toprağı…” Gidişine mi tekabül etmeliydi bilmiyorum, onu tanımamın miadı… Hırçındım. Esmekten yorulmuş rüzgâr gibi… Şiir’in erdemli yüzüne vuran kalemi, kelâm soframa konup konup uçuyordu asumanlara. Bu kadar sessiz bitmeseydi belki her şey, bu kadar asil durmasaydı bir adamın ‘söz’ü şiirin ulvî semasında, böylesi bir mersiyeyi hak etmezdi kalem. Biliyorum yakışıksız duruyor o dört harf bu ismin altında. Hangi isme yakışıyorsa sanki. Ama bırakın! Seven sevdiğinin yanında güzelmiş. Ölüm bahara giden dört mevsimde kardan bir köprü imiş. Risaleler dizer yaşamın güncesine bir adam. Ölümlerden, aşk’lardan, tabiattan ve savaşlardan… Şairler doğar hayatın vagonlarında, geleceğe dizeler taşıyan. Acının raylarında çizilmiştir gözleri. İlk adımlarını toprağa salar mısralar. Onlar ki, o adamın gitmeden evvel düşürdüğü yıldızları toplar ve yerine asarlar… Yağmuru fark ederler ve geceyi… Onlar konuşur, onlar susar. Onlar dokundu mu, ırmağa bürünür sular. Beyazıt’tan çocuklar geçer ya hani, sahaflara bir güneş vurur ayak izlerinden. O çocuklardan biri de ben’im işte. Yoluna baş koydu şahsım. İsmin kadar erdemli bir miras bıraktın bizlere. Diyorsun ki; Şiir diye Bir ömür tüketerek yazdıklarım İki saatte okunuyor Bundan ucuz ne olabilir Havadan başka? Şimdi bana, yetim bıraktığın toprağın, Kudüs’e giden o yolun/Üsküdar’ın Hakk’ını vermek düşüyorsa, bil ki çekmeyeceğim elimi kalemden! Tüm sızılarımı, sancılarımı biriktirdiğim o sandalı denizlere bıraktığım gün, asude bir hayat risalesine son noktayı da ben koymuş olacağım elbet. “Ölümler vardır: Bir ağacın köklerinin topraktan çatır çatır sökülmesi gibi, Can çatır çatır çıkar damardan… Ölümler vardır: Bir martının süzülüp kaybolması gibi maviliklerde…” “Bir gün öleceğim biliyorum Bunu her an ölür gibi biliyorum…” Hayat ve ölüm… İki ucu bekaya uzanan, imtihan ipinden kurulmuş bir salıncak. Her nereye savrulursak savrulalım ve ne kadar uzağa gidersek gidelim, yine başladığımız yerdeyiz. O arafta, toprağa matuf bir seferde… Yaşamın mihenk taşı olan ölüm üzerine, bu kadar güzel cümleler dokuyabilirdi bir insan. “Ölmeden evvel ölünüz!” hadis-i şerif’ini, bu denli diri tutabilirdi satırlarında. “Aşk’ın bir adı da yorulmamaktır…” derdi. O âşıktı ve yâr’ine en büyük sadakati gösterdi. Son nefesine kadar, sızılarının sûret-i ahval’ini hızla gelmekte olan zamana haber verdi. Kalemden alınca gücünü bir el, taşlar kadar kanatır vurduğu yeri. Şiirden alınca gücünü bir yürek, ölümler ötesinden duyulur sesi. Duydum da geldim sesini toprağın başına. Baktım ki bir işaret taşı da sen dikmişsin ölümün bağrına. Ne asil duruyor söz erbabından çıkınca. Ölüm çiçeğinden bir yaprak daha kopardı işte mavera rüzgârı. Ve açıldı her bir âzânın dili, döktü içini toprağa… Artık iki ucu kırık aynalar taşımayacağım yanımda. Nasılsa ölümün gölgesi düşüyor, ulu ses dokununca çarka! Olduğum yerden ötesine geçmeyeceğim artık, nasılsa suya attığım her adımla, renk; denizde karar kılan ebedî bir tarla oluyor. Ölümün rengi yaklaşınca şiire, ismi ağıt oluyor, yakılıyor… Bu ağıtta benden olsun, sebep ey! Yekta Haktan İNCİ/ Ay Vakti Dergisi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
09-25-2008, 15:42 | #2 |
Artık iki ucu kırık aynalar taşımayacağım yanımda. Nasılsa ölümün gölgesi düşüyor, ulu ses dokununca çarka! Olduğum yerden ötesine geçmeyeceğim artık, nasılsa suya attığım her adımla, renk; denizde karar kılan ebedî bir tarla oluyor. Ölümün rengi yaklaşınca şiire, ismi ağıt oluyor, yakılıyor…
MÜKEMMEL BİR AYZIYDI EMEĞİNİZE SAĞLIK (+) |
|
09-25-2008, 18:15 | #3 |
Şair Erdem Bayazıt'ın ardından kaleme alınan bir yazıydı. Bayazıt'ta hayatı, ölümü ve aşkı çok güzel dizelerle anlatıyordu. Ve onun ardından da yazdıklarından ilhamla muhterem şahsı için yazılan satırlar devam edecek şüphesiz..
Beğeniniz için teşekkür ederim Ak_kelebek kardeşim... selamlar |
|
09-26-2008, 16:49 | #4 |
Hoş paylaşım olmus teşekkürler
|
|
09-26-2008, 17:18 | #5 |
Yorumunuz için ben teşekkür ederim Nur-Efşan... selamlar
|
|
09-27-2008, 18:18 | #6 |
Yorumunuz için ben teşekkür ederim Yalçın Hocam.. selamlar
|
|
09-28-2008, 17:38 | #7 | |
Alıntı:
Estağfirullah hocam, sizlerin istifademize sunduğumuz güzelliklerden payımıza düşenlerdir aktarmaya çalıştıklarımız, acizane gayretimizi hoş görmeniz nazarınız "güzel"liğinden naşidir... Rabbim hakikati görenlerden eylesin hepimizi... Selam olsun sizlere... |
||
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|