AK Gençliğin Buluşma Noktası
AK Gençlik Fikir Akımı Bütün fikirlerimizi burada paylaşıyoruz.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-19-2008, 23:16   #1
Kullanıcı Adı
endertr
Standart Türkçülük üzerine yorumsuz yazılar
Munis Tekinalp (Moiz Kohen) (1883-1961) Türkçülük akımının önde gelen üyelerinden olan bir yazar ve düşünürdür. Serez'de bir hahamın oğlu olarak Yahudi bir aile içinde Moiz Kohen adıyla dünyaya geldi. İttihat ve Terakki Cemiyetine üye oldu. Selanik'te çıkan Türkçe bir gazete olan Asır'da yazılar yazdı. Balkan Savaşından sonra İstanbul'a geldi. İsmini Munis Tekinalp olarak değiştirdi. Türkiye'deki Yahudileri Türkleşmeye ikna etme amaçlı yazılar yazdı. 1961 yılında tedavi amacıyla gittiği Fransa'nın Nice kentinde öldü.
2004 yılında Liz Behmoaras tarafından kaleme alınan "Bir Kimlik Arayışının Hikâyesi" (Remzi Kitabevi) adlı kitap Munis Tekinalp'ın yaşam öyküsünü konu almıştır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Munis_Tekinalp


Parvus (1867-1924), Rusya-Beresniz'de doğmuştur. Aslen Yahûdi olup asıl adı Alexander İsrael Helphand'dır. ... Ziya Gökalp'e Türkçülük fikirlerini aşılamış daha sonra o fikirlerin aşılanmasına bir başka Yahûdi olan Selânikli Moiz Kohen devam etmiştir. Moiz Kohen ve beraber çalıştığı ekip işin inceliğini kavrayamayan Osmanlı entelleri arasında bir kitle oluşturdular. Bu güdümlü kitle vasıtasıyla da el altından fikir ve aktivitelerini yaydılar.

http://www.siladanhaber.com/author_a...ail.php?id=538



Türkçülüğün teorisyenlerinden Tekin Alp (Moiz Kohen) 2. Abdülhamit'ten toprak koparamadığı için Osmanlı Devletini yıkmayı hayatının gayesi haline getirmiş (Siyonizm'in fikir babası olan ) Teoder Herzl'le irtibatlı bir Yahudidir.

http://www.el-aziz.com/modules.php?n...ticle&sid=1575



Kaynaklara göre ilk modern Türk dili gramerini II. Mahmut zamanında genç bir İngiliz olan Arthur Lumley Davids yazmıştır ve genç yaşta ölen yazarın annesi bunun Fransızca çevirisini 1833'te Padişaha sunmuştur.(3) Ne tür bir ilgi gördüğü not edilmiyor ancak Akçura, Davids'in bir Yahudi oryantalist olduğunu belirtmektedir.(4) Herhalde bu tür çabaların ilgi toplaması için bir "Orta Asya" gezisi gerekiyordu.Bu geziyi yapan ve kapıyı aralayan Herman Vambery'dir. Fransız Leon Cahun'un edebi çalışmaları ise herhalde kapıyı sonuna kadar aralamıştır.Alman Aleksandır Helpland Parvus'un dış desteği daha sonradır. Bu ilginin şimdiye kadar şaşırtıcı bulunmaması çok şaşırtıcıdır. Hiçbiri Türk değildir ve Türklükle ilgilendikleri zaman aralığında Türklerde Türklüğe bir ilgi yoktur.İlgi görünmeye başladığında da bir kök sorunu ortaya çıkmıştır. Mehmet Ziya bir yana, içeridekilerin de bu eğilimle bir uyumu var. Munis Tekinalp veya diğer adıyla Moiz Kohen'in Türkçülüğünü çok militan bir biçimde hayata geçirdiğini biliyoruz.Mehmet Ziya'yı, sonraki adıyla Ziya Gökalp'i en çok etkileyenler arasındadır. Avram Galanti'yi ise Türkçülük militanlığında Munis Tekinalp'ten geri kalmamakla birlikte, çok kaypak olması sebebiyle,ciddiye alınmamış bir Türkçü saymamız daha uygundur. Türk değildiler. http://laedrihanif.blogcu.com/turkcu..._27777801.html


Evet, ulusçuluğun sefaleti Kürtçülüğün Esasları'nı yazacak kadar ırkçı olan bir Kürt ulusçusunu Türkçülüğün babası konumuna getirmekle kalmıyor. Asıl onu buna ikna edenlerin kimliği önemli: Sonradan Tekinalp soyadını alacak olan ve atadan beri hahamlık yapan bir aileye mensup Selanik Yahudisi Moiz Cohen. Ziya Gökalp'ı Kürtçülük'ten Türkçülüğe terfi ettiren işte bu isimdir. Abdullah Cevdet'in tavsiyesiyle 1908'de Selanik Rizarto Mason Locası'nda toplanan İttihat ve Terakki yönetimi Gökalp'i hem masonluğa, hem de İttihat ve Terakki Merkez Yönetim Kurulu üyeliğine kabul eder. Ziya Gökalp, Moiz Cohen'le burada buluşarak sıkı bir talebe-hoca ilişkisine girer ve burada Türkçülüğün Esasları isimli eserini kaleme alır. Her ne kadar kitabı Kürtçülük'ten Türkçülüğe keskin bir geçiş yapan Zaza "şakirt" yazmışsa da, bu yazma gerçekte bir dikte etmeden ibarettir. Tüm ana fikirler Yahudi "hoca"ya aittir.

http://yenisafak.com.tr/arsiv/1999/h...lar/islamoglu/


Soner YALÇIN sonery@hurriyet.com.tr

Kim daha iyi Türk, gelin kafatasınızı ölçelim

Şarkıcı İsmail Türüt, sürekli medyaya çıkıp Türk milliyetçisi olduğunu söylüyor. Türüt'ün yolundan yürüdüğü ırkçı ağabeyleri, öyle sözlere filan inanmazlardı. Ellerine cetvel, pergel alıp kafatası ölçümü yaparlardı.

Kimin kafatası dolikosefalik ya da brakisefalik, ona göre Türk olduğuna karar veriyorlardı. "Kim Türk tartışması" zamanında ünlü edebiyatçıları nasıl böldü? Namık Kemal'den Mehmet Akif Ersoy'a kadar neden birçok edebiyatçının Türk olmadığı iddia edildi? İşte tüm bu tuhaf soruların yanıtı.

SAYIN İsmail Türüt,Mektubumu size biraz gecikmeli yazıyorum. İstedim ki biraz sakinleşiniz, aklıselim olunuz.

Çünkü sizi kızdıracağım!

Sayın Türüt,

Türk milliyetçisi olduğunuzu söylüyorsunuz; peki siz Türk müsünüz?

Dedim ya sizi sinirlendireceğim...

Yok, hayır kabalaşmayacağım, sadece anlayacağınız dilden konuşmaya çalışacağım. Ben sizi kaybetmek değil, kazanmak istiyorum.

Bu nedenle, meselelere daha geniş açıdan bakmanız için, mektubuma yakın tarihimizden bir "Türkçü" hikáye anlatarak başlamak istiyorum.

'NİHAL ATSIZ DÖNMEDİR'

Bundan yıllar yıllar evvel Türkiye'de iki Türk milliyetçisi yoldaş vardı. Durun hemen heyecanlanmayın, "komünist" sanmayın onları; bundan 70 yıl önce Türkçüler birbirine "yoldaş" diyordu.

"Yoldaş" sözcüğünü en çok kullanan da şarkıcı Tarkan'ın büyük amcası ünlü milliyetçilerimizden Fethi Tevetoğlu'ydu. Neyse konuyu karıştırmayalım.

Dönelim bu iki milliyetçi yoldaşa; bunlardan birinin ismi Nihal Atsız, diğerinin adı ise Reha Oğuz Türkkan'dı.

Aralarında zamanla ayrılıklar çıktı. Birinin görüşleri Gustave Le Bon'a, diğerinin ise Arthur de Gobineau'nun ırkçı teorilerine dayanıyordu. Bu teorilerin ne olduğuna girip kafanı karıştırmayayım.

Bu bizim iki milliyetçi yoldaş, ellerine cetvel, gönye alıp fotoğrafları ölçerek kimin Türk olup olmadığına karar veriyorlardı. Hatta öyle ki, bunu devletin de yaptığına inanıyorlardı; Türk çıkmadığı için, İsmet İnönü'nün bu raporları "utanıp" yok ettiğini bile söylüyorlardı! Yani atıp tutuyorlardı.

Uzatmayayım, sonuçta bizim bu iki yoldaş, o kadar milliyetçi, o kadar Türkçüydüler ki, zamanla aralarında liderlik mücadelesi çıkınca, birbirlerinin ırksal açıdan, safkan olup olmadıklarından şüphe eder hale geldiler.

Yaşı daha genç olan Türkkan, Atsız'ın kafatasının, Türk ırkına benzemediğini söyledi.

Nihal Atsız yanıt vermekte gecikmedi: "Türkkan'ın ataları Ermeni'dir. O Türkkan değil Ermenikan'dır."

Aman sakın siz de kaset satmayınca, şarkıyı birlikte yazdığınız Arif Şirin ile birbirinize düşüp soy-sop araştırmasına filan girmeyiniz. Neyse...

Atsız ile Oğuz'un tartışması, 1943 yazında başladı ve kırgınlık yıllarca sürdü.

Irkçı söylemler o yıllarda herkesi o kadar etkiledi ki, bu iki yoldaşı da yargılayan Sıkıyönetim Mahkemesi, raporunda Nihal Atsız'ın atalarının Gümüşhane Midi Köyü'nden olduklarını ve "dönme" olarak bilindiklerini yazdı!

Gördünüz mü, bu "ırkçılık virüsü" buluşmaya görsün, nasıl her tarafa sirayet ediyor.

Sayın Türüt,

Konuyu şimdi size getireceğim.

Hani size sordum ya "Türk müsünüz?" diye. Gelin bir ölçüm yapalım!

Sizin kafatasınız dolikosefalik mi yoksa brakisefalik mi? Çünkü ona göre Türk olduğunuza karar vereceğiz.

Burnunuzun ucundan kafanızın arkasına kadar olan bölüm 155 mm, bir kulaktan öteki kulağa (kafanın üstünden) 182 mm geliyorsa saf Türk olduğunuzu anlayacağız!

Bir de bunun pergelli olanı var!

Boş verin...

Zaten sadece kafatası bulguları yeterli olmuyor, kanına, saç rengine, gözüne, burnuna ve -belki de sizin için en önemlisi- boyun uzunluğuna bakılıyor.

Bak boy dedim de aklıma geldi. Hititlerin, Türkiye Türklerinin ataları olarak gösterilmesine Türkçüler karşı çıktı. "Kısa boylu, kısa boyunlu biçimsiz Hititler nasıl bizim atamız olurmuş" dediler.

Bakınız, ayrıca bizim ırkçılar öyle "ben Türküm" diyeni de hemen kabul etmiyorlardı. Nihal Atsız'a göre, Türk milletinin esası dil değil, ırk ve kandı.

Siz bir şarkıyla "Türk milliyetçisi" olacağınızı mı sanıyorsunuz; büyük şair Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı'nı, Çanakkale destanını yazmış da, kendini kabul ettirememiş bu çevrelere, siz ne diyorsunuz?

'MEHMET AKİF TÜRK DEĞİLDİR'

Sayın Türüt,

Bunlar, İstiklal Marşı'mızın yazarı Mehmet Akif Ersoy'u bile canından bezdirdi.

Nihal Atsız ve Reha Oğuz Türkkan'ın bir dava arkadaşları vardı: İsmet Rasin Tümtürk. 1939'da Türkçü Yücel Dergisi'nde ne yazdı biliyor musunuz?

"Mehmet Akif, Türk değildir. Bir kimse hüviyet cüzdanında Türk yazıyor diye Türk olamaz; onun Türk olabilmesi için iki şartın aynı zamanda onda bulunması gerekir. Birincisi, o adamın damarlarındaki kanın Türk olması gerekir. İkincisi, o adamın kafasının içindeki bütün duyguların en gizli, en ince taraflarına kadar Türk olmasıdır. Akif, Türklükten tamamen uzaktır. Akif, Çanakkale şehitlerine yazdığı mersiyede bile, anayurdu koruyan Türkler değil hilafeti koruyan Müslümanlar diye bakmıştır."

Evet; Mehmet Akif Arnavut'tu.

Peki, İsmet Rasin Tümtürk kimdi? Cenap Şahabettin'in oğluydu. Cenap Şahabettin kimdi; bir iddiaya göre Arnavut, diğer iddiaya göre ise Kürt.

Annesi ise Kürt Bedirhan Abdürrezzak torunu Naciye Hanım'dır.

Abdürrezzak Bedirhan'ın Osmanlı'dan kaçıp bugün Ermenistan'ın başşehri Erivan'a sığınması; Polonyalı Henriette'yle evlenmesini filan yazıp konuyu uzatmayayım.

Reha Oğuz Türkkan, can yoldaşı İsmet Rasin Tümtürk'ü desteklemek için hemen bir makale kaleme aldı: "İsmet, Plevne şehitlerinden birinin torunudur. Bundan başka, İsmet'in yüzüne bakmak da ırkı hakkında bir hüküm vermek için káfidir. Çünkü İsmet'in yüzü, Türk yüzüdür."

Arkadaş olunca kafatası ölçümü filan yok!

İşin garip yanı İsmet Rasin Tümtürk'ün kız kardeşi Reşika'nın kayınpederi Sülayman Nazif'in de Kürt olduğu gerekçesiyle milliyetçilerin hışmına uğramış olmasıydı.

Sülayman Nazif'in Kürt olduğunu iddia eden kimdi dersiniz; kendisi de Kürt olan Abdullah Cevdet.

Peki ırkçıların kitaplarından feyzaldıkları Gustave Le Bon'un kitaplarını Türkçe'ye kim çevirmişti; Abdullah Cevdet!

'ZİYA GÖKALP YAHUDİ'DİR'

Sayın Türüt,

Umarım kafanız karışmamıştır. Ama meselelere o dar çerçeveli pencereden bakmaya devam ederseniz, daha da karışacaktır.

Biliyor musunuz, "Turan" sözcüğünü ilk kullanan, büyük Türk milliyetçisi Ziya Gökalp, kimine göre Kürt, kimine göre ise Yahudi dönmesiydi!

Oysa Ziya Gökalp, hep Türk olduğunu söyledi.

Fark eder mi "Türkçülüğün Esasları"nı kaleme alan Gökalp'in ne olduğu? Ya da Türk milliyetçiliğine derinden bağlı Moiz Kohen'in (nam-ı diğer Munis Tekinalp'in) Yahudi olup olmaması, Türk yurtseveri olmasına engel midir?

Sizler televizyon ekranlarındaki konuşmalarınızla güzelim Türkçe'yi yok ederken, Moiz Kohen yıllarca o dilin yaşaması için ter akıttı; Türk Dil Kurumu'nda çalıştı.

"AB, Türk düşmanı Ermeni yetiştiriyor" diyen MHP'li Levon Panos Dabağyan'ı "ölçüp biçip hangi kalıba" sokacağız?

Biliyor musunuz, "Vatan Yahut Silistre"yi yazmış Namık Kemal'in vatanseverliğine bile dil uzatıldı bu ülkede. Namık Kemal'in birlik temeli olarak İslam'ı, siyasal yapı olarak Osmanlı monarşisini savunması yıllar sonra onun Türk milliyetçisi olamayacağına yorumlandı.

Tevfik Fikret de bu güruhun boy hedefi oldu. Ahmet Haşim küçük görüldü, Arap olduğu için! Ömer Seyfettin... Hamdullah Suphi Tanrıöver...

Listeyi uzatmak istemiyorum, insanın canı yanıyor. Bakınız Ziya Gökalp ne diyor:

"Yalnız iyi günlerimizde değil, kötü günlerimizde de bizden ayrılmayanları nasıl milliyetimizin dışında sayabiliriz? Milletimize karşı büyük fedakárlıklar yapmış, Türklüğe büyük hizmetler vermiş olan bu fedakár insanlara, nasıl 'Siz Türk değilsiniz' diyebiliriz?"

YAZIKTIR, GÜNAHTIR

Sayın Türüt,

Bakmayın size "Türk müsünüz" diye sorduğuma, şaka yaptım, siz kendinizi ne hissediyorsanız benim için osunuzdur.

İnsanların kanı, boyu, saçı, gözü ve burnunda "bir şeyler" aramak ilkelliktir.

Eğer insan olanda "bir şey" aranacaksa omurga aranmalıdır, omurga!

Dün şeriatçıya, bugün ırkçı tetikçilere, peki yarın kime övgü düzeceksiniz?

Ama bakınız.

Ülkemizi sevmeniz, sorunlarına karşı duyarlı olmanız, politikayla ilgilenmeniz güzel şeyler. Bunları yapınız, bilmediğimiz bir plan varsa bize de anlatınız. Ama tutup insan öldürmeyi yüceltmeyiniz. Yazıktır. Günahtır.

Kilisesinde Tanrı'ya yakaran rahibi, elinde sadece kalemi olan gazeteciyi, insanları inançlı olmaya çağıran misyonerleri öldürmek yiğitliğe sığmaz.

Bize yakışmaz.

Hani şarkınızda "plan kuruyorlar plan" diyorsunuz ya; eğer o planları bozmak istiyorsanız; kardeşlik türküleri söyleyiniz Sayın İsmail Türüt, kardeşlik türküleri...

Bizim ihtiyacımız olan, o türküler.

Yok, eğer planın bir parçası değilseniz!

Çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Soner YALÇIN
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/gost...68&yazarid=218

 

endertr isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım