![]() |
#1 |
![]() Cumhurbaşkanı Gül'ün Rusya ziyareti öncesi Carnegie Endownment Moskova bürosu direktörlerinden Aleksey Maleşenko'dan Türkiye hakkında hayli ilginç yorum geldi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 12-15 Şubat'ta Rusya'ya gerçekleştireceği ziyaret sebebi ile Türkiye üzerine açıklamalarda bulunan Carnegie Endownment Moskova bürosu direktörlerinden Aleksey Maleşenko, Türkiye'yi kalkış yapmış bir uçağa benzetti. Maleşenko, "Türkiye'nin Ortadoğu ve Arap ülkelerinden hatta bazı Avrupa ülkelerinden çok farklı bir durumu var. Sürekli hareket halinde olması gerekiyor. Türkiye ilerlemeye ara verirse İran ve Arap ülkelerinin konumuna düşebilir. Türkiye'yi formüle ederken böyle harekete geçmiş bir araba ve kalkışını yapmış bir uçak gibi tanımlıyorum. Türkiye'nin başarıları başka bir ülke ile kıyaslanamaz. Komşuları olan diğer ülkeler gibi değil. Yerinde duramıyor." dedi. Cihan Haber Ajansı'na özel açıklamalarda bulunan Maleşenko, Türkiye'nin bazı askerlerin kendine söylediği gibi İran olamayacağını, Erdoğan iktidarını Kürt ve diğer açılımlar yönü ile başarılı bulduğunu, Ergenekon terör örgütü ile mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Türk iç ve dış politikasına yönelik değerlendirmelerde bulunan Rus uzman, Mustafa Kemal Atatürk'ü Sovyetler Birliği kurucusu Vladimir Lenin'den daha başarılı bulduğunu ifade etti. Türkiye'nin bir gün Avrupa Birliği üyesi olacağını kaydeden Maleşenko, Rusya'nın Ergenekon terör örgütü ve PKK ile ilişkilerine de açıklık getirdi. "TÜRKİYE AB'YE GİRER" Ekonomik kalkınma düzeyi, entelektüel potansiyeli ve tarihi geçmişi bakımından Türkiye'nin Ortadoğu coğrafyasında çok önemli bir konumu olduğuna değinen Maleşenko, Türkiye'nin günün birinde Avrupa Birliği'ne üye olacağını söyledi. Maleşenko: "Müslüman olan bir ülkenin başka bir kültür topluluğuna üye olması farklı bir tecrübe olacak. Açık söyleyeyim Avrupa'da Türkleri çok sevmiyorlar. Birçok siyasetçi de Türkiye'nin Avrupa'da olmasını istemiyor. Ancak ben Türkiye'nin AB üyesi olacağına inanıyorum. Bu Avrupa toplumunu da farklılaştıracak. Ancak tarih vermek zor. Tam üyelik dışındaki diğer alternatifler Türkiye için facia olur. O zaman Türk toplumu kendilerinin Müslüman olduğu için birliğe alınmadıklarını düşünecek. Bu Türkiye'de aşırılıkçı eğilimleri artırabilir." Türkiye'nin kendine özgü perspektifleri olduğunu, Türk Müslümanlığının özgün olduğunu ifade eden Maleşenko Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Türkiye'nin bu özgün yapısını çok iyi anladığını ifade etti. "TÜRK GENERALLER ABARTTI" Mali kriz, Ortadoğu sorunu, Irak problemi, İran sorunu, Kürt meselesi, Kafkasya ve birçok diğer konu Türkiye'nin politikalarını doğrudan etkilediğine işaret eden Maleşenko şöyle konuştu: "Türkiye kolay olmayan zor bir coğrafyada bulunuyor. Türkiye'de üç yıl önce Türk generallerle sohbet ettiğimde bir general bana şöyle dedi; 'Biz generaller olmasa idik, askeri elit olmasa idi Türkiye'de de bir Humeyni çıkardı.' Bence general abarttı. Muhafazakar eğilimler artabilirdi. Ama asla Humeyni ortaya çıkmazdı." Mustafa Kemal Atatürk'ün bıraktığı miras ve geleneğin Türk özgünlüğünün bir parçası olduğunu ifade eden Rus uzman; "Atatürk'ün abidelerine hayranım. Rusya ile kıyaslarsam bizde de Leninizm vardı. Ancak Leninizm tarih sahnesinden silindi. Atatürk ise Türk özgünlüğü içinde kaldı." değerlendirmesinde bulundu. "TÜRKİYE VATANDAŞI OLSAM AK PARTİ'YE OY VERİRDİM." Türkiye'de iktidarın ılımlı bir İslami anlayışı benimsediğini, ancak ekonomik kalkınma modeli açısından laik politikacılardan daha başarılı olduklarını ifade eden Rus uzman AK parti ile ilgili ilginç tespitlerde bulundu: "Türk- İslam anlayışının ilginç bir şekilde sentezliyor. Tüm modellerle diyaloga açık olma ve kabul edebilme yatkınlığı var. İşbirliğine açık. Şimdi Türkiye'deki iktidar kendi potansiyelini korumaya devam ediyor. Küresel mali krizle bağlantılı büyük bir facia yaşanmazsa Türkiye kazandığı başarı hızını koruyacak. Ben Türk vatandaşı olsaydım oyumu Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) verirdim." AK PARTİ'nin Müslüman halk ve Kürtlere yönelik açılımları ile önemli oranda radikalleşme ve terör faaliyetlerinin önüne geçtiğini kaydeden Maleşenko, "Silahlı Kürtlerin, radikal İslamcı aşırılıkçıların olduğu Türkiye'de durum daha kötü olabilirdi. Burada AK PARTİ iktidarının başarı inkar edilemez. AK PARTİ bu konularda çok titiz ve çok profesyonel davranıyor. Kürtlerle yapılan diyalog ve Kürtçe televizyon kanalının açılmasını çok olumlu buluyorum. Bu da AK PARTİ'nin başarısı. Burada konu nedir? Kürtler etnik bir halk olmakta. Rakamlara göre, Türkiye'de 20-22 milyon Kürt var. Kürtler o bölgede yayılmış durumda. Türkiye, Irak, İran ve Suriye. Kürtlerde bağımsız devlet olma isteklerinin olması da doğal. Ben Kürt olsaydım belki ben de bunu arzu ederdim. Bence Kürtler tarihin kurbanı olmuşlar. Yani kaderleri böyle çizildi diyebilirim. Eğer o bölgede tüm Kürtler güçlerini birleştirirse, bu durumda sadece Ortadoğu değil, kocaman bir bölge alt üst olur. Dolayısıyla tek bir Kürt devletinin kurulması mümkün değil. Belki Irak devleti içinde Kürt özerk bölgesi söz konusu olabilir. Ama birleşik Kürt devletinin kurulması mümkün değil. Peki bu koşullarda Kürtlerin yaşadıkları bölge devletleri ne yapabilir? Kolay değil, ama sürekli olarak Kürtlerle diyalog yapmaları gerekiyor. AK PARTİ hükümetinin bu konuda uyguladığı politika çok verimli. Yani bir Kürdün Türkiye'nin vatandaşı olarak kendini Kürt gibi hissetmesi önemli. Hem Türk vatandaşı hem de etnik olarak Kürt. Bu ikisinin bir arada taşıma zihniyeti AK PARTİ'nin verimli siyasetidir. Bu durumda da Kürt aşırılıkçıların eli kolu bağlanıyor. Dolayısıyla Kürt aşırılıkçılar bu siyasete karşı çıkmakta ve uzun zaman da çıkmaya devam edecek. Ve inanın Türkiye'de bombalar susmayacak ve terör dinmeyecek. Çünkü hükümetin bu verimli politikası aşırılıkçıların işine gelmiyor." "RUSYA PKK'YA İLGİ DUYMUYOR" Terör örgütü PKK'nın Türkiye'deki faaliyetlerine Amerika'nın ilgi duymadığını ifade eden Maleşenko ABD'nin Türkiye'yi müttefik olarak görmeye devam ettiğini söyledi. Irak'taki Kürt özerk bölgesinin İran'a baskı yapmak amacı ile Washington tarafından bir miktar kullanılma ihtimali olduğuna işaret eden Rus uzman, Türkiye'deki Kürt aşırılıkçıların ABD ile ilgisi olmadığını kaydetti. Rusya'nın 1990'lı yılların sonunda PKK ile yaşadığı gelişmelerin parlamentoda bulunan bir kesimin oyunu olduğunu, ancak Rusya'nın bundan hiç bir şey kazanmadığını ifade etti. Rusya'nın yaşanan gelişmelerden önemli sonuçlar çıkardığına değinen Maleşenko, şu değerlendirmede bulundu: "Kürtlerle bir yıl önce seminer yaptım. Bazı tanıdıklarım var ki Kürtlere sempati ile bakıyor. Ancak onların istediği şekilde bir Kürt devleti kurularak sorunun çözülmesi mümkün değil. Rusya Kürtleri Türkiye'ye karşı baskı ve tehdit unsuru olarak kullanmadı. Hele günümüzde mükemmel ilişkiler kurulmuşken Rusya neden Kürt kartını oynasın?" Türkiye ile ilişkilere önem veren Moskova'nın Ergenekon terör örgütünü desteklemesinin mümkün olmadığına işaret eden Maleşenko Türkiye ile Rusya arasından karşılıklı çıkarlara dayalı mükemmel ilişkiler olduğunu söyledi. "RUSYA- TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ KAFKASLARA BARIŞI GETİRİR" Rusya'nın Türkiye ile çok farklı bir ilişki kurduğuna değinen Maleşenko: "Rusya ve Türkiye Karadeniz'de Kafkaslarda, doğalgaz ve diğer alanlarda ortak adım atarlarsa burada mükemmel bir işbirliği ortaya çıkar. Aramızı bozmaya çalışan güçler de olabilir. Çünkü; Rusya ve Türkiye arasındaki kaliteli işbirliği Kafkasya bölgesinde çok şeyi olumlu yönde değiştirir. Örneğin, Gürcistan'daki savaş sırasında Türkiye'nin tutumunu hatırlayalım. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Erivan ziyaretine Rusya'nın nasıl ilgi gösterdiğine dikkatinizi çekmek isterim. Rusya için de Ermeni-Türk ilişkileri hassas bir konu. Rusya'daki çok güçlü olan Ermeni lobisi, eskiden Moskova'yı sürekli "Soykırım Soykırım!" diye ayağa kaldırırdı. Şimdi Rusya aynı tutumu sergilemiyor. Bakıyorsunuz, Rusya'da artık bu olaya tarihi olay gibi bakıyor. Tarihte 1915 olaylarına benzer olaylar çok yaşandı. Örneğin Haçlı seferleri. Ama artık sık sık hatırlamamak ve komşularını suçlamamak gerekiyor. Eski SSCB lideri Jozef Stalin'in güzel bir lafı var: 'Oğul babasının suçundan sorumlu olmaz.' " tespitinde bulundu. Türkiye'nin önerdiği Kafkas İşbirliği ve İstikrar Platformu'nu çok olumlu bulduğuna değinen Maleşenko şu açıklamalarda bulundu: "Şimdi artık Ermenistan'da bile Türkiye'ye o kadar olumsuz bakılmıyor. Hem Gürcistan, hem Azerbaycan hem de Kuzey Kafkasya'da Türkiye'ye karşı olumlu yaklaşım var. Ben, Kafkasya istikrarı bakımından Türkiye faktörünün çok yararlı olacağını düşünüyorum. Gerçi bu konuyla ilgili başka görüşler de var: Güya Türkiye Rusya için gizli bir tehlike oluşturacak. Yani bugün Türkler okşayarak yaklaşıyor, daha sonra ise Rusya'yı bölgeden uzaklaştıracak. Ben bu görüşe katılmıyorum. Bu doğru değil. Bence burada bir uyum olacak. Çünkü Türkiye de bölgenin yabancısı değil. Türkiye de Kafkasların bir parçasıdır. İşte bakınız, Azerbaycan ve Ermenistan arasında ihtilaf var. Bu ihtilaf bir türlü çözülemiyor. Belki Rusya ve Türkiye'nin arabuluculuğuyla bu ihtilafta ilerlemeler sağlanabilir." "RUS-GÜRCÜ BARIŞINI TÜRKİYE SAĞLAR" Gürcistan'da Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili'nin görevinden ayrılacağını düşündüğünü ifade eden uzman en fazla bir yıl içinde Rusya ile Gürcistan arasında görüşmelerin başlayacağını söyledi. Maleşenko'ya göre görüşmelerin başlamasının ardından mutlaka bir arabulucuya ihtiyaç duyulacak ve bu da Türkiye olacak. Rus uzman Rus-Gürcü ihtilafının giderilmesinde Türkiye'nin arabuluculuğunu şu şekilde değerlendirdi: "Arabulucu kim olabilir? Avrupalılar mı? Belki olabilir. Amerikalılar mı? Asla olamaz. Ama bu rol tam Türkiye'ye göre. Türkiye bu diyalogun meydanı olabilir. Neden olmasın? Rus-Gürcü tarafı başka nerede masaya oturabilir ki? Bakü, Erivan veya Moskova olamaz. Brüksel'e mi gitmek? İşte Türkiye en iyi ve uygun yer. İşte Türkiye'nin bu konularda faaliyet göstermesi çok olumlu. Bu faaliyetlerden endişe edenlere ise buradan sesleniyorum: Endişeleriniz gereksiz." Rusya'da Türklere genellikle olumlu bakıldığını ifade eden Maleşenko ilginç bir anısını anlattı: "Rusya'da Türklere saygı duyarlar. Sokakta vatandaşlara Atatürk'ü sorsanız size "Önemli Türk siyasetçi veya önemli general diye" yanıt verir. Turizm ilişkilerinin de burada katkısı büyük. Benim bir doktor tanıdığım anlatıyor: Moskova'da bir Türk inşaat firmasında Türk işçilerin topluca zehirlenmişti. İnanın hastanedeki herkes Türklerin durumuna içten üzülmüş." (CİHAN)
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|