![]() |
#1 |
![]() Sağlık Bakanlığı’nda, hastane işlerini yakından takip eden bir dostumla konuşuyorduk geçenlerde. Laf, hastanelerin durumuna geldi, devletiyle, özeliyle. Duyduklarımdan dehşete kapıldım. Buyurun siz de kapılın:
“Bir özel hastanenin kadın doğumcusu var, diyor ki; ‘Normal doğum 700 YTL, sezaryen ise 3 bin 500 YTL. Ben de, hamileye veriyorum birkaç doz sunî sancı iğnesini başka ad altında, hasta anında ‘Aman doktor beni hemen sezeryana al’ deyiveriyor. Tek kullanımlık, ederi 50 dolar olan bir aparat var, kalp hastalıklarında kullanılıyor. Devlet, Yeşil Kart’lı da dahil herkes için ve her defasında bu aparatın bedelini hastaneye ödüyor. Ama yığınla özel hastane, bunları kullandıktan sonra dezenfekte ediyor ve en az 4-5 kez daha aynı aparattan yararlanıyor. Böylece devlet 50 dolarlık cihaza 200-250 dolar ödemiş oluyor. Bakanlıkça her ay düzenli olarak Hasta Memnuniyet Araştırması yaptırıyoruz. Araştırma önemli, çünkü her hastane hak ettiği nota göre döner sermayesinden pay alıyor. Mesela 100 üzerinden 80 puan tutturduysa, döner sermayenin yüzde 80’ini alıyor, yüzde 20’sine ise Maliye el koyuyor. Bu nedenle başhekimler yüksek puan alabilmek için neler yapıyorlar bir bilsen. Kimisi, anketörleri odasına çağırıyor, ‘Yüksek not almamız lazım, yok mu bunun bir yolu? Üzerimize bir fedakârlık düşerse yapalım’ diyor. Açık açık rüşvet teklifi yani. Bazısı da, anketörlerin refakâtine güvenlik elemanlarını katıyor, baş başa görüşme imkânını ortadan kaldırıyor. Hasta da, şikâyeti varsa bile “bunlar birazdan gidecek bense daha buradayım, aman başım derde girmesin” deyip hastaneyi yere göğe koyamıyo GERÇEK HAYAT DERGİSİ / KULİS http://www.8sutun.com/node/39277
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|