04-07-2009, 14:12 | #1 |
Aysun babasını evden kovmuş!
Aysun babasını evden kovmuş!
“Yengeç hiçbir zaman doğru yürüyemez çünkü yan yan gitmek genetiğinde olan bir şeydir” Son günlerde manken Aysun Kayacı, babası ile ilgili yaptığı açıklamalar ile gündemde. Baba Selahattin Kayacı, yaşadıklarını Vakit'e anlatırken, kızının geç saatlerde eve gelmesine karşı çıktığı için Aysun ve annesi tarafından evden kovulduğunu ve kızının böyle bir hayat yaşamasını hiçbir zaman tasvip etmediğini söyledi.AYSUN KAYACI'DAN AK PARTİLİLERE AĞIR HAKARETLER NTV'NİN KADINLARI AK PARTİ'Yİ CLINTON'A ŞİKAYET ETTİ Selahattin Kayacı... O bir baba... Son günlerde kızı manken Aysun Kayacı hakkında yaptığı açıklamalar sebebiyle gündemi fazlasıyla meşgul ediyor. Medya ise Aysun'un ağzından onu yerden yere vuruyor. Kendisi bu durumu “Balıkçıyız ya, vur abalıya” şeklinde değerlendiriyor. Selahattin Kayacı ile röportajda kızı hakkında konuştuk. Nasıl olup da bir kız çocuğunun babası hakkında böyle çirkin şeyler söyleyebildiğini sorduk. Espri ile başladık sohbete, Selahattin Kayacı gülerek; “Bak ben alkolikmişim, şizofrenmişim, ona göre dikkatli sorular sor yoksa sana saldırırım” sözlerini sarf etti. Röportajda baba Kayacı'nın felsefeci Sokrates'ten örnekler vermesi ise dikkatimizi çekti. - Kızlarınıza, eşinize şiddet uyguladığınız, mahkemeden rapor alarak elinizden kurtulduğu iddiaları var, bunlar doğru mu? - Ben ne kadar dövmedim veya şiddet uygulamadım desem, Aysun da biz şiddet gördük dese... Bunun gerçeğini bulabilmek için, insanların bazı tanıdığı ortak kişiler -yakını, çevresi, dostu- ortaya çıkıp en güzel kararı verebilir. İnsanlar tek taraflı “biz şiddet gördük” falan derse bu olmaz... - Yaşadığınız olaylardan bahseder misiniz? - Kim, durup dururken bir kişinin yaptıklarına niye karşı çıkar. Benim kendime göre dünya görüşüm ve aile yapım var. Mesela; Baban diyor ki; “Sen içki içme!”, “Eve erken gel”, “Serserilerle arkadaşlık yapma, gezme...”, “Şu saatte eve gel”... Ama sen şimdi kalkıyorsun bu aile yapısını bozuyorsun. Bu aile yapısını durmadan bozuyorsun. Baban yine sana söylüyor sen yine yapıyorsun... Ve bir gün geliyor baban senin karşına çıkıyor, “Yeter artık diyor yapma bunu” diyor. “Artık bunu yapma yapma” derken fazla bağırmak mecburiyetinde kalıyorsun. Bu ne oluyor; “şiddet” oluyor, “dövmek” oluyor. - Ailede yaşanan bir olaydan yola çıkarak anlatsak... - 15 yaşında bir kız çocuğu gece saat 1'de, 2'de, 2.30'da eve geliyor. Şimdi o kıza gece geç geldiği zaman diyorsun ki “Nerdesin?”... Ondan önce annesi atlıyor “Arkadaşında” diyor. Şimdi annesine diyorsun ki “Madem arkadaşındaydı niye bana söylemedin?”... Senin yetişkin bir genç kızın var ve geç saatte eve geldi. Sen sormayacak mısın, nerden geldin diye? Soruyorsun, verdiği cevap bir babaya yakışmayacak şekilde oluyor, “Sen benim hayatıma karışamazsın” derse ne yaparsın. - Sizin için şizofren, alkolik gibi kelimeler kullanıyor, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? - 20 yıl bir şirkette yöneticilik yapan, müşavirlik yapan bir adam nasıl şizofren hastası olur? Olacak iş mi bu? Kimse Aysun'a soruyor mu, “Senin baban balıkçı mı?” balıkçı. “Peki, eskiden ne iş yapardı” diye. Kimse sormuyor, neden sormuyor? - Kızınız sizi neden şizofren olarak tanımlıyor? - Demek ki kendisi öyle ve yahut ta paranoyak. - Medyadaki bazı yazarlar ve isimler sizi kızınızın beyanatından sonra kamuoyuna şizofren ve alkolik olarak tanıttılar. Siz bunu nasıl buluyorsunuz? - Nasıl olsa balıkçı bu adam, “Vur abalıya. Her şeyi yapıştır, bu adam garibandır, içkicidir, sarhoştur, serseridir...” Bütün yazarlar, çizerler yazdılar zaten... Hepsi döşediler kalemlerini... Ondan sonra da hepsi yazdığına yazacağına pişman olur. Hepsi ama. Beni tanımadan yazdıkları için... Aysun'un beyanıyla TV kanalları kitlendi. Benim gıyabımda TV kanallarında psikologlar, doktorlar beni tedavi ettiler. Türkiye'de böyle k.çı kırık bir manken mi doğru söyler? Başkaları hep yalan söyler ama onlar doğru söyler öyle mi? Hıncal Uluç yazmış şarapçı diye... - Yazarlara ve size bunları yapanlara ne söylemek istersiniz? - Yazarlar, insanları tanımadan önyargıyla, oturdukları yerden hiçbir şey yazmasınlar. İnsanları tanısınlar, öğrensinler, ondan sonra yazsınlar. Bir kişinin beyanıyla yargısız infaz yapılmaz. Herkesin kendine göre bir değerleri var. Benim Türkiye'de tanıdığım akademik arkadaşlarım var, bu insanlara karşı ayıp olmuyor mu? Bunların bu şekilde yazmalarının sebebi “Ben burada garip balıkçıyım ya, vur abalıya” gidiyor yani... Balıkçıya ne dersek karşılığında hiçbir şey olmaz. Acaba öyle mi? İnsanların değerleri böyle mi ölçülüyor? Bir manken kalkıyor bir şey söylüyor. “Benim babam bize eziyet etti.” Niye eziyet edeyim ki ben sadist miyim? Böyle bir şey olur mu? Yazarlar da buna inanıyor... MİKROFONU AĞZINA, KAMERAYI BACAKLARINA TUTUYORLAR - TV kanalları için ne diyorsunuz? - Televizyon kanalları kadınlarla alay ediyor. Mikrofonu ağzına, kamerayı bacaklarına tutuyor... Onlar da kendilerini bir halt sanıyorlar, havalara giriyorlar böyle... Türkiye'nin her şeyi onlarmış ve hepsi de doğru söylermiş. Türkiye'de değerler onu gösteriyor. Öyle bir tip Türkiye'de doğrucu olur, adam gibi adamlar da yalancı olur, serseri olur, it-kopuk olur... Bunlar hep bir kişinin beyanatından oluyor. - Tehdit etmişsiniz kızınızı, bu iddialara ne diyorsunuz? - Basında bir sürü şey çıktı. Ben onu tehdit etmişim, “Yüzüne kezzap atarım” demişim, Seda Sayan tehdit etmiş, film yapımcısı tehdit etmiş, böyle şeyler olabilir mi? Nereden, nasıl çıkıyor böyle şeyler ben anlamadım, yazılıyor, çiziliyor. Bu iş artık öyle bir yere gelmiş ki, bu konuların bu duruma gelmeden önce düzelmesi lazımdı. - Nasıl yani? - Aysun 15 yaşındayken ben annesinden ayrıldım. Ayrılmadan evvel iki kardeş çıktı annelerinin karşısına ve benim karşıma dediler ki “Sen bu evden gideceksin”, benim kızım bana söylüyor. Niye? “Sen bizim istikbalimize mani oluyorsun.” Meğerse bunlar hazırlanmışlar ajanslara, yarışmalara müracaat etmişler. Benim haberim yok bunlardan. Ne yapayım, bütün gün kalkıp da çocukların peşini mi takip edeceğim. Sonra da “Tamam peki, madem öyle istiyorsunuz” dedim, ceketimi aldım çıktım. Benim eşim ve çocuklarım beni istemiyorlar. - Sonra... - Aysun bir güzellik yarışmasına katıldı. Miss bilmem ne yarışması, 16 yaşında bir şeydi o zamanlar. O yarışmaya da nasıl katıldı bilmiyorum. Velayeti annesinin üzerine olduğu için almışlar herhalde. Orada bir dereceye girdi. Sonra topçu Emre Aşık'la beraber, onlara göre bu arkadaşlık oluyor, bana göre başka bir şey oluyor. - Ne oluyor? - Bir adam bir kadınla yedi sene bir evde sabaha kadar pişpirik mi oynuyor. Ne yapıyor? Bu oluyor işte. Para kazanmaya, keyiflere girmeye başladı. O arada gazetelerde yazılar çıkmaya başladı. Bir tanesi gelmiş Beylerbeyi'nde benim resmimi çekmiş. Gazetenin bir tanesinde bir yazı okudum. “Aysun Kayacı'nın babası balıkçılık yapıyor. Erkek arkadaşı milyon dolarlara imza atan futbolcu, babası ise balıkçılık yapıyor” şeklinde... Aysun'un bacaklarını gösteren bir resim koymuş gazete ve benim resmimi de oraya yerleştirmişler. Ondan sonra millete deşifre olduk. Nereye gitsek “Aaa işte bak bu Aysun'un babası..” Gazete de Aysun'un öyle bir fotoğrafını koymuş ki oraya... Yani ben gerçekten şizofren olsam gidip Aysun'un gırtlağını kesmem lazım. Şimdi olacak gibi değil. Ben küçük bir muhitte yaşarım. Burası benim semtim. Balıkçılık yaparım. Bir sürü böyle abuk sabuk adamlarla iş yapan adamım ben. İpten, kazıktan kurtulmuş adamlarla çalışıyorum. Bizim çevremiz böyle... - Siz ne yaptınız? - Şimdi ne yapacaksın, bu böyle devam ediyor. Yine sinemize taş bastık. Haber gönderdik... Bu işlere biraz dikkat et. Bu işler fena işler. Böyle gazete kupürlerinde baldır bacak çıkmak. Çıkma yani. Tepemi attırırsın. Kendine adam gibi iş yap. Bu işleri bırak. Gazeteciler çeker. O fotoğrafları koyarlar oraya. Neyse biz haber gönderdik. Yine değişmedi. Devam dedi. Ondan sonra Emre aşkı bitti. Bu sefer de yapımcı Fatih Aksoy aşkı başladı. Bu sefer Aysun bununla aşk yaşamaya başladı. Hani şöhret merdivenlerini tırmanacak ya... - Toplum ne diyor size? - Millet bana diyor ki “Ya niye kızıyorsun, kız bir yerlere geliyor ya..” Geliyor tamam geliyor da nasıl geliyor yani... Bu nasıl gelmek soruyorum size... Şimdi demek istediğim Fatih Aksoy aşkı –nasıl oluyorsa aşk diyorlar- daha sonra bu aşk da bitti. Sonra basketçi aşkı başladı. Gazeteler bunu hep yazıyor. Ben de bunları duyuyorum, görüyorum. Benim çevrem görüyor. O da bitti, ondan sonra iş adamı Ozan Sevindik aşkı başladı. Ondan sonra Ozan Sevindik aşkı da bitti. Şimdi soruyorum, ben bunlar karşısında Aysun'a tepki göstermedim. Hiç sesimi çıkarmadım. - Sizin konuşmamanız için mahkemeden karar aldırdı. Nedir bunun sebebi? - Ne bileyim ben, bunu ona sormak lazım. Ben bilmiyorum. Ben konuşup da ne yapıyorum, bir şey demiyorum ki. Bir insanın konuşmasından ne zarar çıkar ki. Eğer gerçekleri söylüyorsa niye korkacaksın ki... Yanlış bir şey konuşuyorsa mahkemeye verirsin, “Bana iftira atıyor” dersin. Gerçekleri söylüyorsa boynunu büküp dinlemen lazım. Bir kız çocuğu çıkıp babasının hakkında konuşacak da, babası kızının hakkında konuşmayacak, nasıl olacak bu iş? - Sizin bu zamana kadar bekleyip de şimdi bir TV programına çıkmanızın sebebi nedir? - Bir film yapacaktık, bu filmin konusuyla ilgili çıktık başka bir şey yok ki. Aysun'la ilgili bir program değildi o. Bu programdan sonra Aysun tepki göstermiş. Niye çıktı programa diye. Film şirketini aramış. Niye, ben filmde oynayamazmışım. Aysun başrol oynuyormuş, ben oynayamazmışım. Niye Aysun benim hayatımı kısıtlıyor ki... Ekran Aysun'un malı mı? AYSUN BENİM ÇEVREMİ KULLANARAK BİR YERLERE GELDİ - Aysun, geçmişinde gizli kalmış bir şeyler söylemenizden mi korkuyor? - Korkuyor herhalde bir şeylerden, bilmiyorum. Kendisi paranoyaktır. Korkulacak bir şey yoksa çıkarsın, “Benim çekinecek bir şeyim yok” dersin, kendini müdafaa edersin. Aysun, belli bir yerlere gittiği zaman, bu işlere girdiği zaman, benim çevremdeki birçok insanları kullanarak girdi. Bunlardan bir tanesi de Yaşar Alptekin'dir. İlk defa onun ajansında mankenliğe başladı. Yaşar da bana “ağabey” diyen bir adam. Benim yanıma gelen, konuştuğum bir adamdır. Bunları Aysun kullanıyor da ben kullandığım zaman mı kötü oluyorum? - Siz de evi terk ettiniz? - Madem siz böyle yaşamak istiyorsunuz, gittim. Gitmesem başım belaya girecek... Ama dedim beni ilerde taciz edici şeyler yapmayın. Beni kalkıp da p......k yerine koydukları zaman sorarım. Anasına da sorarım kızına da... - Aysun, size göre nasıl bir evlat? - Hiç, benim için evlat falan değil... Bu tip insanlara evlat falan denmez, demem de. Evlat kime denir? İnsan hiç sevmediği bir genç delikanlının güzel bir hareketini gördüğünde “ne haber evlat” der... Bir şey gördüğün için dersin. Yoksa demezsin. Evlat başka bir şeydir. Evlat olabilmesi için insanın evlatlığını yapması gerekir. - Aysun, size para yardımı yapıyor mu? - Benim parayla işim olmaz. Bir ara biradere 50-100 dolar bir şeyler vermiş. Bende o paraları almadım. Cezaevinde olan bir arkadaş var onun ailesine verdik. Zaten böyle kazandığı bir parayı ben yemem. O meslekteki bir insanın parasını yemem. Haramdır bu para... Benim param bana yetiyor. Benim çok fazla para yiyecek bir hayatım yok, olmadı da zaten. - Siz bütün bu olayları nasıl yorumluyorsunuz? - Kişiler birisinden rahatsızlık duyuyorlarsa onun söylediği her şey ona batar. İyi de yapsan hep kötü gelir. Kötü gelmesinin sebebi bu kişinin kendi dünyasıdır. Aysun, benim sesimden rahatsız oluyor diye herkes mi rahatsız olacak? Ben de onun sesinden rahatsız oluyorum. Aysun TV'de saçma sapan konuşuyor, bunlardan rahatsız oluyorum... TV'de program yapıyorlar “mahalledeki gazozunu açtı” falan, Müjde Ar da saçma konuşuyor, öteki de saçma konuşuyor. Ben de onların sesinden rahatsız oluyorum. Çok güzel bir olay vardır biliyor musunuz? Dinlemeyin... Aysun, sesten rahatsız olmuyor, sesin içeriğinden rahatsız oluyor aslında... Sokrates'in bir sözü var der ki, “Yengeç hiçbir zaman doğru yürüyemez çünkü yan gitmek genetiğinde olan bir şeydir.” Bazı insanlar da yamuk giderler, böyle doğru olan ortaya çıktığı zaman da rahatsız olmaya başlarlar. Çünkü onlarınki doğrudur. Halbuki yanlış çoktur. Doğru bir tanedir. - Kızınızla durumunuz bundan sonra ne olacak? - Artık yeter, ben kalkıp da ona tavsiyelerde bulunmak istemiyorum. - Niye? - Bundan sonra dönüp bir geriye baksa, yaptıklarının yanlış olduğunu görecek. Kendisinin görmesi lazım. Benim ondan istediğim millete çamur atmasın yeter... - Kızınız “Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir olmaz” diye bir açıklama yapmıştı. Bu sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? - Küpün içinde ne varsa çatlağından o sızar... Çatlağından sızan o laf, demek ki içindeki aynı his. İçindekini düşünürsen şaşırırsın... AYSUN, ORTAOKULDA NAMAZ KILIYORDU - Gösterdiğim tepki hep yanlış anlaşıldı. Ben bir şey söyledim. Kötü baba oldum. O tepkiyi 15 yaşındayken verdim. Eğer ki ben Aysun'a 15 yaşındayken o tepkiyi göstermeseydim şimdi vicdanım rahatsız olurdu. Ben o zamanda ona neyin ne olduğunu anlattığım için şimdi vicdanen çok rahatım. Şimdi onun bu konulardaki tek vebali annesidir. Aysun, ortaokulda namaz kılıyordu. Bu kızı o anası böyle yaptı. HÜSEYİN KULAOĞLU-VAKİT
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
04-07-2009, 14:15 | #2 |
herşey aileden kaynaklanıyor yetiştirme şeklini zamanında beğenmiyolar vakti gelince çocuklarından şikayet ediyorlar..
|
|
04-07-2009, 14:21 | #3 |
''Ne ekersek onu biçeriz''.Asırlar önce atalarımız geçmişten haber vermişler aslında ama idrak edebilene..Kaderin acı bir cilvesi.Elzem olan bu acılardan ders çıkarabilmektir.
|
|
04-07-2009, 14:25 | #4 |
Böylelerinin televizyonlarda dolaşıyor olması utanç verici. Şu baba, o kadından çok daha değerlidir!
|
|
04-07-2009, 14:26 | #5 |
tamam belki baba kendince iyi niyetli olmuş olabilir ama bu tek taraflı olursa çocuk arada kalacak ve işine gelen tarafa kayacaktır muhakkak.. burada böyle bi durum var sanırım.. o yüzden eş seçimini hiç de göz ardı etmemek lazım. sonuçları gerçekten burada olduğu gibi acı olabiliyor..
Konu Feride tarafından (04-07-2009 Saat 14:34 ) değiştirilmiştir.. |
|
04-07-2009, 14:33 | #6 |
Tabiki, her şey en temelde başlar zaten. Yanlış kararlar almış olabilir belki ama en azından bunları düzeltmeye çalışmış sonraları. Tabi üstesinden gelememiş, o ayrı konu. Sütten çıkma ak kaşık değildir belki ama kızına göre değerlendirirsek kat kat iyidir.
|
|
04-07-2009, 14:40 | #7 |
Bu tür kişiler ve yaşamlar dünya imtihanının en çetin evreleri olarak değerlendirilir.Kişi olay karşısında sergilediği duygularla imtihanını vermeye çalışmaktadır.Gaflet uykusundan bir türlü uyanamayan Aysun Kayacıda her defasında sınıfta kalıyor.Rabbim ıslah etsin kendilerini..!
|
|
04-07-2009, 14:42 | #8 | |
Alıntı:
|
||
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
ak parti, aysun, baba, çoban |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|