Şiir Şairler, şiirler ve öz geçmişleri. |
Anketimiz: En Sevdiğiniz veya Beğendiğiniz Şair Hangisi? | |||
Ahmed Arif |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
Necip Fazıl Kısakürek |
![]() ![]() ![]() ![]() |
22 | 59.46% |
Nazım Hikmet |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
Yusuf Hayaloğlu |
![]() ![]() ![]() ![]() |
1 | 2.70% |
Cemal Süreya |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
Cezmi Ersöz |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
Yılmaz Odabaşı |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
Can Yücel |
![]() ![]() ![]() ![]() |
1 | 2.70% |
Orhan Veli Kanık |
![]() ![]() ![]() ![]() |
1 | 2.70% |
Atilla İlhan |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
M.Fethullah Gülen |
![]() ![]() ![]() ![]() |
6 | 16.22% |
Özdemir Asaf |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
Pir Sultan Abdal |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
Cemal Safi |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
Diğer |
![]() ![]() ![]() ![]() |
6 | 16.22% |
Katılımcı sayısı: 37. Sizin bu Ankette oy kullanma yetkiniz bulunmuyor |
![]() |
![]() |
#111 |
![]() EĞER
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı sahiller, Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse... Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!! CAN YÜCEL ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#112 |
![]() GİR İÇERİ SEVDİĞİM Gir içeri sevdiğim, ıslanmışsın Gidenleri yolcu etmiş Kendini yarılamışsın Saatin bu yüzden mi durdu Bunun için mi Katmerli güller içinde Bir diken gibi yalnızsın Senden önce Yağmur tozu döşeyip durdu Pulkanatlı bir böcek Yuğdu yıkadı beyaz odayı Başka hiç kimse dokunamadı Sözleri toplayıp yatağın başucunda Bir lamba içine taşıdı Aynanın buğusunu sildi Karanlığını akşamların Kışın çelik soğuğunu Sağır günlerin yoksulluğunu Daha önceki tanıkları Hepsi dışarıda şimdi Ah sevgilim Senin için hazırlanmak Ancak görünmez bir hünercinin Çalışkanlığıyla Sınanmalıydı Gir içeri sevdiğim, ıslanmışsın Seni kucaklayıp yatırayım Bir bardak tarçınlı ıhlamur, ballı Kurutulmuş elmayla İyi gelir Yürek algınlığına Sonra da uyumalısın Kapattım kapıyı. ÖZEL ARABUL ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#113 |
![]() ANISI BİZ OLALIM
Anısı biz olalım bu sokakların öpüşmediğimiz tek saçak altı hiçbir otobüs durağı kalmasın Biz yürüyelim kent güzelleşsin gürültüsüz sözcükler bulalım yeni sevinçlere benzeyen Biz gelince bir yağmur başlar yüzün çizilir buğulanan camlara bir uzun karatma biter akasyalar köpürür birdenbire ve her avluda adınla anılan çiçekler sulanır akşamüstleri Bir arkadaş evinde uğrarız yolüstü bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi başını sessizce omzuma koyarsın gülüreyhan olur soluğun Biz kalırız kuşlar dönüp gelir her balkonda bir menekşe sesi Belki yeniden güzelleştiririz adları değiştirilen parkları perdeleri hiç açılmayan evlerde ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur tanıdık sevinçlerle dolar yeniden kendi sesini kemiren alanlar Anısı biz olalım bu sokakların ve hiç durmadan yağmur yağsın Biz gürültüsüz sözcükler bulalım sarmaşıklar fısıldaşsın yine Gidersek birlikte gideriz yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen AHMET TELLİ ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#114 |
![]() Gitmek istiyorsa, bırakacaksın gitsin.
Aklı seninle olmayanın, bedeni yanında olsun ister misin? [Can Yücel] |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#115 |
![]() Kuşlarım Vuruldu
Kuşlar mıydı, ben miydim ölen gerçekten Yoruldum her sabah yeni bir kuşu yitirmekten… Kuşlarım vuruldu kurak bir nehirle kaldım. Alacakaranlıkta bu yetim şarkısıyla döndüm dolaştım kendime vardım. Dağlarım kurşunlandı, ayazlarda yıkandım. Kuşlarım vuruldu çoktan kimsesiz kaldım... Kuşlarım vuruldu, ömrüm paslandı, geçen yılları andım ki rüzgârlar kadar çok karşılandım, çok uğurlandım… Hızla dökerken yapraklarını kalbim, gidip bir şarkının notasında saklandım. Ama kuşlarım… Kuşlarım vuruldu çoktan kimsesiz kaldım... Kuşlarım vuruldu, kalbim dağlandı, o ah aşklara yandım. Yas tutan şu dünyanın kalabalığında Gelenler gittiler, gölgemle kaldım. Çek git yolumdan kalbim artık, uslandım! Ama kuşlarım... Kuşlarım vuruldu, çoktan kimsesiz kaldım YILMAZ ODABAŞI ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#116 |
![]() herkesin bir feridesi vardır bilmez miyim
herkesin bir ayakkabısı gibi birde şarkısı herkesin bir kimsesi vardır bilmez miyim bir de kimsesizliği.. Yılmaz Odabaşı* |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#117 |
![]() NEYLERSİN
Bazen acı dinmez, bazen de yağmur Sevgilim gülümse, her şey unutulur Suskunuz bu akşam üstü Hasrete yanmışız, neylersin Bir gün, bu mahzun sevdadan geriye Kalırsa, sadece o hüzün kalır.. Sen de anladın ki yapa-yalnızız... Buluşmamız yasak, Görüşmemiz uzak... Devrilmiş kadehler gibi, dönüyor başımız, Neylersin... Ah güzelim, İncinmiş bir sesi vardır yağmurun; Yanaklarına vurduğunda hissedersin. Ve bir veda sözcüğü, saçlarına, Titreyen bir öpücükle dokunduğunda; Bu anı dondurmaya yetmez nefesin. Bir film sahnesi gibi Akar gider ayrılık, Neylersin... Biz zaten hiçbir romanda Kendi hayatımıza rastlamadık. Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı. Ve bütün bulmacalar yarım bırakılmıştı. Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız. Oysa, tuttuğumuz balıkları bile Yeniden denize bağışlamıştık. Biz, hayata dair Hiçbir yanlış yapmamıştık... Neylersin... Biz bu sonucu hak etmedik, Hayır etmedik... Ömrümüz bu talana lâyık değildi. Bazen acı vurdu, bazen de yağmur Hiç gülmedi yüzümüz, Hiç büyümedi gülümüz... Bizi yalnızca akşamlar kucakladı, Biliyorsun, Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz... Bir gün, bu öykünün sonuna gelince Ansızın desem ki: hoşça kal canım! Unutursun, Mecburen unutursun... Yıldızlar söner, bu aşk da biter! Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız. Neylersin... Ah bebeğim, ah.. . Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının, Dudaklarına sızınca fark edersin. İçindeki vurgun aşklar mezarlığında, Ayrılık, ölümden üste yazılınca, Gideni durdurmaya yetişmez sesin... Bir inme gibi Dolanır bedeninde pişmanlıklar, Neylersin... Biz zaten hiçbir sinemaya Tam vaktinde yetişemedik. Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı. Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı. Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi. Oysa Nuh'un gemisinde bile Bize yer kalmamıştı. Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı. Neylersin... Biz bu aşkı sürdüremezdik, İnan, sürdüremezdik... Kalbimiz bu heyecana müsait değildi. Bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur... Unutmasan bile artık Unutur gibi yapacaksın. Ve buruşturup-buruşturup attığım kağıtlarda, Hiç bitiremediğim Bir şiir olarak kalacaksın... YUSUF HAYALOĞLU ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#118 |
![]() Elde Var Hüzün
Söyleşir Evvelce biz bu tenhalarda Ziyade gülüşürdük Pır pır yıldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının Ne meseller söylerdi mercan köz nargileler Zamanlar değişti Ayrılık girdi araya Hicrana düştük bugün Ah nerde gençliğimiz Sahilde savruluşları başıboş dalgaların Yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller Elde var hüzün O şehrayin fakat çıkar mı akıldan Çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması Sırılsıklam aşık incesaz Kadehlerin mehtaba kaldırılması Adeta düğün Hayat zamanda iz bırakmaz Bir boşluğa düşersin bir boşluktan Birikip yeniden sıçramak için Elde var hüzün Attila İlhan ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#119 |
![]() DOKUNMA YANARSIN
Çocukluğum çıraklıkta geçti, Kir-pas içinde. Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde. Hapse erken düştüm, Copla erken tanıştım, Küçük voltalardan bıktım usandım! Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda, Adımlarımı saymadan, Geriye dönüp bakmadan, Usanmadan, bıkmadan, Deli taylar gibi koşmak istiyorum! Ve görüyorsun ki; Aşkı beceremiyorum... Beni kendi halime bırak, yavrucuğum, Ben yolumu nasıl olsa bulurum... Upuzun çayırlarda, Yalınayak koşmak istiyorum. Saçlarım rüzgâra konuk, Yüzüm dağlara dönük... Göğsümün çeperini, Ölümle sınayan esaret, Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret; Kıyasıya vuruşsun istiyorum! Koşmak... koşmak istiyorum, sevgilim Dönemezsem, affet... Firari gecelerin azmanı olmuşum, Bütün istasyonlarda afişim durur. Beni bir çocuk bile bulur... Dokunma bana, çıldırırsın! Dokunma bana, ellerin tutuşur! Koşmak istiyorum; Eksozların, molozların, Yağmaların kıyısından. Onca insafsızlıkların, Onca haksızlıkların, Manzarasızlıkların, parasızlıkların, Allahsızlıkların kıyısından... Kimseye ve hiçbir şeye değmeden, Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum! Koşmak istiyorum; Şiirimin ve yumruğumun namusuyla... Kavgaya karışmadan, tutuklanmadan Ve küfür etmeden Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!. Avucunu son bir defa, Ağlamadan tutmak istiyorum; Gözlerim yüzüne küskün, Sazım sevgine suskun... Saati ayrılığa kurmuşum, Olmaz teslimiyet! Ziyan aklımı senle bozmuşum, İçerim felâket!. Kurşunlara geleyim istiyorum, Ölmek... ölmek istiyorum, sevgilim Sağ kalırsam, affet!.. Firari acıların uzmanı olmuşum, Bütün telsizlerde adım okunur; Beni bir korkak bile vurur... Dokunma bana, fişlenirsin!. Dokunma bana, sen de yanarsın!.. YUSUF HAYALOĞLU ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#120 |
![]() SESİN
Uzaktan uzağa savrulan Bir avuç kardı sesin Yine alaca yine ayazdı O kaskatı yalnızlığıyla Oralardan bir kış döndü Delice isteğime benim Yaprak eskidi ağacımda Sesin atmacalar gibiydi Dolanıverdi başımda Geriye sevişmelerimiz Geriye Bütün yaptıklarımızdan Ağırlığımızdan Bilip de unuttuklarımızdan Seslenişlerimiz birbirimize Bilinçli bilinçsiz Farkına varmadan ÖZEL ARABUL ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|