Şiir Şairler, şiirler ve öz geçmişleri. |
Anketimiz: En Sevdiğiniz veya Beğendiğiniz Şair Hangisi? | |||
Ahmed Arif | 0 | 0% | |
Necip Fazıl Kısakürek | 22 | 59.46% | |
Nazım Hikmet | 0 | 0% | |
Yusuf Hayaloğlu | 1 | 2.70% | |
Cemal Süreya | 0 | 0% | |
Cezmi Ersöz | 0 | 0% | |
Yılmaz Odabaşı | 0 | 0% | |
Can Yücel | 1 | 2.70% | |
Orhan Veli Kanık | 1 | 2.70% | |
Atilla İlhan | 0 | 0% | |
M.Fethullah Gülen | 6 | 16.22% | |
Özdemir Asaf | 0 | 0% | |
Pir Sultan Abdal | 0 | 0% | |
Cemal Safi | 0 | 0% | |
Diğer | 6 | 16.22% | |
Katılımcı sayısı: 37. Sizin bu Ankette oy kullanma yetkiniz bulunmuyor |
01-21-2010, 13:47 | #51 |
GÜLCE
Uçurumun kenarındayim hızır Bir dilber kalesinin burcunda Vazgeçilmez belaya nazır Topuklarım boşluğun avucunda Derin yar Adımı çağırır Kaldım parmaklarımın ucunda Uçurumun kenarındayim hızır Bir gamzelik rüzgar yetecek Ha itti beni ha itecek Uçurumun kenarındayım hızır Divan hazir Ferman hazir Kurban hazir Güzelliğin zulme çaldırır sınır Başım döner, beynim bulanir El etmez Gel etmez Gözleri bir ret, bir davet Gülce uzak uzak dolanir Mecaz deiil Maraz deiil Gülce semavi bir afet Uçurumun kenarindayim hizir Gülce bir beyaz sihir Canima bedel bir haz Nur Nar ve nurdan bir zehir Gülce araf'ta infaz Bir tek bakışıyla suyum ısınır Güzelliğin zulme çaldırır sınır Uçurumun kenarindayim hizir Ben fakir En hakir Bin taksir Cahil cesaretimi alem tanır Ateşten Kalleşten Mizraklı gürzden Dabbetül arz'dan Deccal'dan, yedi düvelden Korku nedir bilmeyen ben Tir tir titriyorum gülce'den Ödüm patliyor gülce'ye bakmaktan Nutkum tutuluyor, ürperiyorum Saniyeler gözlerimde birer can Her saniyede bir can veriyorum Uçurumun kenarindayim hizir Bir dilber kalesinin burcunda Vazgeçilmez belaya nazir Topuklarim boşluğun avucunda Derin yar Adimi çağırır Kaldim parmaklarimin ucunda... İBRAHİM SADRİ |
|
01-26-2010, 02:12 | #52 |
SANA NE SÖYLESEM ÖMRÜM
Güz geldi ah, güle ne söylesem Sana ne söylesem ömrüm Sen ki şiirler düşürürdün Uzun uğultularla akan sulara Toprağın tuzu, taşın izi olurdum Ayışığı toplardın güllerden Gecenin ürpertisinden çocukluğumuza Kırgın kadınlarımıza yazılarda Oradan oraya savurduğumuz Sarılan sarılan yalnızlığa Şimdi nasıl koysam yerine Kırılan dalı, örselenen çiçeği Okşasam usulca, öpsem öpsem Bulutlarla düşlesem, kuşlarla düşünsem, Şiirle sağaltsam sayrı yüreğimi Sana ne söylesem ömrüm sana Sen ki gümüş pullar düşürürdün Bulanık karanlığına hüznümüzün Yeniden yeniden kazanırdık umudu Unutulurdu yenilgi, susardı ölüm Güz geldi ah, güle ne söylesem Sana ne söylesem ömrüm Toparlan, kanınla katıl haydi Kalan ömrünle, kanayan yanınla Bir yoğunluğa koy günlerini Ahmet Uysal |
|
02-01-2010, 21:35 | #53 |
ELLERİMİZİN BÜYÜK BOŞLUĞU
Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık Alıp başımızı sana gelmek istiyoruz Sana gelmek, orada kalmak istiyoruz Çok unuttuk hatırlamak istiyoruz Başımızın okşanmasını, gözyaşımızın silinmesini, kolumuza girilmesini istiyoruz Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz Rüzgarın sesini, ırmağın sesini Dağların dağ, denizlerin deniz, kadınların kadın, çocukların çocuk Erkeklerin erkek, ekmeğin ekmek olduğu bir dünyayı yeniden isterken Seni istiyoruz aslında Bunu söyleyemiyoruz Her yer gece, çok gece Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim Çok yenildik yetmez mi Bir bankanın önünde, bir koltuğun altında, bir ziyafetin ortasında, bir günahın tenhasında Büyütüp durduk siyahı Gece gece gece Her yağmur tanesini bir melek indirirken yeryüzüne Her yalanı yüz şeytan taşıyor olabilir mi Bilmiyoruz Çünkü Bilincimiz içerken binlerce yılın karmaşık şurubunu Kameraya bakıp kalabalık şeyler söylemek ve gülümsemekle meşgulüz şu an Sonra oturup düşüneceğiz bütün bu olanları Yusufu düşüneceğiz, Yakupu, Musayı İsayı düşüneceğiz, Nuhu ve öbürlerini Ve Efendimizi Efendimizi Kuyular kuyular kuyular kazdık Bir nefes üflemen için yeryüzü bataklığında sazdık Kestik kendimizi deldik yaktık Sonra sana değil dünyaya aktık Dünya ki mescittir biz onu otel yapmışız Kalktık ki yenilmişiz değişmişiz azmışız Bir sızı kalmış içimizde başka şey yok Bu sızıdan yol bulup kapına dayanmışız Bir çocuk oyuncağını alamamış Bir kız sevdiğini saramamış Bir anne yıllardır kolları açık bekliyor oğlunu Bir adam paramparça bir çift göz için Biri ekmek götürememiş evine Birisi aşk Birimiz dünyayı kurtaracak Birimiz yarını Birimizin aklı tutuşmuş yanıyor Birimiz bomboş kalbine bakıp birini anıyor Birimiz ayrılığın ilk günü gibi her akşam kanıyor Birimiz kıyametin koptuğuna inanıyor Birimiz çekip gitmiş yeryüzünden ellerini hala açık sanıyor Geldik işte bunlar ellerimiz Açılmış bak bilirsin ne diye Ki bilirsin biz bu ellerle neler işledik Burası dünya Şu biziz Bunlar da ellerimiz Öyle açık öyle acemi öyle boş Öyle mahcup öyle dalgın öyle boş Öyle boş Senin değil miyiz hepimiz Senin değil mi her şey Alırsın kime ne verirsin kime ne Ve bu açtığımız eller senin değil mi Senin değil miyiz hepimiz Rabbim Bir yıldız bir ağaç bir buğday tanesi kadar Kimsesiziz kime gidelim Yaralarımız var kime Sıcak bir şey arıyoruz kime Merhamet istiyoruz kime Bağışlanmak istiyoruz kime gidelim Sorumuz ve cevabımız sen değil misin Yorgunuz, kaybetmişiz, dalgınız, kırgınız, küsmüşüz Bu çocuklar birer birer kaybolurken sisler içinde kime gidelim Çok yürüdük yollar kayboldu yol olduk sana geldik Ne getirdin deme bize senden başka neyimiz varsa o bizim yokumuzdur Geldik işte bunlar ellerimiz Bunlarda ellerimizin büyük boşluğu Beş duygum harab, altı yönüm harab On parmağımda on acı Ya Rab Denize dalan bir testi nasıl tahammül etsin suya Fırlattın beni dünyaya Yeniden al kucağına, çağır beni yeniden Bu saman çöpünü kasırgada bırakma Büyük bir kapının önünde bir karınca vurmuş kapıyı bekliyor Kapı açılacak yoksa niye var Rahmet örtecek günahı Geride kalacak gazabın adımları Duyulacak büyük bahçenin o büyük şarkıları Sunulan şarabı çekinmeden içeceğiz Görüneceksin durmadan kendimizden geçeceğiz Görüneceksin her şeyimizle sana göçeceğiz Başımız yerde Açtık elimizi sevgilinle birlikte Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım Yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım Elimiz açık başımız ve ruhumuz secdede durmuş bekliyoruz Sevdiklerin aşkına sevenlerin aşkına İnşirah inşirah inşirah Ayetİn değil miyiz senin Ya Allah İBRAHİM SADRİ... |
|
02-03-2010, 13:59 | #54 |
BİR ÇİÇEK
Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde, Bir yanlışı düzeltircesine açmış; Gelmiş ta ağzımın kenarında Konuşur durur. Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, Güverteleri uçtan uca orman; Aldım çiçeğimi şurama bastım, Bastım ki yalnızlığımmış. Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni Keşke yalnız bunun için sevseydim seni. Cemal Süreya |
|
02-04-2010, 13:23 | #55 |
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum..!! ORHAN VELİ KANIK |
|
02-05-2010, 22:02 | #56 |
Bütün gün asılı durdu o güneş
Çekinceye dek anılardan zamanı Bakır bir tepsi gibi yansıdı içimizde Gider yine geri döner yollarım Sularıma yavaşca, yavaşca sularıma Şimdi değil bir önceden belki de Bir düş sıçramasıydı bu kuşkularım Sürgün bekleyişi üstümüzde gerilen Yorgun uykusunda en yeşil Asılı kalmışız tutkuya Orman içimizde, gövdemiz yaprak kesilmiş Biraz ötemizde umut İklimler değişir de Biz neden geçemeyiz Bir günden ötekine Özel Arabul |
|
02-17-2010, 19:47 | #57 |
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur? Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun Sevmek kimi zaman rezilce korkudur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Birkaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun Belki Haziranda mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin.. ATİLLA İLHAN |
|
02-19-2010, 19:15 | #58 |
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi,beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun. Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki içinde beni görebilesin Fedakarlığımı anlıyorsun vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan senin yanında kalabilmek için. Ve toz oluyorum yaşıyorum yanında senin. Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin. Ve orada beraber yaşarız külümün içinde külün ta ki bir savruk gelin yahut vefasız bir torun bizi ordan atana kadar... Ama biz o zamana kadar o kadar karışacağız ki birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz yan yana düşecek. Toprağa beraber dalacağız. Ve bir gün yabani bir çiçek bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse sapında muhakkak iki çiçek açacak : biri sen biri de ben. Ben daha ölümü düşünmüyorum. Ben daha bir çocuk doğuracağım Hayat taşıyor içimden. Kaynıyor kanım. Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok, ama sen de beraber. Ama ölüm de korkutmuyor beni. Yalnız pek sevimsiz buluyorum bizim cenaze şeklini. Ben ölünceye kadar da Bu düzelir herhalde. Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde? İçimden bir şey : belki diyor. NAZIM HİKMET |
|
02-19-2010, 23:01 | #59 |
Güzel paylaşımlarınız için teşekkürler.
Selamlar |
|
02-21-2010, 13:09 | #60 |
ANISINDAYIM
Hafifçe ısırılmış bir elmanın dilimindeyim Elmanın kokusundayım Anısındayım -kimbilir kimin- Anılarda görünür, düşlerde görünmez insan Düşlerde görünen anlamlardır Özelliklerdir bir de belli belirsiz. Ve İnsansız anı yoktur. Var mıdır? EDİP CANSEVER |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|