AK Gençliğin Buluşma Noktası
Çocuk Eğitimi Çocuk gelişimi ile ilgili herşeyi burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 09-03-2007, 08:03   #1
Kullanıcı Adı
Nazende
Standart Şiir ve masal çocukların zihin dünyasımı geliştiriyor
Torunlarına masal anlatan, tekerleme söyleyen nineler çocuklarını, sevgi dolu ninnilerle uyutan anneler bir bir göçüyor dünyamızdan. Onların yerini müzik klipleri, reklamlar, çizgi filmler alıyor. Çocuklar artık şiir ezberlemiyor, Keloğlan’ı tanımıyor, günlük defteri tutmuyor, kompozisyon derslerinden zayıf alıyorlar. İnternette chat (sohbet) yapma saatleri uzadıkça uzun cümle kurma kabiliyetlerini de kaybediyorlar. Dertlerini konuşarak değil, kesik cümlelerle, el kol hareketleriyle, mimikleriyle ve bazen de kaba kuvvetle anlatmaya çalışıyorlar. Bütün bunlar, dili güzel kullanmayı öğrenemediklerinden kaynaklanıyor. Çünkü, dil demek okumak, yazmak, düşünmek, fikir üretmek, kısaca hayat demek.
Çocuklara dili güzel öğretmek için ne kadar erken davranılsa yeridir. Doğduğu andan itibaren düzgün bir dilin konuşulduğunu, kitap okunduğunu duyan çocuğun konuşması ve anlaması da ona göre olacaktır. ‘Çocukların dil eğitiminin nasıl olması gerektiği’ konusunda bilgilerine başvurduğumuz şair ve yazar Mustafa Özçelik, bir eğitimci olarak gözlemlerini ve çözüm önerilerini bizimle paylaştı. Özçelik’in önemsediği en önemli konu çocuklara şiir ezberletilmesi. İmam Şafi’nin, “Çocuklarınıza şiir ve matematik öğretiniz.” dediğini hatırlatan Özçelik, bu sözü şöyle yorumluyor: “Şiir de matematik de soyut alanlar. Birinde sembol olarak harfleri, öbüründe rakamları kullanıyorsunuz. Böylelikle birbirine zıt gibi görünen kavramlar bir yerde birleşiyor. Soyut kavramlarla düşünme noktasında şiirin bir katkısı olacağı kesin. Çocukların düşünme melekeleri buna bağlı olarak gelişiyor. Hayal güçleri gelişiyor, ki çocuğun o yaşlardaki eğitiminde bu oldukça önemli bir meseledir. Şiirin hafıza güçlendirme noktasında şiir ezberlemenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bir de anlamasa bile şiirdeki uyumlu sesleri duyması, sevgiye, güzelliğe ilişkin kavramları alması, bilinçaltına yerleştirmesi çocuğun ruhsal ve zihinsel dünyasının zenginleşmesinde iyi bir besin olur, kanaatindeyim.”


Edebiyat ve kültür neşesi evde yaşanmalı


Mustafa Özçelik, çocuğun dil gelişiminde ilk etkili unsurun annesinden duyacağı ninniler olduğunu söylüyor. Annelerin ninni öğrenmek zorunda olduğunu düşünen Özçelik’e göre, bu konu çok ihmal ediliyor. Aslında, sadece küçük yaşlarda değil hayatın tamamında çocuklar ihmal ediliyor. “Görünüşte haklı gerekçelerimiz var; ama hiçbir gerekçe çocukların eğitiminin önüne geçmemeli.” diyen Özçelik, çocuğun kitapla, şiirle, güzel sanatlarla tanışması için önce somut örnekler görmesi gerektiğini vurguluyor. Özçelik şöyle konuşuyor: “Çocukların evde ilahi söyleyen bir anne, türkü söyleyen bir baba, ninni söyleyen bir nine veya anne, elinde kitap olan bireyler görmesi gerekiyor. Ne kadar yoğun bir hayat yaşanırsa yaşansın kütüphane, kitap, şiir olgusu somut olarak önünde durmalı. Uygun vesilelerle de okuma, ezberleme çağına gelindiğinde şiirler ezberletilmeli, ödüller verilmeli. Anne ezbere şiir okuyorsa çocuk bunu normal bir davranış olarak algılar ve yapmakta tereddüt etmez..”


Günümüz şiirleri ezberlenemiyor!


Günümüz modern şiirlerinin ezberlemeye çok elverişli olmadığını belirten Mustafa Özçelik, bu yüzden hece ile yazılmış, kafiyeli, ölçülü, ahenk özelliği daha belirgin olan şiirlerin seçilmesini öneriyor. Özçelik’e göre, Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Muhip Dranas, Ahmet Kutsi Tecer gibi hece döneminde öne çıkan her ismin şiirleri ezberletilebilir. Eskiden lise çağlarında herkesin bir şiir defteri olurdu. Mustafa Özçelik de, ilköğretimden üniversiteye kadar öğretmenlik hayatı boyunca kız çocuklarına anne ve çocuk şiirleri, erkeklere de kahramanlık, memleket şiirleri ile ilgili defter tutturmuş. Çocukları bilinçaltında gelecekteki hayatlarına alıştırmaya yönelik bu çalışma, istisnasız her yıl yapılmış. Hepsi olmasa da içlerinden bir bölümünün bunlardan mutlaka etkileneceğini düşünüyor Özçelik ve insan ruhunun zaten güzelliklere aşina bir kabiliyette yaratıldığını, çabuk özdeşim kurduğunu hatırlatıyor.


Her çocuğun bir masal çağı olmalı

Her çocuğun bir masal çağı olması gerektiğini ifade eden Mustafa Özçelik’e göre, masal dinlemeyen çocuklar eksik büyüyor ve ileride bu boşluk belli oluyor. Günümüz çocuklarının, çizgi filmlerden, bilim kurgu filmlerinden, uzay teknolojilerinden haz duyması masal alanının boş kalmasından kaynaklanıyor olabilir. Boşluğu doldurmak için önce geleneksel masalları anlatarak başlamak lazım. Çünkü onların hafızaya alınması daha kolay. Mesela çocuklara mutlaka Keloğlan, Dede Korkut ve Nasrettin Hoca öğretilmeli. Kendi kültürümüzün güzellikleriyle doldurulmayan çocuklar ileride yabancı kültürlerin masal ve çizgi filmleriyle bir şekilde bu ihtiyaçlarını gideriyorlar.


Ne kadar kelime, o kadar zenginlik


Mustafa Özçelik, okuma çağı öncesinde dilin doğru öğretilmesi için sözlü çalışmalar yapılmasını öneriyor. Büyüklerinden masal, hikâye dinleyen, şiir ezberleyen çocukların kelime hazinesi zenginleşiyor. Ebeveynin bu ürünleri düzgün bir Türkçe ile sunması ve aldıkları kitaplarda bu özelliğe dikkat etmeleri de önemli elbette. Çünkü, şuuraltı bir depo gibi her şeyi alıyor. Kelime zenginliğini farklı ülkelerin paralarına benzeten Özçelik “Cebinizde ne kadar para varsa o kadar alışveriş yaparsınız. Cebinizde Türk parası ile birlikte Alman ve Amerikan parası da olsa birinin geçmediği yerde öbürü geçer ve ihtiyacınızı karşılama şansınız artar. Kelimeler de öyle. Hafızanızda ne kadar farklı kelime varsa, hem anlamayı hem anlatmayı o kadar kolay başarırsınız.” şeklinde konuşuyor.


Anlatamıyorsa, öğrenmiş sayılmaz

Çocuklara öğrendiklerini anlattırmanın önemine dikkat çeken Özçelik, okunan bir masal üzerinde birlikte konuşmanın yararlarını şöyle anlatıyor: “Anne veya babasıyla yaşadığı bu tecrübe çocuğun topluluk önünde konuşmasını kolaylaştırır. Düşünme mekanizmasının doğru çalışması ve onun dünyasını anlamak noktasında ebeveyne ipuçları verir. Bu da çocukların ruh sağlıklarının gelişmesinde anne-babaya kolaylık sağlar. Belli bir yaştan sonra ne kadar uyumlu bir aile de olsa çocukla çatışmalar başlar. Bunların daha pozitif çözülmesi noktasında, çocuğun dünyasını bu anlamda tanırsak daha doğru çözümler bulabiliriz. Bu bakımdan okunan bir masal üzerine bir sohbet oluşturmak iyi olur. Çocuklar mecburiyeti, ödevi sevmiyor. Belki özgürlük kavramını en iyi içselleştiren varlıklar onlar. Baskıyı, dikte etmeyi sevmiyorlar. Sıkıldıklarını hissettiğiniz anda konuyu kapatmalısınız.”


Öğrenciler artık kompozisyon yazamıyor

Test sistemi, düşünmeyi tamamen iptal eden, 4-5 seçenekle doğruyu yanlışı buldurmaya yönelik bir süreç. Öğrenciler şu anda kompozisyon yazamıyor. Soruyu okuyup cevabı seçmeye alışmışlar. Özgün bir şey kurgulamak çok zor onlar için. Öğretim döneminin ilk bir ayında derste sadece kompozisyon yazdırırdım. İlk başta zorlansalar da bir süre sonra kullanmadıkları düşünme yeteneği gelişiyor ve çok güzel şeyler çıkıyordu. Kompozisyon yazamayan nesil, giderek cümle kuramayan nesle dönüşecek. Yakında Tarzanca sadece kelimeleri söyleyecek. Sesler çıkaracak, jestle, mimikle kelimeleri bütünleştirecekler. Toplumun geleceği adına dehşet verici bir şey bu. Ancak, veliler ‘Roman, hikâye okumasındansa test çözmesi daha iyi!’ diye bakıyor olaya.


Çocuk soyut düşünmeye alışmalı


Mustafa Özçelik, çocuklar için yazmanın dünyanın en zor işi olduğunu düşünüyor. Gerekli bilgilerin ve değerlerin tabii gelişim içinde verilmesi gerekiyor. Bir çocuk kitabı yazarken işin içine pedagogları, psikologları katmak lazım. Resim ve çizgilerde profesyonel kişilerin bulunması ve eser yayınlamadan önce çocukların üzerinde test etmek lazım. En önemlisi de dili iyi kullanmak gerekiyor. Modern pedagogların çocuklara soyut kavramlardan bahsedilmesine karşı çıkmalarını da eleştiren Mustafa Özçelik, “Allah inancının anlatılmasına bile karşı çıkıyorlar. Niye bahsetmeyelim? Orada ideolojik bir yaklaşım var, çocuğun faydası düşünülmüyor.” diyor.


Ömer Seyfettin, Kemalettin Tuğcu...

Türkçenin en güzel kullanıldığı dönem milli edebiyatçıların dönemidir. Ömer Seyfettin ve Refik Halit Karay’ın öyküleri dil açısından çok yararlı olur. Lise çağlarında Necip Fazıl, Samiha Ayverdi okutulabilir. Öykülerde de seçme yapmak gerekir. Bir öğretmen olarak Kemalettin Tuğcu’nun da okutulması taraftarıyım. Oradaki çok abartılmış duygusallık çocuklara zarar verir gibi düşünülüyor; ama o kavramları da abartmadan yeterince içselleştirmek mümkün değil. Ancak tabii ki dozunda bırakmak lazım.

 

Nazende isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi