![]() |
#1 |
![]() Kaynak Antoloji.com
Gençliğe Hitabe Necip Fazıl Kısakürek *bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik...zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik...devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk iki buçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kenetleyici; son bir asrını, allah'ın kur'an'ında dimdik bekleyen bir gençlik...gökleri çökertecek ve bütün "dikey"leri "yatay" hale getirecek bir nida kopararak "mukaddes emaneti ne yaptınız? " diye meydana gününü kollayan bir gençlik...dininin, dilinin, rzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik... halka değil hakka inanan, meclisinin duvarında "hakimiyet hakkındır" düsturuna hasret çeken, adaleti inanışta hürriyeti hakka kölelikte bulan bir gençlik...*emekçiye "benim sana yardımcı olduğum kadar sen kendine acıyamaz ve yardımcı olamazsın! sen de, zulüm gördüğün iddiasiyle, hakkı ezmekte ve en zalim patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başıboş bırakılamazsın kapitaliste "allah buyruğunu ve resul ölçüsünü kalb ve kasanın kapısına kazımadıkça nefes bile alamazsın! ", ihtarını edecek... kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistem aşkına, vecdine, irfanına, idrakine sahip bir gençlik...birbuçuk asırdır bunca keşfe ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen kurtuluşunu arayan batı adamının bulamadığını, türkün bu hasta batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, mübarek sırrı çözecek ve her sistem mezhep, ve hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatin islâm'da olduğunu gösterecek yurduna islâm âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik... *kim var! " diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, ben varım! " cevabını verici, benim olmadığım yerde kimse yoktur! " duygusuna sahip dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik...can taşıma liyakatini, can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara strateji ve taktik sahibi bir gençlik...zifiri karanlıkta ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar gözü keskin bir gençlik...komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı,fuhş albümü gazetesi, hasılı, cemiyetden aldığı zehirli tesiri silkip atabilecek, öz talim ve terbiyesine, telkin ve telbiyesine memur nefsini koruyabilecek, tekbaşına karşı durabilecek ve çetinler çetini destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik...annesi, babası, ninesi ve dedesi de olsa hiç birini beğenmeyen,"siz güneşi ceketinizin astarında kaybetmiş marka müslümanlarısınız diyecek bir gençlik... *gerçek müslüman olsaydınız hiçbiri başımıza gelmezdi! " diyecek ve gerçek müslümanlığın "ne idüğü"nü ve "nasıl"ını gösterecek bir gençlik... tek cümleyle, allah'ın, kâinatı yüzüsuyu hürmetine yarattığı sevgilisinin âlemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, o'ndan başka hiçbir dayanak, sığınak, barınak tanımayacak ve o'nun düşmanını kubur farelerine denk görecek bir gençlik...gençliği karşımda görüyorum. otuz yıldır, devrimbaz kodamanların viski çektiği kamıştan borularla ciğerimden kalemime kan çekerek yırtındığım, ve zindanlarda çürüdüğüm gençlik karşısında uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür allah'a hamd etme makamındayım. *genç adam senden beklediğim, manevî babanın tabutunu musalla taşına, anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymandır.surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!*ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es! ..Allah'ın selâmı üzerine olsun
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Kaynak ilahisözü.org
Abdülhamit Hanın peygamberimize naatı Ey Sultаnım efendim Yа rаsul Allаhım, tut ellerimi Senden bаşkа kimsem yok Ne dаyаnаğım, ne beklentim Yoktur senden bаşkа dаyаnаk Sen hidаyet nurusun, Sen yаğmurun özüsün, Ey yаrаtılаnlаrın ve itimаt edilenlerin en hаyırlısı Sen tüm mаhlûkаtın inаyet pınаrısın Sen, mаhlûkаta doğruluğunlа hidаyet edensin Ey hаmd mаkаmınа, mаkаmı mаhmudа yükselen Ey pаrmаklаrındаn nehirler аkаn ordusunu kаnа kаnа suyа doyurаn Beni zulmet, ve zillet kаplаdığındа korku sаrаr Ey sааdаtlаrın efendisi Dаyаnаğım ve kurtuluşum Zilletlerime şefааtçi ol Rаhmeti bol rаhmаndаn nimetle ihsаn buyursun bаnа Ebediyete kаdаr rızа gözüyle nаzаr kılsın Günаhlаrım ve hаtаlаrıma merhаmet eylesin merhаmet etsin, şefkаt etsin Affıylа sаrsın beni, Efendim seyyidim, vesile kıldım seni Tüm insаnlаr аrаsındаn seçilmiş olаn Mustаfа’yı Yüce cemаl sаhibi Allаh’tır, onun yаrаtıcısı Gönderilen peygаmberlerden dаhа yüce İnsаnlığın hаzinesi onunlа sığındım Umаrım Allаh mаğfiret eder beni Ömrümün sonunа dek onu övmek Dilim onu methü senа etmekten, vаzgeçmeyecek Rаsulu Ekreme olаn sevgim Dаyаnаğım ve ümidim Arşın ve mülkün sаhibi olаn Allаh indinde sonsuzа dek yok olmаsın Sonsuz sаlât Selаmların en yücesi Cömertliğin denizi tüm ehli beytine Ve аshаbı güzidine sаlât ve selаm olsun. II. Abdulhаmit Hаn |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Kaynak şiirfm.com
O Gece Sendin Gelen – Dursun ali erzincanlı O Gece Sendin Gelen Arşın kubbelerine adı yazılan İsmi semada Ahmet, yerde Muhammed olan,* Yedi katlı gökde Hak cemalini bulan,* Evvel ahir yolcusu, ya Hz. Muhammed Sağanak nur yağmurları inerken yedi kattan,* O gece Sendin gelen ezel kadar uzaktan.* Melekler her zerreye müjde verirken Hak’tan,* O gece Sendin gelen ya Hz. Muhammed! Güneşler gecenin nuruna secde ederken,* Yıldızlar, meşk içinde kâinat vecd ederken,* hamd ve senalar yüce Rabb’e giderken,* O gece Sendin gelen ya Hz. Muhammed! Kâbe’de şirk taşları, putlar yere düşerken,* Cehalet bayrakları inerken,*küfür ateşi sönerken,* O gece Sendin gelen ya Hz. Muhammed! O gece Save Gölü mucize ile kururken,* Kisra sarayları savrulup âlemler, rahmet bulurken O gece Sendin gelen ya Hz. Muhammed! Sen ki güzel ahlâkın meş’alesi Beşerin en yücesi Gönüller hazinesi ya Hz Muhammed Sen ki kundağı ak bulutla örülen,* Doğar doğmaz secde emri verilen,* Alnında, rahmet tacı görülen,* Kâinat Efendisi ya Hz. Muhammed! Sana şahit sonsuzlar Sana şahit âyetler, Senden uzak nasıl dayanır can Sen her canda canansın ya Hz. Muhammed! Miraç Gecesi açılıyor gökler,* Seni selâmlıyor her katta peygamberler,* Hakk’a yalnız yürüdün ya Hz. Muhammed! Gönül gözü görmeyen, can gözünü neylesin.* Dünyada dönmeyen dil, mahşerde ne söylesin.* Mevlâ bütün beşeri, ümmetinden eylesin.* Sancağının altında ya Hz. Muhammed! Hak ile kul vuslatı, o ilâhî düğünde,* Hiç kimseden kimseye fayda olmayan günde,* Hasatları has tartan o terazi önünde,* Noksanlarımı bağışlat ya Hz. Muhammed! Biliriz ki hükmü yok bu dünya nimetinin.* Gönüldür sermayesi ahiret servetinin.* Sana selât ve selâm gönderen ümmetinin,* Cennette şahidi ol ya Hz. Muhammed! Dursun Ali ERZİNCANLI Gelseydin Sevgili Ümmü Mektum gibi*sana sesleniyoruz* nefesini duyar gibi*Seni görecekmiş gibi* Sana sesleniyoruz.*huzurunda ses yükselmez.* Edeple konuşulur ve susulur.* biz kapının dilencileri,*El açıp beklemekte Bize bir şey düşmez araya giren yıllar olmasa* Medine’ne uzak yollar İsmin anılınca yürek yanar Kapında beklemekten başka*Bize bir şey düşmez Bekliyoruz Sultânım Rüyada olsa bile* Belki teşrif edersin diye*hiç beklemediğimiz gibi Seni bekliyoruz.*Gelseydin,*cennet olurdu gelişin.* Gelseydin,*Saadet asrından gönderdiğin selâmı Kardeşlerim’ deyişini*nasıl anlattığımızı görürdün.* Gelseydin,*Dolaşsaydın sofralarımızı,* Bir tabak fazla görecektin,*Bir bardak, fazla…* Ve sofrada bir yer boş,* Baş köşe! ..*Ola ki Sen (a.s.m.) lutfedersin Gelseydin,*Dolaşsaydın gecelerimizi,* Anneler görecektin.*Yeni doğmuşsun gibi,* Yeryüzünü yeni teşrif etmişsin gibi,* Mışıl mışıl uyuyasın diye*sabahlara kadar* ayaklarında sallayan anneler görecektin.* Sevgili!*Gelseydin,*Medine-i Münevvere’den Ashabın gibi,*Eyyüb Sultan gibi,*Malik gibi,* Bir fecir vaktinde,*Henüz yirmisinde Bırakarak yurtlarını Hedeflerine ilahi rızayı koyan,* Arkaya bakmayı ar sayan,*Yiğitler görecektin.* Onlar senin yiğidin,*Elleri, o öpülesi elleri,* Kimbilir hangi zemheri soğuklarında üşür Senin köyünün hayaliyle ısındılar.*Gelseydin,* zifiri karanlıkda,*Uykunun en tatlısında,* Rabiatül Adeviyye gibi Rabbiyle başbaşa* İnsanlığa dua eden gençler görecektin.* Gelseydin,*Asr-ı saadet gibi güllerimiz vardı.* senin ikliminde yetişen.*Diken bile gül kokardı Efendim (a.s.m.) gizli gizli seni seyretmek…* sen Mescid-i Nebevi’ye giderken* Aişe annemiz ardından hayran hayran bakardı.* Seni bekleyen Ashabı’nın Bakışları yerdeydi edeple Mübarek çehreni Ebu Bekir (r.a.) ,*Ömer (r.a.) gördü Şimdi okununca Ezan-ı Muhammedi* Seni(A.S.M.) bekleyen nemli gözler var.* Gelseydin,*yürüseydin önümüzden,* Gülleri bayıltan enfes kokunu çekerdik içimize.* Sevgili!*Hakiki aşıkların sana uçarken* Bizim yaptığımız emeklemekti.* Dünya güzelliğine kollarını açarken* Bize düşen el açıp kapında beklemekti.* Sevgili!*Bekliyoruz! Sevgili Kasidesi Dursun Ali Erzincanli Ya Resulallah, Ellerim boşlukta saçlarını arıyor* Gözlerim göz bebeklerini, Hira dağında* Ebubekir’in olup mağrada, Alin olup yatağında Seni Hatice’nin kalbinde, Aişe’nin dilinde buluyor Doğan günde, Baktığım her yerde seni görüyorum* Sen varsın, zamanın ve mekanın ötesinde* Aşkın hayat bahşediyor*Sevdanla tutuştu Hicaz Rahmetinle dirildi Anadolu, Mezopotomya* Gel ey Mısır’ın Nil’i, Medine’nin gülü… sevgili ya Resulallah*Sen hak elçisin kuşku yok !* Sen Abdülmuttalibin yetimisin* Gel ey Kureyşin emini, barışın zeytini, kavganın en önde gideni, şehadetin Sevgilisi duayı ne çok severdin, yarana merhem sürerdin* Geceyi gündüzü sefer bilir,*Ahireti severdin* Gel ey Amine’nin Mustafası*İbrahim’in duası* Meryem’in İsası*Mesihin haber verdiği sevgili … Rüzgar yadınla esti durdu ,*Allah buyurdu:* Göğsünü açmadık mı, yükünü almadık mı Gel ey Amine’nin gururu,*Ebu Talib’in uğuru,* Halime’nin bereketi,*Hatice’nin gönül sevgilisi Annen olmadı baban, deden, yurdun yuvan olmadı* Ne varisin oldu ne mirasın* Ey yerin Mustafası* Göğün Mahmudu* İncil’in Ahmeti* Kur’an’ın Muhammedi…. sevgili Erkamın evi tam yerindeydi* Bilal, Ali, Ebuzer, Hamza , Ömer, gelip giderdi.* Kabe’ye doğru yürüdüğümüz o gün ne güzeldi* Gelirken ya Resulallah Ömer’i de al getir* Ali’yi, Osman’ı, Ebubekir’i, Hasan’ı, Hüseyin’i, Aişeyi , Fatımayı, Zeynebi Gel ey Erkamın evindeki gönüldeki sûrur* Zayıfların şefkat eli*Ey kimsesizlerin sahibi* Çaresizlerin ümidi*Sevgili….Tale’al Bedru Aleyna* Yesrib’de olay var*Yesribpliler ayakta* Kadın,çocuk, genç, ihtiyar herkes sokakta* “Muhammed geliyor!” diyen bir Yahudi* Yesribliler Muhammedi Uğruna çöle düşen Leyla ,* Dillere düşülen sevgili bu çoşku anlatılamaz Örneği olmayan bir özveri, sevgi tufanı* İnsan seli, aşıklar mahşeri, cennet atmosferi !* Kucaklıyor Yesrib Muhammedini* Ve bir şarkı, bir destan yükseliyor göğün katlarına Yesribe gün doğuyor, Yesribin gözleri ışıldıyor* Toprak, hava, su bile değişti Yesrib artık Yesrib değil, peygamber şehri… Medine Ey affetmenin zirvesi!* en merhametlisi* Düşmanına hayat veren*Alemlere rahmet elçisi Sevgili….Kabeyi tavaf edişin canlandı hayalimde* Muzaffer kumandan değil sade bir kul gibiydin* Buydu büyük zaferin.Kabe’nin kapısına geldin bir kişinin dirilmesi, binlerin ölmesinden iyi “ Can düşmanlarını affetmenin verdiği sevinçle,* evine, iman yurdu başkente dönüyordun Sevgililerinle, fedayilerinle birlikte… Mekke’yi sevsen bile Medine’yi öksüz bırakmazdın* Ülkelerin canlı olduğuna inanıyordun insanların en iyisi*Sen kentlerin kalbini kırmazdın Sen Mekke’de ezilen*Taif’den sürülen* Medine’de baş tacı edilen*İstanbul’da özlenen* Uğruna ölünen güzeller güzeli*Sevgili |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Kaynak şiirfm.com
*Yemenli Onbir Kadın Dursun Ali Erzincanlı Şiir gibi bir ev*Yeryüzünün en saadetli evi* aişe annemiz..*11 kadının hikayesini anlatıyor Yemenli, 11 kadın Kocalarını anlatıyor söz veriyolar*Hiçbir şey gizlemeyecekler birinci kadın başlıyor..kocam yalçın dağda zayıf bir deve * kolay değil çıkılsın*semiz değil götürülsün,* sert mizaçlı huysuz, gururlunun tekidir* ikinci kadın kocamın kötü huylarını istemem anlatmaya başlarsam hiçbir şey bırakmam sıra üçüncü kadındadır*kocasını kötüler* kocamın boyu uzundur ama aklı kısa* konuşursam boşanırım* dördüncü kadın kocasını över* kocam tıhame gecesi gibidir*ne sıcaktır ne soğuk* ne korkulur ne usanılır* söz beşinci kadındadır*kocam içeride pars* dışarıda arslan gibidir*bana hesap sormaz* altıncı kadın anlatır*çok yer, içtimi sömürür* yiyip içmekten başka düşünmez* yedinci kadın ahhh çeker kocam beni döver başımı yarar, vücudumu yaralar* sekizinci kadın kocasını tavşana benzetir* güzel kokulu bitki gibi hoş kokar* dokuzuncu kadın kocam boylu posludur*rahattır* evi meclis gibidir misafir perverdir* onuncu kadın kocam da maliktir*her hayra maliktir* çok devesi vardır*develer, kesilmek üzre bekletilir* Ve söz..*onbirinci kadın ümmü zer dedir* kocam ebuzerdi* amma ne ebuzer..* beni dağ kenarında gördü*ziynetle doldurdu* beni hoşnut kıldı*kendimi bahtiyar ve yüce bildim* beni atları kişneyen, develeri böğüren* ekinleri sürülüp daneleri harmanlanan* mesut bir cemiyete getirdi*ben söz sahibiydim* hiç azarlanmadım..*akşam yatar, sabah uyurdum* doya doya süt içerdim.*ebuzer evden çıktı..* Her tarafta süt tulumları çalkalanmaktaydı* Kocam Beni bıraktı, evlendi*Bende evlendim* kocam Ey ümmü zer ye, iç ihsanda bulun derdi* Buna rağmen*ikinci kocamın verdikleri Ebu zerin en küçük kabını dolduramaz……* Yemenli onbir kadının hikayesi bitmişti..* Efendimiz..*Aişe annemize gülümsedi Eyy aişe ben sana ebu zer in ümmü zere nispetiyim fark Ebu zer ümmü zeri boşadı*biz beraberiz* Aişe annemiz, ya resulallah Beni nasıl seviyorsunuz Efendimiz..*tebessümle cevap verdi Eyy aişe*İlk günkü KÖRDÜĞÜM gibi… *Esma’ya Mektup – Müslüman Kardeşler Teşkilatı liderlerinden*Muhammed Biltaci‘nin, Rabiatul Adeviyye Meydanı’nda darbe karşıtı gösterilerde keskin nişancıların kurşunu ile hayatını kaybeden kızı*Esma el-Biltaci‘ye hitaben yazdığı mektup Rabbim şehadetini kabul eylesin, rahmeti ile kuşatsın. Bu kutlu yolda yürümeyi bizede nasip eylesin. Müslümanları muzaffer eylesin inş. Esma’ya Mektup "Sevgili kızım ve değerli öğretmenim…Sana elveda demiyorum yarın görüşmek üzere. Başı dik yaşadın. Tüm engelleri reddederek hürriyete sınırsızca âşık oldun. Bu ümmet, uygarlıkta hak ettiği yeri alabilsin diye onu diriltmek ve inşa etmek için ufuklar arıyordun. Akranlarınla meşgul olmadın. derslerinde birinci olmana rağmen öğrenmeye açlığın dinmedi. sohbetine doyamadım. Vaktim, mutlu olacak kadar geniş değildi. Rabiatul Adeviyye’de son kez bir araya geldik "Sen bizimle olduğunda bile bizden ayrısın" diyerek sitemini dile getirmiştin. Ben de sana, "Bu hayat birbirimize doyacak kadar geniş değil. Birbirimize doyalım diye Allah’tan cennetinde bize bu sohbeti vermesini temenni ediyorum" demiştim. Sen şehit olmadan seni rüyamda gelinlikler içinde gördüm. eşsiz bir güzellikteydin. sana, "Bu gece düğün gecen mi" diye sordum. Sen de "Düğünüm olacak" demiştin. Çarşamba günü, öğlen vakti şehit oldun senin rüyamda bana ne demek istediğini anladım. Allah’tan seni şehit olarak etmesini niyaz ettim.şehadetin, haklı olduğumuzu ve düşmanımızın batıl olduğu inancımızı pekiştirdi. yanında olamam, son bir kez seni göremem alnına öpücük konduramamam cenaze namazını kıldırma şerefine nail olamamam beni üzdü. Beni bunlardan alıkoyan, ölümden veya karanlık hücrelerden korku değil, uğruna canını verdiğin davayı devrimi sürdürebilmekti. Zalimlere karşı başın dik direnirken gaddar kurşunlar göğsüne saplandı ve ruhun yüceldi. Ne kadar güzel bir azmin ve terbiye edilmiş nefsin vardı. İnanıyorum Allah’a verdiğin söze sadakat gösterdin, Allah da sana verdiği söz şehadet şerefini bize değil de sana bahşetti.Son olarak, sevgili kızım ve değerli öğretmenim…Sana elveda demiyorum bilakis görüşmek üzere.. Buluşmamız, peygamber ve ashabıyla Havz-ı Kevser’de olacak. Sonsuz kudret ve hükümranlık sahibi Allah’a yakın, O’nun nezdinde şerefli bir konumda. Ayrılmamak üzere, birbirimize doyma temennilerimizin gerçekleşeceği bir buluşma… Sen Yoktun – Dursun Ali ERZİNCANLI Sen Yoktun Sen yoktun sultanım,*Hazreti Adem’deydi nurun,* Önce cenneti,*Sonra yeryüzünü şereflendirdin,* Adem nuruna affedildi,*Arafat bu affa şahitti. Sen yoktun,*Nuhun gemisindeydi nurun,* Dalgalar yeryüzünü boğarken Toprağın bağrındaki su,* Gökyüzüyle buluşurken,* Ve bu bir ilahi azap derken,* Allah nurunu taşıdı Tufan nurunu selamladı Sen yoktun,*Hazreti İsmail’in alnındaydı nurun,* İbrahimi bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden,* Rabbimiz Onlara Senin ayetlerini okuyacak,* Kitap ve hikmeti öğretecek Onları temizleyecek bir elçi gönder,* Amin dedi on sekiz bin alem,* Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak,* Amin dedi İsmail*Hira Nur dağı aminle ayağa kalktı Medine’den bir amin yankılandı Sevr dağında. Sen yoktun sultanım,* Hazreti İsa, Ahmed diye muştuladı Alemlerin efendisi diye seslendi,* alemin reisi geliyor,*Bekleyin Ahmed geliyor,* Kainata rahmet geliyor,*Ölüleri dirilten nefes oldun,* Ama sen yoktun,*Hz Abdullah’ın alnındaydı nurun,* Başı eğik gezerdi mazlum Varaka seni arardı Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak severdi Ağlayarak süslediler ölüme,* Sen yokken sultanım,* Canlı, canlı toprağa gömülmenin adı Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliği Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmekdi En son çocuk atılırken çukura,* Ve tebessüm ederek Hira Nur dağı Melekler süslüyordu Hira’yı,* Efendisine hazırlanıyordu Cebel-i Nur,* Efendisine hazırlanıyordu Mekke,* Alem efendisine hazırlanıyordu,* Kainatın gözü Hazreti Amine’deydi,* Toprak yalvarıyordu Rabb’ine,* Gel diye ağlıyordu mazlumlar gözler semada,* Ve bir gelişin vardı Ya Rasulallah Bir inişin vardı Önünde cebrail Ardında yalın kılıç melekler Bir inişin vardı yer yüzüne,* Yetimler en huzurlu geceyi geçirdi Öksüzler annelerine sarıldı doya, doya. Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini,* Herşey sus pus olmuştu,* Hadi diyordu yıldızlar, hadi diyordu ay,* Kainat isimini duymak istiyordu,* Ve bir ses yükseldi Amine’nin evinden;* Muhammed Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini,* Muhammed !*Melekler öptü nurdan ellerini,* Muhammed Seni yaratan Allah’a kurbanız Sana ad veren Rahman’a kurbanız,*,* Susuz topraklara rahmet indi seninle,* Annenden sonra, anne Halime sevindi seninle,* Yağmura mı ihtiyaç var ?*Kaldır parmağını,* Yağmurları salsın Allah.*tut ağacın yaprağını,* Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah,* Yeterki sen iste,*Ya Rasulallah,* Dağlar, taşlar dile gelsin,* Dilsiz çocuklar ellerinden tutup,* Ente Rasulallah desin, Sen vardın,*Bedir kardı,*Uhut dardı,*Hendek yardı,* Yiğitlerin vardı,*Ölmek için yarışan yiğitlerin,* Hele bir Enes’in vardı Ya Rasulallah !* Uhut’ta öldüğünü duyunca“Niye oturuyorsunuz ?” Onlar Allah’ın Rasulü öldürülmüş” deyince,* “Peki o öldükten sonra yaşayıp ne yapacaksınız ?”* “Kalkın ve onun gibi ölün!” demişti,* Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düştü,* Hem de ne şehit Vücudu tanınmaz haldeydi.* Kızkardeşi parmaklarından tanıdı onu,* Musab ın vardı senin,*Uhut’ta sancak taşıyan,* aşkla sana bağlıydı melekler Musab’ın suretindeydi Ebu Hureyren vardı,*Acıkınca sana bakar Sen anlardın,*gel !” derdin, sen gittin hüznün kaldı,* Hasretin kaldı gökde,*Bilal ezan okuyamaz oldu,* Ne zaman teşebbüs etsek Muhammed Rasulullah demeye,* Dizler çöker kendimizden geçerdik günler ay,*Aylar yıl Ve asırlar oldu,* Sensizliğe açtık gözlerimizi,*sen bırakmazsın bizi,* Sen şehitlerin sultanı,*Sen varsan şehitler ölmez Ebu Talip Şam’a giderken Beni kime bırakıyorsun ?” Ne anam var ne babam ?”*Ebu Talip bırakmamıştı Sen ümmetini kime bırakıyorsun Ya Rasûlallah ?* Bırakma bizi Allah;*Sen içlerindeyken azab etmeyiz buyuruyor,*Bırakma bizi !*Hayatı seninle öğrendik Kulluğu seninle tanıdık,*Duayı senden öğrendik Hazreti Ömere Kardeşcik” dedin Bizler Ömer değiliz ama,* Bütün dualarımız senin için,* Ey Rabbimiz !*Rasulünü haberdar et !* Ona binler salat, binler selam !* Habibine Makam-ı Mahmut’u ver,*Ona lutfet,* Onu refik-i Ala’ya yükselt,*Bizi affet,* Onun hatrına affet,*Zatının hatrına affet.* Ne olur affet bizi,*Bizi affet. Bir Avuç Hüzün Rabbim Dursun ali erzincanlı Bir avuç hüzün Rabbim*Bir damla su kalbim* Ne vakit düşse eline nefsimin* Solar masivada güllerim. Ey şu denizler gibi dalgalanan kalbimi* Kudreti elinde tutan Rabbim* Yüzümü kendine çevir* Senden gayrısını görmeyeyim. Nurunla yak ki siracım, kor olsun* Erisin varlığım Sen de, yok olsun.* Süzülüp aksın gözümden ruhum.* Bir incidir gözyaşı*Umman-ı aşkta kaybolsun. Buyur Rabbim diyeyim*Bu emanetin.* Senden aldım Sana getirdim.* Bu kalple, yalnızca seni sevdim* Yalnızca Habibini ve Seni sevenleri sevdim. Beni bana bırakma Allah ım*Öksüz kalırım yetim olurum*Yolumu şaşırır helak olurum. Kalbim, bir avuç hüzün Rabbim*ellerinde kaderim* Neden korkmaz pervane yanmaktan* Bilir yaşanmaz, aşk olmadan.* Bana Kendini sevdir Rabbim* Gül düşsün kalbime al olsun* Değişsin rengim nur olsun*şad olsun* Yalnız Seni bileyim… Seni dileyim* Unutsun kendini zaman, mekan* Ölsemde bilmeyeyim.*Sussun cümle zan, Sadece Seni dinleyeyim.* Gönül dil olsun, Gözyaşım kelam* Yalnız Sana, yalnız Seni söyleyeyim. Sen varsın*Sen*Alemlerin Rabbi Allah sın* Senden gayrı neyi dileyim.*O ki Sen varsın* Akla ne diyeyim*Gönle ne.. aşka ne diyeyim.* Her şey senin için*Senin adına, Senin aşkına. *İlk Yıldızlar – Dursun Ali ERZİNCANLI Asrı saadette doğan on binlerce yıldız var* onlar Rasulullahın semasında parlayan ilk yıldızlar* En önde Fahri kainatın muhterem zevcesi..* İslamdan önceki vasfı Tahire yani temiz;* İslamdan sonraki vasfı Kübra yani büyük….* Namaza durduğunda Resulullahın ardında Kureyşin zengin ve soylu kadını.*Müminlerin annesi ehlibeytin ninesi*Cennet hanımlarının en faziletlisi.* Resulullahın yegane dayanağı*kalbi aşkıyla dolu ruhu Temiz ve büyük*Hz. HATİCE… Anneleriyle bislama girdiler peygamber çiçekleri….* Rukayye, Zeynep, Ümmü Gülsüm Fatıma,peygamberden bir parça,* Peygamberlik pazartesi verildi salı O islama girdi…* Rasulu ekremın amca oglu,*İlim şehrinin kapısı* Hasaneyn’in babası*Fatımetu- zehranın eşi,* Savaş meydanlarının güneşi,*Haydarı kerrar ve esedullah*Velayet ikliminin dili emir-ül Mü’minin* Hz. ALİ Ardından azatlı bir köle 15 yaşında fidan* Rasulu ekremi üstün tuttu anne ve babasından* Mute’nin destanlaşan şehidi peygamberin yıldızı İşte yıldız*ZEYD BİN HARİSE Ve nebilerden sonra insanların en hayırlsı* Ayşe annemizin babası*Allah’ ın azad edilmiş kulu* Mağarada dost, hicrette yoldaş, kevserde arkadaş* İtikatta en ileri , cömertlikte yok benzeri* Keremli faziletli , nur dolu kalbinde zikir* Sıddıkıyet makamının sahibi*HZ. EBUBEKİR Hamame hatunun oğlu annesi de köle kendisi de* Sesi arşa kadar yükselen bülbül* Kızgın taşların altında Allah diyen gönül* Peygamber müezzini*BİLAL-İ HABEŞİ Gördüğü rüyayla islama giren yıldız,* Geniş bir ateş kenarında O..* Babası onu ateşe iter Allah’ ın rasulu tutar* Ateşten kurtuluş ve uyanış* Koşarak peygamberin elinden tutar* Ardından zevcesi ümeyne hatun, babası nasipsiz Baba eliyle açlık ..*ve işkence..*Ve evlatlıktan red…* O Ebu Uhayha’nın oğlu değil*O her şeyiyle İslam İlk daireye giren yiğit*HZ. HALİD BİN SAİD İki nur sahibi zinnureyn* Nurun biri Rukayye diğeri Gülsüm*Şeref sahibi* Peygambere iki kez damat olma şerefi* Zengin ve cömert*Hayaca ümmetin en ilerisi* Dünyada ve ahirette Allah rasulunun dostu* Kanı kurana damlayan şehit* Meleklerin edep tuttuğu insan* Emirul müminin*HZ. OSMAN Ve 15 yaşında bir yıldız*Allah rasulu için ilk kılıç En büyük iftiharı rasulullahın dilinde* Her nebinin bir veziri yardımcısı dostu vardır* Benimkide odur*Onu öldürene ateşi müjdeleyin* Rasullahın cenneteki komşusu* söyleyin o kalpte bulunur mu keder ve gam ??* O kalbin sahibi ki*ZÜBEYR BİN AVVAM İsmi rasulullah tarafından değiştirildi* Habeş ve Medine muhaciri* Üç defa malını sadaka verdi*Uhudda 21 yara aldı* ayagı sakat kaldı*O insanların emini* Cennete ikramla girecek kul*İman dairesinin yıldızı Affın oğlu*HZ. ABDURRAHMAN 17 yaşında bir yıldız* Rasulallah anam babam sana feda olsun dediği İranın’ ın yiğit fatihi*sen dinden dönmezsen yemem diyen annesine* Bin tane canın olsa hepsini versen ben dinden asla dönmem diyen delikanlı* Hak yolunda sebat*O ki Vakkas’ ın oğlu*HZ. SAD Bir başka yıldız*12 yaşında islam dairesinde* Soyu yedinci babada peygamberle birleşir* Zengin , cömert ve yiğit* Uhud savaşında rasulullaha gelen oka elini tuttu* Parmaklar parçalandı*Seksen yarası vardı* Yeryüzünde yürüyen bir şehitti O* Cennette peygamberin komşusu* O’ na rahmet eylesin Allah* O TALHA BİN UBEYDULLAH Mekke’nin en yakışıklısı en zengini* Medineye ilk hicret eden genç* Vatanından çıkan ilk öğretmen* fahri kainata benzeyen yiğit* Uhud savasının sancaktarı* Vücuduna kefen bulunamayan şehid* Uhudun eteklerinden Allaha doğru seyr* HZ. MUSAB BİN UMEYR Hz.peygamberin sırtını yasladıgı dağ* Aslanların korkulu ruyası* Savaş meydanında inen Meleklerin sordugu zat* Döne döne savaşan yiğit* Uhud’ un bağrındaki aslan*Uhuddaki imza* Peygamber amcası* HZ. HAMZA Hak ve batılı ayıran faruk* adalet timsali* Şeytan’ ın bile yolunu değiştirdiği heybet* Allah rasulunun ikinci halifesi* Korkunun giremedigi kalbin sahibi* İslamın yeryüzüne uzanan eli* İsmini duyunca hizaya gelir beşer* Hattabın oglu HZ. ÖMER Asrı saadette doğan on binlerce yıldız var* onlar rasulullahın semasında parlayan ilk yıldızlar…. Sen Gel Diye Ey Sevgili – Dursun ali erzincanlı Yaradan Rabbimin adıyla okudum.* Ey Muhammed Seni okudum.*çoğaldı, ırmaklarım, kitaplara Senin isminle yazıldım.* Doğdumsa Muhammede doğdum* Aşıksam Muhammede aşığım* Ölürsem Muhammede ölürüm* Gelirsem Muhammede gelirim.* Yusuf oldum kuyularda Seni bekledim,* Hüseyin oldum kerbelada, sayıkladım ismini,* Gelde ırmaklar taşı ellerinle Abı hayat aksın içime bekledim.kapandı yollarım Hallaç gibi doğrandım * Seni söyleyemedim, dağlandı dudaklarım.* Yazdım gözyaşlanmla Mekkenin dağlarına:* Ey sevgili, gel diye…* Yorulan kollarıyla taş atan Kudüs`üm ben.* Kaldırımlarımda ateşler yükselirken,* Geldin öptün alnımdan,* Serinleyip sarıldım taşlara Ey Muhammed…*Ey Sevgili.*Ey Badı Sabah.* Ey Üzerimize doğan ay.*Ey Güzelliklerin şahikası.* Ey Şefaat pınarı.*Hep Seni beklerim:* Her düşmem ayaklarına kapanmamdır,* Böğrümden yediğim her kurşunla Her şarkımda Seni söylerim.* Her tebessümüm Senindir.* Hep Seni beklerim:*Sen bir gelsen diye ey Sevgili…* Sevgili…*Ben Veyselim,*Kenanda hasretini soluyan,* Hırkana bürünürüm karanlıkta Dört taraftan vururlar Vururlarda söyletemezler Sensizliği,* Sümeyye gibi develer ayırır bedenimi…* Hamza’yım Ey Sevgili,*Uhudda tam önündeyim,* Vahşinin mızrağı deler yüreğimi,* Gel ne olur kalbimi,*hasretin acıtır Ben*Grozniyim, Keşmirim, Kandaharım, Saraybosnayım, Hamayım, Buharayım,* Bağdatım, Morayım, Taşkentim, Türkistan`ım,* Ahıs-ka`yım. Halepçe`yim, Kırım`ım, İstanbul`um..,* kurşunlara evlat vermiş anneyim.* Seni özleyen,*Taş atan bir Filistinliyim.* Okul önlerinde ağlayan, Karanfil dağıtan kızım.* Gel öp alnımızdan,*Gel sev bizi kanayan yaralarımızdan.*Ey sevgili,*Ey Muhammed…* Gittin ya gül yüzlü Sevgili.*Kırıldım gittiğinden beri.* Kırıldıkça yandı canım.*Çarmıhta çivilenen benim Harami sofralarda sergilenen benim başım.* Beni ağaçta kıstırdılar,*Kör testereyle biçildim.* Ağladım, kurudum hasretine türkü yaktım.* Ağladım, gel diye ey Sevgili…*Aliyim, Osmanım,* Vuruldum niyaz vaktinde,*Kanım dağıldı kitaba Seni yazdım bir damla kanla,*Bir baştan bir başa.* Sen gel diye Ey Sevgili…*Kırıldı mı dişin?* Dikenler acıttı mı ayaklarını?* Deve işkembeleri kirletti mi elbiselerini?* Medine yollarında yoruldun mu?* Taifte taşlar kanattı mı gül yanağını?* Kırıldı mı kalbin bize?*Kırgın mısın Sevgili?* Ne çare Bekirler yok, Aliler, Osmanlar, Ömerler yok.* Halidler gitti, Musablar gitti. Hatice yok, yok, yok.* Müminlerin annesi sofra açmaz evlerimizde.* Biz ne çok yetim olduk da,*Senin okşayan yok Gel bir okşa ne olur.* Yaralarımızda ki irinler azdı.*Canımız acıdı.* merhamet et, bir gülümse Efendim.* Bir görün puslu şehirlerde.* Bir ses ver puslu yüreklere.* Bekler dururuz her seher Sen gel diye ey Sevgili… Ey Sevgili…*bir hal oldu:*Ne Yakup inliyor Ne Mısırda rüya görülüyor,*Züleyhalar şaşkın,* Yedi adam ne yapsın,*Mağaralar kapalı.* Musa vurunca asasını,*Oynamıyor yer yerinden.* Yol vermiyor kızıldeniz.*Sakınmıyor ateşler,* Su taşımıyor karınca,*Sen yoksun, Efendim.* Bir mektubun gelmedi Necaşi sormaz halimizi.* Bir yalnızlıktır düştü ocağımıza.* Bir karanlık çöktü başımıza.* Ay aydınlatmıyor, Gül kokmuyor. Yokluğun karabasanlar gibi çökünce sinemize,* Dağıldı hanemiz,*Dağıldı yüreğimiz,* Dağıldı birliğimiz…*Sevgili affet bizi:* Bir deve olamadık,*Hasretinden çatlayıp ölecek.* Bir kuru ağaç olamadık,*Yokluğuna yaşlar dökecek Bir Bilal olamadık,*Sensiz ses vermeyecek.* Bir Ebu zer olamadık,*Alıp başını gidecek.* Ey sevgili, Ey şefaat sahibi, Affet bizi. Affet…* Şimdi bir şarkı düşer dilimize,* Bir aşk iner yüreğimize.*Bir el tutar elimizden.* Bir af fermanı gelir ötelerden.*Bir Sen gelirsin.* Biz bin seviniriz:*Sevgili Muhammed diye…* Sevgilim Muhammed diye…*Meleklerle yarıştayız Gel Sevgili,*Gel öp, kokla ve yeşert bizi, kalbimizi… |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Kaynak şiirfm.com
Tevbe – Dursun Ali ERZİNCANLI Allah’ım günahkâr bir sesleniştir bu günahların yükselemeyeceği yüce katına.* Şanın ne yücedir mülk elindedir her şeye kadirsin.* Kudretin her şeye galiptir sen çok bağışlayansın.* Yedi göğü birbiriyle ahenk içinde yaratansın dünya semasını kandillerle süsleyensin.* Senin ilmin en gizli işlere nüfuz eder.* Sen her şeyden hakkıyla haberdarsın, Dünümü bugünümü ve yarınımı savurdum Bir ömrü yele verdim şimdi pişmanım perişanım gelip duaya durdum.* Geçmiş ve gelecekle yüreğimi avuttum, nefsimi unuttum.*Kalbime uydum yüce dergahına gözlerim seslenir* nuh kalbimde nefsimi tufanından korumaya çalışır İbrahim ‘in ateşe atıldığı mancınık yüreğimdir Kendisinden başka ilah olmayan süphan,* zalimlerden oldum merhamete muhtacım,* huzuruna al beni perişanım hükmün baş tacım. Evladının acısıyla yanan bir anne uzatırsa elini tövbemi sunuyorum Gecenin bir vakti herkes sevdiğiyle hemhalken;*yetim kalmış yürek* yıldızsız gökyüzü melekleri inleten bir edayla * Allah derse derinden ve lebbeyk nidaları gelirse göklerin öksüz haykırışına katıyorum tövbemi. Günahları yüzünden mahkûm olur insan,* kimse görmesin diye ellerini kapatır yüzüne* ve günlerce acıyla inim inim inler yükselen alev gibi bin sesle uykusuz geceler secdelere kapanıp*ya Rabbim pişmanım, pişmanlığa katıyorum tövbemi. Simsiyah ve pis diye hakaretler var habeşliye güneş batmayı hiç bu kadar istememiştir,* çöl serinliğe böylesine hasret duymamış* ve bir taş pamuk kadar hafif olmayı istememiştir.* Çünkü bir Bilal vardır ve kucağında bir kaya.* İnkâr tekliflerine ızdırap yüklü taptaze bir ruhla Allah bir Allah bir.*diyen o simsiyah bedenden dökülen terlerle yıkıyorum tövbemi. Kendisinden başka ilah olmayan süphan,* zalimlerden oldum merhamete muhtacım,* huzuruna alsan beni hükmün başımda tacım. Kaynak meccanen.com Dursun Ali Erzincanlı 15 Temmuz Otuz kuş Ben, babamın en hüzünlü yanıyım. Ben, babamın aslan kahramanıyım Öyle değil mi baba! Gözlerin kıpkırmızı. Çok mu ağladın Baba, o geceyi birde benden dinle. her zamanki gibi dinle,Tebessümle. Rüyamda kanat sesleri duydum, Muhteşem bir koku yayıldı etrafa. Sanki biraz gül biraz leylaktı. otuz kuş gördüm, hepsi beyazdı. Otuz kuş, gökyüzüne şehadet diye yazdı. Bir ses duydum, sala sesiydi.“Hayırdır”*dedim. gökyüzü gibiydi uçtukları yer. beni gökyüzüne yükselttiler.Kanatlarında kan vardı. Hayırdır”*dedim.Hadi sende uç Bizden hızlı uç Otuz kuş, beni boşluğa bıraktı Baba. uyandım.kâbus bir güne uyanmışım. yıldızları çalıp omuzlarına takan hainler gördüm Ruhları yoktu.korkmaz..senin oğlun Korkmadım! Zekai paşamO makam namusundur Ömer. Ben gelene kadar namusunu koru. vatan hainini vur. sonunda şehadet var Ömer. Hakkını helal et..”Paşam, şehadet der demez, kulağıma kanat sesleri geldi.Rüya değil bu kez. Uyanıktım.Muhteşem bir koku yayıldı odaya. Sanki Ellerim, omuzlarım çeliktendi. Sanki tek başıma tüm dünyayla savaşabilirdim. Vatan hainine döndüm,karanlık adamları vardı. Giremezsiniz!”*Dedim. çakallar saldırdılar. Silahımı çekip baş haini alnından vurdum. Yine kuşları gördüm baba.Bana uçuyordu. Otuz kuş, kanat sesleri, vücuduma dokunan.. Ve kanatlarında kan.Sala sesi, gökleri yırtan. Muhteşem bir koku. Gül mü? leylak mı? yayılan Ve Çukur Kuyu’nun gökyüzü, Ve sessizlik… İçimde huzur, Gökyüzündeyim. kuşlar beni tutmuyor baba.Uçuyorum. onlardan hızlıyım.şehit olmuşum baba. yalnız değilim burada.ordudayım, Şehitler ordusunda.Baba, ne oldu biliyor musun? Peygamber alınlarımızdan öptü.Şehitlere dedi ki; Kardeşlerinizi tebrik edin,Bunlar garip şehitlerimdir. sizler düşmanla savaşırken şehit oldunuz, Onlar kardeş bildikleri hainlerle savaştı. Sizlerin silahları vardı,bunlar silahsızdı. tanklarla savaştı tanklarının altında ezildi. Sizler düşmanı bombalarken şehit oldunuz, bunlar kendi uçaklarına göğüslerini siper etti. Bunlar benim gariplerimdir.Tebrik edin Baba, milletime söyle; Al bayrağın dalgalandığı her yerde biz varız. Paşama söyle Namusumu çiğnetmedim. Anama, çocuklarıma, eşime, kardeşlerime söyle; Deki Ömer size bir vatan bıraktı. Çekinmeden vatan bizim diyebilirsiniz. Çünkü bedelini ödedim. Baba, oğluma, vatan için ölmeyi öğrettim. Sende bana öğrettiğin gibi,yaşamayı öğret. Bu vatan sizin baba! Otuz kurşun yedim, Bedelini ödedim.Babacığım;ellerinden öperim. Ben, babamın en hüzünlü yanıyım, Ben, babamın aslan kahramanıyım Ben, vatanımın asil kahramanıyım… |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() kaynak şiirfm.com
Adın Geçer Dursun ali erzincanlı Allahın Adıyla Rahman Ve Rahim Olan* Onun adıyla isimler unutulur Yaradan Adın Geçer Kalbe Nur Gönle Safa Adın geçer Seyyidina Hazreti Muhammet Mustafa Ebabil çığlığı vurur dağlarına Ve gölge toprağa düşer Toprak Sensiz karanlıktır mekke sensiz karanlık Karanlıkta duyulan sesler karanlık çukurlar Karanlıkta kız çocuğunun anne diyen feryadı Kranlıkta Bir kız cocugunun toprağa gömülür Ve çukura bir yıldızın ışığı düşer yıldız yazar gökyüzüne adını Gökyüzüne sürünce cebrail kanadını Rengarenk melekler iner semadan Bir melek seslenir maberadan Alemlere kutlu doğum haberini yayın müjde vermedik bir varlık bırakmayın Ve ey medayin titreyerek uyan İstahrabatta yanan eteşlere sön emri verilsin Ey Kabedeki putlar toprağa gömülün Ey toprak suyunu çek Ey yer altı suları çıkın ve semaveyi doldurun Ve sessiz olun Salkım salkım yıldızlar yaklaşıyor Annesi yüzüne simsiyah nur denizi gözlerine Doya doya bakıyor hazreti Amine Her asra uzanacak ellerinden öpüyor Arşa reyhan kokusu salan minik nefesini kokluyor Cennet kokuları sarıyor gökleri ve yeri Nurdan ayaklarını okşuyor annesinin eli Ve eğiliyor kulağına ismini fısıldıyor Muhammet Muhammedim Adın Geçer beş süt kardeşten birisin Hevazin sofrasında Halimenin evinde şeref misafirisin Adın geçer Anasız kalırsın şehirlerin arasında bir elinden deden tutar Diğerinden ebu talip Seni büyütmek fatımaya nasipmiş Şefkat kanatlarını serip saçlarını toplamak Bir anne gibi saçlarını taramak ona nasipmiş Adın geçer Haticenin kalbinde en sevgili yar Haticenin evinde hazırlık başlar Ağaç yapraklarından sana selamlar gelir Sen herşeye aşinasın herşey aşina sana Ruhul kudüs inecek bugece nur dağına Ağır yük binecek geniş omuzlarına Adın geçer nur dağının zirvesinde Dünyayı teşrif buyurduğun gibi pazartesinde Adın geçer Hirayı vahyin kokusu sarar nur yağar nur dağına Mübarek ayağına sabahın serinliği vurur Ardından nur kaplar hirayı Ve insan suretinde cebrail karşında durur Oku sen okuma bilmezsin efendim sen oku okuma bilenlerin hepsi susacak Allah seninle konuşucak Oku rabbinin adıyla oku O insanı kan pıhtısından yarattı Oku kalamle yazmayı bilmeyen*insana İnsana bilmediğini öğreten rabbin kerem sahibidir nur dağının Zirvesinden inen son peygamber İnsanlığın kurtuluşu inen bu nurda Semada yıldızlar mekkede dağlar el bağlamış Sevinin ey insanlar Bu inen baştacımız övüncümüz ilacımız Bu inen iki dünya servetimiz Bu inen nur denizi en şereflisi İbrahim milletinin biricik seyyididir o Savaşların bileği bükülmemiş yiğididir o Şanını Anlatmaya kelimeler yok on sekiz bin alem Muhammet Mustafa diye tanır Yirmiüç yıl Süren ilahi davet* Alevden bir şehirdir mekkeyi mükerreme Girdiğin kalbi ateşe vermek ister Sonra hicret bir serinlik Ana kucağı gibidir medine Nazarınla büyür yesribin çocukları Nazarınla taşları elmasa çevirirsin Gökyüzünden ayet yağar cibril yağmurlarıyla* kalbine inenleri İnsanlığa veririsin Ve sonkez Açılır semanın kapıları Sonkez vahyi getirir cibrili emin sana* Sen hüzün peygamberisin ama bu son ayet hüzünlü sesin Demekki gidiceksin efendim Gidiceksin medine yetim fatıma yetim kalacak Cebrailin Yanında ölüm meleği azrail girmiyecek huzura sen izin verene dek Ne senden önce izin istedi nede isteyecek Demekki gidiceksin efendim Matem şehri olacak medine kimse inanmayacak gittiğine ezanda bilalin sesi titreyince kıyamet kopacak* Yıldızlara benzettiğin ashabın düşücek toprağa* ehlibeytin yüreği param parça olmuş İşte fatıma zelzeleye tutulmuş bir dağ gibi Fatıma Hz Aliye bakıcak ama bakış başka Ey hasanın babsı diyecek* Resulullahı toprağa gömmeye kalbin nasıl dayanır Onun üzerine toprak saçmaya gönlün nasıl razı o rahmet ve merhamet peygamberi Fatıma zelzeleye tutulmuş bir dağ adın geçer kardeşlerin gelir geylaniler Nakşibendiler rabbaniler Adını ezberlettiler Aşkını kalplere nakş ettiler* nurundan bir güneş doğdu aydınlattı anadoluyu Söndürmesin Allah* Elhamdülillah Adın Geçer Bilalin bıraktığı yerden ezanların yükselir Susturmasın Allah ondört asra yayılan Peygamber çiçekleri Musat gibi uhud kokan elleri* Sevgini insanlığın kalbine sürüyor Onlar toprakda adın geçsin diye yürüyor Durdurmasın Allah saat biter vakit gelir görmez olur gözler kulaklar duymaz olur Diller tutulur dünyalık felakette Ama Efendim inşallah son nefeste Kelime-i Şehadette Adın gecer Allahın Adıyla Rahman ve Rahim olan Adıyla isimler unutulur Unutturur yaradan adın geçer Kalbe Nur Gönle Sefa Eşrefil Vera hazreti Seyyidina Muhammedinil Mustafa * *Canım Benim Dursun Ali ERZİNCANLI *Canım Benim Efendim Efendim hiç solmasaydı güneşe ışık salan yüzün Efendim ,annemden öğrendim adını Annemden öğrendim annesiz kaldığını o gösterdi parmağınla ikiye bölünen ayı ondan öğrendim adını duyunca ağlamayı Halime’nin yurdunda ellerini çırparak koşarmışsın Efendim seninle oynayan kuşlarmıydı melekler mi Neccaroğullarının yurdunda, yüzmeyi öğrenmişsin Efendim annemden dinledim sınırsız şefkatini Ordunla çölde yürürken Yavrularını emziren bir köpek görmüşsün ürkmesin diye başına bir nöbetçi dikmiş Ordunun yönünü değiştirmişsin Medine’de bir bahçeye girmişsin Deve seni görünce Yavaşça yanına sokulmuş Sanki kulağına bir şey söylermiş Sahibini sormuş ve buyurmuşsun Deve sahibini şikayet ediyor Hem az yiyecek veriyor Hem çok çalıştırıyormuş Efendim hiç solmasaydı güneşe ışık salan yüzün Annemin kalbinde ki şefkattesin rahmettesin Uğruna can verdiğim kavuşmadasın Candasın canandasın canım benim |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Kaynak şiirfm.com
Yolcu – Dursun Ali ERZİNCANLI Ey nefsim Ateşlerin içinde yan* Yaprak düşerse dalından isyana* öğütülürse yaz akşamları sevda sözcüklerinde* Temmuz Ağustos uzaklaşırsa* Yani bir sonbaharsa iklim, Ağlama..* El yapımı zanlar hükmederse dostluklarına* Gece başucundan uykusuzluk ekerse gözbebeklerinin vadisine*Yüreğinin yıldızları işte ağlama vakti derse*Sen yinede ağlama..* bize ağlamak düşmez..*Ağlama.. Bize yürümek düşer sevgilinin ardından* Güzeldir hayranı olmak nebinin* Ama sadece hayranlık yetmez..* Onun gibi olmadıktan sonra yol bitmez..* Ağaç gölgesinde gölgelenip yoluna devam ed olmak vardı..O’nun gibi olmak.. Şu geçen ömründe nelere kandın..süse aldandın.. ağladın uslanmadın..Nereye gidiş ey yolcu? Ey nefsim yan Ateşlerin içinde yan* Can diyorum anla beni*Canımın içinde canan Alev sarar gözlerimi..*Bir rüzgar soğutur Zamanla alevlere rüzgar alışır..* Bilemez ki bu dünyanın oyunu..* Bilemez ateşin içimde olduğunu..* yanmakta gözbebeklerim..*ateşten bir mektubum Özgürlüğümü yaktım dünya adına..*Söndürme gözyaşlarında..Ağlama..*bize ağlamak düşmez.. Dursun Ali ERZİNCANLI Mahşer Gün öyle bir gün ki, baba evladından kaçar, * Ne mal fayda verir insana, ne de çoluk çocuk.* İnsan amelleriyle başbaşa…Gün mahşer gibi mahşer Her insanın mutlaka göreceği, gün.* O gün ile aramızda sadece ölüm var… Allah mahşer günü tek bir düzlükte toplar.* Güneş onlara yaklaşır.* Gam ve sıkıntıya tahammül edilemez insanlar: görmüyor musunuz?* Bizlere şefaat edecek birini bilmiyor musunuz?” Babamız Adem “Ey Adem! Sen insanların babasısın. Allah seni kendi eliyle yarattı.* Kendi ruhundan üfledi. Bütün isimleri sana öğretti.* Meleklerine secde ettirdi.* Rabbin nezdinde bize şefaatte bulunmaz mısın?” Adem Aleyhisselam: “Bugün Rabbim gazabta ne böyle gazaba gelmiş ne de gelecek.* şefaate yüzüm yok. Allah beni ağaca men etmişti. Ben asi oldum.*Nefsim…Nefsim…N efsim…* Benden başkasına gidin. diyecek. İnsanlar Nuh Aleyhisselam‘a gelecek “Ey Nuh! Sen Resullerin ilkisin.* Allah seni şükreden bir kul; diye isimlendirdi.* Rabbin nezdinde bize şefaatte bulunmaz mısın?” Nuh Aleyhisselam diyecekki “Bugün Rabbim gazaba gelmiş ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne de gelecek.* Benim dua hakkım vardı. Ben, beddua yaptım.* Nefsim…Nefsim…Nefsim…* Benden başkasına İbrahim Aleyhisselam‘a gidin.” İnsanlar İbrahim Aleyhisselam‘a “Ey İbrahim! Sen Allah’ın Peygamberi ve Halilisin.* Bize şefaat et. diyecekler.* İbrahim Aleyhisselam Rabbim gazaba gelmiş bundan önce ne bir böyle gazaba gelmişliği var ne Şefaat etmeye yüz bulamıyorum.* İnsanlar Musa Aleyhisselam‘a gelecek “Ey Musa Allah’ın Peygamberisin.* Allah seni risaletiyle insanlardan üstün kıldı.* Bize Allah nezdinde şefaatte bulun.”* Musa Aleyhisselam da:* Bugün Rabbim gazaba gelmiş şefaate yüzüm de yok.* Çünkü ben cana kıydım.mağfiret olursam yeter.* Nefsim…Nefsim…N efsim…* İsa Aleyhisselam‘a gidin.” diyecek. İnsanlar İsa Aleyhisselam‘a “Ey İsa! Sen Allah’ın Peygamberisin.* Meryem’e attığı kelamısın.kendinden ruhsun.* sen beşikteyken insanlarla konuşmuştun.* Rabbin nezdinde bize şefaat et.”* İsa Aleyhisselam peygamber kardeşleri gibi:* “Bugün Rabbim gazaba gelmiş diyecek.* Ve Muhammed Aleyhisselam‘a gidilecek. insanlar Ey Muhammed! Peygambersin.* peygamberlerin sonuncususun.* Allah senin günahlarını mağfiret buyurdu.* Bize şefaatte bulun.*halimizi görmüyor musun?” ben Arş’ın altına gideceğim.* Rabbim için secdeye kapanacağım.* Allah, benden önce hiç kimse için açmadığı methü senaları açacak.* Ben methü senada bulunacağım.* “EY MUHAMMED!*BAŞINI KALDIR VE İSTE.* İSTEDİĞİN VERİLECEK.*ŞEFAAT TALEP ET. ŞEFAATİN YERİNE GETİRELECEK.” başımı kaldırıp “Ey Rabbim! Ümmetim.”* “Ey Rabbim! Ümmetim.”* “Ey Rabbim! Ümmetim.” EY MUHAMMED!” denilecek.* ÜMMETİNDEN HESABI OLMAYANLARI* KALPLERİNDE HARDAL TANESİ İMAN OLANLARI* CENNET KAPILARINDAN İÇERİ AL.” denilecek. Gün öyle bir gün ki, baba evladından kaçar, evlat annesineden…*Ne mal fayda verir insana, ne de çoluk çocuk.*İnsan amelleriyle başbaşa… Gün mahşerin ta kendisi.*Her insanın göreceği, yaşayacağı bir gün.*O gün ile aramızda sadece ölüm var…* |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Paylaşımınız için teşekkürler.
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|