AK Gençliğin Buluşma Noktası
~ Nur-u Muhammediye ~ Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V) hakkında herşey..



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 06-12-2009, 04:06   #1
Kullanıcı Adı
Duygu'Seli~
Standart ~Şimal-i Şerif ~
Allah-u Zülcelal’in Habibi, Hz.Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin mübarek yüz ve vücut güzelliklerini anlatan rivayet ve eserlere Şemâil-i Şerif; bu bilgileri konu ederek oluşturulan hat-tezhib eserlerine de Hilye-i Şerîfe denir.

İslam alimleri, Peygamber (asv)’ın ve salih alimlerin yaşarken yüzüne bakmak nasıl ibadetse; O’nun sıfatlarının anlatıldığı Hilye-i Şerîflere bakmanın da ibadet sevabına ve Allah’ın rahmetine vesile olacağını beyan etmişlerdir. Bu yüzden ceddimiz çeşitli vesilelerle bu eserler üzerinde önemle durmuştur.

Peygamberimiz (sav) Efendimizin mübarek vücutlarında toplanan ve bâtınî güzelliklerine delalet eden zâhiri güzellikler; hiçbir kimsenin vücudunda toplanmamıştır. Hatta İmam-ı Kurtubî rivayet eder ki; Nebiyy-i Muhterem( sav) Efendimizin cemalinin güzelliği tamamen ortaya çıkmamıştır. Eğer dış görünüşünün bütün güzelliği görünür olsaydı, Sahabe-i Kiram ona bakmaya takat getiremezlerdi.

Cabir bin Semure (ra) demiştir ki; bir mehtaplı gecede âlemin güneşi Efendimizi (sav) gördüm. Üzerlerinde kırmızı alacadan bir hulle vardı. Nebi (sav)’in nurlu yüzü ile aydan hangisinin güzelliği daha fazla diye; bir kere Resulullah (sav)’in nurlu yüzüne, bir kere de ayın yüzüne bakmaya başladım. Allah’a yemin ederim ki, benim yanımda Nebiyy-i Muhteremin saadetli yüzü, aydan daha güzel idi.

Peygamberimiz (sav) Efendimizin sakal-ı şerifleri büyükçe; her tarafı birbirine uygun, ne düz ne de dıraz (uzun) idi. Mübarek yanakları yumru olmayıp düz idi. Mübarek ağızları geniş, ön dişleri seyrekçe idi.

Mübarek göğüslerinden saadetli göbeğine kadar ince hat gibi kıllar var idi. Rasul-ü Ekrem (sav) Efendimizin bütün âzaları mutedil, şerefli vücutlarında olan mübarek etleri sık olup sarkmış değildi.

Özetle ifade edecek olursak, Resul-ü Zişân Efendimizin vücut etleri semizlikle zaiflik arasında idi. Mübarek karınları ile göğsü düz; yani aynı hizada olup mübarek göğüsleri geniş idi.

Geçen rivayetlerde de işaret edildiği gibi iki omuz arası geniş, mafsalları toplayan kemikleri iri idi. Mübarek âzaları, elbisesini çıkardığı zaman gâyet nurlu pırıl pırıl parlardı. Vücudunda; mübarek iki memeleri ve karnında, göksünden göbeklerine varıncaya kadar ince bir hat gibi uzanmış olan kıllardan başka kıl yok idi.

Resul-ü Ekrem (sav) Efendimizin kollarında, omuzlarında ve göğsünün üst taraflarında çok kıl vardı. Bileğinin iki yanında bulunan yumru kemikleri uzun el ayası geniş idi. (Malum olduğu üzere, el ayasının genişliği cömertlik alametidir.)

Resul-ü Ekrem (sav) Efendimizin mübarek ellerinin ve ayaklarının parmakları kalın, elleri ve ayakları büyükçe; mübarek parmakları mutedil olmak üzere uzunca idi. Mübarek ayaklarının altı yerden yüksekçe, üst kısmı düz olup üzerlerinde kir yarık ve yırtık yok idi.

Resul-ü Ekrem (sav) Efendimizin mübarek ayaklarının eti hafif, üstü ziyade düz olduğundan su dökülse üstünde durmayıp iki tarafına akıp giderdi. Yürüdükleri zaman ayaklarını yerden kuvvetle kaldırırlar, istedikleri tarafa yönelirler, sağ ve sollarına meyletmeyerek bir miktar ön tarafa doğru eğilirlerdi.

Rasul-ü Zişân Efendimiz yürürken ayaklarını yere vurmadan vakar, sükünet ve tavazu ile yürürlerdi. Yürüyüşleri süratli adımları uzun idi. Sanki yer ayakları altında dürülürdü. Yürüyüşleri süratli, adımları uzun olmakla birlikte, yürüyüşleri vakar üzere olup acele değildi.

Resul-ü Ekrem (sav) Efendimiz bir şeye teveccüh ettikleri zaman, bütün beden, endam ve tenleri ile yönelirlerdi. Sebepsiz etrafına bakınmaz, ön taraflarına nazar ederdi. Yer yüzüne bakışları gök yüzüne bakışlarından daha çok idi. Yeryüzüne bakışları nihayet tevazuları, ziyade hudu’ ve huşularından ve Cenab-ı Haktan ziyade hayalarından dolayı idi.

Resul-ü Ekrem (sav) Efendimizin mubah olan şeylere yüce bakışları göz ucu ile idi. Ashab-ı Kiramı ile beraber yolculuk ettikleri zaman, Ashab-ı Kiramını korumak ve himaye etmek; zayıflarını gözetmek ve fakirlerine yardımcı olmak için kendileri hepsinin ardınca yürürler, karşılaştığı kimselere selamı ilk önce kendileri verirlerdi. (Bu şekilde ilk önce selam vermek tevazu sahiplerinin âdetidir.)

Kaynak: Muhammed Raif Efendi; Muhtasar Şemâil-i Şerif Tercemesi.

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi