AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 02-12-2009, 22:57   #1
Kullanıcı Adı
Necip Fazıl
Standart Siyasetçiye Özal rantçıya Erdoğan darbesi
Gazeteci Süleyman Yaşar, Türk siyasi hayatında sıradışı liderlerden Turgut Özal ve Başbakan Tayyip Erdoğan'la ilgili ilginç tespitlerde bulundu.


Taraf gazetesi yazarı Süleyman Yaşar Turgut Özal ile Tayyip Erdoğan'ın başbakanlıkları döneminde yaşananları bugün köşesine taşırken Boğaz Köprüsü satışından daha sonraki döneme kadar ekonomide yaşananları sıralarken işadamları ile ilgili Özal'la başlayan süreci Tayyip Erdoğan'ın tamamlamaya gittiğini ileri sürdü. İşte Süleyman Yaşar'ın ilginç yazısı:

Özal siyasetçinin, Erdoğan rantçının ayarını bozdu


Türkiye’de kurulu düzen ilk Turgut Özal’la sarsıldı. 1984 yılında yapılan genel seçimler öncesinde Özal, Boğaz Köprüsü’nü satacağını söyledi ve ANAP olarak seçimlerde yüzde 45 oy aldı. Başbakanlık koltuğuna oturur oturmaz da köprüyü sattı. ‘Kutsal devlet’ in malının satıldığını gören anayasa profesörü Mümtaz Soysal, Özal’ı hukuk bilmemekle suçladı.
Oysa gerçek bu değildi... Anayasacı Soysal dünyadaki hukuki gelişmeleri izlemediği için devletin yetersiz kaldığı durumlarda piyasanın devreye girdiği kuralını kavrayamadı. Hukuku sadece yerel düzeyde algılayabilen Mümtaz Soysal da daha sonra bir parti kurdu ama Özal gibi başbakan ya da cumhurbaşkanı olamadı.
Sıradan bir Anadolu çocuğu olan Turgut Özal, başbakan ve ardından cumhurbaşkanı seçilerek, bu ülkede sadece Mümtaz Soysal benzeri seçkinlerin ayarını bozmadı. Mevcut sistemde kendine yer arayan taşralı siyasilerin de ayarını bozdu. Ordunun genelkurmay başkanlığı için yaptığı 12 yıllık atama planlarını alt üst ederek, askere böyle bir sivil müdahaleyi aklından bile geçirmeye cesaret edemeyen Süleyman Demirel’i alt üst etti. Demirel, “tapulu arazime gecekondu yaptırmam” diyerek Özal’ın aldığı oyların kendisine ait olduğunu iddia edecek kadar tuhaf durumlara düştü.
Aynı dönemin politikacılarından biri de Profesör Erdal İnönü’ydü. Türkiye için bir projesi olmayan Erdal İnönü, yaptıklarıyla dünya liderleri arasına giren Özal’ın İngilizce konuşmasıyla alay etti. Daha sonra 1991’de Turgut Özal cumhurbaşkanı olduğunda, o da Demirel’le birlikte koalisyon hükümeti kurdu ve ikilinin yaptığı ilk büyük iş, kadınlarda emeklilik yaşını 38’e, erkeklerde de 42’ye düşürmek oldu. Böylece Demirel-İnönü ikilisi sosyal güvenlik sistemini iflas ettirdiler. Popülist uygulamalarla kamu maliyesini ve kamu bankalarını büyük borçlara soktular. Vatandaşlar bu politikacıları ve onların uygulamalarını sonuçlarıyla görünce Özal’ın değerini anladılar ama iş işten geçmişti.
Attığı cesur adımlarla Özal, bu ülkede siyasilerin dengesini sarstı. Şimdi sıra işadamlarının geleneksel çıkar dengelerini sarsmaya geldi. Bunu da Tayyip Erdoğan yapıyor. Rantlardan para kazanan büyük işadamlarının ayarını o bozuyor. Halkın oyuyla iktidara gelirken onu küçümseyen ve ‘nasıl olsa ekonomiyi yönetemez, kriz çıkartır ve hemen gider’ diyen iş dünyasının bazı büyüklerinin beklentisi bir türlü gerçekleşmiyor.
Aksine Tayyip Erdoğan, son altı yılda disiplini elden bırakmayarak kamu maliyesini düzeltti, bütçe açığını kapattı ve devlet borçlarını azalttı. Bütçe açığının ulusal gelire oranı 2002’de yüzde 24,5; devlet borçlarının oranı da yüzde 98 idi. 2008 yılı sonunda bütçe açığı yüzde 1,7’ye, devlet borçları yüzde 37’ye geriledi.
Erdoğan, kamuyu disiplin altına alarak işini başarıyla yaptı. Asıl işini yapmayan büyük işadamları oldu. Erdoğan devletin maliyesini düzeltirken, büyük işadamlarının önemli bölümü kendi şirketlerinin mali dengelerini bozdular. Dış borçlarını 42,9 milyar dolardan yedi yılda 196,2 milyar dolara çıkardılar. Şirketlerini kırılgan hale getirdiler. Dünya mali krizinde yurtdışında para kaybettiler.
Bu yüzden de şimdi hiç gerekmediği halde IMF’yle yeni bir anlaşma istiyorlar. Bugüne kadar Türkiye’ye her zaman IMF’yi devlet çağırırdı, şimdi büyük işadamları IMF’yi çağırıyor. Çünkü çok borçlular ve IMF’nin anlaşma karşılığında Türkiye’ye vereceği parayı kendilerine istiyorlar.
Bunu açıkça söyleyemedikleri için de, IMF olmazsa Türkiye’de kamunun mali disiplininin bozulacağını ileri sürüyorlar. Anlayacağınız, ekonominin yönetimi konusunda seçimle gelen hükümete güvenmeyip, IMF’ye güveniyorlar. Oysa Türkiye’nin IMF’ye ihtiyacı yok. Çünkü kamu maliyesi sürdürülebilir durumda.
Dün açıklanan 2009 ocak ayı bütçe rakamları da yaşanan ekonomik kriz koşullarında oldukça iyi görünüyor. Krize rağmen ocak ayında vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre sadece yüzde 2,4 oranında azaldı. Ama toplam gelirler yüzde 0,3 oranında arttı. Faiz dışı harcamalarda ise yüzde 24,9 oranında artış var. Zaten ekonomik krizle başa çıkmak için harcamaların artması şart. Hazine’nin nakit dengesi açısından da sorun yok. Ocak ayında bütçe açığı 2,9 milyar lira olurken, Hazine’nin nakit açığı 1,9 milyar lira oldu. Nakit açığının küçük olması ve Hazine’nin kolayca borçlanması kamu maliyesinin iyi durumda olduğunu teyit ediyor.
Bütün bu gerçeklerden hareketle Başbakan Tayyip Erdoğan, “menfaatimiz yoksa IMF ile anlaşmayız” dedikçe, bazılarının asabı işte bu yüzden bozuluyor ve gerçekler gizlenmeye çalışılıyor.
Demokrasiye inanıyorsanız, Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi bırakın seçimle gelen hükümet ekonomiyi yönetsin. Eğer hükümetin icraatını beğenmiyorsanız, artık içeride askere, dışarıda IMF’ye müracaat etmeyin. Lütfen siz de bir siyasi parti kurun ve seçimlere girin. Belki kazanırsınız.

TARAF

 

Necip Fazıl isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi