--------------------------------------------------------------------------------
SON HAZARYALI ve cahit ulku

Malkoçoğlu , “Son Hazaryalı” ya karşı...




Cahit ÜLKÜ tarafından yazılan Son Hazaryalı tez romanında ; Türklerin Anadoluya göç yolundaki Hazar gölü kırsalında, bir avuç “Hazar yahudisi”nin, Türklerle karşılaşarak vuruştuklarını, cinsel (evrensel) bir ilişkiye girdiklerini ve böylelikle genetik yapılarının değiştiğinden bahisle, ”Türk yahudilerinin’’ oluştuğunu ve bunun da genetik akrabalık için belaltı bir kanıt olduğu söylenmektedir. Hatta, kaçanların Hitler Almanya’sına evlatlık verildiğini, kurtulamayanlardan sonuncusunun da sonrasında, Osmanlı hanedanında, Pargalı İbrahim Paşa” dan bir çocuk peydahladığı, bu çocuğun adının da, mason devşirmesi İkinci Selim olduğu belirtilmektedir. Kanuni’nin dalgınlığına gelmiş olsa da, Hürrem’in düşü de olsa, “bu böyledir” diyor, kibarca...yazar arkadaşım.Türkçesi güzel, akademik bakışı eksik, aşkı-meşki seksi bol...(kısık ateşte) pişen, eksik Osmanlı yemek tarifleri ile bezediği kitabında.



Mimar Sinan’a yapılan mezar başı kafatası ölçümü halen hafızalarda... O olayı, ne kadar kınadıysam...bunu, Sarı Selim ve biricik Hürrem Sultanımız için de kınarım. 20.yy’ da böyle bir ırk-çı tabanlı Ülkü, şiddetle kınanır.



Tarihteki bazı “olguların algılaştırılması” teknikleri, psikolojik harp romanlarının her zaman konusu olagelmistir.Arabıyla Arap, Kürdüyle Kürt, göçmeni ile göçmen olmuş, kocaman bir imparatorlukta olağan,vakayi adliyeden görülmesi gereken bir olguyu, abartılı bir şekilde; ”Kanuni’den sonra Türk padişah yoktur”...gibi sanal bir yere oturtmanın amacı ne olabilir ? Bu, bir çeşit resmi tarih değil de nedir ? Tarihin folluğunda yumurta arayanlar, her yumurtadan civciv çıkacağını zannediyorlar galiba? Ya da dolaylı algısal amaç; sanal akrabadan terfi edecek sanal vatandaşa, konfederal örtü-altı tavukçulugu için “kalıcı” folluk yeri mi ayarlamaktır.?



Kırım Türkü, Malkoçoğulları da kalkar ve “Malkoçoğlu, Son Hazaryalı’ya karşı” adında bir roman yazarsa ne olur? Başrolde Cüneyt ARKIN, diger rolde de, (üvey kardeşi rolünde) Cüneyt abiye fiziki benzerliği ile bilinen yazar arkadaşımız mı olur ?





Eğer bu kitabın adı, 82. vilayet “Son Musul Türkü” olsaydı? 13.Kabile siyon üyeleri nasıl bir tepki verirlerdi.? İnsanın başına gelmedik kalmaz, maazallah yazarı faşistlikten hüküm giyer… hatta yazarının “Atlantis Türkü” olduğu, “Mu” kıtası kütüğüne de, usul-en kayıtlı olduğu ileri sürülmez miydi ?!



20.yy’da, İdeolojisi az, diyoloğu bol, küreselleşen çağdaş ve sevgi dolu bir dünyada, demokratikleşme açılımları, misafirperverlik, komşuluk hukuku, hoşgörü ve kardeşlik hedeflerimiz netleşirken, bu tür örtü altı romanlarını yazmak doğru mudur?



Örneğin, günümüzde İbrahimoğulları’ndan (İsrail’den) kız alıp, oğlan verirken, acaba ‘’son hazaryalı’’mıdır ? diye, altına üstüne mi bakacağiz?….bu nasıl evrenselliktir..!



Sirus takım yıldızından! ışınlanan Türk ırkının,dünyalı hazar yahudileri ile olası mütevazi beraberliğinden doğan, 13.kabilenin bizlere, (sağanda kızartılmış yumurtalı) mesajı ne olabilir.?



Hipnoz, örtülü bir hipotezi açığa çıkarabilir..ancak sanal bir hipotezin, hipnoz yoluyla bilinç altına yerleştirilmesi tıbben etik değildir.Bir "şirinleştirme" operasyonu... aslında itibarsızlığın tam da kendisidir.Bu 'boyle biline'....(algilayana)!!





Feridun Duygu