AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-27-2008, 10:10   #1
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart Siz buna, sadece ‘döneklik’ mi dersiniz? ....(ALİ KARAHASANOĞLU)
“MUHALEFET TARZIMIZA RADİKAL BİR ELEŞTİRİ
28 Şubat sürecinde Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın ılımlı bir rol oynadığını düşünürüz. Buna mukabil bütün sorumluluğu, Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'e yükleriz.
Koç Grubu'nu topluma yabancı buluruz. Bize göre Koç Grubu, 'derin devlet'le içiçedir. Ama buna karşılık Sabancı yerlidir. Bu yüzden Sabancı bizim için makbuldür.
Aydın Doğan'ı Dinç Bilgin'e, Ecevit'i Baykal'a, Özal'ı Demirel'e tercih ederiz.
Yani hep küçük ittifaklar peşindeyizdir. Kendimiz için her zaman kısa vadeli müttefikler ararız. Her zaman tek tek düşmanlar yaratırız kendimize, ya da tek tek dostlar ...
Toplumdaki tersliklerin, adaletsizliğin, yasakların, baskıların, yoksulluğun daha kapsamlı ve daha etraflı nedenlere dayandığını bir türlü anlamak istemeyiz. Karşısında durmak zorunda olduğumuz 'iktidar yapma tarzı', bizi hep ürkütür. Toplumu ve toplumsal ilişkileri, derinlemesine kavrayıp muhalefet yapamayız. Muhalefetimizi dayandırmamız gereken yapı, hep kısmi ve noktasaldır.
Peki neden böyle?
Çünkü karşılaşılan toplumsal sorunlar karşısında, tek tek kişileri sorumlu tutmak, sadece ufak tefek sorunları hedef almak, hem kolaydır, hem rahatlık verir ve hem de ahlak dışıdır..
Kolaydır, çünkü topluma ve insana ilişkin daha derinlemesine düşünmek ve bunun üzerine bir muhalefet inşa etmek, bir başka sorumluluğa da kapı aralar. Toplumun derinlemesine kavranması üzerine kurulmuş bir muhalefet yapmaya kalktığımızda, kendi sorumluluklarımızı da gözden geçirmek zorunda kalabiliriz. Böyle bir hesaplaşma, bizi 'kendi kendimizi de eleştirmek' durumunda bırakabilir ..
Rahatlık verir, çünkü kendimize bulduğumuz küçük ya da büyük, gerçek ya da hayali müttefikler, zor zamanımızda bizim için dayanak olur. Hayali müttefiklerimizin varlığını düşünerek kendimizi kandırırız ve rahatlarız.
Ahlak dışıdır, çünkü bilinçaltımızda her şeyi farkettiğimiz halde, sırf daha kapsamlı bir muhalefet yapmanın bize getireceği ağır yüklerden kaçmak için kolay yolu tercih ederiz.
Kolaylıklardan, geçici rahatlamalardan kaçınmak ve daha ahlaki bir tutum sergilemek için yapılması gereken şey, zora talip olmaktır. Bu da sorunları geniş çerçevede görüp göğüslemeyi gerektirir.
Muhalifsek, şikayetlerimiz varsa, öncelikle neye muhalif olduğumuzu, neden şikayetçi olduğumuzu netleştirmemiz gerekir. Sorunların etrafında dönüp dolaşmanın bir anlamı yok...
Önümüzde iki yol var ..
Ya kısa vadeli ve günü kurtarmaya dayalı çözümler peşinde koşup, kendimize tek tek küçük hayali müttefikler yaratacağız, ya da topyekün bir sistem eleştirisine girişeceğiz ..
Birinci yolu seçersek, hangi tehlikelerle karşılaşacağımız açık. Belki günü kurtarabiliriz ama uzun vadede işleri daha da içinden çıkılmaz hale getiririz.
İkinci yolu seçersek, radikal dönüşümler daha hızlı bir şekilde sağlanır.
İkinci yol, ayrıca, hem biz muhalifler için, hem de muhalefet ettiğimiz iktidar odakları için uzun vadede daha pratik bir yoldur ..
Kısacası Çevik Bir, İsmail Hakkı Karadayı, Koç Grubu, Sabancı Grubu, Dinç Bilgin, Aydın Doğan, Demirel, Özal, Baykal, Ecevit gibi isimler ya da kurumlar, biz muhalifler için biri diğerine tercih edilecek bir yapıyı temsil etmiyorlar.
Bütün bu isim ve kurumların neyi temsil ettiğinin farkına varmak zorundayız.”
Bu yazıyı ben yazmadım.. Dün Aydın Doğan’ın trilyonu aşan tazminat davası için, mahkemeye cevap yetiştireceğiz diye gün boyu uğraştık durduk..
Sonunda da, Aydın Doğan için bu tesbitleri yapan, şimdinin Aydın Doğan çalışanlarından birisinin, tam 10 yıl önce yazdığı bir yazıyı iktibasta bulunduk.
1998’de, “Aydın Doğan ile DinçBilgin aynıdır, farkları yoktur bunların..” diye yazan kişi, bugün AydınDoğan’ın işçisi..
10 yıl önce, “Aydın Doğan’a muhalefet, noktasaldır. Kısmîdir.Yeterli değildir” diyen zat, bugün AydınDoğan’ın tetikçisi..
Dün, “Aydın Doğan ile uğraşmak, ufak tefek sorunlarla uğraşmaktır, kolaycılıktır. Biz zora talip olmalıyız” diyerek “Doğan’ı bile muhatap almaya değmez” yaklaşımındaki kişi, bugün AydınDoğan’ın, Baro’ya kayıtlı olmayan avukatı..
O gün, “Aydın Doğan veya Dinç Bilgin, biri diğerine tercih edilecek kişiler değil. Bunların hepsi, arka planda bir yapıyı temsil ediyorlar.. O yapıyı farketmek zorundayız” diyen muhterem, bugün Aydın Doğan’ın tetikçisi..
Ona “dönek” diyorlar..
Sizce, yukarıdaki yazıyı kaleme aldıktan sonra, gidip AydınDoğan’ın yanında çalışmak, “döneklik” olarak tanımlanacak kadar basit bir konum mudur?
Hayır, bunun adı “döneklik” falan değil.. Sözkonusu olan, çok daha vahim bir durum!..
Hem yerim kalmadı, hem de vaktim yok.. Aydın Doğan’ın açtığı dava için, mahkemeye verilecek cevap dilekçesine devam etmem gerekiyor..
O kişiye uygun sıfatı da, artık siz bulun!

 

Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
aydın doğan, döneklik, tazminat-davası


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi