AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 04-24-2010, 11:24   #1
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart Solcular darbeci de, sağcılar demokrat mı?
Solcular darbecidir’ demek, son dönemin yükselen trendlerinden biri. Solculukla darbecilik arasında belirli bir bağlantı olduğunu inkâr etmeyen ve solun darbecilikle akrabalığı üzerine çok yazmış, çok konuşmuş birisi olan ben bile bu haksızlıktan büyük bir rahatsızlık duymaya başlamış durumdayım.
***
27 Mayıs darbesinde solcuların darbeye destek çıkmış oldukları, objektif bir tarihsel gerçektir. Daha sonraki yıllarda da, birçok solcu, uzunca bir süre 27 Mayıs’ın ‘ilerici’ bir darbe olduğu hayaliyle yaşadı. 12 Mart’ın hemen başında da ‘ilerici darbe’ beklentisi bazı ‘solcu’ çevrelerde rağbetteydi. Ayrıca 9 Mart 1971 darbe girişiminin içinde ve arkasında da kendisini solcu olarak tanımlayan sivil-asker bir topluluk vardı.
AKP’nin yükselişinin bazı sol çevrelerdeki ‘darbe sevici’lik psikolojisini güçlendirdiği de açıkça ortada. Solcuların darbeyle dansının devam ettiği, inkâr edilemez bir gerçek.
Tabii, bazı solcu çevreler, ‘darbe sevici’ lerin gerçek solcu olmadığını iddia edebilirler ama önemli olan ‘darbe sevici’lerin kendilerini nasıl tanımladıklarıdır. Kendisini ‘işçi sınıfı devrimcisi’ olarak tanımlayanlar içinde de, kendini sosyal demokrat sayanlar içinde de ‘asker gelip şunları dövse ne güzel olur’ diyen o kadar çok insan tanıyorum ki...
Bütün bunlara rağmen, solculukla darbeciliğin özdeşleştirilmesi son derece adaletsiz bir yaklaşımdır.
***
Geçenlerde bir TV kanalında Anayasa değişikliğini tartışırken Avni Özgürel, ‘solcular zaten hep darbecidir’ anlamına gelen bir değerlendirmede bulunmuştu. (Tabii böyle düşünen yalnız Özgürel değil. Sağ kesimin büyük bir bölümünde, hatta kısmen liberaller arasında da, ‘solcular hep darbecidir’ gibi bir efsane oluşmuş durumda. Böyle bir genellemenin yapılması, sağcıların hep ‘demokrasi tarafında’ konumlandırılmalarına da hizmet ediyor elbette.) Avni’ye o programda hemen cevap verme gereğini duydum. ‘12 Mart 1971 askeri darbesinin ardından bizler yargılanırken aleyhimizde tanıklık edenler ülkücülerdi. Ayrıca Türkiye’nin son 45 yılına damgasını vuran ve darbe dostu bir politikacı olduğu netleşen Demirel de sağcı değil miydi?’ dedim. Avni Özgürel de fırsatı değerlendirerek, ‘Solcular, 9 Mart’ta darbe girişiminde bulunmuşlardı, onun hesabını veriyorlardı’ şeklinde bir ifade kullandı.
1968 devrimci yükselişini ‘darbecilik’ olarak değerlendirmek tam anlamıyla tarihi yanlış okumaktır. 1968 devrimci yükselişi, gençlerin, işçilerin, köylülerin, memurların yani bütün toplumun ‘düzeni değiştirme’ umudunun yeşermesinin ürünüydü. İşçiler örgütlenip grev yapıyor, topraksız köylüler toprak için mücadele ediyor, üretici köylüler ürünlerini daha iyi koşullarda satabilmek için eylem yapıyordu.
‘O süreçte solcular neredeydi, sağcılar neredeydi?’ şeklinde bir değerlendirme yaparsak: Solcular yaygınlaşan bu toplumsal hareketin parçası, örgütleyicisiydiler. Sağcılar ise miting basma örgütü gibi çalışıyorlardı. Komünizmle Mücadele Dernekleri, sağcıların sığınağıydı. Bu örgütlerin Amerikancı örgütler olduğu, bizzat CIA tarafından finanse edildikleri daha sonra belgeleriyle ortaya çıkacaktı.
Sağcılar, özellikle 1960 sonrasında yükselen sol harekete karşı gelişmekte olan gerici tepkinin neferleri haline gelmişlerdi. İfade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü gibi temel konularda, kimin ne dediğini geçmiş tarihli gazetelerde bütün çıplaklığıyla görebilirsiniz.
***
Türk solunun birçok dönemde Kemalist modernleşmeye yakın durduğu, despotik modernleşme yanlısı bir çizgi izlediği, elbette ki söylenebilir. Türk solunun toplumsal bilinçaltında ‘farklı renklere kapalı’ bir boyutun var olduğundan söz edilebilir. Dünya soluna uzun bir dönem egemen olmuş olan ‘kitlelere dışarıdan bilinç götürülür’, ‘bunun için tek parti diktatörlüğü gereklidir’ fikriyle Kemalist tek parti fikrinin örtüştüğü bir gerçek. Bu fikriyatın halktan ve ‘halkçılıktan’ uzak bir ruh haline neden olduğu da inkâr edilemez.
Şöyle bir genel evrensel gerçeklik de var: Solculuk (sol düşünce içinde kurulu düzen karşıtlığını daha çok vurgulayan ve daha az vurgulayan çeşitli ekoller olsa da) büyük oranda değişimden, sağcılık ise büyük oranda ‘statüko’yu korumaktan (tabii statüko kavramı da, farklı açılımları olan bir kavram) yanadır.
Ülkemizde sol ve sağın rollerinin zaman zaman yer değiştirebildiği inkâr edilemeyecek bir gerçeklik olsa da, sağcılığın değişim yanlılığıyla ve özgürlükçülükle, solculuğun değişim karşıtlığıyla ve darbecilikle eşitlenmesi, Türkiye gibi bir ülkede bile haksızlıktır. Sağcıların uzun yıllardan beri devletin yedek kuvveti olarak kitlelerin direniş isteğinin (ve tabii solun da) bastırılmasına yönelik faaliyetlerin parçası olarak varlıklarını sürdürdükleri de görmezlikten gelinemez. Örneğin 1968 işgallerinde sağcılar kısa süre içinde ‘işgal kırıcısı’ saflara geçtiler. ***
Elbette ki günümüz Türkiye’sinin kendine özgü bir durumu var: Solun önemli bir kesimi değişimden korkuya kapılırken, sağın bir kesimi dünyadaki değişimle buluşan ve ondan güç alan yeni bir yol haritasının parçası haline gelmiş durumda. Türkiye sağının içindeki bir kesim, tarihi koşulların da denk gelmesinin etkisiyle, bir süreden beri, gerçekten de değişimi destekleyen bir yerde duruyor...
Değişim isteyen bazı sağcıların kendilerini ‘biz yıllarca solcuların yapmayı düşündüklerini yapıyoruz, solcuları söylediklerini söylüyoruz’ gibi ifadelerle tanımlamalarını da bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor.
Son dönemde değişimin, demokratikleşmenin, insan hakları ve özgürlük mücadelesinin önde gelen savunucularının önemli bir kısmının sol gelenekten geldiklerinin de unutulmamasında yarar var.
Tabii daha genel bir değerlendirme yaparsak, bu toprakların sağcısı da solcusu da hâlâ demokrasiyi içine sindirmek konusunda çok ciddi zorluklar yaşıyor, ama bu ayrı bir yazının konusu...

ORAL ÇALIŞLAR

 

EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 04-24-2010, 11:35   #2
Kullanıcı Adı
0000000000
Standart
Özde solcular azaldıkca darbe sever solcular etrafta cirit atıyor diyebiliriz. Dünya literatüründe kabul görmüş sol anlayış ile bizdeki sol hareketlerin faaliyetleri taban tabana zıt , ABD emperyalist güç diye kızar dururlar ama ülkede muhafazakar çevre tıraşlanacağı vakit harb dairesi birimleri ile işbirliği yaparak ABD 'nin etkisine eşlik ederler. Umarım sol akım uyanır uykusundan. Güzel bir çalışmaydı teşekkürler Ezel
0000000000 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi