Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma vakfı, başbakanlığa bağlı bir vakıftır. Bu nedenle eleştirmeye çalışıyorlar. Ama dediğim gibi bu vakıf her zaman yardım yapıyordu. Kimse çıkıp, "fakirlerimize yardım yapıldı" demiyordu. Ama seçim öncesi bu haber medyada patlama yaptı. Millete sanki seçim öncesi böyle yardımlar yapılıyormuş, sadece bir il bundan faydalanmış gibi gösterip, konuyu oy avcılığına getirdiler.

Bu kadar art niyetli, bu kadar fesat medyaya rağmen, çok şükür vatandaşımız gerçekleri biliyor. Hiç kimse, Ali Cengiz oyunlarıyla bu partinin yükselişini engelleyemeyecektir. Engellemeye çalışanlar, gördüğünüz gibi çarşaflara dolanıp, millete maskara olacaktır.

Peki eşref farzedelim ki sen haklısın. Nazımiye ilçesine 1 trilyonluk beyaz eşya yardımı gönderilmiş. Bunların içinde bilgisayardan buzdolabına kadar var. Peki acaba bu ilçenin 1 trilyon bütçesi varmı sence. Devlet bu ilçeye 1 trilyon bütçe ayırsa sence ne kadar değişir bu ilçenin çehresi.

Bir köylü çamaşır makinesini ahıra koymuş , gazetecilere bağırıyor. Ne yapacam ben çamaşır makinesini diyor. Benim çocuğuma iş verin diyor. 1 trilyonla Nazımiye ye yeni iş sahaları yapılabilirmiydi sence.

Dağıtılan kömürlerden tutunda kömür çuvallarına kadar buram buram yolsuzluk tüten bir yardım pardon seçim kampanyası.

Eşref bu milleti kömürle makineyle kandırmasınlar. Adam gibi siyaset yapıp bu millete hakettiği değeri versinler. Kimse bu devletten çamaşır makinesi istemez. Hatta elindekini de devletine verir.

Ama bizim siyasetçimiz koltuk derdinde olduğu için bu milletin geleceği için çalışmaya değil oy'una talip olmuşlardır. Siyaset oy için yapılır olmuştur. Bu çirkin bir durum.

Valilere gerekirse soba kuracaksın diyip soba ve kömür dağıtmayı emreden bu hükümetin başbakanı değilmiydi.

alın size sosyal hukuk devleti...fazla söze ne hacet..
zamanında birileri vaat olarak vereceğiz edeceğiz diyordu Akparti bunu hayata gecirdi..

Teşekkürler. İnsan baktığı yerden görür hocam. Adamların bakış açısında sorun var.

Bunun neresi yanlış ki. Sen milliyetçi bir arkadaşa benziyorsun. Milliyetçiliğin özünde millete hizmet etmek yok mudur?

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma vakfının her ilde kendine ait bir bütçesi vardır. Özellikle gelirlerini trafik cezalarından elde eder. Yani vatandaşın ödediği trafik cezaları, Sosyal yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına gider. Vakıf'da bu parayı, kendine başvuran ihtiyaç sahipleri için kullanır. Nasıl kullanır?

Sosyal güvencesi olmayanın gerekirse hastane, ilaç masrafını karşılar; yolda kalmışa biletini alır; işsize proje desteği sunar; huzurevinde kalamayan yaşlısına hayatı kolaylaştırır.. Kısacası yardım yapar. Suç mu?

Sen birgün çık gel bu vakıfa. Yardım alan o insanların iki elini açıp ettikleri duaları, sevinçten akıttıkları göz yaşlarını bir gör. Bunlar Ak Parti hükümeti döneminde kesintisiz yapıldı. Fakat Allah razı olsun deneceği yerde, tuzu kuru olanlar buna yolsuzluk diyor. Varsın desinler. Biz yolumuza devam ediyoruz.

Ama size de hak veriyorum. Alışkın değilsiniz ki böyle şeylere. Eskiden seçimden sonra iktidar partisi 4 yıl izdivaca çekilirdi, ne yardım ne destek hiçbişey olmazdı. Fakire yapılan bu yardımlar şimdi size garip geliyor. Öyle değil mi? ;)

Millete hizmet etmek çamaşır makinesi dağıtmakla yapılmaz. Çamaşır makinesi götürdüğün her evden bir kişiye iş verirsen hizmet etmiş olursun. Eşşeklerle su taşınan köye su şebekesi götürürsen hizmet etmiş olursun. Benim vatandaşım dilenci değil ki sadaka veresin. Bu millete sadaka vererek oy toplamak bu millete edilen en büyük hakarettir. GElirin adaletsiz dağılımı birilerini zengin ederken ülkenin büyük bir bölümünü de sosyal yardımlaşma vakıflarına muhtaç hale getirmiştir. İşte bu yüzdendir ki fukara halkın evine giden üç beş torba kömür oya dönüşüyor. Sofrasındaki ekmeği çalınan halk bu yardımları alınca el açıp şükür ediyor.

Fil eğitmenleri filleri önce kaçamayacakları bir yere koyup siyah elbise giyerek hergün işkence ve eziyet ederlermiş. Bir süre sonra aynı adamlar gidip beyaz elbiseler giyerek filleri oradan çıkarıp onlara yiyecek verip şefkat gösterirlermiş. Tabi filler de beyaz elbiseli adamlar ne isterse onu yaparmış.

İşte bugün siyasetin geldiği nokta budur. Emeği sömürülüp ffakirleştirilen halk kapısına gelen kömürü görünce şükredip duacı oluyor. Oysa bilmiyorlarki bunlar az önceki siyah elbiseli adamlar. Bilmiyorlarki elbiseleri beyaz da olsa vicdanları kömür karası.

Fakiri "fil" gibi görmeye devam edin bakalım. Ama şunu bil arkadaşım; o insanlar fakir olsada zehir gibi akılları var. Hepsi de çok zeki, hepsi de çok akıllı. Neyin ne olduğunu çok çok iyi biliyorlar. Öyle 1 çuval kömüre oyunu alabileceğin insanlar değildir. Oy kaygısıyla verilen zerre kadar yardımı çok çok iyi bilirler.

Bu vakıf,sadece yardım merkezli bir vakıf da değil. Sen git yardım iste, alamazsın. Bu vakıf işkur ile organize bir şekilde çalışır. Sana uygun bir iş ayarlanır. Eğer sana uygun bir iş yoksa, çok uygun koşullarla sana iş kurma fırsatı verir. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı bu yollarla pekçok vatandaşımıza iş kapısı açmıştır. Hala da açıyor.

Ama bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de işsizliği bitirmek imkansız. Mutlaka işsiz vatandaşlarımız oluyor. Veya acil yardıma ihtiyacı olanlar her zaman vardır, olacaktır. Bunlara da kayıtsız kalınamaz. Sosyal devlet, iş bulamadığı, işsiz kalan vatandaşına da yardım etmekle mükelleftir.

Şayet sen ülkede işsizliği sıfıra indirecek, yardıma desteğe bizi muhtaç etmeyecek bir parti biliyorsan, bende sormak isterim; Nerdeydiniz o zaman 2002'ye kadar?

Evet, bu millet 2002'den önce fillere yapıldığı gibi çok ağır işkencelere maruz kaldı. Şimdi o işkenceciler gitti, yerine kıyafet değiştirmiş değil, gerçekten bu vatandaşa hizmet eden, bu ülkeye hizet eden insanlar geldi. Şimdi bu millet, bile bile tekrar işkenceciye oy verir mi? Sahte sözlere inanıp eskiye döner mi?

evet oda mantıklı