04-24-2010, 10:46 | #1 |
Söz Market (24 Nisan 2010 Cumartesi )
Tuzaktan Kumanda
(...KANALTÜRK / Telegol) SERHAT ULUEREN: Hocam, ben kaynağınızın çelişkili ifadeleri olduğunu düşünüyorum. Evim Çekmeköy’de demişti, şimdi belgelerin Çamlıca’daki evine posta yoluyla geldiğinden bahsetti?... AHMET ÇAKAR: Nereden bileyim kardeşim?... Muhtar mıyım ben ki ilmühaber isteyelim... *** SERHAT ULUEREN: Böyle sahte belgeler hazırlamak kolaydır değil mi hocam?... AHMET ÇAKAR: Elbette... Mesela ben Hamburg’daki eroin mafyasını arayıp ‘’Bana iki kilo beyaz gönderin... Yeşilköy’den Laleli’ye malı ben götürürüm’’ diyebilirim... *** SERHAT ULUEREN: Hakemin bu maçta yaptığı hatalar, sezonun en kötü yönetimi oldu sanırım... AHMET ÇAKAR: Hakeme de bu kadar yüklenmeyin kardeşim... O da etten kemikten bir insan... Akyuvarları, alyuvarları var... kadınlar & erkekler (...Boris Vian’ın, “Evlilik Üstüne” adlı derlemesi) Kadınlar aynı anda güzel, zeki, genç ve bekâr olamazlar... Genç ve güzel bir kız, güzelliğini fark ettiği anda zekâsını kaybeder... ... Kadınlar bilinç altlarındaki hinliğin su yüzüne çıkmaması için büyük mücadele verirler... Kadın genç ve güzel ise bu mücadeleyi gençlik yıllarında yapmaya gerek duymaz... ... Kadın genç, güzel, evli ve mutlu ise zekice bir yalan söylüyordur... Kadın çirkin ve evli ve de mutlu ise bu doğru olabilir... ... Kadının bütün düşüncesi güzelliği üstünedir, erkeğinki ise güzelliğin peşinden koşmak üzerine... Hep bu iki sebepten ötürü birbirlerini neden anlayamadıklarını hayatlarının sonuna kadar sorup dururlar... ... Kadınlar yaşlandıkça erkeğin gözünden dünyaya bakmaya başlar... Erkekler yaşlandıkça kadını anlamaya başlarlar... Ama her şey çok geçtir artık... hayata dair... Affetmek, bağışlamak; görkemli, sıcak, insani, kendine güven ve güçlülük ifadesidir... Gerek affetme, gerekse af dileme, insanlık, sevgi, saygı, akıl, duygu paylaşımı ve anlayışı için, çok insani ve fakat o derecede karmaşık bir mantık-duygu çatışmasının yansımasıdır... Affetmeme nefret, kin, katılık, duygusal tükeniş, yıkıcılık ve insanı kahreden, kendi kendini bozguna uğratan bir inatlaşmadır... Bağışlamak ise, bir hissediş değil, bir düşünce ürünüdür... Ancak, bağışlamak, ölçülü bir davranış olmalı, suça teşvik edici ve suçu tekrarlatıcı rahatlığı vermemelidir... Affetme, suçu noktalamayla sonuçlanmalıdır... Aksi halde nasıl olsa affedilirim felsefesi, hep yeni suçların anası olacaktır... Bağışlayabilmek üstünlüğü, gün gelir bağışlanmak hakkını da bize kazandırabilir... Affetme, affedilme olayı seyrek olarak oluşan, seyrek olarak ihtiyaç duyulan duygulardır... En yüce affetme olayı, güçlüyken affetmesini bilmektir... İnsan o zaman daha da büyür. Sık sık ve olur olmaz her olayda ve ortamda bağışlamak, bağışlanan kişiyi ahlaksız yapar... Zalimlerin, acımasızların her yaptıklarını affetmeye kalkmak, öteki yönüyle masum kişilere acı çektirmektir... Af; yerine göre görev, yerine göre zorunluluk, yerine göre zaaftır... (...H.Benazus) söz der ki “-Birçok bekleyişler; biraz daha bekleyiş olmadığı için anlamını yitirmiştir...” (...Etmek için uzun süre beklediği müthiş S.Ö.Z.’leri) bizimkiler İzmir Zirve Ofis Müdürü Salih Şimşek müşteri temsilcisi Başar Arslan’dan tahta kalemi alıp gelmesini istiyor... Arkadaş kırtasiyeye gidiyor kurşun kalem getiriyor... Başar diyor ki; “-Tahtaya yazan renkli kalem getir diyecektin değil mi?... Ben öyle anladım...” Bu arada Başar Karadenizli... temel’in yeri Uyuma güçlüğü çeken Temel eczaneden uyku ilacı almış... Eczacı; “-Bu haplar size iki ay yeter” demiş... Temel itiraz etmiş ve ilaçları geri vermiş; “-Ben bu kadar uyumak istemiyorum...” itiraf reyonu... (...isim: emin karakaya... şehir: istanbul... yaş: otuz iki) Muziplik olsun diye iş yerindeki arkadaşlarla telefona, kaynanam aradığı zamanlar, “Ben baş belanız... Açsana şu telefonu alçak dâmât” diyen papağan sesi yüklemiştim... Üstelik ekranda, o aradığı zaman çirkin bir papağan logosu çıkıyordu... Altıncı evlilik yıl dönümümüzü kutlarken tebrik etmek için aradı... Hanımla 15 gün konuşmadık... ([email protected] - itiraf edin, rezil edelim...) İğnelik > OBAMA DER Mİ? Meclisler siz bilfiil, Bir mahkeme misiniz... Deyin işimiz değil, Siz kekeme misiniz! Temelsiz iddiâlar, İftirâ çetrefilli... Haçlı soy kırımı var, Mahkemeden tescilli! Diyorsan ispatlarım, Mahkemeye gitsene... Obama da soykırım, Dese ne demese ne!.. Sefa Koyuncu
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|