11-05-2008, 02:58 | #1 |
SPK’nın suç duyurusundan haber var mı? || Ali Karahasanoğlu - Vakit
Yimpaş Genel Müdürü Dursun Uyar’ı cezaevine göndermek için; gün gün, her aşamayı, her gelişmeyi yazmışlardı.
Dosya savcıda.. Yarın davet gidecek. Şu gün cezaevine girecek.. Necmeddin Erbakan Hoca’nın dosyasında yine aynı taktik. Savcılığı baskı altına almak için, “Dosya, infaz savcısında. Yakalama çıkartıldı.. falan filan..”. Oysa; dosya infaz savcısına, daha o gün gelecek. Olsun; onlar bir gün önceden haberini yapıyorlar ki, savcı hemen o gün, diğer dosyaların hepsini kenara itip, Erbakan’ın dosyası ile ilgilensin. “Deniz Feneri dosyası”nda da aynı taktik.. Adalet Bakanlığı, Almanya’dan dosyayı bugün istiyor/dün istedi.. Yazı Alman savcısına yollandı.. Arada bir gün dosyadan haber alamadılar mı? “Yazı kayıp.. Üç gün oldu, yazı, hâlâ Alman Savcılığı’na gelmedi.” Yazı, Alman Savcılığı’na gelir, “Dosya yollanıyor. Postaya verildi. Postadan geldi.. vs.” Daha birçok dosyada, hep aynı taktik.. Gözlerine kestirdikleri kişilerin, normalin dışında bir muameleye maruz kalmaları amacıyla, resmi makamları böyle sıkıştırıyorlar.. Ve bunun adı, gazetecilik oluyor.. Peki o medya grubuna soruyorum; o gazeteciliği, niçin patronunuz için de göstermiyorsunuz? “Ne var ki patronumuz hakkında?” diyecekler.. Hatırlatalım o zaman.. Sermaye Piyasası Kurulu, 15 Ekim günü, Aydın Doğan, kızı Hanzade Doğan ve mali konularda bir numarası İmre Barmanbek hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.. Ne oldu o suç duyurusu? Adım adım takip etseniz ya.. Suç duyurusu, postaya verildi.. Suç duyurusu, savcıya geldi. Savcı dosyayı bekletiyor.. Hâlâ dava açılmadı.. vs. vs.. Niye yapmıyorsunuz, böyle zincirleme haberleri? SPK’nın suç duyurusunu hiç duymadınız mı? O zaman RTÜKkararını yapın.. “RTÜK karar aldı; D-Smart’ın 11 kanalı, ruhsatsız olarak 2 senedir yayın yaptığı için kapatılmasına karar verildi.” diye.. Arkasından takip edin, “Karara alındı, kanallar niye kapatılmadı?” Devam edin: “Ruhsatsız yayın sebebi ile savcılık gerekli işlemi yaptı mı?” “Yayın araçları ile ilgili zabtetme prosedürü uygulandı mı?” Bunlarla ilgili adım adım haberleri verseniz ya.. Onları vermek işinize gelmiyor değil mi? Muhabirlerinizin de işine gelmiyor, yazarlarınızın da.. Onun için tek satır yazı yok.. Bunları niye hatırlattım.. Medyanın insanları nasıl yönlendirdiğini ispat için.. Öyle bir psikolojik harekât yürütüyorlar ki; Dursun Uyar’ın infaz evrakı ile ilgileniyorsunuz, sabah-akşam.. Sanki Türkiye’nin tek meselesi o imiş gibi.. Veya; Erbakan’ın dosyasını merak ediyorsunuz, yüzbinlerce infaz evrakı içinde.. Ama iş kendilerine gelince, onlar haber yapmadıkları gibi, bizim kesim de ilgilenmiyor, ilgilenemiyor o konuyla.. Psikolojik harekâtta, konu mankeni oluyoruz sadece.. Onlar yönlendiriyorlar her şeyi.. Hiç itiraz edesimiz gelmiyor, “Bu ülkeyi siz mi yöneteceksiniz? Bizim özgür irademizle vermemiz gereken kararları, siz mi vereceksiniz? Bizi, siz mi yönlendireceksiniz. Siz kimsiniz ki, bunları kendinizde hak olarak görüyorsunuz?” Sormadığımız gibi, kuzu kuzu onların istedikleri istikamette yol alıyoruz. Hiç farkında olmadan, bir bakıyoruz ki; onların işaret ettikleri yönde, adım adım yürüyoruz. 28 Şubat’ta aynısını yapmadılar mı? Sekiz kanalda, 8-10 gazetede tek konu, tek gündem.. Kafanızı kaldırıp, “Ne oluyoruz ya?” bile diyemiyorsunuz!.. Diyemediğimiz müddetçe de, biz yönetileceğiz, onlar yönetecekler.. Hiç itiraz etmeyin. Hiç, “Bu iş nasıl oluyor?” diye merak etmeyin!
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|