10-27-2007, 12:39 | #1 |
SPOR DALLARI
SPOR DALLARI TENİS: Küçük bir topun raketle vurularak oyun alanının orasına gerilmiş olan file üzerinden karşı sahaya atılmasıyla oynanan spor dalıdır.Tenisin kökeni kimilerine göre antik Roma döneminde, çıplak ya da eldivenli el ile oynanan "tringon" adı verilen oyuna dayanır. Diğer bir görüş ise benzer bir oyunun ilk kez Meksika'da Toltec yerlileri tarafından oynandığı ileri sürülmektedir. Mısır ve İspanya'da bulunan fresklerde ve Rönesans dönemi İtalya'sından kalma resimlerde, "giocco del pallone" ve "juego de pelota" isimleri altında, benzer esaslara dayanan oyunların duvarla çevrili alanlarda oynandığı görülmektedir. VOLEYBOL: Altışar kişiden oluşan iki takımın topu üç pasta filenin üzerinden geçirmeye ve rakip takımın sahasına düşürmelerine dayanan spor dalı. Voleybol 1885 yılında Amerika'da icat edildi. Holyoke YMCA Okulun'da öğretmenli yapan William Morgan basketbol topunun iç lastiğiyle böyle bir oyunun oynanabileceğini düşündü ve ilk uygulamayı öğrencileri arasında yaptı. 1. Dünya savaşı yıllarında voleybol Uzakdoğu'ya ve Avrupa'ya yayıldı.1964 Tokyo Olimpiyatlarından itibaren olimpiyat programına alınan voleybol'da 80'li yıllara kadar Sovyetler büyük üstünlük kurdu. KAYAK: Fiber ya da plastik maddelerden yapılmış olan kayaklarla kar üzerinde çeşitli yönlere kaymaya dayanan spor dalıdır. İnsanlık tarihi kadar eski bir spor dalı olan kayak, insanoğlunun doğa ile yapmış olduğu yaşam savaşı sonucu ortaya çıkmıştır. Tarih öncesi çağlarda insanların kışın karda batmamak amacıyla, ayaklarına bağlamış oldukları çeşitli şekillerdeki ağaç parçaları kayağın en ilkel şeklini temsil etmektedir. MASA TENİSİ: Bir masanın iki tarafındaki sporcuların ellerindeki raketler yardımıyla küçük bir topu, masanın ortasına gerilmiş ağ üzerinden karşı tarafa geçirmeye çalıştıkları spor dalıdır. Masa tenisi, 16. yüzyılda İngiltere'de yemek masalarının üzerinde lastik bir topun, rakete bezeyen kasnaklar aracılığıyla fırlatılarak oynanması sonucu tesadüfen ortaya çıktı. İlk zamanlar "ping pong" adı verilen bu oyun, 19002 yılında kurulan Ping Pong Birliği'nin, 1921-22 yılları arasında tekrar oluşturulması ile birlikte "Masa Tenisi" olarak anılmaya başlandı. POLO: İki takım arasında, top ve sopalar yardımıyla at üzerinde oynanan bir açık alan oyunudur. Küçük bir topu uzun soplar yardımıyla rakip kaleye atarak sayı kazanılmaya çalışılan "polo" oyununda oyuncuların hem ata binme hem de topa vurma becerilerinin çok iyi olması gerekir. SÖRF: Uzun bir boarddan yararlanarak, dalgaların üstünde ayakta kaymaya dayanan spor dalıdır. Rüzgar ve dalganın etkisiyle yapılan ve rüzgar sörfü olarak da bilinen wındsurf'e, yelken dalı içinde yer verilmiştir. SU KAYAĞI: Ayağa takılı kayaklar yardımıyla, hızla giden bir teknenin arkasına bağlı olan halata tutunarak su üstünde kaymaya dayanan açık hava sporudur. Su kayağı sporunun ilham kaynağının, karda atlar tarafından çekilen kayakçılar olduğu sanılmaktadır. İlk kez 1925 yılında ABD'li Fred Walter bu spor dalının patentini aldı. Gerçek anlamda bir spor olarak ilk kez denenmesi ise 1920'li yıllarda ABD'li Ralph Samuelson tarafından yapıldı. 1930'lu yıllarda, başta ABD olmak üzere, Avusturalya, İngiltere ve Fransa'da yaygınlaştı, 1946'da ise, dünya çapındaki en önemli karar ve yönetim organı Dünya Su kayağı Birliği "World Waterski Union" (WWSU) kuruldu. 1949 yılında su kayağın da ilk Dünya Şampiyonası yapıldı; daha sonara bu şampiyona düzenli olarak sürdürüldü. TEKVANDO: Rakibe karşı silahsız olarak, çıplak el ve ayaklarla yapılan savunma tekniklerini içeren spor dalıdır. Tekvandonun kelime anlamı: Tae; ayak, Kwon; el, Do;yol-sanat olup, el ve ayakla savunma sanatı anlamına gelir. Fakat tekvando, sadece bir teknik ve yetenek olmayıp, aynı zamanda felsefi ve insancıl değerler toplamıdır. SU TOPU: Havuzda 7'şer kişilik iki takım arasında oynanan, batmaz bir topu rakip takımın kalesine sokmayı amaçlayan su sporudur. Sutopu, süratli bir takım oyunudur ve oyuncuların iyi yüzücüler olmalarının yanı sıra, ciğer kapasitelerinin de çok yüksek olması gerekir.Sutopu, 1870'li yıllarda İngiltere'de ortaya çıkmış; kuralları belirlenmiş olarak ise ilk kez 1890 yılında İngiltere ile İskoçya arasında oynanmıştır. 1900 yılında da Olimpiyat Oyunları'nda yer almıştır. Sutopunun uluslararası yönetim organı, Amatör Yüzme Federasyonu'na (FINA) bağlı Uluslararası Sutopu Yönetim Kurulu olup, 1908'de kurulmuştur. 1920'li yıllarda sutopunun güç ve yetenek isteyen spor dalı olmasını sağlayan derin havuzlar kullanılmaya başlanmıştır. 1937 yılında ise FINA, sutopu oyununun tam şişirilmiş, pas yapma becerisi yüksek topla oynanmasını karara bağlamıştır. HALTER: Halter sporunun geçmişi ilkel toplumlara kadar uzanmaktadır. Söz konusu dönemlerde, erkek çocukları için yapılan "ergenlik sınavında" özel bir taşı en çok kaldıran sınavı kazanmıştır. Halterin bir spor dalı olarak kabul edilmesi ve ilgi görmesi ise 18.yy. sonlarına kadar dayanmaktadır. Ancak Halterciler(Alman Eugene Sandow, Arthur Saxon ve Fransız Louis Apollon) şovmen, haltercilik de panayır ve tiyatrolarda bir gösteri biçimi olarak kabul edilmiştir. JUDO: Rakibe vurmaksızın denge ve güç unsurlarının kullanarak savunma yapmaya dayanan spor dalıdır. Judo, Jujutsu'dan doğan spor dallarından birisidir. Jujutsu ve Judo Çin karakteri ile yazılan kelimeler olup Ju, her ikisinde de "Yumuşaklaşmak" veya "Yol Verme", Jutsu "Sanat Çalışma", "Do" ise "Prensip" veya "Yol" anlamına gelmektedir. Jujutsu"Yumuşak Sanat",Judo zafer kazanmak için önce yol vermeyi ifade eden "Yumuşaklılık Yolu", Kodokan ise,"Yolu Çalışma Okulu" demektir. Judonun amacı,zihinsel ve ahlâki disiplin yoluyla sağlam karakterli insan yetiştirirken vücudu kuvvetli, faydalı ve sağlıklı yapmaktır. Judoda birinci kural, kuvvete karşı koymadan rakibin kuvvetinden yararlanmak, ikinci kural ise şiddet kullanmamaktır. Judocu rakibine acı vererek değil, onu acı sınırının eşiğine getirerek üstünlüğünü belirtir. Judo bu tür kuralları bedensel ve zihinsel enerjiden en üstün ve en uygun bir şekilde kullanabilme yöntemini öğretirken, bunu yaşamın her döneminde de kullanmasını sağlar. HENTBOL: Kapalı salonda 7, açık alanda 11'er kişilik iki takım arasında, topun elle oynanarak kaleye sokulmasına dayanan spor dalıdır. İlk kez 1927'de İstanbul'da bir açık alan sporu olarak oynanan hentbol, daha sonra yavaş yavaş Anadolu'ya da yayılarak oynanmaya başlanmıştır. Ancak Türkiye'de hentbol, voleybol ve basketbol ile birlikte 1942 yılında "Spor Oyunları Federasyonuna" bağlanınca canlanmaya başlamış, ilk hentbol ligi 1942-43 sezonunda İstanbul Hentbol Ligi adıyla kurulmuş ve o yıl Defterdar Takımı şampiyon olmuştur. 1943-44 ve 1944-45 yılları arasında ise Galatasaray şampiyonluğu elinde tutmuştur. 1945'te ilk kez düzenlenen Türkiye Şampiyonası düzenlenmiş, şampiyon da" Kara Harp Okulu"olmuştur. GOLF: Üzerinde doğal Ve yapay engellerden oluşan parkurlar bulunan geniş bir çim arazide, özel bir topu sopalar yardımıyla her parkur sonundaki deliğe en az sayıda sıralı vuruşla sokma esnasına dayanan açık alan sporudur. Rakibe ve skora karşı oynanmadığı için golf, her yaş, cinsiyet ve kondisyonda yapılabilen bir spordur. Golf sporunun kökenin 15.yüzyıllara indiği, bu dönemde Hollandalı denizcilerin golfa benzeyen bir oyunu aralarında ilk kez oynadıkları bilinmektedir. Flemenkçe'de "çomak" anlamına golfun daha sonra denizciler tarafından Britanya adalarına taşındığı sanılmaktadır. ATICILIK: Barutun bulunup ateşli silahların kullanılması ile spor görünümüne kavuştu. Hayli masraflı olan bu silah kullanma sporu 19.yüzyılın ortalarında Kuzey Avrupa ülkelerinde ve İngiltere'de başladı. Atıcılıkta ilk dünya şampiyonası 1890'da yapıldı, 1896 Olimpiyatlarının programına alındı. Atıcılık Osmanlı döneminde 1940 yılından itibaren ele alındı. Spor klüplerinin kurulması ve ordunun ilgi göstermesi ile kabul edildi. ATLETİZM: İnsanoğlunun yaptığı en eski spor dallarından biri. Fiziksel güç, dayanıklılık, çeviklik, hız gibi nitelikler gerektiren; koşu, yürüyüş, atma ve atlamalardan oluşan çalışmalar, etkinlikler, oyun ve yarışmaları ifade eder. Antropologlar, sosyologlar ve spor araştırmacılarının belirlediklerine göre, insanoğlu çok eski çağlarda yaşama mücadelesi verirken atletizme başladı, Vahşi hayvanların saldırısından kaçmak ya da karnını doyurmak üzere avlayacağı hayvanları kovalamak için koşmayı öğrendi. Kendisini korumak için önce taş, daha sonra mızrak atma tekniklerini geliştirdi. Antik çağda düzenlenen olimpiyat oyunlarının ana yarışma dalını da atletizm oluşturdu. Bilinen ilk olimpiyat şampiyonu M.Ö. 776'da yapılan ilk olimpiyatın 200 metre birincisi Elisle Corebus oldu. Buna paralel olarak KIR KOŞULARI, YOL KOŞULARI, PİST KOŞULARI'dır. BASKETBOL: Topu yerden 3.05 metre yükseklikteki bir çemberden geçirmeye çalışan beşer kişilik takımların elle oynadıkları oyun. Basketbol, aslen Kanadalı olan ve 39 yılını Amerika'da spor öğretmenliği yaparak geçiren Dr. James Naismith tarafından bulundu. İlk basketbol maçı 20 Ocak 1892 günü Springfield YMCA dershanesinde spor salonunda oynandı. Naismith oyunun esaslarını 13 ana maddede topladı. Ülke içindeki işbirliği ile bu oyun iki yıl içinde tüm Amerika'ya yayıldı. Amerikanlı askerler birinci dünya savaşın sırasında basketbol un Avrupa'ya yayılmasında büyük rol oynadılar. BİNİCİLİK: At terbiyesi, engel atlama, kros gibi ana bölümlerden oluşan bayan ve erkek sporcuların bir arada yarıştığı olimpik atlı spor dalı. Binicilik sporunun tarihi, İnsanın atı ehlileştirerek binmeye başladığı ilk çağlara dayanır. 4 bin yıllık geçmişiyle en eski spor dallarından biri olarak kabul edilir. M.Ö. 688'de Yunanlılar Iskitler'den öğrendikleri biniciliği "araba yarışları" biçiminde olimpiyat yarışma programına aldılar. 16.yy'da ilk binicilik okulu İtalya'nın Napili kentinde açıldı. At ve binicilik, İslam dünyasında özellikler Türkler arasında önemli bir yer tuttu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde köyden büyük şehirlere kadar hemen her kesimde binicilik yarışmaları düzenlendi. Sultan Abdülaziz düzenlediği yarışlar sayesinde bu spor dalına verilen önemi arttırdı. 1913'te Mahmut Şevket Paşa, Sipahiocağı'nı kurdular. Bu ocak sayesinde özellikle ordu, biniciliğimizin en önemli kaynağı haline geldi. BİSİKLET: İnsan gücünü ise çeviren, pedal veya benzeri bir mekanizma ile çalışan iki tekerlekli motorsuz taşıt aracıyla, özel pistte, yolda veya açık arazide ferdi ve takım halinde yapılan spor dalı. 19.yüzyılda ortaya çıkan ilk bisiklet örnekleriyle başladı. 1690'da Fransız asilzadelerden Sivrac'ın yaptığı ve "Celerifere" adını verdiği iki tahta tekerlekli pedalsız bisiklettir. 1834'te İskoç Kirkpatrick McMillan pedalı icat etti. 1866'da bisiklet yaygınlaşmaya başladı. Bisiklet 1896 da ilk olimpiyatlarda yer aldı. Saate karşı yarış ise 1900'de yapıldı ve halen yarışma olarak kabul edilir. BOKS: Özel eldiven takılmış, kilolarına göre sınıflandırılmış, iki kişinin, ring adı verilen kare biçimindeki bir alanda yumruklarıyla vuruşarak birbirlerine üstünlük sağladıkları, amatör veya profesyonel olarak oynanan oyun. En eski spor dallarından biri olan boksun 5 bin yıllık geçmişi vardır. Önceleri askeri amaçlarla, yakın yakın dövüş tekniklerinden biri olarak boks özellikle jimnazyumlarda gençlere öğretiliyordu. Daha sonra güreşin bir parçası olarak spordaki yerini almaya başladı. M.Ö. 2500 yıllarında boks'un bir spor mücadelesi biçiminde uyguladığı, Mezopotamya'da Bağdat yakınlarında bulunan tabletlerdeki kabartmalardan da anlaşıldı. Boks'un temelleri İngiltere'de atıldı. 17.yy'da İngiliz'ler vuruş biçimlerini belirlediler. Şiddet unsurlarını azaltarak olayın sportif yanını geliştirdiler. CIMNASTIK: Atletizm ve gösteri niteliklerini taşıyan, vücudun esnekliğine, çevikliğine dayalı çeşitli ritmik-artistik hareketlerden oluşan, bayanlar ve erkeklerin yaptığı aletli-aletsiz spor dalı. Cimnastik sporunun kökleri tarih öncesi eski çağlara kadar uzanır. Sosyologlar, insanoğlunun maymunlardaki çevikliğe özenerek ilk cimnastik hareketlerini taklit yoluyla gerçekleştirdiğini belirtirler. Cimnastik, Cin, Pers, Hindistan, Yunan ve Roma uygarlıklarında da önemli yer tutar. Bugünkü modern cimnastiğin temelleri 18.yy'da Almanya'da atıldı. Modern cimnastik, Atina'da düzenlenen 1896 olimpiyatlarından itibaren olimpiyat programlarına alındı. ÇİM HOKEYİ: Futbol alanı büyüklüğünde bir alanda, on birer kişilik takımların sopalar yardımı ile topu kaleye sokmak için mücadele ettikleri spor dalı. Çim hokeyi, futbolla, buz hokeyinin bir karışımıdır. Bu iki spor dalı kadar popüler olmasa da Batı Avrupa'da da bayanlar arasında, Asya ülkesinde de erkekler arasında hayli yaygındır. Bu oyunun ilk olarak eski Yunan'da oynandığı, bugünkülere benzer kurallarının da Persler tarafından konduğu sanılmaktadır. Hokeyi İngilizlerden öğrenen Hintli ve Pakistanlılar, günümüzde bu spor dalında üst sıralarda yer almaktadır. 1908'den bu yana olimpiyatlarda yer alır. (1924 hariç). ESKRİM: Kılıçla dövüşme sanatının çeşitli kategorilere ayrılarak ve teknolojik gelişmelerden yararlanarak uygulanmasına dayalı bayan ve erkek sporu. 1896'dan bu yana olimpiyat programlarında yer alan eskrimde İtalyan, Fransız ve Macar sporcular önemli başarılar elde ettiler. 1928'den 1960'a kadar olimpiyat şampiyonluğunu kimseye kaptırmayan tek ülke Macar'lardır. KANO: Akarsularda zamanla olduğu gibi, güç doğa koşularıyla da mücadele etmeye dayanan ve küçük bir tekneyi tek kürek yardımıyla hedefe ulaştırma prensibi üzerine kurulu spor dalı. Kano, bir olimpiyat sporu olarak çok çeşitli teknelerle yapılır. Bu sınıflar kano ve kayak olmak üzere iki kategoriye ayrılmış olup, kanolara "Canadians" da denir. Kanolar Kızılderililerin teknelerinden doğmuştur. KÜREK: İnsanoğlunun denizler ve akarsularla basit araçlar kullanarak mücadelesini temel alan bir spor dalıdır. Küreğin ilk kez ne zaman ve kimler tarafından kullanıldığı tam olarak bilinmiyor. Ancak tarihsel kaynakların çoğu, küreğe benzer gereçlerin ilk olarak Akdeniz'de görüldüğünü, ilk kürek yarışmasının da Mısır'da Nil Nehri üzerinde yapıldığını öne sürerler. İlk kürek yarışı 1715 yılında İngiltere'de Thames Nehri'nde yapıldı. 1900 Paris Olimpiyatlarından beri olimpiyat programında yer alır. KIŞ SPORLARI: Zorlu doğa koşullarına karşı, insanoğlunun çeşitli araçlar yardımıyla kar ve buz üzerinde hareket etmesine dayalı spor dalı. Kayak, kış sporlarının temelini oluşturur. Isvec'li arkeologların yaptığı kazılar, kayak sporunun en azından dört bin yıllık bir geçmişi olduğunu kanıtladı. 205 cm boyunca, orta yerindeki genişliği 15 cm olan kayakların cam ağacından yapıldığı anlaşıldı, M.S. 526-559 yıllarında Procopios'un yazılarında kayak müsabakalarına yer verildiği görüldü. 1891'de Avusturyalı Zdarsky (1874-1946) ilk spor kayağını yaptı. 1892'de Almanya, 1894'te Avusturya ve 1901 yılında Fransa'da başlayan kayak müsabakaları giderek kış sporları içine girdi. OKCULUK: Kökeni insanoğlunun avcılık günlerine dayanan, oku bir yay aracılıyla hedefe göndermeyi amaçlayan spor dalı. Okçuluk ilk kez 1904 yılında olimpiyat programına alındı. Bu branşta ilk dönemlerde Fransa, Belçika ve İngiltere başarılı sonuçlar almış, daha sonraki dönemlerde Amerika, Sovyetler Birliği, Iskandinav ülkeleri ve İtalya bu ülkeleri izlemiştir. YELKEN: İnsanoğlunun suyun kaldırma kuvvetinden istifade ederek kullandığı teknelere rüzgarın enerjisini de eklemesiyle oluşan ve önceleri bir ulaşım biçimiyken sonra doğayla mücadelenin ağır bastığı bir faaliyet halene gelen spor dalı. Özellikle açık denizlere kıyısı olan ülkelerin benimsediği yelkenli tekneler, ulaşım ve savaş amaçlarıyla da kullanıldı. Yelkenli bir spor dalı olarak benimseyen ilk ülke İngiltere'dir. 1693 yılında Seamark Cub adında bir kulübün kurulmasından sonra yelken sporu dünyanın diğer ülkelerine de yayıldı. Türk Yelken Vakfı YÜZME: İnsanoğlunun ilk çağlardan bu yana doğaya uyum sağlayabilmek için ihtiyaç duyduğu aktivitelere dayalı spor dalı. Önce hayvanların hareketlerini izleyen, sonra da suyun içinde kol ve bacaklarını içgüdüsel bir biçimde kımıldatan insan, kısa sürede yüzmeyi öğrendi. Ancak bu aktivitenin organize bir yarış biçimi haline gelmesi 19. yy'a rastlar Bununla birlikte bazı tarih kitaplarının Japonya'da yüzme yarışlarının çok daha eskilere dayandığını, 1603'te Japonların ilk ulusal yarışmayı düzenlediklerinden söz eder. Yüzme sporuna Avrupa kıtasında öncülük eden İngiliz'lerdir. ALINTIDIR
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-27-2007, 16:52 | #2 |
SPOR DALLARI
hayatta bence en zevkli spor dalları kardeşim bir kış oyunlarında kayak güzel birde yüzme ikisini aslında hiç birşeye değişmem diyebilirim.
|
|
11-18-2007, 02:00 | #3 |
SPOR DALLARI
Yuzmeyi cok seviyorum,ozelliklede havuzda.Denizle pek aram yok Onun disinda su eglencelerini,oyunlarini seviyorum(aqua park,su topu vs).Fizigimi cok begeniyorum,bunu yuzmeye borcluyum.Fakat biraz fazla yuzmusum galiba olmam gerekenden 10kg asagidayim.Yani 10kg almam lazim
|
|
11-18-2007, 02:53 | #4 |
SPOR DALLARI
bende tam tersine havuzu hic sevmiyorum, midem bulaniyor :P cok yapmacik. denizi cok seviyorum fakat icindeki yaratiklardan korkuyorum.
hic kayak yapmadim ama yapmayi cok isterdimm butun sporlar birbirinden guzel : |
|
11-18-2007, 13:18 | #5 | |
SPOR DALLARI
Alıntı:
Denize de giriyorum ama Ege ve ya Akdeniz'e gittigimiz zaman.O da annemin zoruyla |
||
06-20-2008, 18:01 | #6 |
SPOR DALLARI
teşekkürler hocam
uzak doğu spor dalları yok onları da ben hazırlarım ilerleyen zamanda paylaşırız |
|
02-05-2009, 12:24 | #7 |
Paylasım icin sagol ellerine saglık...
|
|
10-04-2009, 14:26 | #8 |
Capoeira...
Capoeira;
Brezilya asıllı bir savunma sanatıdır.. Brezilya Portekizcesi'nde kelime anlamı büyük ormanlarda küçük ağaçsız alandır.. Dövüş sanatının adı da buradan gelmektedir.. Brezilya' da yaşayan Afrika asıllı kölelerin kendilerini savunmak için geliştirdikleri bu saldırı kökenli spor bugün Brezilya başta olmak üzere Dünyanın 48 ülkesinde resmi olarak yapılmaktadır.. Estetik görünümü ve katı formlara sahip olmayışı Capoeira' yı diğer savunma sanatlarından ayırır... Bir çok insana göre Capoeira bir savaş sanatı, savunma sanatı ya da sadece bir dans olabilir.. Brezilya'daki Capoeira'nın kökenlerini yaratan köleler için Capoeira 'Özgürlüğe giden yol' olarak kabul görmüş... Eğer siz Capoeira ile ilgileniyorsanız ya da yapıyorsanız, cevabını çok rahatlıkla verebilirsiniz.. Capoeira, RODA adı verilen insanlardan oluşan bir çember yada yuvarlak daire yada yarım daire içerisinde 2 kişi ile belli stillerde ve ritimlerde oynanan bir oyundur... Bu oyunun adı JOGO' dur... RODA çemberinin ve JOGO ( jogu ) oyununun belli töresel kuralları vardır... RODA, orkestra'yı da içinde barındırır.Oyun müzik eşliğinde,saldırı ve savunma kavramları temel alınarak oynanır...Bu oyunda rakipler birbirlerine ağırlıklı olarak zihinsel ve bunun yanında fiziksel üstünlük sağlamaya çalışır... Fakat saldırılar ve üstünlük kurma,yıkma anlamında deil aksine birliği ve uyumu sağlamak içindir... Capoeira 2 temel stil halinde oynanan bir oyundur...ANGOLA ve REGIONAL..Her iki stildede kurallar,oyunun anlamı ve amacının bilinmesi ,uygulamaktan çok daha önemlidir... Capoeira'yı özel yapan şey budur... Capoeira ile ilgilenen bir kişi, öncelikle bu kültürün gerçek felsefesini ve kurallarını öğrenebilmek için kesinlikle bir hocadan eğitim almalıdır... Capoeira, amacı ,felsefesi,geleneksel kuralları,orkestrası,enstrüman, ritim ve şarkıları ,oyunu ile bir bütündür.Capoeira'da kurallar gelenekseldir ve çok önemlidir... Capoeira'da öğretilen temel prensipler vücutsal bir diyalog içerir, vücudun zekası, tepki verebilme yeteneği, denge, zaman, ritim, boşluk, müzik ve oyunun felsefesini anlama. Capoeira, vücut için olağanüstü bir çalışmadır, bütün kas gruplarını içerir ve fiziksel seri hareketleri geliştirir. Rodada oynarken biri hızlı bir şekilde bir değişikliği farkeder: az gerilim, hızlı refleksler ve yükselmiş güç... Düzenli capoeira antrenmanı ile (en azından haftada üç kez) kardiyovasküler sistem gelişirken, nefes alış verişi düzenlenir. Ve, en güzeli, muazzam abdominal kasları geliştirmesidir, bu kaslar en çok arzu edilen kaslardır... Aşağıdakiler capoeiranın oluşturduğu ve geliştirdiği özelliklerdir;
Öte yandan capoeira sadece vucüt için iyi değildir... Capoeira duygularla da bağlantılıdır, agresifliği (enerjiyi) özgür bırakır-hiç bir şekilde şiddete yer vermeyerek. Capoeira kişinin vücudu, zihni ve aynı zamanda yaratıcılığını geliştirir... Capoeira çalışarak; Konsantrasyonunuzu: rakiplerinizin hareketlerine gösterdiğiniz dikkat sürekli olmalıdır... Aziminizi: kişinin sahip olduğu mükemmel vücut sadece gayretli çalışma ile mümkündür.. Cesaretinizi: zamanla akrobasi hareketlerini yapma korkunuzu yenersiniz... Kurnazlığınızı: rakibinizi beklenmedik seri hareketlerle alt etmek için gerekir... geliştirirsiniz... Bir kaç durum:
|
|
10-18-2012, 00:36 | #9 |
Bir basketbol hakemi olarak en gözde spor dallarının başında olan bu oyunun ülkemizde yükselişe geçtiğini görmek insana huzur veriyor; tabi bu gelişmede partimizin katkısı çok büyük.
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|