AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-13-2008, 12:54   #1
Kullanıcı Adı
Üç mevsim
Standart Statükoyu besleyen geleneksel refleks!.. (Davut Dursun)

Davut Dursun - Yeni Şafak
[email protected]

Statükoyu besleyen geleneksel refleks!..

Pek çok konuda dünyadaki hakim gelişmenin aksi bir uygulama Türkiye için savunulmak veya uygulanmak istendiğinde başvurulan temel argüman Türkiye'nin farklılığı veya bize ait şartlara sığınmaya çalışıldığı görülüyor. Mesela temel insan haklarına ilişkin bir tartışmada çağdaş dünyadaki gelişmeye dikkat çekilmek istendiğinde ve Türkiye'de de benzer bir uygulamanın yapılması gerektiği söylendiğinde hemen “Türkiye farklıdır, Türkiye henüz temel hakların çağdaş dünyadaki gibi uygulanabilmesi için gerekli gelişmişlik seviyesine gelmemiştir…” o nedenle bu konudaki kısıtlamalar, baskılar ve “bize özgü yönetim tarzının” sürdürülmesi istenmekte, savunulmaktadır.

Bu bakışın hem çok yanıltıcı ve hem de geleneksel sorunlu bir iktidar kullanma tarzını yansıttığı görülüyor. Aslında çeşitli alanlarda değişim taleplerine karşı direnmenin ve değişim taleplerinin önünü tıkamanın en bilinen yöntemlerinden birinin “henüz o düzeye gelmedik” yaklaşımı olduğunu görmezlikten gelemeyiz. Evet toplumlar için sosyal gelişme diye bir gerçeklik vardır. Pek çok konuda sağlıklı uygulamaların olabilmesi için ona uygun bir kültürel ve sosyal ortamın olması, insanların onu uygulamaya hazır donanımda bulunmaları gerekmektedir. Eğer böyle bir donanım ve uygun kültürel ve sosyal ortam yoksa uygulamanın boşa çıkması ihtimali her zaman için söz konusudur.

Özellikle bu durum topluma daha çok inisiyatif tanınmasını gerektiren alanlar için söz konusu olmaktadır. Mesela devlet sektörünün hakim olduğu bir toplumda özel sektörün geliştirilmesi ve girişim özgürlüğünün alanının genişletilmesi konusunda sermaye birikiminin eksikliği, insanların girişim ruhuna ve anlayışına sahip olmamaları gerekçe gösterilerek devlet hakimiyetinin ve statükonun sürdürülmesi istenebilmektedir.

Demokratikleşmeye ilişkin adımların atılması, çağdaş standartlarda bir siyasi-idari sistemin tesisi de benzer gerekçelerle engellenebilmektedir. Türkiye'de çok partili hayata geçilmesi çoğu kez gelişmişliğin yetersizliği gerekçe gösterilerek engellenmiştir. Tekrarlanan resmi görüş tek parti döneminde iki kez çok partili hayata geçilmek istendiği, ancak henüz Türkiye'nin buna hazır olmadığının görülmesi üzerine tehir edildiği, nihayet İkinci Dünya Savaşı sonunda toplumun buna hazır olduğunun anlaşılması üzerine çok partili düzene geçildiği şeklindedir.

Tavuk yumurta meselesi burada da kendisini göstermektedir. Demokrasi mi toplumun sosyal ve ekonomik bakımdan gelişmesini temin eden bir unsurdur, yoksa toplum ekonomik ve sosyal bakımdan belli bir gelişmenin sonucu olarak mı demokrasiye kavuşmaktadır? Bu sorunun her toplum için standart bir cevabının olmadığını belirtmemiz gerekiyor. Evet demokrasilerin kurumsallaşması ve pekişmesi belli bir düzeyde bir sosyal ve ekonomik gelişmişliği gerektirdiği gibi demokrasinin toplumun ekonomik ve sosyal gelişmesini uyaran ve hızlandıran bir unsur olduğunu da görmekteyiz.

Bu yaklaşımın veya geleneksel otoriter uygulamalar yanlısı anlayışın ürünü tercihlerin sürdürülmesinin arkasında insana ve topluma duyulan derin güvensizlikle her konuyu güvenlikleştirme anlayışının yattığını gözlemek mümkün. Türkiye'de özellikle idari ve kısmen de siyasi iktidar yetkisini kullanan görevlilerde çok belirgin şekilde kendi insanına güvenmeme, taleplerini devamlı bozgunculuk, bölücülük, ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik eğilimler olarak görme şeklinde bir anlayışın olduğu görülüyor. Toplum kesimlerince dile getirilen çeşitli taleplerin sağlıklı şekilde değerlendirmeksizin bunun arkasından muhakkak bir güvenlik probleminin çıkacağı şeklinde bir kuşkuculuk bakış gelişmenin önündeki önemli engellerden biridir. Herhangi bir talep ve yeni bir istek, güvenlik meselesiyle ilişkilendirildiğinde onun reddedilmesi son derece kolay olmaktadır. Mesela tek parti döneminde siyasi dernek kurmak hükümetin iznine tabi idi. Siyasi partiler de bu çerçevede kuruluyordu. Toplumun böyle bir hakka sahip olmaları halinde ülkenin birlik ve bütünlüğünün bozulacağı onun için hükümetin kontrolünün esas olduğu düşünülüyordu. Oysaki insanın insan olmaklığı nedeniyle sahip olduğu hakların başka şartlarla ilişkilendirilerek engellenmemesi gerekiyor. Bugün de pek çok çağdaş gelişme ve eğilim çeşitli şartlara bağlanılarak engellenmekte ve geleneksel statüko sürdürülmek istenmektedir.

13 Kasım 2008 Perşembe

 

Üç mevsim isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
statüko davut dursun


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi