03-16-2012, 21:22 | #1 |
Şukfa: Söz Değil, Silah Desteği İstiyoruz !
Şukfa: Söz Değil, Silah Desteği İstiyoruz 16 Mart 2012 Cuma 06:55 Suriye Müslüman Kardeşler Lideri Muhammed Riyad Şukfa, Akit’e önemli açıklamalarda bulundu. Hüseyin Kulaoğlu’nun Röportajı: Suriye’de ayaklanma bir senedir devam ederken, Baas rejimi tarafından gerçekleşen saldırılar soykırım boyutuna ulaştı. Kadın, yaşlı, çocuk demeden 10 binin üzerinde insanın öldürüldüğü ülkede, gerçekleşen kıyım duraksamadan devam ediyor. Suriye’de geniş bir kitleyi temsil eden Müslüman Kardeşler grubunun lideri Muhammed Riyad Şukfa Akit’e önemli açıklamalarda bulundu. Şukfa, Suriye’deki saldırıların soykırım derecesine ulaştığını söyledi. Şukfa ile ayaklanmayı, şu anki durumu ve Suriye’nin bilinmeyen ve tahmin edilmeyen meçhul geleceğini konuştuk… Öncelikle Suriye’de ayaklanma nasıl başladı? Suriye’de 1963 yılında askeri bir darbe oldu. Suriye’nin Hama şehrinde, 1964 yılında mescitler bombalandı, saldırılar oldu. Bu yıllardan itibaren ülke, olağanüstü bir hal ile yönetildi. 1982 yılında Hama’da büyük bir katliam oldu. Tarih içinde Suriye’nin bazı şehirlerinde de soykırımlar oldu. Halk sindirilmişti ve zulüm içerisinde yaşıyordu. Halk sonunda arayış içerisindeydi ve reform bekliyordu. Arap ülkelerindeki ayaklanma başlayınca da, Suriye halkı da ayaklandı. İlk kıvılcım nasıl oldu? Suriye’nin Dera şehrinde 8 ve 10 yaşlarındaki çocuklar, okulun duvarına, “özgürlük ve adalet istiyoruz” yazıyorlar. İstihbaratçılar da, bu çocukları alıp, hapishaneye götürüyorlar ve akıl almaz işkenceler yapıyorlar. Aileler çocuklarını istediğinde ise, “bu çocukları alamazsınız, başka çocuklar yapın” şeklinde cevaplar veriliyor. Bu yüzden halk toplanıyor ve yürüyüşe başlıyor. Baas rejimi ise yıllardır insanları korku ve baskı ile susturmaya alıştıkları için yürüyüş başlayınca Ordu, Dera’da yürüyüşe katılanlara silah ve bomba ile cevap vermeye başladı. Ayaklanma daha sonra Dera’nın etrafındaki diğer şehirlere de yayıldı ve büyüdü. HALK, ARTIK DIŞARIDAN YARDIM BEKLEMEYE BAŞLADI Ayaklanma ilk başladığında halkın istekleri reformdu, ama şu anda halkın istediği Beşşar Esad’ın idam edilmesi... Bu sürecin buraya gelmesinin sebebi nedir? Halk ilk başta, çocuklara işkence yapan istihbaratın başındakilerin hesaba çekilmesini istiyordu. Bu isteğe cevap verilmedi. Çünkü bu kişiler Cumhurbaşkanının akrabaları idi. Süreç devam etti. Bu süreç içerisinde halk reform yapılmasını istedi. Baskı yine arttıkça rejim halka cevap vereceği yere baskısını arttırdı. Daha büyük zulümlere başladı. Halkın da bu süreçte isteği değişti. Reformdan ümit kesildi. Sonuç olarak ise olaylar soykırım derecesine gelince halk artık Esad ailesinden kurtulmak istiyor. Bu yüzden de artık dışarıdan yardım beklemeye başladılar. NATO’YU İSTEMİYORUZ Suriye halkı, dış ülke olarak, kimlerden yardım istiyor? Öncelikle NATO’yu istemiyoruz... Arap devletlerinin ve Türkiye’nin olaya müdahale etmesini istiyoruz. Şu ana kadar niye müdahale etmediklerini de üzülerek karşılıyoruz. Halkın başka ne tür istekleri var? İslâm aleminden isteğimiz, artık sözleri bırakıp, eyleme geçmemizdir. Çok konuştuk, çok kararlar alındı ama şu an Suriye’deki katliam devam ediyor. Bu soykırımı yapan halkın başına bela olmuş bir Beşşar Esad ailesi var. Bunlar bir taife, bir grup... Çünkü yönetimin bütün kadroları elinde... Bu azınlık, halka akıl almayacak zulümler yapıyor. Dolayısıyla İslâm alemi bir araya gelip, yapabiliyorsa müdahale etmeleridir... Eğer bu olamazsa Özgür Suriye Ordusu’nu desteklemelerini istiyoruz. Madden, manen ve silah yardımlarıyla desteklemelerini istiyoruz... Baas rejimine karşı koyabilecek teçhizatla desteklenmesini istiyoruz. Diplomatik olarak da Suriye elçiliklerinin kapatılmasını, elçilerin gönderilmesini ve kendi elçilerinin de Suriye’den çekilmelerini arzuluyoruz. ESAD’IN SONU KADDAFİ GİBİ OLACAK Suriye diktatörü Beşşar Esad’ın sonu Libya diktatörü Muammer Kaddafi gibi mi olur? Halk, Beşşar Esad’ı, şu an yapmış olduğu soykırımlarla ve zulümlerle affetmeyecektir. Esad yapmış oldukları ile çok kötü bir anı bırakıyor. Ümit ediyoruz ki sonu Muammer Kaddafi gibi olur... Esad’ın ise kendisine kaleler yaptığı ve kendini korumaya aldığı söyleniyor? Libya diktatörü Muammer Kaddafi de çok büyük tedbirler almıştı ama sonunda bir lağım deliğinde yakalandı. Beşşar Esad’ın da sonu öyle olacak. ÖZGÜR SURİYE ORDUSU’NA SİLAH YARDIMI YAPILMALI Peki, Özgür Suriye Ordusu nasıl oluştu? Protesto gösterilerinde, sivil halka yönelik zulümler yapılmaya başlandı. Ordunun içindeki bazı vicdan sahibi generaller bunu görünce kabullenemediler. Çözüm aradılar ama çözüm bulamayınca ordudan ayrılma kararı aldılar. Zulümler ve katliamlar arttıkça halkın başka bir seçeneği, savunma aracı olmadığı için ilk etapta Esad’ın ordusundan ayrılan generaller ve subaylar tarafından Özgür Suriye Ordusu kuruldu. Sonra halk da destek verdi. Bu ordu ile beraber Suriye bir iç savaşa, bir mezhep savaşına doğru gidiyor mu? Suriye halkı, tarihte yaşanan birçok olaydan dolayı şu anda çok şuurlu... İbret alıp, yakın tarihte olanları da göz önünde bulundurdukları için kesinlikle ülkeyi mezhepsel bir çatışmaya götürmeye niyetleri yok. Halk şu anda zalim bir rejime karşı mücadele veriyor. Bu durum kesinlikle bir mezhebe karşı saldırı değildir. Özgür Suriye Ordusu güçlü mü? Ordunun fazla silahı yok, zayıf durumda. Bayağı bir silah ve teçhizat ihtiyacı var. Eğer gerekli silah ve malzemeler ellerinde olursa hiç dışarıdan müdahaleye gerek olmadan bu rejime karşı koyacaklarına inanıyoruz. SURİYE ULUSAL KONSEYİ’NE DESTEK AZALDI Suriye Ulusal Konseyi’nin, Suriye halkının üzerindeki etkisi nedir? Suriye Ulusal Konseyi kurulduğunda halkın yaklaşık yüzde 80’i destekliyordu. Fakat görüşmelerin uzun sürmesi ve halka bir destek verilmemesi üzerine halkın desteği azaldı. Halk ise en ihtiyaç duyduğu anda Konseyden destek alamayınca, bu sefer de ümidini kesti. Konseye karşı tavırları değişmeye başladı. KOFİ ANNAN’IN GÖRÜŞMELERİNİN BİR FAYDASI OLMAZ BM, Suriye’deki ayaklanmaya nasıl yaklaşıyor. Kofi Annan, bu konuda görevlendirildi, Esad’la görüştü ve bununla beraber Türkiye’de de birtakım görüşmelerde bulundu. Bu görüşmelerin bir faydası olur mu? Bu kesinlikle Baas rejimine verilen bir imkandır. Kesinlikle bu rejim diyalogdan anlamaz ve şu anda anlayacak bir durumda da değildir. Bu rejim kaba kuvvetten anlar. Kofi Annan’ın görüşmelerinin de bir faydası olmaz. Suriye’de ayaklanma süresince kaç kişi şehit oldu? Şu anda 10 binin üzerinde insan öldürüldü. 13 bin yaralı var, 35 bin kişi de tutuklandı. 80 bin kişi şu an dışarı çıktı. Bayanlardan 700, çocuklardan 700 yaralı var. AMERİKA VE İSRAİL, BAAS REJİMİNİ DESTEKLİYOR Suriye’deki ayaklanmaların arkasında Amerika ve İsrail’in olduğu iddia ediliyor. Bu iddialar ne kadar doğru? Bu söylentilerin aslı yok. Halk, senelerdir yaşadığı zulümlere karşı ayaklanmıştır. Bu ayaklanma tamamen sivil halkın birleşip, vermiş olduğu karardır. Hatta Amerika ve İsrail birebir Baas rejimini destekliyor. Ayaklanma ilk başladığında, Beşşar Esad’ın teyzesinin oğlu Rami Mahluf yaptığı basın açıklamasında, “Baas rejiminin gitmesi İsrail için çok büyük bir tehlikedir. Çünkü İsrail’i biz koruyoruz” demişti. Aynı şekilde Golan tepeleri hiçbir kurşun atılmadan Hafız Esad tarafından İsrail’e verildi. Ve yine Golan Tepeleri’ni koruyan Esad’ın askerleridir. Dolayısıyla bu iddiaların aslı yok. İran, Rusya ve Çin’in Esad’ı desteklemesinin sebebi nedir? İran özellikle meseleye biraz daha mezhepsel yaklaşıyor. İran, Suriye ve Hizbullah, Şiilerin bir bölgesidir… Mezhepsel olarak bir destek var. İran bundan dolayı Suriye’ye hem silah hem de asker gönderiyor. Rusya ve Çin’in ise ekonomik nedenleri var. Kendi çıkarlarından dolayı destek veriyor. Bundan dolayı Arap ülkeleri, Rusya ve Çin’e tavır almalıdır. Böyle bir kısıtlama getirirlerse belki bu görüşlerinden vazgeçebilirler... Irak’taki Mehdi Ordusu da İran’daki Cumhuriyet Muhafızları gibi Suriye’de halka karşı yapılan saldırılarda yer alıyor mu? Evet, yer alıyorlar. Hem İran hem de Irak Beşşar Esad’a hem silah hem de askeri yardımda bulunuyor. YENİ AKİT http://www.haksozhaber.net/sukfa-soz...ruz-28370h.htm
Konu werret tarafından (03-16-2012 Saat 21:36 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-16-2012, 22:15 | #2 | ||||||
16 Mart 2012, Dera, Beşşar Esed'in köpekleri, camiiden çıkan insanlara saldırıyor!..
16 Mart 2012, Humus, Bab Siba, Humus'lular, Türk , Libya , Filistin ve Suriye İstiklal (bağımsızlık) bayrağıyla gösteri yapıyorlar!..
Konu werret tarafından (03-16-2012 Saat 22:23 ) değiştirilmiştir.. |
|||||||
03-19-2012, 21:19 | #3 | ||||||
17 Mart 2012, Hama, Abdullah bin Zübeyir tugayının kuruluşu açıklanıyor...
''Ahrar Ariha'' tugayının kuruluşu - Özgür Suriye Ordusu
|
|||||||
03-19-2012, 21:59 | #4 |
Silah desteği verilmelidir.
|
|
03-19-2012, 22:10 | #5 |
|
|
03-19-2012, 22:17 | #6 |
Para gönderirsek olmaz orda durum zaten çok vahim.
Gidipte bankadan para alacak halleri yoktur ki... Keza esed bunu öğrenir izin vermez biliyorsun ! Sadece silah desteği yapılmalıdır.İşin içine kapitalizmin simgesi girerse mücadelenin onuru ve manâsı zedelenebilir. Allah yardımcıları olsun. |
|
03-19-2012, 22:24 | #7 |
|
|
03-19-2012, 22:28 | #8 |
Evet öyle olabilir.
Ah silah sanayiinde gelişmiş bir ülke olsaydık. Ama o da olacak inşaAllah. Ortadoğu'da savunma sanayiimizde de adımızdan söz ettireceğiz inşaAllah. Gelişiyoruz... |
|
03-20-2012, 11:36 | #9 |
Özgür Suriye Ordusu'ndan Erdoğan'a 7 Soru (veya) Suriye Eylemleri İçin Tavsiyeler Suriye’de 15 Mart 2011’de başlayan Devrim’in Türkiye’de bulduğu yankılar, inişli çıkışlı bir grafik izledi. Önceleri halkın ve devletin verdiği ‘Ne oluyor orada? Halka bi’ yanlış mı var?! Hama’yı iki’letmeyiz!’ türünden sert tepkiler, aslanlığı masum halkına söken bir dengesiz rejimin psikopat politikaları karşısında ‘dur bakalım, daha ne kadar daha öldürecek…’ gibi bir tribün molasına evrildi. Ne zaman ki Esedizm ‘Günde 20’den fazla öldürmeyin, fazla tepki gelmesin’ talimatını 100’e çıkarttı, tepkiler de nispeten arttı. Genelde “Şu gün şu saatte şurada toplanıyoruz” türünden duyurularla haberdar olan birkaç on kişi, o gün o saatte o yerde toplanır, “Katil Esat Suriye’den Defol” veya “Suriye Halkı Yalnız Değildir” gibi klişeler, aynı kişilerin yaptığı aynı tip konuşmaların arasında haykırılır ve dağılınır oldu. Ha, bir de her eylemin sonunda Suriyeli birkaç gencin Esed aleyhindeki Arapça marşları, şarkıları vardır ki ona Arapça bilmeyenler pek fazla alaka göstermez. Bu eylemler birkaç saat sonra yine aynı internet sitelerinde gösterilir ve yine aynı tv kanallarında ise aynı şekilde ‘yok’ hükmündedir. Malum, medyatik zihinde ‘İslamcılar ve diğerleri’ şeklinde bir bölünme varken, hele de Suriye için yapılan tekdüze eylemlerin ekrana getirilmesi, mevzu bahis bile değildir. Tabanı kaybetmeme ve hatta diri tutmayı amaçlayan bu “var mı var” türünden eylemleri, ‘Suriye Halkı’ mevzu bahis olmasa eleştirmezdim bile ama sadece Allah’tan ve Türkiye’den yardım bekleyen milyonlar söz konusu olduğunda, bu çileli devrim sürecinin içindeki insanların binlercesiyle bir araya gelmiş, oturmuş, kalkmış, çatışmaya yürümüş, ölülerini görüntülemiş, komutanlarını, hocalarını ve liderlerini dinlemiş bir ‘şahid’ olarak, her ne kadar bazı megalomanlarca ‘haddini aşmak’ olarak etiketleneceğini bilsem de, hem tenkid hem de tavsiyede bulunma mecburiyetini hissettim. Zira gördüğümüz kadarıyla yine aynı eylem geleneği sürdürülüyor ve herhangi bir değişiklik de ufukta görünmüyor. Oysa açıkçası, bu kez durum Suriye’de farklı bir vehamette ilerliyor ve bu gidişatla doğru orantıda bir cesarete ihtiyacımız var. Tayyip Erdoğan’ın ve Ahmed Davutoğlu’nun o birkaç günde bir yineledikleri sert çıkışlarının dâhi, günbegün çaresizlik içinde ölen Suriye Devrimcileri’nin nazarında zerre-i miskal bir ehemmiyeti kalmamışken, milyonluk şehirlerdeki 20-30 kişilik iyi niyetli eylemlerimizin, elektriğin geldiği birkaç saat içerisinde ekrana bakan mazlum komşularımızın nezdinde bir anlam ifade edeceğini sanıyorsak, bu isabetli bir zan olmaz… Yok öyle bir şey… Suriyeliler, Türkiye Halkı’nın nüfusunu da, Devletin nüfuzunu da gayet iyi biliyorlar ve görülen lüzum üzerine tertiplenen cılız eylemler, verilen mecburi demeçler, hiçbir sinedeki yaraya merhem olmuyor... Türkiye Sınırı’ndan Suriye’ye girdiğiniz ilk kilometreden, tâ Lübnan Sınırı’na kadar, ağzınızdan her ‘Türkiye’ çıktığında göreceğiniz tepki, size sorulacak sualler birebir aynıdır, tek tek aynen sayıyorum: 1- Türkiye bize neden silah vermiyor? Biz artık söz değil silah istiyoruz! Üstelik bedava da değil parasıyla istiyoruz! 2- Eskiden kaçakçılar silah satardı, artık onlar da satmıyor, bunda Türkiye’nin rolü olduğu söyleniyor? Erdoğan’ın dahli var mı? 3- Şu şu karakoldaki şu şu askerler bize gelen silahları yakalattılar ve getirenleri mahkemeye de verdiler ama neden Erdoğan bu 2-3 asker için bir şey yapmıyor? 4- Türkiye ‘Hazar Tayran’ (Suriye Hava Sahasının Uçuşa Kapanması) Uygulaması da mı yapamaz? 5- Türkiye Zamanında Irak’ta yaptığı Tampon Bölge’yi şimdi neden Suriye’ye çok görüyor? Çocuklarımız öldürülüyor, kadınlara dokunuyorlar, Özgür Ordu da zor durumda, şimdi yapmazsa ne zaman yapacak? 6- Hani Erdoğan “2.Hama’ya İzin Vermeyeceğiz” demişti, ne oldu? Suriye’nin heryeri Hama oldu, Erdoğan nerede, Türkiye nerede? 7- Silah bulmak için şu şu şu yolları izlersek Türkiye bundan mutlu olur mu sanıyor? Biz sabrımızın sonuna geldik ve bazı şeylere mecbur bırakılıyoruz. Türkiye ya şimdi yardım eder ya da sonra bir faydası olmaz. Bunları ben bir kez yazıyorum ama inanın bunlar bana devrim sırasındaki ikinci Suriye ziyaretimde, belki 20 toplantıda ve yemekte, yüzlerce kişi tarafından soruldu, söylendi… Rusya’nın Doğalgaz kartından, İran’ın Örgüt bağlantısına, Hakan Fidan’ın ifadesi meselesinden MİT’teki kaosa, İran-BAAS Lobisi’nin Türkiye’deki çamurcu faaliyetlerinden BAAS yanlısı Kemalist Propagandalar’a kadar anlatmadığım mevzu, dökmediğim dil kalmadı ama ‘Uksum Billahil Aziym’ Suriye’nin ateşten gömlek giydirilmiş evlatları teskin olmuyorlar, olamıyorlar. Anlıyorlar, anlamıyor değiller, bazı işler sandıkları kadar kolay değil ama sözün bittiği her anda “Kardeşlikten öte ne var?” dercesine dudaklarına düşürdükleri o acı tebessümler, insanın yüreğini kavuruyor… İşte benim Türkiye’de yapılacak eylemleri düzenleyenlere tavsiyem, 3 başlığı gündemlerine almalarıdır. Suriye Halkı’na ve Özgür Ordu’ya destek temalı eylemler düzenleyecek olanlar, 1- TÜRKİYE HALKI ÖZGÜR SURİYE ORDUSU’NUN SİLAHLANDIRILMASINI İSTİYOR! 2- SURİYE SINIRINDA ‘EMİN MINTIKA’ OLUŞTURULSUN! 3- SURİYE HAVA SAHASI UÇUŞA KAPATILSIN! sözlerinin yazılacağı en büyük boy pankartları, Türkçe, İngilizce ve özellikle Arapça olmak üzere 3 dilde hazırlar ve başta TBMM önü olmak üzere, binlerce kişinin katılacağı gösterilerde en önlerde açarlarsa, evet, bu Türkiye Devleti, Suriye Halkı ve hatta dünya kamuoyu için bir eylem’dir. Hükümet tabii ki böyle bir eylem konseptini istemeyecektir. Oysa Suriye'ye silah gitmiyor, Suriyeliler ölüyor ve AK Parti için işin kötüsü, onlar bu resmin çoktandır ve fazlasıyla idrakindeler!... Erdoğan'a tepki, bazı yaralılar Türkiye'ye gönderilebildiği için samimi sohbetlerin dışına fazla çıkamıyor ama eğer Özgür Suriye Ordusu, her gün bebeklerin doğrandığı bu zamanda, gelmeyen bu yardımlara rağmen bir başarı sağlarsa, Hükümet'in bundan sonrasında Suriye Halkı ile irtibatını tekrar sağlaması, çok uzak bir ihtimal gibi görünüyor... Erdoğan "Biz Suriye Halkı'nın dediğine bakarız!" demişti ya... Bu çok güzel ama diğer yandan çok net bilmeli ki Suriye'de Halk "Eş Şab Yurid Teslih Ceyşi Hür" yani “Halk Özgür Ordu’nun silahlandırılmasını istiyor” diyor... Şimdi, ‘iktidar nasıl istiyorsa öyle eylem’ yapmak veya ‘Kaatil Eeesed Suuuriye’deen Deeefol!’ lümpenliğinde oyalanmak isteyenler varsa, orasını bilemem… Ama BAAS’ın vurduğu Suriye Halkı’nın bu mustazafça taleplerine kulak kabartmak ve bunu Türkiye’de gündem yapmak, eylemlerde bunları haykırmak isteyen varsa, bize düşen sadece bu şahidliktir… Ve’l hasıl-ı kelam, ‘Teslih Ceyşi Hür/Özgür Ordu’nun silahlandırılması, Mıntıkayı Âmini/Tampon Bölge oluşturulması ve Hazar Tayran/BAAS Hava Sahası’nın Kapatılması’ taleplerinin yanı sıra “Adem Özköse ve Hamit Coşkun’un Acilen ve Sapasağlam Geri Verilmesi” için yapılacak net, onurlu ve talepkâr eylemlerin dışında kalanlar, gözünü kurşundan esirgemeyen Suriye insanlarının gözünde, maalesef bir göz boyamadan öteye gidemeyecektir… Fatih Tezcan http://analizmerkezi.com/yazar/ozgur...ler-24074.html |
|
03-20-2012, 11:58 | #10 |
Silah veriliyordur belki,veya verilmiyordur bunu kimse bilemez,veren 'veriyorum' demez,veren verdiği kişiye 'verdiler deme' der ama 4-5 gün önce Ş.Urfa veya Hatay da komyon yakalanmıştı ya 1 kamyon veya 3 tü,Suriyeli birisi silah getirttirmek için tutmuş aracı içi silah dolu polis yakaladı.Belki 'silah vermiyoruz' mesajı vermek için ele geçirildi bu silahlar oyun olabilir yani.
Gizli işler bunlar kimse bilemez ne olup bittiğini |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|