|
03-23-2011, 00:55 | #1 |
Suriye de karıştı !
Suriye de karıştı
Ülkenin güneyinde yüzlerce kişi yönetim karşıtı gösteri düzenliyor... Uluslararası İngiliz haber ajansı Reuters, Suriye'nin güneyinde iktidar elite karşı günlerdir gösteri düzenlendiğini duyurdu. Ajans, bölgedeki tanıklara dayanarak, Dera kentinde bugün yüzlerce kişinin demokrasi talebiyle yürüyüş düzenlediğini haber verdi. Habere göre, güneydeki Dera ve Nava kentlerinde düzenlenen gösteriler beşinci gününe girdi. (AA) http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=202083
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-23-2011, 00:56 | #2 |
Beşar Reyis kalmalı...
|
|
03-23-2011, 01:11 | #3 |
Şam devrilirse nereye tutunur?
iyibilgi Ankara ‘Kum devrimleri’ Ortadoğu’da sızmadık yer bırakmıyor. Suriye’ye de geleceğine ilişkin kaygıların fısıldandığı bu günlerde, ülkenin kimi bölgelerinde yönetime karşı kalkışma işaretleri görünüyor. Dört gündür devam eden hükümet karşıtı gösteriler, 48 yıldır süren olağanüstü halin kaldırılmasını istiyor. Çatışmalar sırasında hükümet kuvvetlerinin müdehalesi nedeniyle hayatını kaybedenler de gösterilerin yoğunluğu ve şiddetini artırıyor. Şam yönetimi ise tam ortada duran bir politika izliyor. Gösterilerin geliştiği Deraa şehrinin girişinde Suriye ordusu bekliyor ama öte yandan da hükümet örneğin, gözaltına alınanları bırakıyor, yanlış davrandığını düşündüğü resmi görevlileri hatta valileri azlediyor vb. Aslında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hem bölgedeki devrimler sürecinde hem de daha önceden başlayarak reform yapma isteğini açıkladı ve tekrarladı. Suriye’de bölgede benzerleri görülen değişim taleplerini iktidarı tehdit edecek kadar taşıyacak zemin var mı yok mu tartışılır. Ancak dışarıdan da kimi etkiler var! Örneğin Beşar Esad’ın sürgündeki yeğeni Ribla Rıfat Esad Fransız Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “Suriye’de siyasi reform yapmalı aksi takdirde yönetim çöküş ile karşı karşıya kalacaktır” açıklamasını yaptı. Bu işin bir boyutu. Bir başka boyutu ise; son dönemde bölgedeki en gelişmiş ikili ilişkilere, Dışışleri Bakanı Davutoğlu’nun söylemiyle, “neredeyse pasaportlar bile kalkacak” derecesinde yakınlığın bulunduğu Türkiye-Suriye ilişkilerinin bu olası riskten nasıl etkileneceği. Türkiye bölgede demokratik eğilimleri destekliyor ve bunu resmi ağızlardan açıkça söylüyor. Stratejik ilişkileri bulunan bir yönetimin demokratik dönüşümden devrilmeden kurtulması için acaba Ankara neler düşünüyor? http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=202030 |
|
03-23-2011, 09:02 | #4 |
Hama katliamının mesulu köpek baas partisininde sonu geldi demek.
|
|
03-23-2011, 19:12 | #5 |
Suriye nereye doğru gidiyor?
Suriye halkı, Devlet Başkanı Beşşar Esad yönetiminin on yılı boyunca reform vaatleri dinledi, fakat bu vaatlerden hiçbiri pratiğe aktarılmadı. Abdulbari Atwan / Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi Suriye’de halihazırda yaşanan halkçı protestoları, ‘ayaklanmanın başlangıcı’ olarak görmek için erken olabilir, ancak Suriye rejimi mevcut durumu iyi anlamaz ve ciddi reformlar yapmazsa, er ya da geç bu noktaya gidecek birçok haksızlık ve yanlış uygulama olacağı da kesin. Suriye halkı, Devlet Başkanı Beşşar Esad yönetiminin on yılı boyunca reform vaatleri dinledi, fakat bu vaatlerden hiçbiri pratiğe aktarılmadı. Babasının 40 yıl önce yaptığı düzeltilmiş devrimden bu yana şartlar aynen devam etti. Yanlışlar düzeltilmediği gibi, birikmeye de devam etti. İsrail ajanları, Suriye’nin güvenliğini defalarca ihlal etti ve Hizbullah’ın kurucularından İmad Mugniye’den General Muhammed Selman’a kadar birçok isme ulaşmakta başarılı oldu. Buna rağmen Suriye güvenlik organlarının tek bir İsrail casusu tutukladığını duymadık. Fakat siyasi reformlar, insan hakları ve özgürlükler çıtasının yükseltilmesini talep ettikleri için yüzlerce ve hatta binlerce Suriyelinin tutuklandığını duyduk. Mısır ve Tunus’tan farkı Suriye’nin hedef alındığının farkındayız. Çünkü Suriye, ‘tek’ Arap devleti. Bu ‘tek’ kelimesinin altına birkaç çizgi koyabiliriz: Suriye, Filistin ve Lübnan direnişine kucak açan, 2006’daki Lübnan saldırıları sırasında İsraillilere karşı zafer elde etmelerine büyük katkıda bulunan tek Arap ülkesi. Fakat bunun Suriye halkının 40 yıldır istediği siyasi, sosyal ve ekonomik reformlar yapılmamasının bahanesi olarak kullanılması kabul edilemez. Güvenlik müdahalesi, Tunus’ta Bin Ali rejiminin ve geçenlerde Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’nin feshettiği devlet güvenlik organının düşmesini engellemedi. Keza Mısır’da Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in de devrilmesinin önüne geçemedi. Hatta bu güvenlik müdahalesinin her iki rejimin Mısır ve Tunus devrimleri sayesinde gördüğümüz sefil biçimde düşüşüne katkıda bulunduğunu söylersek abartmış olmayız. Etkin güvenlik organları, özgür halkı, seçilmiş demokratik kurumlarını, adil yargısını ve şeffaf sorgulama organlarını korur. Maalesef bu durum Suriye’de mevcut değil, yakın ve orta vadede oluşturulması için gerçekçi bir niyet de yok. Esad’ın itirafı yetmez Beşşar Esad, son haftalarda kendisiyle yapılan birçok basın söyleşisinde, halk devrimlerine sahne olan diğer ülkeleri örnek alarak, Suriye’de yolsuzluğun olduğunu itiraf etti; ancak yolsuzluğu kökünden kurutacak pratik adımlar atılmadıkça, yolsuzluk yapanlar halkın yağmalanan paralarını geri almak için adil mahkemelere çıkarılmadıkça sadece itiraf etmek yetmez; ki Esad zaten bu kimseleri tek tek biliyor. Peki Esad’ın kendi internet sitesinde Arap sorunlarına ilişkin görüşünü ifade eden genç kızı serbest bıraktırmaktaki acizliği akıl kârı mı? ABD’ye casusluk suçlamasıyla tutuklandığını söyleyerek kendimizi haklı çıkarmak için izlediğimiz yol, Arap ve Müslüman ahlakına sığar mı? Sanki ABD, Suriye ve diğer Arap ülkelerinde casuslara ihtiyaç duyuyormuş gibi... ABD, krallar ve cumhurbaşkanları düzeyinde uşaklara sahip. Suriye’de casuslara verilen ‘hafifletilmiş’ hüküm, idamdır. Tal El Maluhi adlı genç kız casus olsaydı, yakalandıktan sonra bir gün bile hayatta kalamazdı. Esad’ın siyasi tutuklulara genel af çıkarmasını, cezaevlerini düşünce suçlularından temizlemesini, rejimin yapısını değiştirecek ve ülkeyi parlak bir geleceğe götürecek kapsamlı siyasi reformlar yapmasını umuyoruz. Ancak demokratik rejimler, düşmanlarına galip gelebilir. Zira diktatörlüğün orduları, adil biçimde savaşmaz. Birçok tutumu ve politikasından ayrı düştüğümüz merhum Ürdün Kralı Hüseyin, Ürdün çölündeki Cüveyda hapishanesine gitmiş ve müzmin muhalif Leys Şebilat’ı serbest bıraktırmış, onu cezaevinden çıkarıp kendi kullandığı arabasına almış, ailesinin evine götürmüş, kendisine karşı suikast veya darbe girişimlerinde bulunanlar için de af çıkarmıştı. Benzer biçimde Papa II. Jean Paul de kendisini öldürmeye çalışan kişiyi hücresinde ziyaret etmekte ve herkese hoşgörüsünü açıklamakta tereddüt etmemişti. Suriye’deki mevcut tıkanıklık, Tunus, Mısır, Libya ve Bahreyn’dekinden daha büyük. İşsizlik rakamları, bu ülkelerde olandan kat kat fazla. Aynı durum, yolsuzluk, sosyal adaletin işlemezliği, baskıcı polis organları gibi konularda da söz konusu. Suriye halkı, aynı anda iki açlık yaşıyor: Ekmeğe duyulan açlık ve saygınlık, sosyal adalet ve eşitliğe duyulan açlığı. Fakat asıl felaket, Esad’ın bu gerçeği görememesi olur. Tunus’un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali, son konuşmasında etrafını kuşatan kötü çevrelerin kendisini yanılttığını ve gerçekleri örtbas ettiğini belirtmişti. Esad’ın ülkesindeki acı gerçekleri iş işten geçtikten sonra görmesini istemiyoruz. Kendi çevresi, Tunus veya Mısır liderlerinin çevresinden daha kötü. Batı’ya karşı son kale Arap halklarını aşağılayan, kaynaklarını yağmalayan ve direniş ruhunu kıran Batı’yla mücadelede bize kalan tek kale olan Suriye için endişeliyiz. Bu nedenle reformlarla sağlamlaştırılmasını ve içeriden çöküşünün önlenmesini istiyoruz, ki kendisini pusuda bekleyen güçler tarafından ele geçirilmesi kolaylaşmasın. Suriye’de yönetim genç, ancak gerek güvenlik organlarında gerekse danışmanlar içinde Soğuk Savaş dönemini yaşayan bir grup ‘mumyayla’ çevrili. Suriye, şimdi bir kıvılcım veya bir başka Muhammed Buazizi bekliyor. Ortada hâlâ büyük patlamayı engelleme fırsatı var. Acaba Esad bunun farkında mı? http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=202156 |
|
03-24-2011, 19:10 | #6 |
Suriye'yi karıştıran İsrail mi?
Resmi haber ajansına göre 1 milyon mesaj İsrail'den Suriye'de rejim karşıtı eylemlerin ilk patlak verdiği Dara'da cuma gününden beri 15 kişi öldü. Göstericileri sokağa çağıran 1 milyon mesajın çoğunluğunun İsrail'den geldiği belirtiliyor. Suriye'de geçtiğimiz cuma günü Dara kentinde başlayan gösterilerde ölü sayısı 15'e yükselirken, halkı isyana çağıran SMS'lerin çoğunun İsrail çıkışlı olduğu tespit edildi. Suriye resmi haber ajansı SANA, ülkede aktif olan yaklaşık 1 milyon cep telefonuna kısa mesajlar gönderilerek, 'halka kutsal mekanlarda eylem yapılması' çağrısında bulunulduğunu belirtti. Haberde, SMS'lerin bir kısmının İsrail'den olmak üzere tamamının ülke dışından gönderildiği vurgulandı. Dara'da önceki gece çıkan çatışmada 6 kişinin ölmesinin ardından mesajların yoğunlaştığı öne sürüldü. Suriye'de 1963 yılından beri yürürlükte olan olağanüstü halin kaldırılması ve siyasi mahkumların serbest bırakılması için başlayan protestolar da çığırından çıktı. Şam'ın güneyindeki Dara'da önceki gece protestocularla polis arasında çatışma çıktı. Güvenlik güçleri göstericilere gerçek mermi ve gözyaşartıcı gazla müdahale etti. CAMİ SİLAH DEPOSU Adının açıklanmasını istemeyen Suriyeli bir insan hakları savunucusu, Dara'da bulunan El Ömeri Camii'nin önünde toplanan göstericilere polisin müdahalesinde 6 kişinin öldüğünü, 10 kişinin yaralandığını söyledi. Suriye devlet televizyonu ise, şiddet olaylarının devam ettiği Dara'da bir grup çetenin cami önündeki bir ambulansa saldırarak 4 kişiyi öldürdüğünü duyurdu. Devlet televizyonu, El Ömeri Camii'nin içinde çok sayıda silah, mühimmat ve yüklü miktarda paranın ele geçirildiğini belirtti. Camide AK47 otomotik kalaşnikof silahlar, el bombaları ve yüklü miktarda para bulundu. 6 kişinin öldürülmesini protesto için dün köylerden Dara'ya yürüyen göstericilere güvenlik güçleri ateş açtı. Bu arara Libya'ya hava saldırı düzenlenmesine öncülük eden Fransa, Suriye'den 'orantısız güç'' kullanmamasını istedi. Şam'dan reform sözü Suriye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Faruk El Şara, bütün ülkeyi kapsayacak bir reform çalışması yaptıklarını söyledi. El Şara, reformla halkın yaşam standartlarının yükseltilmesinin, yolsuzlukla mücadele edilmesinin ve kalkınma sürecinin hızlandırılmasının amaçlandığını ifade etti. 'Arap dünyasında yaşanan olayların ulusal birliğin ve vatandaşlar arasındaki birlikteliğin hedef alınmaması gerektiği konusunda bilinç düzeyini yükselttiğini' belirten El Şara, ülke ve toplum çıkarlarına aykırı dış etkilere karşı uyardı. İsyanı bastırması için kardeşini gönderdi Suriye Cumhurbaşkanı Esad'ın güneydeki Dara kentinde başlayan gösterileri bastırmak için küçük kardeşi Mahir Esad'ı görevlendirdiği iddia edildi. İsrail istihbarat örgütü MOSSAD'a yakınlığıyla bilinen Debkafile internet sitesi, Mahir Esad komutasındaki 4. Ordu Birliği'nin 21 Mart'ta Dara'ya gittiğini yazdı. 37 yaşındaki Esad'ın görevi, 'cuma gününden bu yana 13 kişinin öldüğü gösterileri sona erdirmek' olarak belirtildi. Suriye ordusu gösterilerin yapıldığı bölgeye takviye asker gönderdiğini açıklamıştı. Mahir Esad başkanlık muhafız gücünün komutanlığını yapıyor. http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=202312 |
|
03-25-2011, 17:31 | #7 |
Suriye'deki gösteriler Şam'a sıçradı
Suriye'de yükselen tansiyon bugün de devam ediyor. Gösteriler başkent Şam'a sıçradı. Deraa'da öldürülen göstericiler için Şam'da binlerce kişi eylem yapıyor. Polis göstericilere müdahale ediyor. Suriye'nin Dera kentinde cuma namazından sonra yaklaşık 200 kişi yönetim karşıtı gösteri düzenledi. Bir görgü tanığı, Dera'da cuma namazından sonra gösteri yapanların, "Dera sana kanımız, canımız feda olsun" sloganları attıklarını söyledi. Reuters'ın haberinde, gizli polisin, göstericilerden 3'ünü tutukladığı belirtildi. Suriye'nin başkenti Şam'da da güvenlik güçlerinin, ülkenin güneyindeki Dera kentinde düzenlenen gösterilere destek veren protestocuları dağıttığı kaydedildi. Bir görgü tanığı, onlarca kişinin de tutuklandığını belirtti. Suriye'nin Hama kentinde de hükümet karşıtı gösteri düzenlendiği bildirildi. El Cezire televizyonu, Hama'da binlerce kişinin Şam yönetimi karşıtı gösteri düzenlediğini duyururken, göstericilerin, Esad ailesinin bir an önce yönetimi bırakması yönünde sloganlar atıklarını aktardı. Öte yandan kanal, ülkenin güneyindeki illerden yüzlerce kişinin Dera kentine gitmeye çalıştığını kaydetti. AA http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=202573 |
|
03-29-2011, 03:20 | #8 |
Provokasyonların anası: Diktatörlük
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed, Der'a şehrinde başlayan ve ülke geneline yayılmakta olan halk ayaklanması üzerine, Perşembe günü Baas Partisi yönetimini olağanüstü toplantıya çağırdı. Toplantıdan bir dizi reform kararı çıktı. Beşşar Esed'in sağ kolu Buseyna Şaban, olağanüstü halin kaldırılacağını, siyasi partiler kanununun değiştirileceğini, basın özgürlüğünün geliştirileceğini, siyasi tutukluların serbest bırakılacağını vs, vs, vs, açıkladı. Bu arada, protestoculara uygulanan amansız şiddetten mustarip olduklarını da ifade etti. Ne var ki, ertesi gün Cuma namazından sonra hürriyet sloganları atan ?taş değil, kurşun hiç değil, sadece slogan atan- kalabalıklar yine amansız bir şiddete maruz kaldılar. Muhaberat mensupları ve onların örgütlediği derin devlet milisleri 'Canımız kanımız sana feda olsun ey Beşşar!' diye bağırarak hürriyetçilerin tepesine bindiler. Şam'daki Emeviye Camii'nde hürriyet sloganlarının atılmasını bile beklemeden, daha namaz bile kılınmadan geçtiler saldırıya. Bu nasıl iş? Halk hürriyet talep ediyor, Başkan Esed danışmanı vasıtasıyla yaptığı açıklamada bu talebi makul karşıladığını ve gereğini yapacağını bildiriyor, üstelik protestoculara uygulanan şiddeti eleştiriyor, fakat hürriyet sloganları atanlar hâlâ 'Yâ Beşşar!' naraları eşliğinde kıyasıya dövülüyor ve hatta öldürülüyorlar. Başkan Esed hürriyet vaadinde samimi ise, bu manzara bir provokasyon manzarasıdır. Şöyle ki: Halk, her şeye rağmen hâlâ bir parça ümit beslediği ve rejimle yüzde yüz özdeşleştirmekten kaçındığı Başkan Esed'e karşı kışkırtılıyor. Derin devlet, Başkan Esed'i, protestoların doğrudan hedefi halinde getirerek, halka karşı bilemeyi murat ediyor. Bu sayede reformların önüne geçilebileceğini ve oligarşik düzenin payidar olacağını hesap ediyor. Derin devlet milislerinin ve Başkan Esed'in kardeşi Mahir Esed'e bağlı özel birliklerin mezalimi ayyuka çıktı. Onlarca, belki 100'ü aşkın şehit var. Her şehit cenazesi halkın öfkesini kamçılıyor ve durumun kontrol altına alınması gittikçe zorlaşıyor. Hal bu iken, birileri çıkıp protestocuların provokatörlüğünden dem vurmaya kalkmasın mı? Akıl alır şey değil. Provokasyonu yapanlar rejimin adamları, fakat Suriye'nin en aklı başında siyasetçilerinden biri olarak tanıdığımız Buseyna Şaban bile provokatörleri protestocuların arasında arıyor. Lübnan'daki Filistin kamplarından El-Kaide militanları gelmiş, ortalığı onlar karıştırmış! Ve Suriye devlet televizyonuna inanacak olursak, bazı gençler bilmem hangi dış mihraklardan aldıkları para karşılığında anarşi çıkarmışlar! Bütün mesele bundan ibaretmiş! Sanki Suriye güllük-gülistandı ve devlet-millet gül gibi geçinip gidiyordu da, dışarıdan bir el bu saadet tablosunu durduk yerde parçaladı! El-Kaide gerçekten de işin bir ucundan tutmuş olabilir. Bazı düşman devletler de yarayı kaşıyor olabilirler. Fakat yara Suriye'nin yarasıdır, yaranın adı diktatörlüktür, isyan Suriyelilerin diktatörlüğe isyanıdır ve akan kanın sorumlusu ilk ve son tahlilde devlettir. Milletin iflahını kesen diktatörlük, bütün provokasyonların anasıdır. Dış mihrakların nifak operasyonlarını mümkün ve etkili kılan şey diktatörlüğün ta kendisidir. Bu provokasyona hemen son verilmezse, mevcut felaket tablosunu mumla aratacak derecede korkunç gelişmeler yaşanabilir. Alevi-Sünni savaşı kapıda. Belki Müslüman-Hıristiyan savaşı da kapıdadır. Allah muhafaza buyursun. Buseyna Şaban dış mihraklara dikkat çekmeden evvel şöyle demeliydi: 'Geçen on seneyi hakkıyla değerlendirseydik, vaat ettiğimiz reformları zamanında yapsaydık, Suriye'nin kaşınmaya müsait yarasını kapatsaydık, bunlar başımıza gelmezdi. Önce kendimizi suçlamalıyız. Olayların asıl sorumlusu, ıslahat yolunda yeterince hızlı yürümeyen ve yeterince cesur adımlar atmayan devlet yönetimidir.' Geç oluyor, güç oluyor, ama o cesur adımlar nihayet atılıyor gibi. Son günlerde yüzlerce siyasi mahkûm ?çoğu İslamcı- hapishanelerden salıverildi. Dün de, 48 yıldır devam eden olağanüstü hal uygulamasının birkaç gün içinde kaldırılacağı ilan edildi. Başkan Esed'in bu hafta içinde halka hitap ederek Suriye'de yeni bir günün başlangıcını müjdelemesi bekleniyor. Rejim muhalifleri bu gelişmeler üzerine Beşşar Esed'e son bir şans tanımak için ayaklanmayı askıya alırlarsa, Beşşar Esed de 'Asayiş sağlandı' diye rehavete kapılmayıp ıslahat yolunda cesur adımlar atmaya devam ederse, Suriye gerçekten güllük-gülistan olabilir. http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=...=HakanAlbayrak |
|
03-29-2011, 04:36 | #9 |
Babası zalimdi kendisi iyi yarın birgün onun halefi nasıl olur bilinmez...
Artık bu sistemler son bulmalı... |
|
03-29-2011, 11:35 | #10 |
Orada da katliam yapılıyor Mısır dan,Libya dan hiçmi ders almıyorlar anlamak mümkün değil..
|
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|