![]() |
#1 |
![]() [color=navy][i]SUSARSAM HATA YAPMAM KONUŞURSAM SEN AFFET
*Çok hoş bir yazı.. Mehmet Barlas yazmıştı. Kelimesi kelimesine aynı olmasa da şöyle diyordu: “İşviçre’de işi ve kazancı çok iyi olan ama her şeyi bırakarak Türkiye’ye dönen arkadaşına ‘Niye geldin işin gücün bu kadar iyiyken?’ Cevap çok güzel, ‘İsviçre’de 5 sene sonra bile ne olacağı belli, her şey kurgulu, hayat monoton ama burası farklı; ne zaman ne olacağı belli değil, benim ülkem heyecanlı…’ ” İşte buradan yürüyorum bugün… Gündemi bu kadar seri ve bu kadar sert geçen kaç ülke vardır acep?.. Marmara depremi: Gazeteler, TV’ler, radyolar, deprem bilimciler, kaçak yapılar, hırsız müteahhitler, okulda, evde işyerinde, sokakda, berberde, banka veya otobüs kuyruklarında, hep deprem hep deprem. Herkes sismik araştırma uzmanı… Oysa herkesin yüreği bir otobüs hızlı geçse, ya da mutfakta yere çatal düşse sarsılıyor bir artçı şiddetinde… Sonra bir anda ne oluyorsa ikinci bir sallanmaya kadar ‘tık’ yok. Sanki daha dün bunları hiç konuşmamışız gibi… ÇÜNKÜ BİZİM DEPREM GİBİ BİR SORUNUMUZ YOK ARTIK, SUSKUNLUĞUMUZU GÖREN “AÇILAN İHALE İLE ÜNLÜ MÜTEAHHİT VELİ GÖÇER, YARIK FAY HATTINI İNDİ YAPIŞTIRDI” SANIR. Daha yeni değilmiydi susuzluğumuz, küresel ısınmışlığımız, ‘dünya çöl oluyor’, ‘Ankara bitti’ çığlığımız? ‘Aman suyu şöyle kullanırsan senede şu kadar ton tasarrufumuz olur’ çığlıkları?.. Çeşme başı görüntüler… Beyaz mavi bidonlarla sıra sıra çileler… Şimdi tek kelime yok. Bunları daha dün hiç konuşmamışız gibi. ÇÜNKÜ BİZİM SUSUZLUK GİBİ BİR SORUNUMUZ DA YOK. MELİH GÖKÇEK’TEN EDİNDİĞİMİZ TASARRUF ŞEKİLLERİYLE KOLUMUZU, BACAĞIMIZI KIRMADAN, KOVA KOVA KURTARIYORUZ GELECEĞİMİZİ… Balıkesir’in güzel ilçesi ile adlandırmaktan üzüldüğüm için adını yazmayacağım ama orası ile adlandırılınca hatırlanan sırlı Abdullah Çatlı ve iki kişinin ölümüne yol açan olaydan, Papa cinayetine; HSBC bankasına yapılan intihar eylemlerinden, töre cinayetlerine; kuş gribinden kene virüsüne; deli danadan sahte rakıya; üç günlük pop star çocuklardan kaynanalara; belki de en güzel günlerimizi tüketen sanal gündemlerimize. Üzeyir Garih cinayetinden Hrant Dink cinayetine, bilmem kimin aşklarından sauna çetesine, yurtseverlere daha neler neler… Şu an biliyorum ki, siz de ‘daha şunlar var’ diye ekleyebilirsiniz… Peki hangisi çözüldü? Uğur Mumcu da dahil… Hangi sırlı ölüm perdesi çözüldü; yalandan iki üç günah keçisinden başka ne kaldı geriye?.. NASIL BU KADAR ÇABUK UNUTABİLİYORUZ PEKİ? Bugün üçlü kantonlara ayrılmış Bosna’da daha dün değil miydi zulümler; insanlık dışı işkenceler, tecavüzler, doğan bebekleri alıp anneleri süngüleyenler?.. Daha dün değil miydi pazar yerine düşen bomba; sağı Hırvat solu Sırp arada kalmış benim canım kanım değil miydi yerlere kanı dökülen Sarayova’da Srebrenizka’da Kosova’da... Biz yarın da bu şehitleri sadece annelerinin yüreklerine mi gömüp bırakacağız; bunları da unutacak mıyız yoksa? Unutacak mıyız bugün Kerkük’te kardeşlerimize yapılanları? Evet unutacağız! Nasıl unuttuysak Bulgaristan da soydaşlarımıza yapılanları… Unutacağız nasıl unuttuysak diğer nice ırkçı saldırıları… Ama bakın unutmuyor, unutturmuyor İsrail Filistin’i… Unutmuyor, unutturmuyor Amerika Vietnam’ı, 11 Eylül’ü… Unutmuyor Avrupa yapmadığımız ve yapamayacağımız o klişeleşmiş ‘sözde soykırımı’… “EY YOLCU UYAN ! YOKSA ÇIKARSIN Kİ SABAHA, BİR KUPKURU ÇÖL VAR, NE IŞIK VAR NE DE VAHA…” M.A.ERSOY Çanakkale savaşından yıllar sonra Atatürk bir yemek verir değişik ülkeden askeri yetkililere ve bir İngiliz Subay dikkatini çeker Atatürk’ün. İngiliz subay, öyle bir kinle ve nefretle bakmaktadır ki, dikkatini çeker ve emir subayına derki “Git sor bakalım çocuk, şu İngiliz subay BİZE neden öyle bakmakta?” Sorar ‘çocuk’ ve gelir, eğilir Atatürk’ün kulağına, derki ; “Paşam babasını Çanakkale de kaybetmiş, sizin kumandanı olduğunuz Anafartalar’da; ‘Baktıkça babamı hatırlıyorum diyor!”. İşte o anda celallenen Atatürk yapıştırıyor cevabı: “PEKİ GİT SOR BAKALIM ÇOCUK, BABASININ ÇANAKKALE’DE NE İŞİ VARMIŞ?” Öyle ya İngiltere nere Çanakkale nere… Unutma güzel ülkem; elin oğlu unutmadıkça, sen de unutma! Ne 29 Ekimleri ne 17 Ağustosları ne de 18 Martları unutma! Bedirhan Gökçe/
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() paylaşım için teşekkürler ...
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|